Taksim'de, Lice Katliamını protesto gösterisi sırasında gözaltına alınan İsveçli Gazeteci Sarah Olsson, savcılık tarafından serbest bırakıldıktan sonra yurt dışı edildi. Bir yıl süreyle Türkiye’ye girmesi  de yasaklandı.

29 Haziran günü akşam saatlerinde sivil polisler tarafından gözaltına alınan Olsson, “Güvenlik görevlilerine mukavamet ve devlet büyüklerine hakaret etmek”le suçlanıyordu.

Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla verdiği Savcılık ifadesinde  “5 gün önce İstanbul’a geldim. Taksim civarında adresini bilmediğim bir semtte bir arkadaşımın evinde kalıyordum. Olay günü saat 21.30 sularında Taksim’deki olayları izliyor ve fotoğraf çekiyordum. Bir ara ortalık karıştı ve beni de gözaltına aldılar. Önceki akşam için Fethiye’ye gitmek üzere uçak bileti almıştım. Ancak nezarette kaldım” diyen Olsson, polislere direnmediğini ve kimseye hakaret etmediğini ve sadece fotoğraf çekmek amacıyla Taksim’de bulunduğunu söyledi.

Savcılık gösteri sırasında yakalanan ve aralarında Olsson’un da bulunduğu 4 kişinin serbest bırakılmasına, 7 kişininin tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesine karar verdi. Mahkeme Savcılığın tutuklama talebini reddedince Taksim’de gözaltına alınan 11 kişinin tamamı serbest bırakıldı.

Türkiye’den sınır dışı edilmeden önce Aftonbladet ve Expressen gazetelerinin sorularını  cevaplayan Sarah Olsson, Türkiye’ye 3 hafta kalmak için geldiğini ve bu süre zarfında, yapacağı söyleşileri “Fria Tidning” ve QX’e yayımlatmayı planladığını söylüyor.

İSTEDİĞİM ZAMAN TUVALETE GİTMEME VE SU İÇMEME İZİN VERİLMEDİ             

Taksim’de fotoğraf çektiği sırada polisin göstericilere plastik mermilerle ve coplarda saldırdığını, yanında bulunan arkadaşının polisin coplu saldırısına maruz kaldığını belirtiyor. İki kişinin kendisini zor kullanarak kalkanlarıyla sıraya girmiş polislerin yanına götürdüklerinde bu kişilerin sivil polis olduklarını anladığını söyleyen Olsson, götürüldüğü Polis İstasyonunda ne için gözaltına alındığı söylenmeden bir hücreye atıldığını anlatıyor.

Çok güç anlar yaşadığını belirten gazeteci “Kaldığım  hücrede bir yatak, bir de battaniye vardı. Lamba yoktu. Hücreye sadece koridorda bulunan lambanın ışıkları sızıyordu. Günün hangi zamanı olduğunu bilmek imkansızdı” diyor. İstediği zaman tuvalete gitmesine ve su içmesine izin verilmediğini de söylüyor.

Olsson, Avukatının savcılıkta kendisinin Türkçe bilmediğini ve bu nedenle de slogan atamayacağını söylemesinden sonra serbest bırakılmasına rağmen yeniden gözaltına alınarak ülkeye yasa dışı girenleri yurt dışı etmek amacıyla beklettikleri bir binaya götürüldüğünü ifade ediyor. Savcılığın serbest bırakmasına rağmen özgür olmadığını ve polis gözetimi altında bulunduğunu söyleyen Olsson 1 yıl süreyle Türkiye’ye giriş yapmasının yasaklanmasına da tepki gösteriyor.

YAŞANANLARI GÖRMESİNLER DİYE YABANCILARI İSTEMİYORLAR

“Burada yaşananları görmesinler diye yabancıları istemiyorlar. Olanların medyaya yansımasını istemiyorlar. Artık burada kalmam yasaklandığı için resim çekip olanları yazamam.” diyen Olsson bir polis ekibinin kendisiyle birlikte havaalanına geldiğini ve ülkeyi terkettiğinden emin olmak için uçağa binene kadar kendisini gözetlemeyi sürdüreceğini söylüyor.

TÜRKİYE CEZAEVİNDEKİ GAZETECİLERİN DURUMLARINA DİKKAT ÇEKİLMELİ

Olsson’un serbest bırakılması dolayısıyla bir açıklama yapan İsveç Gazeteciler Federasyonu Jonas Nordling, kaygılı birkaç günlük bekleyişten sonra Olsson’un serbest bırakılmasını olumlu bulduklarını belirtmekte birlikte, asılsız suçlamalarla Türkiye cezaevlerinde tutulan gazetecilerin durumlarına dikkat çekilmeesinin önemine  değiniyor. Avrupa Birliği’nin çok açık bir biçimde, basın ve ifade özgürlüğüne saygı göstermesi için Türk Hükümeti’ne baskı yapmasını istiyor.