‘İlk olağan şüpheli’ belki de Koru’dur - Veysi Sarısözen

‘İlk olağan şüpheli’ belki de Koru’dur - Veysi Sarısözen

Hükümetin yarı-resmi organı Star Gazetesi’nin baş yazarı Fehmi Koru, Reyhanlı katliamıyla ilgili yazdığı yazıda “olağan şüpheliler belli, ilki PKK, diğeri Suriye rejimi” demiş.

Nerede yaşıyor bu Başyazar?

Barış süreci henüz başlamamışken, kendi gazetesinde yazanlara kıyasla daha “makul”, yani “akil” bir görünüm veren Fehmi Koru, barış sürecinin başlamasıyla birlikte “falsolu” sesler çıkarmaya başladı. Daha önce de PKK karşıtı bir yazar olduğunu biliyoruz, ama şimdi barış sürecinin fonunda, Reyhanlı sabotajında “ilk olağan şüpheli PKK” dediği zaman, bu hal Fehmi Koru’da tuhaf bir değişme olduğunu gösteriyor.

Aklı başında herkes, Reyhanlı katliamını duyar duymaz, barış sürecini başlatan ve örgütünün askeri güçlerini sınır ötesine çekerek, savaşı durduran PKK Önderi Öcalan’ı hayır dua ile andı. Onun Türkiye’ye yaptığı bu büyük yardıma binlerce kere teşekkür etti.

Çünkü aklı başında olan herkes, bu katliamın Suriye’deki iç savaşın Türkiye’ye bulaştığının işareti olduğunu hemen anladı ve şöyle düşündü: “Tam da Suriye’deki iç savaşın büyük bir hızla Türkiye’ye bulaşmaya başladığı şu günlerde, eğer Öcalan’ın büyük inisiyatifiyle savaş durmasaydı ne olurdu?”

Bir yanda devlet güçleriyle PKK güçleri arasındaki savaş sürerken, diğer yandan Suriye iç savaşının Türkiye’ye Reyhanlı’da sıçraması büyük bir felakete yol açardı. Sürekli yazıyorum. Böyle bir durumda şu günlerde savaşın blançosu Reyhanlı’daki “terör” eylemiyle birleşirdi, Türkiye’nin bütün illerinde cenazeler büyük bir öfke ve büyük bir üzüntü ile gömülürdü.

Fehmi Koru bunu bilmiyor mu?

Biliyor. Tıpkı “cehennemin dibine gitsinler” diyen Bülent Arınç gibi, o da, Öcalan sayesinde Türkiye’nin nasıl büyük bir badirenin eşiğinden döndüğünü çok iyi biliyor. Biliyor ama, Reyhanlı olayından sonra dönüp, “olağan ilk şüpheli PKK” diye yazabiliyor.

Eğer onun kafasındaki “PKK”, gerçekten onun kafasındaki PKK olsaydı, neler olurdu? Fehmi Koru külahını önüne koyup düşünmelidir. Gerçekten PKK böyle bir “terör” eyleminin “ilk olağan kuşkulusu” olabilecek bir örgüt olsaydı, Fehmi Koru’nun bu densizliğinin ertesi günü, Reyhanlı’dan daha beter işlere soyunurdu. Soyunsaydı ve diyelim ki, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da, Antalya’da, Bodrum’da, Reyhanlı’daki minibüs ve kamyonlardan üçer beşerini patlatsaydı, ne olurdu? “Olağan ilk şüpheli PKK” diyen Koru, ne dediğinin farkında mı?

Fehmi Koru üstelik, “komplo teorileri” hakkında uzman bir yazar. PKK’yi Reyhanlı katliamının “ilk olağan şüphelisi” olarak ilan etmenin teşvik edeceği “komploları” bilmez mi? Bilir, çok iyi bilir. Bir “terör örgütünü” teşvik etmenin en iyi yolu, onun tarafından yapılan katliamı, “bir başkasının üstüne yıkmak” olduğunu belki bin kere aklından geçirmiştir.

Şu anda bir çözüm sürecinden geçiyoruz. Bu süreç, Ortadoğu’da  iki küresel eksenin karşı karşıya geldiği koşullarda gelişiyor. Böyle durumlarda barış sürecini baltalamak isteyenlerin her türlü provokasyonu yapacağı aşikardır.

Şimdi soralım: Fehmi Koru, Reyhanlı’daki sabotajın “ilk olağan şüphelisi PKK’dir” dediği zaman, bu sabotajı yapanlar ellerini ovuşturmaz mı? “Biz bu işi Suriye’deki iç savaşı Türkiye’ye bulaştırmak için yaptık, Fehmi Koru biraderimiz bize, aynı sabotajları başka yerlerde yaparak, barış sürecini de  havaya uçurma aklı verdi, Esad rejiminin düşmanı Türkiye’de barış sürecini havaya uçurmak, Reyhanlı’nın merkezini havaya uçurmaktan bin kere daha etkili olacak” diye düşünmez mi? Ankara Belediyesi ve İstanbul PTT’si önünde “ilk olağan şüpheli PKK” yapmış gibi patlatılacak bombalarla barış süreci havaya uçurulsa, bunda Fehmi Koru’nun verdiği “aklın” payı büyük olur.

Fehmi Koru bu yazısıyla, durulmaya başlayan Türkiye’nin sularını bulandırıyor ve böylece bulanık suda balık avlamak, kendi yaptıklarını PKK’nin üstüne yıkıp, süreci baltalamak isteyenlere bilerek, ya da bilmeyerek yardım etmiş oluyor. Tekrar vurgulayalım: Bir Ergenekon artığı, bir yeri patlatsa ve “Koru’nun da dediği gibi, ilk olağan şüpheli PKK”dir diye bir de demeç verse, Koru yaptığı marifetten hoşnut olacak mı?

Başbakan bile Reyhanlı’da meydana gelen “terör” eylemini çözüm sürecine karşı olanların yaptığını söylerken, Fehmi Koru’nun “çözüm sürecinin” muhatabı PKK’yi hedef alması açıklanmaya muhtaç, çok şüpheli bir tutumdur.

Hükümetin yarı-resmi organında Başyazarlık yapan Koru’nun PKK’yi “ilk olağan şüpheliler listesinden” çıkarması gerekiyor.

Bu ne biçim “çözüm süreci” taraftarlığıdır ki, Avrupa Konseyi, yazdığı rapordan “PKK terör örgütüdür” laflarını çıkarırken, Hükümetin Başyazarı Koru, PKK’yi, üstelik Başbakan’a, İçişleri Bakanına, Başbakan Yardımcısına karşı “olağan şüpheliler listesinin birinci sırasına” koyuyor.

Fehmi Koru bu tutumuyla hızla irtifa kaybediyor.

Barış ciddiyet isteyen büyük bir meseledir ve önce Kürt kamuoyu, arkasından barıştan yana Türk kamuoyu, bu gidişle Fehmi Koru’yu ciddiye almakta zorlanacaktır.

Şimdi biz kalksak, bomba yüklü kamyonları Hükümet’in ve Fehmi Koru’nun, ilk olağan şüpheli olarak patlatmış olabileceğini, bunu da, Başbakan’ın ABD gezisi öncesinde, Suriye’ye askeri bir müdahale ortamı yaratmak amacıyla yapmış olabileceğini yazsak, bu “ciddi” bir tutum olur mu?

Şöyle diyeyim: Elde kanıt olmadan böyle bir iddia “ciddi” olmaz. Ama Koru’nun “ilk olağan şüpheli PKK” iddiasına göre, “Hükümet ve Koru ilk olağan şüpheli” tezi nisbeten daha ciddidir.

Nitekim Rusya’da Duma Dışişleri sözcülerinden birisi tam da bu “ihtimale” dikkat çekmiştir. Bu “terör” eylemini, “Suriye’de planlanan görüşmeleri” baltalamak isteyenlerin yapmış olma ihtimalinden söz etmiştir. Ama dünyanın hiçbir ülkesinde Fehmi Koru’dan başka hiç kimse, bu kanlı saldırıdan dolayı PKK’yi suçlamamıştır.

Yani ciddiyetsizlik dünya çapındadır.