HDP'liler Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne Ahlatlıbel’de başladı

HDP'liler, Ahlatlıbel Parkı’nda tutuklu eş genel başkanları ve vekilleri için Vicdan ve Adalet Nöbeti başlattı.

Yargıtay Başkanı’nın “yargıya güven kalmadı” şeklindeki sözlerine dikkat çeken HDP Sözcüsü Baydemir, “Bunun müsebbibi muhalefet değil, AYM kararını tanımıyorum diyenlerdir" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Osman Baydemir, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir ile birlikte bir grup HDP’li vekilden oluşan heyetin dün Anayasa Mahkemesi (AYM) içinde tutuklu eş genel başkanları ve vekilleri hakkında karar vermesi talebiyle başlattığı oturma eylemine devam edildi. Heyet, bugün AYM'nin karşısında bulunan Ahlatlıbel Parkı’nda Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin son ayağı olarak devam etti.

Nöbet öncesi açıklama yapan Baydemir, “Bugünkü çocuklara hem de gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuz budur. Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras onurlu bir barış ve demokratik bir rejim olabilir. Çatışmanın, kavganın hakim olduğu bir coğrafyada iktidara alkış tutanlar... Bunun semeresini çocuklarınız, çocuklarımız yaşayacak. Yol yakınken hep birlikte adalet çağrısına kulak verelim” diye konuştu.

'YARGILAMA DEĞİL, YALAN'

HDP’li vekil ve eş başkanlarının 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanmalarını hatırlatan Baydemir, “307 gündür siyasi bir operasyonla bir merkezden düğmeye basılmak suretiyle eş genel başkanlarımız milletvekillerimiz cezaevime konuldu. Şu anda cezaevinde 11 milletvekili var. Sorarım başkana, üyelere dünyanın hangi ülkesinde 11 muhalefet milletvekili cezaevinde. Bu bir yalan, bu bir yargılama değil” dedi.

‘HUKUK ALENİ BİR ŞEKİLDE ÇİĞNENİYOR'

Baydemir, tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılama sürecine işaret ederek, şunları söyledi: “Bu yargının rutin işleyişiyse 307 gündür Selahattin Demirtaş’ı tutuklayan mahkeme neden duruşma başlatmıyor? 307 gündür daha dosyası görüşülmedi. İddianame hazırlandı, dosya güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya gönderildi. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün dosyayı görüşecekti. Ama siyasi müdahaleyle söz konusu dosya, Kobanê olayları dosyasıyla birleştirilmek istendi. ACM 'hayır' dedi. 'Böyle bir suç isnadı yok' dedi. 'Demirtaş’ın bu konuyla ilgili suçlanması için ayrıca dokunulmazlığının kaldırılması gerekir' dedi. Buna rağmen siyasi otorite, baskısını sürdürdü ve hâlâ duruşma tarihi verilmedi. Eğer bir yargılama ciheti olsaydı şu ana kadar duruşma gerçekleşirdi.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu dosyada CMK’ye göre her bir tutuklu ayda bir mahkemesi tarafından resen tutukluluk halinin gözden geçirilmesi ve kararlaşması gerekiyor. En son 22 Haziran’da bu gerçekleşti. Sonraki aylarda böyle bir prosedürü dahi yerine getirme zahmetine katlanılmıyor. Şu anda Demirtaş’ın tutukluluğu butlandır (geçersizdir). Hukukun aleni bir şekilde çiğnenmesidir. 307 gündür bu saldırıyı meşrulaştıran yegane ortam, içtihat kararını, AYM hükmünü yerine getirmeyen AYM’ye aittir. AYM etkin ve hızlı işleyen bir mekanizmayı harekete geçirmiş olsaydı, makul bir sürede kararını açıklamış olsaydı bu hukuksuzluklar da olmayacaktı. Yargı işlemezse hayatın her alanında hukuksuzluk karine haline dönüşür. Hukuk muktedirin sopası haline dönüşür.”

Baydemir, konuşmasının devamında şunları söyledi:

'HERKES İÇİN ADALET'

“Dünyanın hangi ülkesinde hukuk muktedirin, güçlünün sopası haline dönüşmüşse o toplumun yakın geleceği yıkım olmuştur. Bakın Esad’ın Suriye'sine, Hitler’in Almanya'sına, Mussolini’nin İtalya’sına... Bütün bunlar derstir. Biz burada bulunuyoruz ki bütün bunlar olmasın diye.Dün Yargıtay Başkanı açık bir şekilde ifade etti, 'yargıya olan güven yerlerde sürünüyor' dedi. Bunun müsebbibi muhalefet değil, bunun müsebbibi 'AYM kararını tanımıyorum' diyenlerdir. Bunun müsebbibi referanduma muhalefetsiz bir şekilde girme saikiyle yargıyı talimatlandıranlardır. Yargıtay Başkanı yargı mekanizması işine FETÖ mensuplarının sızmasından yakınıyor. Bunların temizlenmesi konusunda mücadele başlattığını söylüyor. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimizin tamamının fezlekeleri FETÖ diye görevden alınan ya da cezaevlerine konulan polislerin hazırladıkları fezlekelerdir. İddianamelerin tamamı, cezaevindeki savcılar tarafından hazırlanmıştır. Siz gerçekten yargı içindeki kumpas ekibiyle mücadele ediyorsanız onların hazırladığı iddianameler, kararlar üzerinden nasıl karar inşa edersiniz? Sizin bizler açısından sizden öncekilerden farkınız yok. Size yapılınca kumpas, muhalefete yapılınca yargı bağımsızlığı. Bu doğru değil. Olması gereken yegane yol; herkes için adalet, herkes için eşitlik, özgürlük.

'ADALET TECELLİ EDİNCEYE KADAR...'

OHAL’dan dem vuranlar OHAL’i bu noktaya getirenler kendi politikaları. Adaletten ne kadar uzaklaşırsanız olağanlaşmaktan da o kadar uzaklaşırsınız. Bu ülkede kamu güvenliğini sağlamanın yegane yolu barıştan geçer. Barışa ulaşmanın en kıymetli araçlarından biri de adalet mekanizması. Adalet mekanizmasının vicdanı ve yasal düzenlemelerle karar vermesi için iktidarın baskı politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. Bugün burada bulunuşumuz, siyasi iktidarın yargı üzerinden baskı politikalarını geri çekmesi içindir. Adalet tecelli edinceye kadar, hak hukuk yerini buluncaya kadar çabamız kesintisiz bir şekilde devam edecek. Hafta içi boyunca burada olacağız. Bir arada yaşam, eşitlik, legal demokratik siyaset aktörlerinin özgürleşmesini çabamızı ortaya koymaya devam edeceğiz.”