Hefnawy: Kadınların ve Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ediyoruz
Hefnawy: Kadınların ve Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ediyoruz
Hefnawy: Kadınların ve Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ediyoruz
DÖKH’ün organize ettiği 1. Ortadoğu Kadın Konferansı’nda söz alan Mısırlı Kadınlar Ulusal Cephesi’nin kurucu üyesi Karima Mohamed Ali Hefnawy, kadınların ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ettiklerini belirtti. Hefnawy, Paris’te katledilen 3 Kürt kadın devrimciden Sakine Cansız’ın, “Teslim olmak ihanettir” de sözlerini hatırlattı. DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ise, “Biz bir kadın ideolojisi yarattık” dedi.
DÖKH’ün “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla organize ettiği, Paris’te katledilen üç Kürt kadın devrimci Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e atfedilen 1. Ortadoğu Kadın Konferansı, Amed'teki The Green Park Otel’de üçüncü gününde devam ediyor.
DÖKH Aktivisti Ceylan Bağrıyanık ve HDK Kadın Meclisi üyesi, DÖKH aktivisti Yurdusev Özsökmenler moderatörlüğünde “Ortadoğu’da kadın hareketlerinin ortak mücadele sorunları ve çözümleri” başlığındaki oturumda Ortadoğulu kadınlar deneyimlerini paylaşıyor ve önerilerini sunmaya devam ediyor. Konferansa öğle yemeği için ara verildi.
HALİD: HALKLARIMIZA SAVAŞ AÇAN KADINLAR BİZİ TEMSİL EDEMEZ
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Politbüro Üyesi Leyla Halid, “Halkların mücadelesi ayrılamaz. Çünkü halkların hedeflerinin gerçekleşmesi lazım. Sosyal ve siyasal alanda kadın haklarının sağlanması gerekiyor” dedi. Halkların direniş hakkı üzerinde durulması gerektiğine dikkat çeken Halid, “Biz sadece kadın hakları için mücadele demiyoruz, halkların kendi geleceğini tayin etme hakkı da vardır. Biz halklarımızın mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıyız” dedi.
Dünyada tüm kadınların sorunun ortak olduğunu da vurgulayan Halit, “Biz burjuva kadını değil, fakir ve ezilen kadınları ele almalıyız. Silah taşıyan kadınlar başımızın tacıdır” diye devam etti.
Din ve inanç özgürlüğüne de dikkat çeken Halid şunları belirtti: “Biz emperyalistlere, Siyonistlere karşıyız. Türk hükümeti Kürtlerin haklarını tanımadı. Ancak bu ülkenin insanları silahlandıktan sonra Türk hükümeti, ‘gelin konuşalım’ dedi. ”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan öncülüğünde “barış” sürecinin başladığına da işaret eden Halid, Filistin için de benzer bir durum olduğunu söyledi. 6 milyon Filistinlinin kendi topraklarından uzakta yaşamak zorunda bırakıldığını da kaydeden Halid, “Biz bu topraklarda özgür yaşamak istiyoruz” dedi.
'BİRÇOK KADIN DİN BASKISI ADI ALTINDA KATLEDİLDİ'
SKM adına Türkiye’den katılan Bilgi Tağaç, mücadelede yaşamını yitiren kadınları selamlayarak sözlerine başladı. Konferansın “barış” görüşmelerinin yapıldığı bir süreçte gerçekleşmesinin önemine dikkat çeken Tağaç, Türkiye 35 yıldır verdikleri mücadele deneyimlerini aktararak çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bir savaş politikası olan tecavüzün Ortadoğu’da süreklilik kazandığına işaret etti. Konferansın devamının sağlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Güney Kürdistan’dan Emine Zikri, kültürel, sosyal ve toplumsal paylaşımlardan bahsettiği konuşmasında, kadınların siyaset yaparken karşılaştıkları sorunlara dikkat çekti. Birçok ülkede kadın-erkek eşitliğine yönelik anayasal düzenlemeler olmasına rağmen, bunun pratikte hayata geçmediğini belirtti. “Sloganlarla kadın sorunu çözülemez. İyi bir analiz yaparak, değerlendirilmesi gerekiyor” diyen Zikri, siyasi, ekonomik ve aile hayatına ilişkin önerilerini sundu. Toplumsal duyarlılığın geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. “Ekonomik bağımsızlığı olmayan, erkek egemenliği altında olan bir kadın özgürleşemez” dedi.
Asuri Demokratik Birliği üyesi ve konferansa İsveç’ten katılan Süryani Samiaran İshak, Paris’te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiyi anarak sözlerine başladı. Dinler ve Asuri-Süryani kadınlara ilişkin değerlendirme yapan İshak, Süryani kadınların toplumsal cinsiyet sorunlarını ve ulusal sorunlarını tarihten örneklerle değerlendirdi. Hıristiyanlığın Asuri-Süryani halkının direnişinde önemli bir rol oynadığını da vurgulayan İshak, Süryani halkına yönelik devam eden baskılardan en çok kadınların etkilendiğini vurguladı. İshak, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Mezopotamya halklarının üzerinde baskısı kadını ötekileştirdi. Kadim topraklar üzerinde yaşayan sadece Kürtler değil, Ermeni ve Süryani gibi birçok halkın mensubu kadın din baskısı adı altında katledilmiştir” dedi.
Mısırlı Farah Barqawi, Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn devrimlerine dikkat çekti. Bu devrimlerin tarihi fırsatlar olduğunu kaydeden Barqawi, her türlü baskıya karşı olduklarını söyledi. Barqawi, “Biz kadınları haramlık olarak nitelendiren bir toplumdan geliyoruz. Bizim direnmekten ya da teslim olmaktan başka alternatifimiz yok. Biz daha aktif bir yöntemle bunu aşacağız" diye konuştu.
Arap dünyasının Kadın İntifası’nda görev aldığını belirten Barqawi, kadınların sorunlar ekseninde ortaklaşmasının önemine de değindi.
Mısırlı Kadınlar Ulusal Cephesi’nin kurucu üyesi Karima Mohamed Ali Hefnawy ise kadınların ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için mücadele ettiklerini belirterek başladığı konuşmasında Sakine Cansız’ın, “Teslim olmak ihanettir” sözlerini de hatırlattı.
Özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınların mücadelesini de selamlayan Hefnawy, ortak paydalar etrafında toplanmak gerektiğini belirtti. Hefnawy, her saat ABD uçaklarının bombalarıyla insanların öldüğünü ifade etti. “Biz işgale karşı değil miyiz? Benimle hem fikir misiniz?” diye sorduğu konuşmasında, kadın erkek arasında eşitliğin sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
MOALLEM: EGEMENLERİN ARAÇLARIYLA EV İNŞA EDİLEMEZ
Berkeley’de California Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Bölümü’nde akademisyen olan İranlı Minoo Moallem, kadın mücadelesine ilişkin arşiv araştırılması yapılması gerektiğini söyledi. “Kadınları dünyanın her yerinde kısıtlı emek sahasında tutmaya çalışıyorlar” diyen Moallem, tek bir kadın kategorisinin kabul edilemeyeceğini söyledi. “Kadın ve demokrasi sorunu masum sorunlar değildir. Biz sorunlar çerçevesinde işgal edildik. Bu kavramları doğru kullanmak gerekiyor. İktidarla bu kavramlar arasındaki ilişkiyi de düşünmek gerekiyor. Terminoloji üzerine düşünmemiz lazım. Bu ikilikler sessizliği üretti” diye konuştu. Moallem, “Egemenlerin araçlarıyla ev inşa edilemez” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiye’den Barış İçin Kadın Girişimi adına konuşan Nükhet Sirman, Türkiye’de kadına yönelik şiddete ve savaş ortamının kadınlar da yarattıkları tahribatlara dikkat çekti. Kürt halkının 30 yıldır örgütlendiğini ve savaşmak zorunda kaldığını belirten Sirman, “Savaşın farklı farklı yaşandığını bilen biz kadınlar, eğer barışın da farklı yaşandığını bilmezsek savaş sonrası erkekler, ‘tamam savaş bitti hadi evine’ diyecek. Biz bir şey yapmazsak kazanımlarımızı kaybedeceğiz” diyerek barış sürecinde aktif olarak rol aldıklarını söyledi.
Ermenistan’dan gelen Milena Abrahamyan ise Ermenistan’ın kritik bir jeopolitik coğrafyada bulunduğunu söyledi. Bundan dolayı da emperyalistlerin Ermenistan ile yakından ilgilendiğini söyledi. Ermenistan’da nüfusun yüzde 52’sini kadınların oluşturduğunu, ancak parlamentoda kadın kotasının yüzde 9 olduğunu da sözlerine ekledi. Abrahamyan, kadınların mücadelenin her alanında daima en önde yer aldıklarını da belirtti.
TUĞLUK: BİZ BİR KADIN İDEOLOJİSİ YARATTIK
DÖKH adına ise DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk bir konuşma yaptı. Tuğluk, nasıl bir model yaratılması konusunda bilgi verdi. Konferansta önemli vurgular yapıldığını söyleyen Tuğluk, “Kadınlar olarak farklı yerlerde yaşıyor olabiliriz. Ancak sorunlarımız aynı. Ve bunu doğru analiz edebilmek gelecek açısından önemlidir. Sayın Öcalan konusunda çeşitli ülkelerden gelen kadınların gösterdiği duyarlılık biz Kürt kadınlarını çok mutlu etti” diye konuştu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlük mücadelesine yönelik stratejik yaklaşımını değerlendiren Tuğluk, “Biz Kürt kadınları olarak Sayın Öcalan’ı kadın yoldaş olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Tuğluk, “Biz Kürt kadınları ne kazandıysak, mücadeleyle kazandık. Çünkü şuana kadar kurulan sistemler kadının inkarı üzerine kurulmuş sistemlerdir. Biz Kürt kadınları olarak, bu sistemi çok ciddi bir şekilde sorguladık ve bu sorgulama üzerinden mücadelemizi yürüttük” ifadelerini kullandığı konuşmasında, “Biz bir kadın ideolojisi yarattık” dedi.
Sistemden radikal bir kopuşun yaşanması gerektiğini vurgulayan Tuğluk, aksi durumda kadının erkeğin yedeği olarak görülmeye devam edileceğini ifade etti.
“Sakine yoldaşımız şahsında Kürdistan’da bir kadın devrimi gerçekleştirdi. Sakine bu noktada bir semboldür” diyen Tuğluk, sonuç bildirgesinde katliamın gerçekleştiği ülkeye yönelik de bir kınama olacağını da vurguladı. Kürt kadın hareketinin ağır bedeller ödeyerek kazanımlar elde ettiğini yineleyen Tuğluk, “Hiçbir zaman kaderimizi erkek eline bırakmayacağız. Biz doğrudan demokrasinin gerçekleşmesini istiyoruz. Bu konferans hepimize çok şey kattı. Ve buradan demokratik bir Ortadoğu kadın birliğini yaratarak çıkmalıyız. Kadın kurtuluş manifestosu yazarak çıkacağız” dedi. Tuğluk, “Ortadoğu’ya barış, demokrasi gelecekse kadınla gelecektir. Kadının olmadığı demokrasi yalandır” diyerek sözlerini tamamladı.
DÖKH’ün organize ettiği 1. Ortadoğu Kadın Konferansı’na öğle yemeğinin ardından devam edilecek.