‘Her tür şüpheli asker ölümünden ordu sorumlu’
‘Her tür şüpheli asker ölümünden ordu sorumlu’
‘Her tür şüpheli asker ölümünden ordu sorumlu’
Er Muharrem Ali Al’ın şüpheli ölümü üzerine Savunma bakanlığının açıklaması Türk ordusundaki intihar ve cinayetler konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz askerhaklari.com sitesi editörü Tolga İslam, askerlik sırasında yaşanan ölümlerin tamamından devletin sorumlu olduğunu belirtti.
İslam, zorunlu askerlik sırasında kötü muameleye uğrayanlardan bir web sitesi üzerinden başvuru toplayan bir inisiyatifin yönetimi. Site inisiyatifi, iletişim araçlarını kullanarak insan hakları konusunda önemli bir aktivite gösteriyor.
İnisiyatife yapılan başvuruları değerlendiren İslam; başvurularda zorunlu askerler arasında intihar eğilimlerinin ortaya çıkması ile kötü muameleye maruz kalma arasından doğrusal bir ilişki olduğuna dair çok sayıda emare olduğunu söyleyerek konuşmasına başlıyor.
İslam, resmi açıklamalarda kışlada yaşanan asker ölümlerinin yaklaşık üçte ikisinin intihar, geri kalanının da kaza, kavga, boğulma gibi nedenlerden kaynaklandığının ileri sürüldüğünü, ancak zorunlu askerlik sırasında yaşanan ölümlerin tamamından devletin sorumlu olduğunu söylüyor. İslam sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ölümler intihar sonucu mu gerçekleşti yoksa cinayet sonucu mu? Açıkçası her iki durum da bizim açımızdan eşit derece sorunlu. Bir insanı öldürmek ile onun kendi canına son vermesi için gerekli tüm koşulları sağlayıp eline silah vermek arasında bir fark yok bana göre. 20’li yaşlardaki gençleri hayatlarının en güzel döneminde intihara sürükleyen koşulların görünür kılınması ve bu koşulların ortadan kaldırılması bu ülkenin temel meselelerinden biri olmalı.”
GENELKURMAY İNTİHARLARI MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Savunma Bakanlığı’nın asker intiharlarını, “gençlik dönemindeki normal intiharlar” olarak değerlendirdiğine dikkat çeken Tolga İslam şunları belirtti: “Milli Savunma Bakanlığı, genelkurmaydan aldığı verileri herhangi bir süzgeçten geçirmeden kamuoyu ile paylaşıyor. Eğer kasıtlı bir şekilde yapılmıyorsa, o zaman dezenformasyona girer bu çünkü ortada yanlış bilgilendirme var. Bu konuda basın açıklaması yaptık, herkesin anlayabileceği resimli posterler hazırladık. Genelkurmay’ın intihar ile ilgili yaptığı açıklamaların özeti şu: ‘askerlik yapanlar en fazla intiharın olduğu yaş grubunda bu nedenle intihar oranları yüksek biz ne yapalım. Ayrıca askerde yaşanan intiharla, sivilde yaşanan intiharlar arasında bir paralellik var!’
Bu açıklamalar kışlalarda yaşanan intiharları normalleştirilme çabası. Verilmek istenen mesaj ‘bu gençler askere alınmasalardı da intihar edeceklerdi zaten!’ Bu birçok açıdan problemli bir açıklama. Öncelikle zorunlu askerlik devletin garantör olduğu bir sistemdir. İnsanların özgürlüklerini kısıtladığınızda aynı zamanda onların başına gelecek her türlü şeyin sorumluluğunu da almış oluyorsunuz. İkincisi siz zorunlu asker olarak aldığınız gençleri bir sağlık kontrolünden geçiriyorsunuz. Bu kontrolün ne kadar yüzeysel ve özensiz olduğunu askerlik yapan herkes bilir. Böyle ciddi bir meselede, gerçek silahların, mermilerin, savaş aletlerinin bulunduğu bir ortama bir insanı gönderirken, ince eleyip sık dokumanız gerek. Bu kontroller sırasında sadece fiziksel olarak değil psikolojik olarak da zorunlu askerliğe uygun olmayan kişilerin tespiti için çaba harcamak gerek. 5 dakika bile sürmeyen bir kontrol ile bunu sağlamanız mümkün değil.
ASKERDEKİ İNTİHAR ORANLARI SİVİLDEKİNE GÖRE 2.5 KAT FAZLA
Genelkurmayın yaptığı açıklamalardaki bilgi hatalarına dönecek olursak. Öncelikle Genelkurmay tarafından açıklandığı gibi sivildeki intihar oranları ile askerlik sırasındaki intihar oranları bir paralellik göstermiyor. TÜİK ve TSK tarafından açıklanan intihar verilerini yan yana koyduğunuzda 20-24 yaş aralığındaki genç erkeklerin askerlik sırasında sivildekine göre 2,5 kat daha fazla oranda intihar ettiklerini görüyoruz. Yani TSK açıklamalarda oluşturulmak istenen algıda olduğu gibi bir paralellik söz konusu değil. Yine aynı açıklamalarda gençler arasında intiharın daha yaygın olduğu, bu nedenle askerler arasında intiharlara daha sık rastladığımız söyleniyor. Hâlbuki TÜİK verileri incelendiği 20-24 yaş grubu erkeklerin intiharın en az görüldüğü yaş gruplarından biri olduğu görülüyor. TSK’nin ve Savunma Bakanlığı’nın yapması gereken yaşanan intiharları normalleştirmeye çalışmak yerine sorunu olduğu gibi kabul edip, sorunu ortadan kaldırmaya yönelik somut adımlar atmak. Sorunun vahametini bu tür mesnetsiz açıklamalarla örtme çabası, kamuoyu nezdinden bu sorunun gerektiği kadar önemsenmediği yönünde bir algı da oluşturuyor.”
Askerhaklari.com’a 2012 yılında gelen başvuruları sınıflandırıp “Zorunlu Askerlik Sırasında Yaşanan Hak İhlalleri” adlı bir rapor haline getirip yayınladı. Bu raporda gelen başvurulardaki şikâyetlerde ilk iki sırayı hakaret ve dayak alıyordu. Bunu aşırı fiziksel aktiviteye zorlama, yeterli sağlık hizmeti alamama izliyordu. Ayrıca tehdit, orantısız cezalara maruz kalma, şahsi işlere koşturulma, uykusuz bırakılma ve devrecilik gibi şikâyetler de yer alıyordu. İslam askerlikteki hak ihlalleri konusundaki raporun hazırlık aşamasında olduğunu ve Ekim ayı içerisinde kamuoyu ile paylaşmayı hedeflediklerini belirtti.
ORDUNUN SİVİL DENETİME AÇILMASI GEREKİYOR
Toplumun zorunlu askerlik sırasında yaşanan ölümlere ilişkin duyarlılığının arttığını da vurgulayan İslam, “şimdi aileler arasında bu konuda bir farkındalık oluştu. Zorunlu askerlik konusunda henüz bu seviyeye gelmiş değiliz ama geçmişe göre daha iyi bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. Buna dair somut bir veri yok tabi elimizde ama askerhaklari.com’a insanların girip yaşadıkları kötü muameleler ile ilgili şikayetlerini dile getirmeleri hak arama bilincinde bir artış olduğuna dair bir gösterge olabilir” dedi.
Ordunun sivil denetime açılması gerektiğini de ifade eden Tolga İslam, “Sivil mekanizmalar, askeri sistem üzerinde denetim ve gerektiği durumda cezalandırma fonksiyonlarını üstlenmedikleri ve yerine getirmedikleri sürece on yıllardır süregelen uygulamalar sonucu oluşmuş olan bu kötü muamele kültürünün ortadan kalkması mümkün değil. Son dönemde olumlu olarak gördüğümüz bir gelişme mecliste siyasi partilerin bu konuyla ilgili çok sayıda soru ve araştırma önergesi veriyor olması” şeklinde konuştu.
Demokratik çözüm sürecinin yol açtığı çatışmasızlık durumunun devam etmesi halinde, temel bir insan hakkı olan vicdani red hakkının tanınmaması için öne sürülebilecek bir argüman da kalmayacağını belirten İslam, kendilerine ağırlıklı olarak askerlik yapanlardan şikâyetler geldiğini ama arada vicdani ret ile ilgili aldıkları başvuruları vicdani ret üzerine uzmanlaşmış olan sivil toplum örgütlerine yönlendirdiklerini belirtti.
İslam askerhakları.com’un örgütlenme ve çalışma yöntemi hakkında ise şunları söyledi: ”Merkezde 8-10 kişinin olduğu ama gerekli durumlarda onlarca gönüllüden destek alabildiğimiz bir örgütlenme modelimiz var. Geleneksel insan hakları örgütlerinden farklı olarak başvuru sahipleri ile teması internet üzerinden yapıyoruz. Zorunlu askerlik sırasında kötü muameleye uğrayanlardan şikâyetlerini alıyoruz ve bunları bir dilekçe haline getirip ilgili kurumlara iletiyoruz… “