HDP, Suruç Katliamı için Araştırma Komisyonu istedi

HDP, Suruç Katliamı'ndan AKP'nin birinci derecede sorumlu olduğuna dikkat çekerek, Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi ve Davutoğlu'na sorular yöneltti.

HDP, Suruç Katliamı'ndan AKP'nin birinci derecede sorumlu olduğuna dikkat çekerek, Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi ve Davutoğlu'na sorular yöneltti.

HDP Grup Başkanvekili ve Amed Milletvekili İdris Baluken, Suruç Katliamı'na ilişkin araştırma önergesi verdi.

'AKP DÜNYA NEZDİNDE TEŞHİR OLMUŞTUR'

Baluken, önergesinin gerekçe bölümünde şu ifadelere yer verdi: "AKP dönemi Türkiye dış politikasında son on yıllık süreç, bugün büyük bir başarısızlık öyküsü olmasının ötesinde, Türkiye ve Ortadoğu halkları için çok tehlikeli bir sürecin de ifadesi haline gelmiştir. AKP iktidarının kendisini neredeyse Ortadoğu’daki tüm halkların 'hami'si olarak gören bir çeşit Neo-Osmanlıcı, irrasyonel dış politika tahayyülü, Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin doğrudan ya da dolaylı her cümlesinden okunabilir, anlaşılabilir. Bu anlayış, Türkiye’nin Ortadoğu ve özel olarak Suriye politikasında pratikleşmiştir. AKP’nin dış politika anlayışı ve buna uygun pratiğine göre Rojava Devrimi gibi Ortadoğu’daki tüm halkların geleceğini kuracağı yeni modellere Suriye’de yer yoktur. Bu bağlamda, Ortadoğu’da oluşan yeni toplumsal düzenin düğümü Kobanê’de kilitlenmiş; 'Kobanê düştü düşecek' sözlerine rağmen gösterilen büyük direniş ve insanlık onuru Kobanê’de zafer kazanmıştır. 

AKP hükümetinin bu dış politika anlayışı hala Kobanê’deki realiteyi ve insanlık güçlerinin Rojava Devrimi ile oluşturdukları değerleri ve statüyü görmezden gelmek adına elinden geleni yapmaktadır. Hükümet, bugün tüm politikalarını Rojava ve Kürt Sorunu fobisi temelinde kilitlemiş; öte yandan, halkları katliamdan geçiren, kadın kölelik pazarları başta olmak üzere her türlü insanlık suçunu işleyen çetelerle karşı duyarsız kalmıştır. Sınırlarından bu çetelerinin geçişine göz yuman bu anlayış, BM’den AB’ye kadar tüm dünya nezdinde teşhir olmuş, uluslararası basında her gün haber konusu haline gelmiştir."

AKP iktidarının temsil ettiği zihniyetin, tüm insanlık değerlerinden yana demokrasi güçleri için kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Baluken, "Bu bağlamda, demokrasi güçleri, devrimciler, özetle insanlık onurundan yana saf tutan herkes Kobanê’yi sahiplenmiş; Türkiye’nin dış politikadaki ihtirasları ile Ortadoğu’daki, Rojava’daki, Kobanê’deki hakikatler arasındaki uçurumu hükümete göstermek istemiştir. Kobanê’ye, insanlık onuruna ve değerlerine sahip çıkmışlardır" dedi. 

'HÜKÜMET BİRİNCİ DERECEDE SORUMLU'

Baluken, Suruç Katliamı'na değinerek, şunları belirtti: "Son olarak, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) üyesi ve hemen hepsi üniversite öğrencisi olan, Türkiye’nin dört bir yanından Suruç’a gelen onlarca devrimci genç, toplandıkları oyuncaklar ve insani yardım malzemeleriyle beraber Kobanê’ye gidip orada çocuk parkı, kütüphane kurmak istemiş; fakat gençlerin Kobanê’ye geçişine devlet yetkililerince izin vermemiştir.  20 Temmuz 2015 tarihinde, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, Türkiye tarihindeki en alçak saldırılardan biri gerçekleşmiştir. Kobanê’ye insani yardım götürmek isteyen ve bu toprakların en onurlu ve erdemli duruşu gösteren değerli evlatlarına basın açıklaması sırasında bombalı saldırı yapılmış, 31 gencimiz bu hain saldırıda katledilmiş. 100’ün üzerinde gencimiz yaralanmıştır."

Hükümetin katliamdan birinci derecede sorumlu olduğuna vurgu yapan Baluken, saldırının tüm yönleriyle aydınlatılması, saldırının ardındaki karanlık ilişki ve güçlerin açığa çıkarılması ve saldırılara zemin hazırlayan hükümet politikalarının değerlendirilmesi amacıyla Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi.

BULDAN'DAN DAVUTOĞLU'NA SORULAR

Öte yandan HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan da, verdiği soru önergesinde, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na şu soruları yöneltti:

"Suruç’ta intihar bombacılarının olduğuna dair daha önce size ulaşan bir bilgi bulunmakta mıydı? Var ise bu bilgi size ne zaman ulaştı? Suruç’ta katliam yapılacağına dair tarafınıza ulaşan bir bilgi bulunmakta mıydı? İntihar bombacısı olduğu açıklanan şahsın IŞİD üyesi olduğu bilgisine ne zaman ulaşıldı? Bu kişi ne zamandır takip edilmekteydi? İntihar bombacısıyla alakalı bilginin kamu görevlilerindeki ilgili kişilerde olmasına rağmen katliamın engellenmediği belirtilmektedir. Bu konuyla ilgili kamu görevlileri hakkında başlatılan veya başlatmayı düşündüğünüz bir soruşturma var mıdır? Katliamın faili ne zaman ve hangi yollarla Türkiye sınırlarına giriş-çıkış yapmıştır? Ailesinin yurtdışında olduğunu belirttiği intihar bombacısının sınır kapılarından yurtiçine giriş kaydı bulunmakta mıdır?"