HDP'ye yönelik saldırıların failleri bulunmayacak!
Adana ve Mersin'de HDP binalarına gönderilen ve çiçek saksısına zaman ayarlı ve parça tesirli bomba düzeneğinin patlamasıyla Türkiye siyasetinde damgasını vurdu.
Adana ve Mersin'de HDP binalarına gönderilen ve çiçek saksısına zaman ayarlı ve parça tesirli bomba düzeneğinin patlamasıyla Türkiye siyasetinde damgasını vurdu.
Adana ve Mersin'de HDP binalarına gönderilen ve çiçek saksısına zaman ayarlı ve parça tesirli bomba düzeneğinin patlamasıyla Türkiye siyasetinde damgasını vurdu. Emniyet birimleri incelemenin ardından soruşturma başlatırken, akıllara 'TİT' gibi devlet kurumları içerisinde yer alan karanlık odaklar gelmeye başladı.
Adana ve Mersin Türkiye siyasetindeki önemi ve kozmopolit kent yapısı kimlere rahatsızlık veriyor. Yoksulların, dışlananların, ötekileştirilenlerin yurdu olarak görünse de, tarih boyunca Çukurova uygarlığa ev sahipliği yapmış. Kürdistan ve Anadolu kentlerinden, gerek zorunlu göç, gerekse işsizlik nedeniyle sığındıkları mekan olarak biliniyor. Adana ve Mersin geçtiğimiz yıllarda birçok kez prokovatif eylemlerle gündeme gelmişti.
Mersin'de yaşanan bayrak provokasyonu öncesi Türkiye İntikam Tugayı (TİT) hücre evinde Kur’an’ı Kerim üzerinde Kürtlerin katline yönelik yemin etmişlerdi. Ardından karanlık odaklara bağlı olan ve 'sivil polis' olduğu iddia eden şahsın Türk bayrağını yerlerde sürüklediği ortaya çıkartılmıştı.
Diğer yandan Mersin'de ajanlığın dayatıldığı ve birçok demokratik eylemde provokasyon çıkartarak HDP'yi terörize etmeye çalıştığı açığa çıkmıştı. Yine İHD'nin verdiği bilgilere göre; Mersin'de Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince ajanlaştırdığı kişileri kullanarak halkları karşı karşıya getiren eylemlerde parmağı olduğu birçok ifade etmişti. Son olarak Pozantı olayı ile Türkiye ve dünya gündemine gelen Adana ve Mersin, devletin uzun vadeli konumlandırdığı 'sabıkalı ekipler'in olduğu da biliniyor.
HDP Mersin binasının giriş kapısının olduğu pasajda sivil polisler adeta kapı önünde taburelerden seyyar bir karakol oluşturulmuş. Türkiye ve Kürdistan'ın hiç bir yerinde böylesi bir uygulamanın olmamasına rağmen, HDP'li vekiller ve parti yöneticileri defalarca Mersin Valisi ile görüşmeler gerçekleştirseler de 'güvenlik' gerekçe gösterilmişti.
Son yıllarda HDP binasına giren yöneticisinden, başkanına, sanatçısından, hukukçusuna, gazetecisinden, sıradan bir kişiye kadar polisler tarafından fotoğrafları 'o an' çekildi. KCK operasyonlarıyla bu fotoğraflar adını saydıklarım herkes için bir suç delili olarak iddianamesine konuldu. Birçok sivil polisin evlendiğinden dahi haberi olan HDP'liler, yer yer parti merdivenlerinden inerken kendilerine baklava uzatan polis; 'oğlumun sünnet tatlısıdır' dediği çok kez olmuştu. Şimdilerde işi sadece 'HDP önünde beklemek' olan bu polislerin bazıları ise, kısa sürede emekliye dahi ayrılması bekleniyor. Ama her ne hikmetse 'güvenlik' adı altında bekleyen polisler, sisteme muhalefet olan herkesi o sokakta geçtiği anda merkeze telsizlerle anons ediliyor. Katliam yapmak isteyenlerden hiç bir birimin haberi olmadığı da belirtilmekte. Fakat bu tehditkâr ve gözü dönmüş karanlık odaklar, Mersin'de HDP'nin tüm halkları kucaklamasına engel olamayacağı bir kez daha açığa çıktı.
Adana ile Mersin'de aynı anda katliam girişimi, açığa çıkartılmasına HDP'liler inanmıyor. Yaklaşık 7 ay önce Özgür Gündem Gazetesi Kadri Bağdu’nun, gazete dağıtımı sırasında karanlık odaklarca katledildi, ancak failleri hala açığa çıkarılmadı. Adana'da onlarca gazetenin dağıtımı yapılmakta ancak şuana kadar hiç bir gazete dağıtımcısı sokak ortasında tehdit edilmemiş, gözaltına alınmamış, hakkında dava açılmamış. Bundan 5 yıl önce yine Özgür Gündem Gazetesini dağıtan Metin Alataş, portakal bahçelerine götürülerek ağaca asılmıştı. Boğularak katledilen Alataş'ın failleri halen açığa çıkmış değil. Çukurova'da özelde Kürtlere, genelde ise, sisteme karşı muhalif duran her kesime yönelik karanlık odakların 'ayar çekme' saldırıları ile ortaya çıkıyor.
HDP'ye yönelik saldırıları kendilerine yapıldığını söyleyen Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na HDP cephesinden tepkiler de gelmeye devam ediyor. Saldırının bariz bir şekilde Türkiye halkları arasında bir sorunun olmadığı, sorunun sadece sistem olduğunu ispatlamaya çalışan HDP'nin yeni yaşam projesine yönelik olduğu da tüm siyasi görüşler tarafından da ortak bir fikir olarak ortaya çıkıyor.