Hükümlü Özbil, babasıyla vedalaşmak istiyor

Hükümlü Özbil, babasıyla vedalaşmak istiyor

Siyasi tutsak Sami Özbil, ölüm sınırında olan babasıyla vedalaşmak için aylardır savcılıðın "keyfini" bekliyor. Özbil, "Babamla vedalaşmama izin verilmiyor. Ne bekleniyor, babamın ölümü mü?" diye soruyor.

Etkin Haber Ajansı'nın (ETHA) haberine göre iki müebbet hükümlüsü siyasi tutsak Sami Özbil, geçtiðimiz Haziran ayında yasal düzenlemeye dayanarak, babasını ziyaret edip vedalaşmak için savcılıða başvuruda bulundu. Başvurusuna, kanser hastası ve yüzde 88 özürlü babasının, saðlıðında geri dönüşü olmayan bozulmayı gösteren hastane raporunu da ekledi. Güvenlik soruşturmasında "herhangi bir güvenlik" sorunu yaşanmayacaðı belirtilirken, masrafların karşılanması için Özbil'in hesabına ailesi, yol ve masraf için gerekli parayı yatırdı.

SAVCILIÐIN 'ÖLÜMCÜLDÜR' NOTU ÝNADI

Savcılık, Muðla Üniversitesi Eðitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Saðlık Kurulu raporunu yetersiz buldu. Söz konusu raporda, akciðer kanseri olan Faris Özbil'in hastalıðının son aşaması olan 4. evreye geldiði ve yüzde 88 özürlü olduðu belirtildi.

Ancak savcılık rapora, "Hastalık ölümcüldür ya da aðır hastalıktır" ibaresinin konulmasını istedi. Bunun üzerine, Sami Özbil, Muðla Devlet Hastanesi'ne bir yazı yazarak, savcılıðın talebini bildirdi. Hastane ise, "Biz tıbbi rapor veririz, orada her şey açık" dedi.

Sami Özbil savcılıða durumu anlattı. Ancak aradan geçen zamana raðmen bir ilerleme saðlanmadı.

'ASLINDA ÖLÜMÜ BEKLENÝYOR'

Özbil'in avukatı Gülhan Kaya, Ceza Ýnfaz Yasası'nda 27 Nisan 2011 tarihinde yapılan deðişiklik ile tutuklu ve hükümlülere aðır hastalık ve ölüm durumunda yakınları ile görüşme hakkı tanındıðını hatırlattı, "Müvekkilimizde bu yasa maddesine dayanarak savcılıða başvuruda bulundu" dedi.

Kaya, başvuruya ilişkin olarak şunları söyledi: "Savcılık, öncelikli olarak müvekkilimizin cezaevindeki hesabında, yol masraflarını karşılayacak para olup olmadıðına baktı. Biz hesabına yüklü bir miktarda para yatırdık. Sürecin çok hızlı işleyeceðini düşündük. Çünkü, babasının durumu hastalıðının son evresinde. Hastaneden taburcu edilerek,evine gönderilmiş. Çünkü tedaviye olumlu yanıt vermiyor. Aslında ölümü bekleniyor. Günlerin bile bizim için çok önemli olduðu ortada. Bütün bunları dilekçede belirttik. Çok hızlı yanıt alacaðımızı düşünürken, savcılık verdiðimiz hiçbir raporu dikkate almadı."

AYLARDIR BÝR GELÝŞME YOK

Savcılıðın talebi üzerine, Muðla Devlet Hastanesi'nden heyet raporu alındıðını ancak raporun elden aileye ya da müvekkillerine verilmediðini, savcılık yazısının gerekli olduðunu söyleyen Avukat Kaya, "Savcıyı ilk etapta buna ikna edemedik, müvekkilimizin hastaneden kendisinin istemesi gerektiðini söyledi. Hastane ise ayrıca, raporun tıbbi olduðunu, 'ölümcüldür' gibi ifadelerin hiçbir raporda yer almayacaðını belirtti. Temmuz ayının sonunda cezaevi savcısını, hastaneye yazı yazması gerektiði konusunda ikna ettik. Ancak aylardır bir gelişme olmadı. Cezaevi savcılıðı yazının gönderildiðini söylüyor, hastane ise 'Bize yazı gelmedi' diyor. Şu anda heyet raporu savcılıða ulaşmış deðil" dedi.

Savcılıða daha önce sundukları raporların, müvekkilinin babasının saðlık durumu açısından yeterli olduðunun altını çizen Avukat Kaya, "Müvekkilimiz, bu raporları cezaevi izleme kurulu üyesi bir hekime göstermiş. Hekim 'Tıp öðrencisine bile sorsanız, bu raporun ölümcül hastalık anlamı taşıdıðını bilir' demiş. Savcılık da bunu yapabilir, raporları bir hekime ya da adli tıp uzmanlarına gösterebilir. Ancak bu yapılmadan, müvekkilimiz için bir gün bile önemliyken, aylar geçiyor. Bugüne kadar hiçbir saðlık raporunda 'ölümcüldür' ifadesini görmedik. Raporlarda hastalıðın durumu tıbbi olarak ifade ediliyor ve hekimler bunun ne anlama geldiðini anlıyor" diye konuştu.

'NE BEKLENÝYOR? BABAMIN ÖLÜMÜ MÜ?'

ETHA'ya gönderdiði bir mektupla durumunu anlatan politik hükümlü Sami Özbil, "Aylar geçiyor, babamın saðlıðı yitip giderek kötüleşiyor ve bürokrasi çarkı nedeniyle bir gelişme olmadıðı için yasal hakkımı kullanıp babamla vedalaşmama izin verilmiyor. Ne bekleniyor, babamın ölümü mü?" diye soruyor.

"Konuya dair dilekçem sanki gayya kuyusuna atılmış gibi" diyen Özbil, "Herhangi bir geri dönüşü olmadıðı gibi nasıl bir çözüm gerektiðine dair izah da yapılmıyor. Meseleye dair bir duyarlılık acil ihtiyaç. Çünkü bulunduðum hapishanede adli bir tutuklu da benzer bir süreci yaşıyor benimle" diye yazdı.