İsveç Parlamentosu'nda AKP'nin katliamlarına tepki

AKP Hükümeti'nin kuzey Kürdistan'a yönelik saldırı ve katliamları, basın ve ifada özgürlüğü ihlalleri İsveç Parlamentosu'nda yoğun eleştiri ve tepkilere neden oldu.

Aralarında iktidar partisi milletvekillerinin de bulunduğu 10'a yakın milletvekili, AKP Hükümeti'nin kuzey Kürdistan'da Kürt Halkına yönelik sürdürdüğü soykırım politikasını parlamento gündemine taşıdı ve katliamların durdurulması için İsveç Dışişleri Bakanı'nın devreye girmesini istedi.

Türkiye ve Kürdistan'daki insan hakları ihlalleri ve katliamların tartışıldığı oturumda Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Hans Linde, Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Desiree Pethrus ve Liberal Parti Milletvekili Fredrik Malm'ın verdiği önergeler ele alındı.

Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, hukuk devleti ve insan hakları, özellikle de basın ve ifade özgürlüğü açısından Türkiye'de negatif gelişmeler olmasının kendisini derinden kaygılandırdığını söyledi.

Gazetecilere ve parti bürolarına yapılan saldırıları daha önce kınadığını hatırlatan Wallström, Türk devleti ile PKK arasında yerleşim birimlerinde şiddetlenerek yaygınlaşan çatışmaların kaygı verici olduğunu ifade ettikten sonra, sorunun çözümü için önerilerini “En önemlisi barış sürecine yeniden dönülmesi. Bunun için ateşkes ilan edilmesi ve Türk Hükümeti'nin köktenci bir biçimde müzakereleri ve reform sürecini başlatması gerekir” diyerek sıraladı.

Barış sürecine yeniden dönülmediği takdirde uzun vadede başarılı bir biçimde Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişemeyeceğinin Türkiye'nin farkında olduğunu sandığını söyledi.

KATLİAMLARI KINAMAK YETMEZ, HAREKETE GEÇİN

Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Dışişleri Bakanının Türkiye'nin sivillere yönelik işledşiği suçları kınamasını olumlu yetersiz bulduğunu söyledikten sonra “Biz burada tartışırken Kürdistan'da insan hakları ihlal ediliyor..HDP'nin demokratik yollarla gösterdiği başarıya saygı duyulmadığı için Türkiye'de yeniden savaş başlatıldı. Türkiye suç işliyor. Cizre'de bir binanın bodrum katına sığınan 60 kişi Türk devletinin güvenlik güçleri tarafından vahşice katledildi. 6 haftadan bu yana Kürdistan'daki yerleşim birimlerinin % 40'ı kuşatma altında. İlaç ve gıda sıkıntısı var. Fırınlarda sivillerin yiyecekleri ekmek yok. 200 bin insan kendi ülkesinde, Türkiye ve Kürdistan'da ilticacı durumuna düştü. Durum ciddi” diyerek olanlara müdahale edilmesi gerektiğini söyledi.

İSTESEK DE İSTEMESEK DE KÜRTLERİN GÖZÜNDE PKK HALK HAREKETİ

Dışişleri Bakanının yeniden barış görüşmeleri ve diyaloga dönülmesi önerisine katıldığını söyleyen Kakabaveh, “Taraflardan biri diğerini terörist olarak suçlarsa nasıl barış sağlanabilir? Avrupa Birliği  terörist gruplarla konuşmak istemiyor. Türkiye de istemiyor. O zaman ne yapmamız gerekir? Barışa giden tek yol PKK'nın terör örgütleri listesinden çıkarılmasıdır. Hiç kimse terör örgütüyle, Kürtlerle konuşmak istemiyor. Biz istesek de istemesek de Kürtlerin gözünde PKK halk hareketidir. Kürtler adına biz karar veremeyiz, kararı onlar verir” şeklinde konuştu.

Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Hans Linde, geçtiğimiz yılın Haziran ayında yapılan seçimlerde çoğunluğu kaybeden Erdoğan ve AKP'nin saldırgan bir politika izlemeye başladığını, şiddeti adım adım tırmandırarak Kürdistan'ın pek çok yerleşim biriminde olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasakları ilan ettiğini söyledi.

Sur, Cizre ve Silopi'deki katliamları somut örnekler vererek anlatan Linde, İsveç Dışişleri Bakanı'nın sivillere yönelik katliamları kınamasını suskunluğun bozulması açısından olumu bulduğunu ancak Wallström'ün açık bir biçimde Erdoğan ve AKP Hükümetini kınamamasının ve somut taleplerde bulunmamasının kendisini hayal kırıklığına uğrattığını ifade etti.

Linde, Dışişleri Bakanına İsveç Hükümeti'nin Türk Hükümeti ve Erdoğan'dan hangi somut taleplerde bulunmayı düşündüğü sorusunu bir kez daha yöneltti.

İSVEÇ KALICI BİR BARIŞ İÇİN BİR PLAN HAZIRLAMALI

PKK ile Türk devleti arasındaki barış müzakerelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasından sonra Türkiye ve Kürdistan'da çok ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığına dikkat çeken Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Desiree Pethrus, Türkiye'de kalıcı bir barışın sağlanması için İsveç Hükümeti'nin bir plan yapmasını ve Kürt grupların onayıyla bölgeye ulusal ve uluslararası gözlemcilerin gönderilmesini istedi.

TÜRKİYE'DEN BEŞ TALEPTE BULUNULSUN

Liberal Parti Milletvekili Fredrik Malm, Cizre ve Sur'u gösteren resimlerin 2012-13 yıllarında Halep ve Humus'taki resimleri andırdığını ve Türk ordusunun Kürt illerini tank ve top atışlarına tutuğunu ifade etti.

Kürtlerin yanı sıra aydın ve gazetecilere yönelik baskı ve saldırıların arttığını somut örnekler vererek anlatan Malm, Avrupa Birliği ve İsveç Hükümeti'nin AKP'nin saldırıları karşısında suskun kaldığını söyledi. Ankara'dan somut taleplerde bulunulması gerektiğini söyleyen Malm, taleplerini “İlk olarak: Türkiye yeniden barış sürecine dönmeli. İkinci olarak: Demokratik prensipleri kabul etmeliyiz. Gazeteciler hapse atılamaz. Gazeteler kapatılamaz. İnsanlara çağrıya imza attıkları için onlarca yıl hapis cezaları verilemez. Üçüncü olarak: devleti vatandaşlara karşı korumak için değil Türkiye vatandaşları için bir Anayasa yapılmalı. Dördüncü olarak: Türkiye ISİD'den petrol alımına son vermeli. Son olarak da: Türkiye Suriye'deki cihatçıları desteklemeye son vermeli” şeklinde sıraladı.

KATLİAMLARIN DURDURULMASI İÇİN SOMUT ADIMLAR ATILSIN

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Serkan Köse, sokağa çıkma yasaklarından dolayı insanların cenazelerini toprağa veremediğini ve annelerin çocuklarını kokmasınlar diye buzluklara koyduklarını ifade ettikten sonra Cizre'de çatışmalardan kaçarak bodrumlara sığınan 100'ün üzerinde sivilin vahşice katledildiklerini söyledi.

Sosyal Demokratlar, Sol Parti, Liberaller ve Hıristiyan Demokratların hep birlikte Kürdistan'daki insan hakları ihlallerini kınamalarını önemsediğini belirten Köse, bunun yeterli olmadığını katliamların durdurulması için somut adımları atılmasının zorunlu olduğuna vurgu yaptı.

Milletvekillerinin konuşmalarından sonra eleştirileri yanıtlayan Wallström, Kürdistan'daki çatışmaların tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediğini, özellikle de Suriye'deki iç savaşın sonlandırılmasını zorlaştırdığını söyledi.

Hiç kimsenin İsveç Hükümeti'nin insan haklarını, barışı savunduğundan ve savunmaya devam edeceğinden kuşkusu olmaması gerektiğini söyleyen Wallström, PKK ve Türk devletinin silahları bırakmalarını ve yeniden barış görüşmelerine başlamaları gerektiğini dile getirdi.

Diğer milletvekillerinin Türkiye ve Kürdistan hakkında verdikleri önergelerin mart ayının ortalarında Parlamentoda ele alınıp tartışılması bekleniyor.