HDP: İlkeli davranın, kararı tanımak zorundasınız

HDP, YSK ve AKP’ye "Halk kararını verdi, size düşen bunu tanımak ve saygı göstermektir" uyarısında bulundu. Eş genel başkanlar, derhal tecridin kaldırılması gerektiğini de belirtti.

HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, seçim sonrası yapılan müdahaleler, Kars, Muş ve İstanbul’da yaşananlara ilişkin ortak basın açıklaması yaptı. HDP İstanbul İl Örgütü'nün binasında yapılan toplantıda, Rojhilat'taki sel felaketinde yaşamını yitirenler de anıldı.

Buldan ve Temelli, şu değerlendirmeleri yaptı:

BULDAN: ACİLEN ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİ

Sevgili Leyla Güven’in açlık grevinin 150’nci günü. Hem cezaevlerinde hem de Avrupa ülkelerinde devam eden açlık grevleri kritik aşamaya gelmiştir. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebini bir kez daha ifade ediyoruz. Bu talebin meşru olduğunu başından beri ifade etmemize rağmen AKP hükümetinin bu talebi dikkate almaması ve yaşanan ölümler karşısında sessizliğini korumasını kınadığımızı belirtmek isterim. Her gün cezaevlerinden yeni yeni ölüm haberlerinin geldiği bugünlerde, hükümetin acilen somut adımlar atması ve Sayın Öcalan’ın aile ve avukat görüşlerini bir an önce başlatması talebimizi dile getiriyoruz. 

'HUKUKSUZLUK, KİN, NEFRET...'

Bundan önceki seçimlerde hukuksuzluklar yapılmış olsa da bu kadar kin ve nefretin bu kadar hukuksuzluğun yaşandığı bir seçimi ilk defa bu seçimde yaşadık. Bununla birlikte özellikle seçimlerin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen hala birçok yerde seçimlerin sonuçlandırılmamış olması, kazananlara mazbataların verilmemesi, yapılan itirazların kabul edilmemesi yapılan hukuksuzluklara yeni yeni hukuksuzlukların eklendiğini gösteriyor. 

'HDP'YE KARŞI OYUN OYNANIYOR'

Başta Muş olmak üzere birçok yerde HDP kazanmasına rağmen bu seçimlerin HDP’nin elinden alındığını bariz bir şekilde görüyoruz. AKP’nin yaptığı bütün itirazlar kabul edilirken HDP’nin itirazlarının kabul edilmemesi ciddi bir çifte standardın uygulandığını ve HDP’ye karşı oyunların oynandığını gösteriyor. Özellikle halkımızın iradesinin gasp edildiği yerler var. Şırnak, Beytüşebbap, Uludere, Muş Malazgirt gibi yerlerde halkımızın oyları resmen gasp edilmiştir. 

'ŞIRNAK'I GASP ETTİLER'

Şırnak’ta taşınan seçmenlerle 'Şırnak’ı HDP’nin elinden aldık' demenin akla ziyan olduğunu söylemek isteriz. Dışarıdan 12 bin seçmen Şırnak’a götüreceksiniz, 142 belgesi ile oy kullandırtacaksınız ondan sonra da 'biz Şırnak’ı HDP’den aldık' diyeceksiniz. Hayır siz Şırnak’ı kazanmadınız, Şırnak’ı gasp ettiniz! 

MUŞ

Muş’ta 2500 oyun geçersiz sayıldığı ve çok cüzi bir oy ile AKP’nin kazandığı bir sonucun ortaya çıktığını görüyoruz. İl ve İlçe seçim kurullarına itirazların reddedilmesi ve bununla da sınırlı kalmayan henüz mazbatasını almayan seçim sonuçları belli olmayan bir yerde mülki amirlerin valilerin emniyet müdürlerinin AKP’li adayları önceden kutlaması oyunların göstergesidir. Yine Muş’un Malazgirt ilçesinde 3 oy ile AKP’nin kazandığı ancak orada 250 oyumuzun geçersiz sayıldığı ve buna rağmen itirazların kabul edilmemesi, reddedilmesi HDP’ye kaybetirme stratejisidir. O yüzden HDP’nin kaybettiği ve oylarının eridiğine dair açıklamaları kabul etmiyoruz.

'HDP'NİN BAŞVURULARI REDDEDİLİYOR'

Şu açık olarak görüldü ki AKP’nin her yerde yaptığı itirazlar kabul ediliyor, HDP’nin itirazları reddediliyor. Kazandığımız yerlerde alınan yasak kararları ile kutlamaların yapılmasına izin verilmezken, gasp edilen yerlerde, AKP’nin zorla aldığı yerlerde yeni seçtirilen belediye başkanları özellikle Beytüşşebap’ta aday ki AKP belediyeyi bizim elimizden zorla almıştır çıkıp Şexanê oynamıştır. AKP’nin kazandığı yerlerde kutlamalara izin verilirken HDP’nin kazandığı yerlerde 15 günlük sürelerle yasaklar konularak kutlamalara izin verilmemiştir.

'MUŞ'TA DA İSTANBUL'DA DA OYLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ'

İşte bu HDP’ye yaklaşımın ve çifte standartın ortada olduğunu gösteriyor. Ama biz her yerde oylarımıza sahip çıkacağız. Muş’ta nasıl oylarımızı sahip çıkıyorsak İstanbul’da da sahip çıkacağız. Bugün İstanbul’da hala sayımların devam etmesi ve bu seçimlerin sonuçlanmaması AKP’nin iktidar sarhoşluğu ve iktidarı bırakmama yaklaşımını bize gösteriyor. YSK’nin bir an önce devreye girmesi ve  hukuki olmayan yaklaşıma müdahale etmesi gerektiğini belirtmek isterim. 

Cumhurbaşkanının 'patron YSK’dir' sözünü eleştiriyoruz. Patron halktır, halk kararını vermiştir. Seçimini yapmıştır, kimi seçtiğine karar vermiştir. Burada yapılması gereken şey şudur; YSK bu sonuçları kabul etmek zorundadır ve ardından sonuçları kesinleştirip mazbataları belediye başkanlarına ve eşbaşkanlara vermek zorundadır."

TEMELLİ: İKTİDARIN DUYARSIZLIĞI ÖLÜM GETİRİYOR

Sevgili Leyla Güven açlık grevinin 150’nci gününde. Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde açlık grevleri sürüyor özellikle cezaevlerindeki açlık grevini sürdüren tutsakların durumu kritiktir. Bugüne kadar cezaevlerinde 8 insan yaşamını yitirmiştir. Bu 8 insanın yaşamını yitirmesini engellemek adına defalarca yaptığımız çağrılara rağmen Adalet Bakanlığının ve iktidarın duyarsızlığı devam etmektedir. Kimsenin ölmesini istemiyoruz.

'TECRİT HEMEN BİTMELİ'

Bu ölümlerin durmasını istiyoruz. Buradan çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Mutlak tecrit bir an önce sonlanmalı, avukatları ve ailesi Sayın Öcalan ile düzenli olarak görüşebilmelidir. Bu yasal, hukuki ve meşru bir taleptir. Bu talepleri görmezden gelerek aslında iktidar bu ölümlerin vebalini taşımaktadır. Bir an önce bu sese kulak verilsin diyoruz. Bakın neden önemlidir. Mutlak tecrit 5 Nisan 2015’te başlamıştır. 5 Nisan 2015’ten bugüne kadar ülke giderek hergün yeni bir hukuksuzluk ve adaletsizliğe sürüklenmiştir ve sürüklenmeye devam etmektedir. Mutlak tecridin başladığı tarihten bugüne kadar hukuk adalet ve insan hakları alanında ve hatta Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bütün sorun alanlarında domino etkisi yaratmıştır. Bugün açlık grevinde olan arkadaşlarımızın dikkat çektiği konu budur. Bu adaletsizliğe ve hukuksuzluğa bir an önce son verilmelidir. Verilmediği sürece hukuksuzluk adaletsizlik devam edecektir.

'HALKIN İRADESİNİ YOK SAYIYORLAR'

Bakın seçimler sonuçlandı ama bir çok yerde seçim sonuçları açık olmasına rağmen bu hukuksuzluk kendisini yeniden yeniden dayatmaktadır. Kampanya boyunca fazlasıyla maruz kaldığımız tehdit dili, hakaret, öfke ve nefret söylemi seçimlerden sonra devam etmektedir. Seçim sonuçlarının çok net kesinleştiği yerde mazbataları vermek yerine seçim sonuçlarını yok sayan bir akıl devrededir. Bugün kazandığımız bir çok yerde akla sığmayacak itirazların yapıldığını ve hatta seçimlerin yenilenme taleplerinin yapıldığını görüyoruz. Oysa burada YSK’ya çok önemli bir iş düşüyor. Anayasa, hukuk ve yasalara uymak. Ne yapabilirdi, ilkeli bir tavır sergileyebilirdi. 

Uyardık, ilkeli, duyarlı anayasa ve yasalara uygun bir tavır sergilemeliydi. Yapması gereken şuydu. Kazananla kaybeden aday arasındaki fark geçersiz oylardan fazlaysa mazbataları bir an önce teslim etmeliydi. Eğer bu fark fazla ise itirazların hepsini kabul edebilirdi. Çifte standart yerine bir anayasa standartı ile hareket edebilirdi ve bu Türkiye’yi bu tür tartışmalardan kurtaracaktı. Bugün dönüp baktığımızda geçersiz oyları saymak yerine bazı yerlerde tüm oylar yeniden sayılıyor, aslında halkın iradesini yok sayan, iktidarın alıştığımız tutumuyla karşı karşıyayız. Ama sonuçları ortadadır. 

'ŞIRNAK, MUŞ, TATVAN'DA GASP VAR'

Muş’ta  Malazgirt’te, Viranşehir ve Tatvan’da hakkımız gasp edilmektedir. Ama daha açık olanı tabii ki Şırnaktır. Hakkımız gasp edilmektedir. Aynı şey batıda İstanbul’da hayata geçirilmek isteniyor. Aritmetik ortada, gereğini yapmak YSK’nin elinde. O denli hukuksuz ve adaletsiz bir kampanya yaşadık ki buna dair bir çok örnek verilebilir. Bunla ilgili ayrıntılı raporlarımız geldiğinde, iktidarın bu tür yöntemlerini bekliyorduk diyenleri bile şaşırtacak detaylar var. Valiler, kaymakamlar ve güvenlik güçlerinin herkesin işin içinde olduğu bir kampanya sürecini geride bıraktık buna rağmen HDP başarıyla çıkmıştır. HDP’nin uyguladığı strateji başarılı olmuştur. HDP’nin ortaya koyduğu seçenek Türkiye’nin önünü açmıştır. Demokrasi güçleri, demokrasi seçeneğinde buluşmuştur. 

Bundan dolayı gurur duyuyoruz. Bölgede yerleşik olmayanların oy kullanması sonucu sonuçlar değiştirilmiştir. Buna ilişkin itirazlarımız önümüzdeki dönemde devam edecektir. Tıpkı 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi Şırnak ve Hakkari’de birer vekilimizi çalmışlardı şimdi aynı yöntemle belediye başkanlarımızı çalışıyorlar. Bunun hiçbir meşruiyeti yoktur. Halkın iradesinin gasp edildiği yöntemleri bir kez daha gördük. 

'TEHDİT ETMEYE DEVAM EDİYORLAR'

Tehdit dili devam ediyor. Cumhurbaşkanının bu sonuçlardan gerekli dersleri çıkarak bu iradeden ders çıkararak adım atması gerekirken 'topal ördek' örneğinde olduğu gibi toplumu tehdit ediyor. Türkiye bu siyaset dilinden bir an önce kurtulmalıdır. Zaten ortaya çıkan irade hem Türkiye’nin batısında hem de bölgede budur. Bu iradesinin gereğini yapmak tüm siyasilere partilere çağrı yapıyoruz. Toplumsal barışı hep birlikte var edebiliriz. Toplumsal barışın önünde engel olan bu iradeye karşı da hep birlikte yükseltebiliriz. Bu mücadeleye tüm toplumsal muhalefeti, kadınları, gençleri davet ediyoruz."

'AKP'NİN SORUŞTURMALARINI ÖNEMSEMİYORUZ'

Buldan, "Selçuk Mızraklı hakkında soruşturma başlatıldı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Açıkçası bu tür soruşturmaları her zaman gördüğümüz için çok da önemsemediğimizi söylemek isteriz. Diyarbakır’da halkın, yüzde 65 gibi bir oyla Selçuk Mızraklı’yı seçmesini hazmedemeyen bir anlayışın HDP üzerinde devam eden yargı kılıcını, seçilmiş belediye başkanları üzerinden sürdürmesi gibi geliyor bize. Bu yöntemler bugün de var yarın da devam edecek gibi geliyor bize. AKP’nin seçim sonuçlarını hazmedememesinden kaynaklı Demokles’in Kılıcı gibi gözümüz üzerinizde diyerek yaptığı bir hareket ve bunu önemsemediğimizi belirtmek isteriz. Bizim için yeni bir şey değil."