HHB avukatlarına cezaevinde baskı ve tecrit
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarına tutuklu bulundukları cezaevinde baskı ve tecrit uygulanıyor.
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarına tutuklu bulundukları cezaevinde baskı ve tecrit uygulanıyor.
Avukat Yaprak Türkmen, bilinçli bir şekilde, birbirinden uzak 7 farklı cezaevine sürgün edilen HHB’li avukatlara ayakta sayım dayatıldığını, keyfi ceza ve tecride maruz bırakıldıklarını aktardı.
Hukuksuz bir şekilde tutuklanan açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın avukatlarına cezaevinde baskı ve tecrit uygulandığı ortaya çıktı. ANF’ye konuşan HHB’li avukatlardan Yaprak Türkmen, Bolu T Tipi Cezaevi’nde aynı koğuşta tutulan avukatlar Barkın Timtik, Naciye Demir, Zehra Özdemir’e sayımda ayağa kalkma şartı koşulurken, Edirne F Tipi Hapishanesi’nde bulunan avukatlar Özgür Yılmaz ve Ahmet Mandacı’nın ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar gibi tek kişilik hücrelerde tutulduklarına dikkat çekti.
‘BARKIN TİMTİK’E 9 YILLIK AİLE GÖRÜŞ YASAĞI’
Tutuklandıklarında Silivri Cezaevi’ne götürülen avukatların, bilinçli bir şekilde birbirinden uzak farklı cezaevlerine sürgün edildiklerini vurgulayan Türkmen, yaşananları şöyle aktardı: “Avukatlar Barkın Timtik, Naciye Demir ve Zehra Özdemir Bolu T Tipi Cezaevi’nde aynı koğuştalar. 15 kişi + 2 çocuk bulunuyor. FETÖ tutuklularıyla bir arada kalıyorlar. Hapishane idaresi sayım alırken ayağa kalkmalarını şart koşuyormuş, bunu kabul etmeyen Barkın Timtik ve Naciye Demir’e ceza verilmiş. Cezaya itiraz etmişler, ancak görevliler dilekçelerini ulaştırmadığı gibi imha etmişler. Bu sebeple cezaları kesinleşmiş ve 1 aylık aile görüş cezası almışlar. Her gün bu sayım sorunundan kaynaklı olarak Timtik ve Demir’e 4 aylık ceza veriliyor. Bunun sonucunda Barkın Timtik’in toplamda 9 yıllık aile görüş cezası var.”
YILMAZ VE MANDACI SUSUZ BIRAKILDI!
Türkmen, Edirne F Tipi Cezaevi’nde kalan avukatlar Özgür Yılmaz ve Ahmet Mandacı’nın ise ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar gibi tek kişilik hücrelerde tutulduklarına dikkat çekti. Türkmen, “İkisi de tek kalıyor ve sağı solu boş. Yalnızca havalandırmada bir araya gelebiliyorlar. Biçim olarak ağırlaştırılmış müebbet cezası olanlar bu şekilde kalıyor. Arkadaşlarımızın tek farkı biraz daha fazla saat havalandırma hakkı olması” diye konuştu. Bilinçli olarak tecrit edilen Yılmaz ve Mandacı’nın ilk tutukluluk günlerinde susuz bırakıldığını da belirten Türkmen, “Her ikisine de ilk günler, içme suyu bile vermediler. Özgü Yılmaz üç gün susuz kaldı. Tek başlarına, kalemsiz kağıtsız, üzerlerindeki tek tişörtle bırakıldılar. Avukat arkadaşları olarak daha ilk gün teslim ettiğimiz kışlık giysileri verilmedi, hesaplarında para olmasına, talep etmelerine rağmen zorunlu ihtiyaçları verilmedi. Kalem kağıt verilmediğinden dilekçe, mektup haklarını kullanamadılar, taleplerini hapishane idaresine resmi bir şekilde iletemediler” diye konuştu.
‘SÜRGÜNLER SİYASİ TALİMAT SONUCU’
Avukatların farklı cezaevlerine sürgün edilmesinin siyasi bir talimatın sonucu olduğunu vurgulayan Türkmen, “Yoksulların, işçilerin avukatlığını üstlenen arkadaşların cezalandırmak maksadıyla tecrit edilmelerinin amacı davaları açıldığında, SEGBİS dayatması yaparak mahkemeye gelmelerini engellemektir ve pek tabii şu sıralar tek tip düşüncesi olan iktidarın faşist uygulamalarına karşı bir güç oluşmasını engellemeye çalışmaktır. Oysa ne avukat arkadaşlarımız ne de devrimci tutsaklar tek tip gibi faşist baskıları tek kişi kalsalar bile kabul ederler, mutlaka direniş gösterirler. İktidar bu tür uygulamaları hesaplı yapıyor, ancak bu hesapları da boşa çıkacak” dedi. Tüm baskılara rağmen avukatların moralinin yüksek olduğunu vurgulayan Türkmen, avukatların üzerindeki tecridi kırmak için tüm demokratlara mektup yazma çağrısında bulundu.