'Her an ölümlerin yaşanabileceði bir evreye girildi'

'Her an ölümlerin yaşanabileceði bir evreye girildi'

Cezavleri Ýzleme Komisyonu, açlık grevlerinde her an ölümlerin yaşanabileceði bir aşamaya gelindiðine dikkat çekti. Hükümetin müdahale edeceði yönünde duyumlar aldıklarını belirten Komisyon, “yapılacak bir müdahalenin sonucunu ve bedelini hep birlikte ödemek zorunda kalacaðız. Tabi bunun en aðır bedelini hükümet ödeyecektir” uyarısında bulundu.

Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar tarafından 12 Eylül’den bu yana başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemlerini takip etmek amacıyla kurulan Cezaevi Ýzleme Komisyonu, Diyarbakır başta olmak üzere Türkiye genelinde bulunan cezaevlerindeki son duruma ilişkin ÝHD Diyarbakır Şubesi’nde bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıya Komisyon üyeleri ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av. Cihan Aydın, Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Cengiz Günay, TUHAD-FED Başkan Zübeyde Teker ve SES Diyarbakır Şube Sekreteri Ramazan Kaval katıldı.



Ýlk konuşmayı yapan ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, açlık grevinin 20’nci gününden itibaren cezaevlerini izlemeye aldıklarını hatırlattı. “12 Eylül’den bu yana 63 siyasi biri adli 64 kişi açlık grevinde bulunmaktadır. Bunlar 63 gündür açlık grevinde bulunmakta. 53’ncü gününde olanlar 75 kişi, 40’ncı gününde bulunan 221 kişi, 30’ncu gününde bulunan 315 kişi var. Bunların durumu aðırdır. Saðlık sorunları da giderek aðırlaşıp kötüleşiyor. 18’nci gününde olan 16 kişi var 14’ncü gününde olan 8 kişi var. Ve 9 gündür de tüm cezaevlerinde siyasi mahpuslar açlık grevine girmiş bulunmaktadır” bilgisini verdi.

Açlık grevindeki tutsakların taleplerinin karşılanabilecek, insani, meşru ve hukuki talepler olduðunu belirten Bilici, “bu taleplere bu çerçevede yaklaşılması lazımdır. Çünkü bunların talepleri aynı zamanda ülkenin gündeminden şiddeti çıkaracaktır. Buna saygı gösterilmesi gerekmektedir” diye konuştu.



GÜNAY: 64. GÜNDEN SONRA HER AN ÖLÜMLER OLABÝLÝR

Bilici’nin ardından tutsakların saðlık durumuna ilişkin bilgilendirme yapan Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Cengiz Günay, 7 cezaevinde biri adli olmak üzere 64 tutsaðın 63 gündür açlık grevinde olduðunu yenileyerek, durumlarının kritik aşamaya yaklaştıðına işaret etti. Önceki açıklamalarında kritik sürenin çoktan aşıldıðını belirttiklerini hatırlatan Günay, bu sürenin kendilerince de artık neye tekabül edeceðini bilemediklerini ifade etti. Dünya ortalamasında bu sürenin 67-65-64 gün civarında verildiðine dikkat çeken Günay, şunları söyledi: “Bu referanslar ölümle sonuçlanmış referanslardır. Bilimsel yayınlarda bu şekilde belirtiliyor. Bu noktada bizlerde tıkanmış durumdayız. Her an ölümlerin olabileceði bir döneme girmiş bulunmaktayız. Hem ailelerden, hem avukatlardan hem de cezaevlerinde aile hekimi olarak görev yapan meslektaşlarımızdan aldıðımız bilgiler tekabülünde çok ciddi kilo kaybı yaşandıðını belirtebiliriz. Bu kilo kayıpları özellikle 8-10 kilo ile başlayıp bazı arkadaşlarda 5-6 kilo ile devam etmekte yani ortalama 7-8 kilo kayıp mevcut. Özellikle kusma, bulantılar, baş dönmesi, sıvı alımda azalmalar, baş ve mide aðrıları, kas-eklem aðrıları, göme keskinliðinde azalma, uykusuzluk, çift görmeler, yürümede zorlanma, ses ve kokuya hassasiyet, ishal ve kabızlık, kulak çınlamaları, yine uzun süre açlıða dayalı olarak aðızda çıkan yaralar. Diz ve ayak eklemlerindeki aðrıya baðlı olarak şuan yürüme zorlukları çekiyorlar. Çok kısa mesafelerde bile yürüme zorlukları çekiliyor. Çok ciddi dengesizlikler mevcut. Şuan birçok cezaevinde arkadaşların avukat görüşüne dahi çıkamadıkları bize not olarak geliyor. Sık sık tansiyonlarının düşüklüðünü ve tansiyonlarda dengesizlikleri not olarak bize bildiriyorlar. Ýçlerinde durumu kötü olan arkadaşlar var. Özellikle Siirt’te sindirim sisteminde kanama ve idrarda kanamalar not edilmişti. Tabi önümüzdeki günlerde bu mevcut semptomların daha da artacaðını da düşünüyoruz. Bu var olan semptomların hepsi avukat arkadaşlarımız ile doktor arkadaşlarımızın gözlemlerinden ibaret. Hiçbir tutsak şuan muayeneyi kabul etmemektedir. Biz hiçbir tutsaktan bir muayene karşılıðı bir semptom almamışız, alamıyoruz. Özellikle geçtiðimiz haftalarda ziyarete giden avukat arkadaşlardan bir baðımsız tabip heyeti gelirse biz muayene oluruz diye bir söylemle karşı karşıya kaldık. Fakat bu talep 15 Ekim itibari ile Adalet Bakanlıðı’nda fakat henüz talebimize cevap verilmiş deðil.”



‘HEKÝMLER MALTA BÝLDÝRGESÝNE BAÐLI KALMALI, ZORLA MÜDAHALE OLMAMALI’

Açlık grevi sorununun hekimler üzerinden çözülmek istendiðine dikkat çeken Günay, “Özellikle 82’nci maddede işte ‘Hekimlerin, bilinç kaybını doðrulaması halinde biz müdahale ederiz’e getirmeye çalışıyorlar. Bu sancılı süreci biz hekimler üzerinden götürmelerini istemiyoruz. Çünkü zor unsuru tıp mesleðinin bir unsuru deðildir. Yine zorla müdahale etmek etik bir tutum deðildir. Çünkü zorla müdahalelerin neye mal olduðunu biz çok iyi bilmekteyiz. Türkiye’nin daha önceki hafızasına baktıðımızda 90 ve 2000’li yıllarda zorla müdahale edilen Delil, Hüseyin, Cafer, Refik, Aliekber ve Çiðdemlerin Wernike Korsakof Sendromu yaşamalarının nedeni zorla ve yanlış müdahalenin sonucudur. Bizler zorla müdahale edilmemesi adına özellikle hekimlerimizin malta bildirgesine baðlı olması hususunda uyarılarımızı tekrarlıyoruz. Biz bu sürecin 3 aşamada hastanelere gideceðini düşünüyoruz. Ya zorla müdahale edilecek. Ya bilinç kaybı olacak. Ya da bir çözüm sonucunda bu tutsaklar özellikle hem 63’ncü günde hem de 53’ncü günde olan tutsakların bir hastanede takip edilmesi veyahut da tedavi edilmesi durumu olacak. Bu konuda da bizler özellikle hastanelerin baş hekimleri ve orada bulunan hocalarla toplantılarımızı yaptık. Eðer hastaneler ile ilgili bir sevk yapılırsa orada da tıbbi etik yaklaşım hususunda hekimlerimiz titizlikle zorla bir müdahaleye girmeden bu arkadaşların bu tutsakların yararına olacak tedavileri planlayacaklardır” diye kaydetti.



AVUKAT AYDIN: ARTIK GÖRÜŞE ÇIKACAK TAKATLERÝ YOK



Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Cihan Aydın ise yaşananların hukuki boyutuna ilişkin deðerlendirmede bulundu. Bu güne deðin gelinen sürecin çok da dışında söylenebilecek pek bir şeylerinin bulunmadıðını ifade eden Aydın, geçen her saniyede müvekkillerinin gözlerinin önünde eriyip gitmesine tanıklık ettiklerini ifade etti. Ölümleri izlemenin çok zor bir durum olduðunu vurgulayan Aydın, “Artık müvekkilimiz ile görüşemiyoruz. Görüşe gelecek takatleri yok. Ýkinci aðızlardan bilgi almaya çalışıyoruz. Baro olarak hukukçu olarak sivil toplum örgütleri olarak çok ta yapacak bir şeyimiz yok. Müvekkillerin durumu gözlemlemekten ya da durumlarını öðrenmekten başka yaptıðımız bir şey yok. Taleplerin hepsi Türkiye’nin yasal düzenlemelerine uygun taleplerdir. Taleplerin kabul edilmemesine ilişkin bir direnç varsa bu da hükümetin direncidir” diye kaydetti.



TEKER: HÜKÜMET ÝÇÝN BEDELÝ AÐIR OLUR



Cezaevinde bulunan tutsaklar ve aileleri adına kısa bir deðerlendirmede bulunan TUHAD-FED Başkan Zübeyde Teker ise hükümetin açlık grevleri ile ilgili sessizliði ve olası müdahalelere ilişkin tartışmalara dikkat çekerek, “Biz yoldaşlarımızın taleplerini meşru buluyoruz. Olabilecek her hangi bir müdahalede gerçekten hükümetin böylesi bir müdahale için planları olduðu yönünde duyumlarımız var. Hükümeti uyarıyoruz; yapılacak bir müdahalenin sonucunu ve bedelini hep birlikte ödemek zorunda kalacaðız. Tabi bunun en aðır bedelini hükümet ödeyecektir” dedi.