HPG gerillası Morsümbül Ýsviçre’de anıldı

HPG gerillası Morsümbül Ýsviçre’de anıldı

Hakkari’nin Şemdinli Ýlçesi’nde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren HPG gerillası Ekin Morsümbül, Ýsviçre’nin Zürich kentinde anıldı. Anmada babasına yazdıðı mektubu okuyan Morsümbül’ün kızı Gizem Morsümbül, “bir gerilla kızı olarak, babamla gurur duyuyorum. Onlar var olduðu sürece biz varız” dedi.

Hakkari’nin Şemdinli Ýlçesi’nde 11 Eylül tarihinde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren Hüseyin Welat kod adlı HPG gerillası Ekin Morsümbül için Ýsviçre’nin Zürich kentinde bir anma etkinliði düzenlendi.

Zürich Kürt Kültür Derneði’nde yapılan etkinliðe Morsümbül’ün eşi Lütfiye Morsümbül ve kızı Gizem Morsümbül’ün yanı sıra çok sayıda Kürdistanlı katıldı.

Özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu ardından Morsümbül’ün arkadaşları söz alarak, Morsümbül’ün mücadelesini sürdürme sözü verdi. Eşi Lütfiye Morsümbül ise, “eðer sadece bir eşi anlatmak olsaydı yapmam gereken, bu daha kolay olurdu. Ekin halkına, ülkesine özgürlüðe sevdalıydı. Şemzinan hamlesi çok önemli bir hamleydi. Bunun bilince çıkarılması gerekir” diye konuştu.

‘BABAMLA GURUR DUYUYORUM’

Etkinlik Gizem Morsümbül’ün babasına yazdıðı mektubu okumasıyla son buldu.

Mektuptan bazı bölümler şöyle:

“3 yaşımdaydım gittiðinde çok küçük bir şeyleri anlamak için, bir şeyleri hatırlamak için, seni hatırlamak için...

Bekledim, geldin, parmaklıklar ayırdı bizi. Boyumdan büyük duvarlar örüldü aramıza. Pazartesiydi, benim en mutlu günüm. Hafta yoktu benim için. Senin için hazırlandım her pazartesi, anneme saçlarımı tarattım, en güzel elbiselerimi giyindim, en güzel kokumla, yüzümde en tatlı gülümsememle geldim sana. Bir gün o zindandan çıkacaksın diye bekledim. Başımı göðsüne koyup aðlayacaðım günü. Sabah beni öperek uyandıracaðın, aynı masada yemek yiyeceðimiz, elimden tutup götüreceðin o günü bekledim. Sen geldin, bitti zannettim. Ama yanılmıştım. Ve sen yine gittin. Bir hafta seninle geçirdiðim her güne, her saate, her dakikaya şükrettim ben. Bana seninle geçirdiðim 168 saat kaldı, ömrüm boyunca yetmek zorunda olan... Bana fotoðrafın kaldı yine, gözyaşı kaldı. Oradan oraya taşıdım seni yüreðimle, hayalinle yaşadım.

Sen ve ben deðil, biz olmaya çalıştım. On yıldır Almanya'da annemin yanındaydım. Herkesten uzak. On sene sonra bir hayalim gerçek oldu, ülkeme geldim, aileme geldim, meðer sana gelmişim, meðer seni uðurlamaya gelmişim baba. Bir anda senin resmini internette gördüm, Şehid Ekin Morsümbül yazıyordu... Ýşte asıl şimdi gitmiştin sen, asıl şimdi bitmişti seni beklemek. Asıl şimdi kalmamıştı, tükenmişti söylenecek sözler... Seni görmek için beklediðim iki gece, bütün senelere bedeldi. Bir asır gibiydi, her saat. Sana kavuştuðum gün en mutlu günüm olacaktı benim. Böyle olmayacaktı o gün, hayır. Yılların verdiði hasretle seni gördüm, ama tanıyamadım baba, tanıyamadım seni. Dokunamadım, öpemedim, koklayamadım. Aðlasam görmeyecek, konuşsam duymayacaktın. Bakamadım sana doya doya. Şimdi senden arda kalan birkaç fotoðraf, bir de video var elimde. Kaç defa izledim bilmiyorum. Her izlediðimde tapıyorum sana. Buna bile şükretmek zorundayım. Cansız bedenini topraða gömebildiðim için bile şükretmeliyim. Sadece morardıðına bile şükretmeliyim. Tam parça halinde olduðuna bile şükretmeliyim. Savaşın da bir onuru, bir gururu olmalı. Sevgi olması imkansız evet, ama ölüye saygı olmalı en azından. Ben bir gerilla kızı olarak, babamla gurur duyuyorum. Onlar var olduðu sürece biz varız. Dedim ya, sen anlatılmazsın, cümleler yetmez. O yüzden son sözüm sana baba, sen benim kahramanım olarak, hala daðlarındasın. Asıl sen şimdi özgürsün. Benim ve annemin, ilk ve son aşkısın.”