‘Her bir oy AKP’yi yenilgiye uğratmak için kilit önemde’
PKK Yürütme Komite Üyesi Evindar Ararat 1 Kasım seçimlerinde her bir oyun AKP’yi yenilgiye uğratmak için kilit önemde olduğunu ifade ederek, HDP’ye verilecek oyların geleceğe ve demokrasiye verileceğini belirtti.
ROJ UMUT / DEVRİM AMED
BEHDİNAN
Cumartesi, 24 Ekim 2015, 07:01
Ararat; “HDP 1 Kasım’da halklar deryası olup demokrasi ve özgürlük için engel teşkil edecek tüm statükocu ulus-devlet zihniyetini barındıran, demokrasiyi, halkların birlikteliğini reddeden, kadınları gençlerin öncülüğünü reddeden tüm zihniyeti yerle bir edip sürüp götürecektir” diyerek AKP’nin halklara katliam dışında getireceği hiçbir şeyin olmadığını ifade etti.
AKP SEÇİMİ KAOSLAR KATLİAMLAR VE ÇATIŞMALARLA KAZANMANIN PEŞİNDE
Ararat, Türkiye halklarının 7 Haziran’da önemli bir sınavdan geçtiklerinin ancak 1 Kasım ile tekrardan bir sınavla karşı karşıya olduklarını belirterek şunları ifade etti; “Erdoğan şahsında faşist rejimini hakım kılmaya çalışan AKP iktidarı halkın bu demokrasi seçim sonucunu ret etti ve tekrardan yeni bir seçim kararı halklara dayattı. Böylesi tarihi bir süreçten geçiyoruz ve seçimlere az bir zaman kaldı. Tüm Türkiye halkları ve uluslararası güçler kamuoyu Türkiye’deki seçimlere odaklanmış durumda. Niye demokrasi savaşı? Çünkü 7 Haziran’da ortaya konulan halk iradesi AKP tarafından reddedildi. 13 yıldır alışılmış sürekli tek parti iktidarı biz oluruz algısı AKP açısından halkların ortaya koyduğu iradeyle beraber yerle bir oldu yıkıldı. Bu iktidar alışkanlığı tek başına yürütme tek adama dayatma hayalleri 7 Haziran’la beraber tarihin çöp sepetine atıldı.”
Devamında bu seçimi de bir kaos çatışma katliamlar üzerinden geliştirdiği korku, panik istikrarsızlık üzerinden inşa etmeye çalıştığını dile getiren Ararat her şeyin herkesin AKP iktidarına kurban edildiğini ifade ederek 1 Kasım seçimlerine yönelik AKP’nin iktidar sevdası için “Ben olmazsam Türkiye istikrarsızlaşacak, ben olmazsam Türkiye bu katliamlarla karşı karşıya kalacak algısı üzerinden halkaları kendisine mecbur kılmaya çalışıyor. Bana mutlaka oy vermek zorundasınız. Zaten Erdoğan 7 Haziran seçimleri ardından hemen şu açıklamayı yaptı ve ısrarla da tekrarlıyor, 400 milletvekili vermezseniz sonuç bu olur. Yani tehditle şantajla, özgürlükten, demokrasiden, adaletten yana bir Türkiye talebiyle öne çıkan ve bunu talep eden tüm kesimleri baskı altına alıyor eğer siz 400 milletvekili bana vermezseniz istediğim rejimi onaylamazsanız ben size kaos ve katliamları reva göreceğim dayatmasında bulunuyor” dedi.
Ararat şu değerlendirmelerde bulunarak devam etti: “7 Haziran seçimleri öncesi 5 Haziran’da Amed’de yapılan patlama, yine seçim sonrasında halkların özellikle de gençlerin sol sosyalist genç kesimlerin Kobane’ye sahip çıkma amaçlı Suruç’ta gerçekleştirdikleri mitingde AKP’nin yaptığı işbirlikçilik sonrasında onlarca gencimi hayatını kaybetti. En son 10 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen katliamla AKP iktidarının Türkiye’ye neyi reva gördüğünü herkes açık gördü. Büyük bedeller ve acılarla halkımızın verdiği mücadele devam ediyor.”
AKP FAŞİZMİ VARLIK YOKLUK SAVAŞI VERİYOR
AKP iktidarı süresi boyunca halklar açısından katliam şiddet, işsizlik, yoksulluk, halkların birbirine karşıt hale getirilmesi dışında hiçbir şey getirmediğini belirten Ararat, Türkiye’nin dış sorunlarda da aynı kaosu yaşadığını ifade etti. Ararat, “Uluslararası güçlerle özellikle de sıfır sorun dediği dış güçlerle yüzde yüz sorun yaşıyor. Çatışmalı hal yaşıyor. Bütün dünyanın karşıt olduğu DAİŞ’le AKP adeta göbek bağı ile birlikte bağlanmışçasına bir ortaklaşmayı yaşıyor. Suruç, Amed, Ankara katliamları bunun çok somut göstergeleridir. İspatlıdır, bunun belgeleri yavaş yavaş açığa çıkıyor. DAİŞ ile birlikte bu kanlı iktidarını hakim kılmaya çalışıyor. Bundan dolayı AKP açısından da bir yokluk varlık anlamını taşıyor 1 Kasım seçimleri ama Türkiye halkları açısından da özelde de Kürt halkı açısından da bir sınav. Eğer Kürt halkı bu katliamda başarılı çıkmazsa bu katliamlar kat be kat artacaktır. Çünkü 7 aya yakındır Önder APO ile görüşmeler kesilmiş durumdadır. Diyalog süreci tümden ortadan kaldırılmış bunu kendileri zaten açıkladı. Çözüm süreci yoktur, çözüm süreci buzdolabına kaldırılmıştır” şeklinde konuştu.
AKP’nin tüm bu saldırı ve kirli oyunlarına karşılık Kürt halkının özyönetim direnişini tercih ettiğini vurgulayan Ararat, “Öz yönetim ilanları ile birlikte tekçi zihniyete dayalı, tek adam diktatörlüğüne dayalı hitler faşizmini aşan bir rejimi bir iktidarı aşan halklara özelde de Kürtlere dayatan Erdoğan şahsındaki AKP iktidarına karşı Kürt halkı inisiyatif geliştirdi bu süreçte. 7 Haziran seçimleri ardından AKP’nin ne kadar pervasızlaştığını, katliamla Kürt halkına karşılık verdiğini gördü ve bunun karşısında yerel yönetim, yerinde yönetim halkların kendi kendini yönetmesi iradesini ifade eden demokratik öz yönetim ilanlarını, demokratik özerklik statüsünü elde edebilmesi için inşa sürecine girdi. Bu model Türkiye halklarının demokratikleşmesi açısından da görülen bir model sadece Kürdistan için değildir” dedi.
KÜRDİSTAN’DA BAŞLAYAN DEVRİM SÜRECİ 1 KASIM İLE TAMAMLANACAK
Nasıl ki özyönetimler için büyük bir direniş gösteriliyorsa Kürt halkının 1 Kasım seçimlerinin başarıya ulaşması için de büyük bir direniş göstermesi gerektiğini değerlendiren Ararat 1 Kasım seçimlerinin önemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “1 Kasım seçimleri öz yönetim ilanları ile başlayan Kürdistan’daki devrim direniş sürecini tamamlayacak demokratik siyaset ayağını besleyecek, güçlendirecek bir seçim sürecini ifade ediyor. O anlamda bir birinden kopuk değildir. Bir yandan öz yönetimlerle halkımızın kendi yaşamını örmesi, savunması ve güvenceye alması kendi kendini yöneten yaşamını sürdüren bir yönetim modelini tekçi faşist zihniyete karşı dayatması demokrasi açısından da Türkiye’ye bir model sunması açısından bir süreç bir direniş gelişiyor. Ama bir yandan da demokratik sürecin Türkiye açısından hakim bir karaktere dönüşmesi için halkların kadınların, kültürlerin inançların gençlerin Türkiye’de yaşayan bütün ezilen emekçi, işçi, yoksul kesimlerin de kendisini siyasette yaşamda özgürce ifade edebilmesi için demokratik siyasetin önemli bir mücadele ayağı olan seçimlerde iradesini ortaya koyacaktır. Bu anlamda birbirini tamamlayan mücadele ayaklarıdır. Bir yandan öz yönetim inşa süreci bir yandan da demokratik siyasete HDP’nin 7 Haziran seçimlerinden çok daha üst düzeyde barajı aşma demiyorum o konuda hiçbir kaygım yok HDP mutlaka barajı aşacaktır. AKP’nin tek başına iktidar olmasına nasıl ki en büyük engel 7Haziran’da HDP olduysa 1 Kasım seçimlerinde HDP AKP’nin oyunlarını bozacak ve nasıl ki 7 Haziran’da Türkiye parlamentosunu tüm kesimleri içinde barındırarak Türkiyelileşmede önemli bir adım attıysa 1 Kasım’da da tekrardan tüm Türkiye halklarının temsilcisi olarak parlamentoda yer alacaktır.”
AKP’NİN SULTANLIK HAYALLERİ BOŞA ÇIKARILMALI
Ararat tüm demokratik kesimlere seslenerek kullanacakları oylarla AKP iktidarının kaybedeceğini belirterek herkesi sandık başına oyunu kullanmaya davet etti. Ararat, “Başta Avrupa olmak üzere Kuzey Kürdistan’daki Amed, Botan, Serhad, Güneybatı bütün bölgelerdeki halkımız özelde de Türkiye’deki demokratik, eşit özgür yaşamdan yana olan, baskı altında tutulan tüm kesimler ve en önemlisi de barışçıl demokratik bir Türkiye isteyen herkes HDP etrafında kilitlenmeli oyunu HDP’ye vermeli ve HDP’nin 1 Kasım’da çok daha büyük bir başarıyla çıkmasını sağlamalı, AKP’nin sultanlık hayalleri ile gelişen Erdoğan şahsında gelişen faşist rejim girişini boşa çıkarmalı ve Türkiye’nin karanlığa sürüklenmek istenen bu yönünü açığa çıkarabilmelidir. Bunun için 1 Kasım seçimlerinde genel atmosfer şöyledir; yaşanan katliamlar, baskı, aydın kesimler üzerinde yaratılmak istenen tehdit atmosferinin etkisiyle çok ciddi bir seçim atmosferi Türkiye kamuoyunda yok aslında. Kürdistan halkı açısından da özyönetim inşası ve onun savunması etrafında gelişen direniş çok daha stratejik birincil dereceden öneme sahip halkımız onun etrafında kenetleniyor. Elbette 7 Haziran’daki gibi çok coşkulu bir seçim sürecini karşılamıyoruz. Çünkü irade reddedildi yeniden bir seçim süreci dayatıldı. Bu seçimde AKP başarılı olabilmek için katliamlar üzerinden kendisini var etmeye çalışıyor. AKP’nin bu faşist rejimini reddeden, istemeyen, karşıt duran, eleştiren herkes üzerinde de ciddi bir terör oluşturuluyor şu an. Özellikle de Kürdistan’da halkımızın tüm değerlerine büyük bir hakaret var bunan kaynaklı o atmosfer 1 Kasım seçimlerinde görülmüyor. Ama şunu bilmemiz lazım 7 Haziran’da dendiği gibi bugün de bunu söylememiz gerekiyor. Her bir oy AKP’yi yenilgiye uğratmada kilit role sahip, tarihi bir rol oynayacak” dedi.
HDP’YE, GELECEĞE, DEMOKRASİYE OY VERİLMELİ
Ararat devamla şunları ifade etti; “Başta kadınlar ve gençler olmak üzere Kürt halkı öncülüğünde bütün Türkiye demokratik güçleri barış isteyen tüm güçler çok daha güçlü birleşmeli birlikte AKP iktidarına son tokadı vurabilmeli. 7 Haziran’da çok güçlü bir tokat yedi ama güreşe doymayan pehlivan gibi ısrarla yeniden güreşe tutuluyor. O zaman halkların çelikleşen iradesi 1 Kasım’da kendisini çok daha güçlü yansıtabilmelidir. Herkes mutlaka çok üst düzeyde bir katılımla sandığa gitmeli oyunu kullanmalı ve HDP’ye oyunu vermeli, geleceğine barışa, demokrasiye oy vermeli.”
SANDIKLARI ETRAFINDA KENETLENİLMELİDİR
Son olarak Ararat sandıkların güvenliği için de tüm kesimlere şu çağrıda bulundu: “Sandıkların güvenliği çok önemli herkes bunu tartışıyor bu seçim olacak mı olmayacak mı? Elbette mutlaka olacak, bir biçimde olacak. Seçim olduktan sonra sandıkların korunması verilen oyların sandığa yansıyan halk iradesinin ezilenlerin iradesinin korunması seçim sonuçlarına yansıtılması güvenceye alınması çok önemli. Sadece sandık kurulları ya da müşahitler değil sivil inisiyatifler de devrededir fakat halkımız da bunların yanında oylara sahip çıkabilmeli, oyların güvenceye alınmasında mutlaka etkin bir şekilde sahip çıkabilmeli. Seçim sonuçları netleşinceye kadar sandıkları bırakılmamalıdır. Sandıklar etrafında kenetlenmelidir. Oylar halkın iradesi olarak seçim sonuçlarında varlık bulabilmelidir. Demokrasi ve barış için Türkiye halkalarına aydınlık bir gelecek yaratabilmeli. İnanıyorum ki 1 Kasım seçimleri bu anlamda az bir zaman kalmış olsa da daha güçlü bir kenetlenme ile halkaların ortak geleceğini inşada özgür demokratik bir Türkiye’yi güvenceye almada AKP’nin yaratmak istediği karanlık güçlere son verip aydınlığa yol almada tarihi bir sınav olarak halkların iradesini çok güçlü sandıklara yansıtacaktır. Bu temelde tüm halklarımıza çağrımı belirtmek istiyorum oyunuza sahip çıkın, oylarınızı çoğaltın, herkesi sandığa gitmeye teşvik edin.”