Güney Kürdistan ve Irak'taki son siyasi gelişmeleri değerlendiren PÇDK Eski Eşbaşkanı ve KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Diyar Xerib, Irak'taki durumun Kürtler için büyük bir ulusal güvenlik sorunu yarattığını belirtti, ulusal birliğin önemine dikkat çekti.
Irak’ta DAİŞ çetelerinin saldırıları, merkezi hükümetin siyasi ve ekonomik istikrarı sağlayamaması ve güvenlik sorunlarını çözememesi, ülkenin sonunu getirmek üzere. Ancak Irak'ın içinde bulunduğu karışıklık Kürtlerin bölgedeki halklar için büyük bir güvenlik sorununa yol açıyor.
PÇDK Eski Eşbaşkanı ve KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Diyar Xerib, Irak ve Güney Kürdistan’daki son siyasal gelişmeleri ajansımıza değerlendirdi. Güney Kürdistan'da ortak ve demokratik bir anayasanın oluşturulamamasının siyasi sorunları daha da ağırlaştırdığını belirten Xerib, 23 yıldır kendi kendine yeten ekonomik bir sistemin oluşturulmamasının bağımlılığı artırdığına dikkat çekti. Diyar Xerib ayrıca Peşmerge güçlerinin ortak bir komuta altında hareket edememesinin de önemli güvenlik sorunları yarattığını vurguladı.
IRAK’TA ASKERİ SİYASİ BÜLÜNME SÜRÜYOR
Irak’ın siyasi durumu bütün bölge ama özellikle Kürtler için büyük tehdit oluşturuyor. Bize Irak’ın askeri siyasi durumunu özetler misiniz?
Saddam Hüseyin düştükten sonra koalisyon güçleri ve ABD'nin Temsilcisi Paul Bremer, Irak ordusunu Baas rejiminin mantığını taşıdığı gerekçesiyle fes ederek yeni bir ordu kurmak istediler. Ancak aradan geçen 10 yıla ve önemli çabalara rağmen yeni bir ordu kurulamadı. Görünürde bir ordu olsa da Musul ve Ramadi’de görüldüğü gibi zayıf ve başarısız oldu. Ordunun hem liderlik ve komuta yapısı hem de siyaset strateji ve taktik yönlerden zayıf olduğu açığa çıktı. Yine olaylar ordunun mezhepsel bir akılla yönetildiğini gösterdi. Ordunun merkez komutası Şiilerin elindeydi. Sünnilerin elinde olan birlikler Sünnilere göre, Kürtlerin komutasındaki birlikler Kürtlerin yönetimlerine göre hareket ediyordu. Bu durum Irak’ta askeri bir kriz ve önemli bir güvenlik açığı yaratıyor. Bu yüzden Irak geneli bu orduyu sahiplenmiyor. Musul ve Ramadi kendisine ait bir bölgesel ordu kurulmasını öneriyor.
Şiiler yeni ortaya çıkan Haşdi Şaabi’nin kendilerini koruyacağını düşünüyor. Kürtler ise Peşmerge"nin kendilerini koruyacağını düşünüyor. Maliki’nin politikaları zaten Irak’ı toparlayamıyordu. Ama büyük uluslar arası desteğe rağmen Haydar Ebadi Irak’ı ve savunma güçlerini toplamayı başaramadı. Doğru bir strateji ve taktik uygulayamadı. Kendisine sağlanan silahlar ya kullanılamadı ya da DAİŞ çetelerinin eline geçti. Bu Irak ordusuna yönelik uluslararası güvenin zayıflamasına yol açtı. Bu durumun ne kadar süreceği de belirsiz. Siyasi bölünme, askeri bölünme sürüyor.Bu Irak merkezi hükümetine yönelik güvensizliğin sürmesine ve tepkilerin artmasına yol açıyor. 2 aydır Kürt bölgesel yönetimi ile merkezi hükümet arasında hem petrol satışı hem de bütçe konularında yeniden sorunlar baş gösterdi. Sünniler yine rahatsız ama bu henüz açık bir tutuma dönüşmedi. Bunun temelinde Ebadi’nin de Şii mezhep yapısını Irak’a egemen kılmaya yönelik eğilimleri var. Ebadi'nin yaklaşımlarını değiştirmemesi, rahatsızlıkların ve Irak’taki askeri, siyasi ve insani krizin sürmesine yol açacaktır. Bu iç savaşa ve giderek Irak’ın parçalanmasına yol açabilir.
IRAK’IN DURUMU KÜRTLER İÇİN ULUSAL GÜVENLİK SORUNU
Irak’taki durum Kürtler içinde ulusal güvenlik sorunlarına yol açıyor. Ancak Güney Kürdistan özellikle KDP bu durum için yeterince hazırlıklı değil. Çünkü çok fazla uluslararası güçlere bağımlı. Neredeyse kaderini ABD ve Türkiye’ye bağlamış durumda. Kürtleri kendi
güçleriyle olası risklere yeterince hazırlamama durumu var. Bu diğer güçlerde de rahatsızlık yaratıyor.
Sünnilerin durumu nasıl ve Sünni bölgelere ne olacak?
Sünni siyasi güçler Musul ve Ramadi’nin işgali sırasında DAİŞ’e direk veya dolaylı destek sundular. Bu güçler şimdi ise DAİŞ’e karşıt olmaları halinde kendi bölgelerindeki hegemonyalarını tamimiyle kaybedeceklerini düşünüyor. Karşıt bir pozisyon almamaları halinde ise Irak’taki etkileri azalacak. Sünni güçler bir yandan DAİŞ’ten yararlanmaya bir yandan da alternatif olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Ancak çok parçalı dağınık durumdalar. Birlik oluşturamıyorlar. Nuceyfi, Salih Mutlak gibi liderler ve Allavi grubu içinde yer alan Sünni liderler var. Bunlar anlaşıp ortak hareket edemiyorlar. Bu durumdan da DAİŞ yararlanıyor. Ancak ABD bu konu üzerinde çalışmalar yürüterek bir alternatif oluşturmaya çalışıyor. Irak’ta DAİŞ’e karşı güçlü bir mücadelenin verilmemesinin sebebi bu alternatifin olgunlaşması beklenmesidir.
MUSUL İÇİN MUSUL ORDUSU ŞARTI
Musul için geçen kış, yine bahar aylarında hareket hazırlıkları vardı ama ertelendi. Şimdi yine askeri bir hareket için hazırlıklar yapılıyor. Sünniler Musul’a destek için Musul’un kendi özel ordusunun kurulması şartını öne sürüyor. Buna göre Musul ordusu kentin yerel yönetiminin inisiyatifinde olması isteniyor. Yani Sünniler daha geniş yetkilere dayalı özerklik talebinde bulunuyor. Ancak Irak merkezi hükümeti henüz bu şartları kabullenmiş değil.
Güney Kürdistan’ın ekonomik siyasi durumu nasıl?
Güney Kürdistan’da ortaya çıkan DAİŞ tehdidine karşı Peşmerge ve gerilla birliklerinin ortak hareket etmesi ulusal duyguları ve direniş ruhunu güçlendirdi. Güney Kürdistan’ın tarihsel karakterine de uygundur. Yani saldırılara karşı çabuk tepki veren direniş geleneği var. Böyle bir toplumsal atmosfer var. Güney Kürdistan halkının, Irak merkezi hükümeti ve Şii’lerin Kürtlerin haklarını tanımadığına ilişkin duyguları güçleniyor. Halk, Kürtlerin ulusal birliği kesin bir biçimde sağlanması ve Kürt güçlerinin kesinlikle karşıt politikalar içine girmemesinden yana. Ancak KDP bu atmosferi yani ulusal birlik ve DAİŞ’in durdurulmasının tek yolunun devlet kurmak olduğunu düşünüyor. Ancak biz özgürlüklerin, savunmanın ve birliğin tek yolunun devlet olduğunu düşünmüyoruz. Biz bunun için ciddi bir çaba ve mücadeleye ihtiyaç olduğunu belirtiyoruz. Ekonomik olarak geçen yıla kadar iyi bir düzey vardı. Ancak geçen yıl merkezi hükümetin Güney Kürdistan bütçesini ödemeyi askıya alması üzerine ekonomi kötüye gitti. Irak dinarı dolar karşısında değer kaybediyor. Bunun ekonomi üzerine olumsuz etkileri oluyor. Şimdi halk bölgesel hükümete karşı rahatsızlık ve tepki gösteriyor. Halk 23 yıllık geniş bir özerk yapı olmasına rağmen hala bağımsız ve kendi kendine yeter bir ekonomik sistemin oluşturulmamasından şikayetçi.
Yine Peşmerge'nin hala partilere bağlı olması ortak hareket ve savunma stratejisi oluşturmaması önemli bir rahatsızlık konusu. Her ne kadar görünürde ortak bir ismi olsa da fiili olarak bazıları talimatı Barzani ailesinden alırken bir kısmının komuta merkezi YNK. Peşmerge güçleri Celewla, Musul ve Maxmur’daki çatışmalarda ortak hareket edemediler.
ORTAK BİR ANAYASA TARTIŞMASI SÜRÜYOR
Ortak bir anayasanın oluşmaması siyasi birliğin ana sorunlarından biri. Son 2-3 aydır bu konudaki tartışmalar yoğunlaştı. Bunun için bir komisyon oluşturuldu. Komisyonun 3 ay içinde bir anayasa hazırlaması öngörülüyor. Fakat halk 23 yıldır oluşturulamayan bir anayasanın 3 ayda hazırlanamayacağını düşünüyor.
GÜNEY KÜRDİSTAN’DA DA BAŞKANLIK SİSTEMİ HASTALIĞI
Çünkü temel bir anlaşmazlık konuları var. Bunların başında KDP’nin istekleri geliyor. KDP, AKP ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan gibi Güney Kürdistan’da başkanlık sistemine geçilmesini istiyor. YNK, GORAN ve diğer parti ve siyasi güçler ise parlamenter sistemin olmasını istiyorlar.
Irak’ta da başkanlık sisteminin olmadığını ancak Barzani ailesinin egemenliğini pekiştirme peşinde olduğu kanaati var. KDP ise temel gücün kendisi olduğunu belirterek, kendi fikrinin egemen olmasını dayatıyor. Kendisi gibi düşünmeyen güçleri ise darbecilikle suçluyor. Başkanlık ve anayasa tartışmaları 2 yıldır sürüyor. AKP hükümetinin seçimlerde kaybetmesi ile birlikte YNK ve GORAN hareketinin eli güçlendi. GORAN yeni bir program hazırlayarak parlamenter sistemin oluşmasını öneriyor. KDP ise buna tepki gösterdi. Barzani 20 Ağustos’ta başkanlık seçiminin yapılmasını önerdi. Bunu GORAN hareketinin önerisini boşa çıkarmak için yaptı. Yüksek Seçim Kurulu, seçim kararının kendilerine 6 ay önceden iletilmesi gerektiğine ilişkin kararı var. Bu tartışma şu anda Güney Kürdistan’ın gündemine girdi.
Barzani’nin bağımsızlık ilan etme ve devlet kurma fikri ve bu konudaki tartışmalar hangi düzeyde?
Güney Kürdistanlı güçlerin çoğunluğu bir devletin kuruluşundan yana. Ancak KDP’nin yaklaşımları ve diğer bazı konularda endişeleri var. Örneğin bir çok çevre ‘Devlet kurmak iyidir ama hazırlıkların olması gerekiyor’ diyor. KDP ise kendisini devlet kurmada öncü gösterip her şeyin hazır olduğu iddiasında bulunuyor. Ama bir çok güç ‘Irak merkezi hükümeti 2 ay bütçe kısıtlamasına gitti, ekonomimiz kötü durumda. Demek ki hazır değiliz’ diyor. Bu tartışmalar var. Devlet kuruluşundan yana olan bir atmosfer var. Ancak zamanlama ve yöntemleri konusunda görüş ayrılıkları var. Amerika Birleşik Devletleri ve Irak Merkezi Hükümeti buna sıcak bakmıyor. Türkiye politik bir yaklaşım sergileyip KDP’yi yanında tutmak için bunu Irak’ın içişleri olduğunu ve müdahale etmeyeceklerini belirtiyor. Ama Türkiye ve İran gerçekte bunu istemiyor. İran ise açıktan buna karşı. Çünkü İran devletin KDP’nin eline geçeceğini ve Türkiye’ye yakın olacağını düşünüyor ve açıktan ret ediyor. Ama Irak parçalanmaya doğru giderse Kürtlerin devlet kurması önünde bir engel kalmayacaktır.
Kerkük’ün hali hazırdaki statüsü ve fiili durumu nedir?
Kerkük halen resmi olarak Bağdat hükümetinin, fiili olarak ise Kürt güçlerinin denetiminde bulunuyor. Sadece Hewice ilçesi DAİŞ çetelerinin denetiminde. Kerkük Valisi Dr. Necmettin, Kerkük’ün özerk bir yapıya kavuşturulması için bir proje sundu. Projede Güney Kürdistan’a bağlı ama bağımsız bir bölgenin oluşması öngörülüyor. Bu biraz YNK’nin fikri olarak gündeme geldi. GORAN hareketi de buna destek sunuyor. KDP ise YNK ve GORAN hareketini Kerkük üzerinde pazarlık yapmakla suçluyor. Bu yüzden bu güçler bu projenin yeterince kararlı savunmasını engelliyor.
KDP ile PKK arasında belli bir gerginlik yaşandı. Bunun nedenleri nedir ve nasıl aşılabilir?
Kürtlerin Ortadoğu’daki rolleri arttı. Şimdi birçok güç Kürtleri kendileri için kullanmak istiyor. ABD, İran, Türkiye, İsrail Kürtleri kendi çıkarları için kullanmak istiyor. KDP bu dış desteğin gerçek sebeplerini yeterince değerlendirmeden kendisini güç dayanağı haline getirmeye çalışıyor. KDP sadece kendilerini dışarının desteğini alarak Kürtler için başarı elde edebileceklerini iddia ediyorlar.
Diğer çizgi ise PKK çizgisidir ki, PKK kendi fikirleri ve halkın desteğiyle güç olunabileceğini ifade ediyor. Bu iki görüşün farklılığı sorun yaratıyor. Yani fikir ve çizgi farklılığı var. KDP dış destek ve ulus devlet mantığı ile hareket ediyor. Bu PKK tarafından eleştiriliyor. PKK dış güçlere bağlılığın geçmiş ayaklanma ve serhıldanlarda olduğu gibi yenilgi getireceğini düşünüyor. Dış güçler çıkarları izin verdiği sürece Kürtlerle ilişki kuruyor. Çıkarları değişince Kürtleri yüzüstü bırakıyorlar.
PKK ulus devlet fikrini de halkların çıkarlarına olmayan eski çürümüş bir fikir olarak değerlendiriyor. Geçerliliği ortadan kalkmış bir fikir olduğunu düşünüyor. 20 yüzyıla ait olan bu fikrin sonuç almadığını düşüncesinde. Bu şuna benziyor bazı Kürtler Osmanlı yıkıldıktan sonra da Hilafet'i savunuyordu. Bu çözüm yaratmayan bir proje ve Kürtlerin elde ettiği fırsatların kaçmasına da yol açabilir. Bu yüzden PKK eleştiriyor, KDP ise buna tepki gösteriyor. PKK’nin bu görüşlerini çarpıtarak değerlendiriyor. Ama bu görüş farklılıkları Başkan Apo’nun belirttiği gibi Ulusal Kongre’de çözülebilirdi. Görüş farklılıkları giderilebilirdi. Bunun için çabalar vardı. Ama KDP son olarak Ulusal Kongre için koşulların uygun olmadığını belirterek tartışmaları askıya aldı.
Ayrıca PKK ve gerillanın DAİŞ çetelerinin saldırılarına karşı Güney Kürdistan’ı savunması ve müdahale etmesi Güney’deki prestijini artırdı. Bu KDP’yi kızdırmış durumda. KDP eleştiri yerine karşıtlık yapıyor. Bu doğru değil. Örneğin Maxmur kampındaki temsilcilerini çekti. BM’den temsilcilerini çekmek böylece savunmasız bırakıyor. Yine Şengal ve diğer bölgelerdeki gerilla birliklerini engellemeye çalışıyor. KDP bir yıldır bu tür sorunlar yaratıyor. Ancak biz buna büyük bir sabır ve metanetle yaklaşıyoruz. Her şeye rağmen görüşme ve diyalogları sürdürmeyi, Kürtler için en doğru olan ortak görüşleri ortaya çıkararak sorunları çözmeyi hedefliyoruz.