HDK'den müzakere için siyasi kampanya

HDK'den müzakere için siyasi kampanya

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), giderek artan çatışmaların durması ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için müzakerelerin yeniden başlaması talebiyle siyasi bir kampanya başlattı. HDK Yürütme Kurulu Üyesi Gencay Gürsoy, "Barışın anahtarı çözümde" derken, BDP’li vekil Sebahat Tuncel, kampanyaları boyunca "Nasıl bir barış?" sorusuna yanıt arayacaklarını söyledi.

HDK, Ýstanbul’da Cezayir Restorantta bir basın toplantısı ile kampanyaya start verdi. Toplantıya HDK Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, BDP Ýstanbul milletvekilleri Sebahat Tuncel, HDK Yürütme Kurulu Üyesi Gencay Gürsoy, HDK Genel Meclis Üyesi Bircan Yorulmaz'ın da aralarından olduðu çok sayıda HDK'li katıldı.

Açılış konuşmasını yapan HDK Yürütme Kurulu Üyesi Gencay Gürsoy Türkiye'nin dümen tutmayan bir tekne misali iç ve dış savaş ortamına doðru sürüklendiði uyarısında bulundu. Gürsoy, buna dur demek, barışın ve çözümün halen mümkün olduðunu yüksek sesle paylaşmak için siyasi kampanya başlattıklarını bildirdi.

BARIŞIN ANAHTARI ÇÖZÜMDE

Türkiye'nin çok kritik evrelerden geçtiðini ancak bunun kadar hem kritik hem de bir bakıma akıl tutulması içerisinde olduðu bir dönemin yaşanmadıðını belirten Gürsoy, "Bu eksen siyaset aklının, siyasi iradenin, aklı selim bir ülkenin içinde bulunduðu bir eksene çok uymayan bir eksen" dedi.

Savaşın tüm sıcaklıðı ile sürdüðünü belirten Gürsoy, süreci şöyle özetleri: "Kamuoyu doðru dürüst haberdar deðil, çocukları için içi kan aðlayan anne babalar telefonlara sarılıp saðdan soldan haber almaya çalışıyor. Milli Savunma Bakanı 'mücadelemiz iyi gidiyor' diyor. Başbakan ölü adetlerini kıyaslayarak, bu meselenin çözülebileceðine dair argümanlar sıralıyor. Gazeteciler, kitap yazarları, köşe yazarları suçlanıyor."

Tüm bu olumsuzluklara raðmen "Bu dümen tutmayan teknenin yine de barışa yönelik bir eksene, rotaya sokmanın mümkün olduðunu" düşündüklerini kaydeden Gürsoy, artık soyut bir barış talebinin çözüme yardımcı olamayacaðını vurguladı. "Barışın anahtarı çözümde" diyen Gürsoy, çözümün ise müzakerelerin başlamasıyla saðlanacaðını kaydetti.

90’LI YILLARA DÖNÜLDÜ

Gürsoy'un ardından HDK Genel Meclis Üyesi Bircan Yorulmaz, basın metnini okudu. Başbakan Erdoðan'ın 'bitti' dediði Kürt sorunundaki gelişmelerin yeni bir boyut kazandıðını kaydeden Yorulmaz, Şemdinli'de iki haftadır süren çatışmaların sürdüðünü ve ölümlerin arttıðını hatırlattı. Valilik kararıyla Hakkari'de adı konulmamış OHAL uygulandıðını söyleyen Yorulmaz, yeniden '90'lı yıllara dönüldüðüne işaret etti. Yorulmaz, savaş hukukunun her yerde etkisini gösterdiðini vurguladı.

"AKP Hükümeti ve yandaşları Suriye’deki gelişmeleri bir provokasyona çevirmeye hevesleniyor" diyen Yorulmaz, "Suriye Kürtlerinin kendi haklarına sahip çıkması ve kendi kendilerini yönetmek istemeleri Türkiye için bir müdahale nedeni olamaz. Böyle bir tutum Kürt halkına düşmanlıktır" şeklinde konuştu. Yorulmaz, yaşananların toplumdaki gerilimi artırdıðına işaret etti.

Yaşananlara daha fazla seyirci kalınmaması gerektiðini belirten Yorulmaz, HDK olarak sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözülecek ortamı yaratmak, barış iklimini oluşturmak için siyasi kampanya başlatacaklarını açıkladı.

EYLEM TAKVÝMÝ

Kampanya kapsamında salon toplantıları, sokak etkinlikleri, mitingler düzenleyeceklerini duyuran Yorulmaz, ilk olarak 27-28 Aðustos'ta katliamın 8. ayında Roboski'ye bir heyet göndereceklerini duyurdu.

ULUSLAR ARASI SEMPOZYUM

1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Türkiye genelin mitingler düzenleyecekleri bilgisini veren Yorulmaz, Eylül ayında 81 ilden 3'er temsilcinin katılımıyla Ankara'da büyük bir halk toplantısı düzenleyeceklerini bildirdi. Yorulmaz, ayrıca ETA ve IRA'dan devrimcilerin davet edileceði uluslararası sempozyum ile Ortadoðu konferansı düzenlenmesi planladıklarını söyledi.

Yılmaz, öte yandan farklı inanç grupları, çeşitli çevrelerden aydınların, sanatçıların ve siyasetçilerin katılımıyla Diyalog Grubu oluşturacaklarını ve çözüm yolunu zorlamak ve tartışmak için yaygın şekilde ülke çapında çözümü arayacaklarını bildirdi.

HDK Ýstanbul Milletvekili Levent Tüzel, 1 Eylül'e yoðun bir şekilde hazırlanmayı planlarken, yaşanan sıcak sürecin daha hızlı çalışmalarını zorunlu kıldıðını, kampanyayı başlattıklarını söyledi.

Tüzel, "Şemdinli'de yaşananlar PKK tarafından bir yıldır muhatap alınmayan, tecridi sürdürülen, Kürt sorununda bildik anti demokratik uygulamalar yürüten, halka baskı ve terör uygulayan hükümete uyarı anlamında savaş harekatı olarak açıklanıyor" dedi.

Kürt sorunun sadece bu toprakların sorunu olmaktan öte, bir bölge ve dünya sorunu olduðunu kaydeden Tüzel, "Hiçbir zaman askeri güvenlik yöntemleri ile çözüm üretilmedi. Çözüm barıştan yana. Çözüm için ezilen halkların, bizim omuzlarımızda. Yanlış yapan hükümeti uyarmak üzere 1 Eylül'de harekete geçmeye çaðırıyoruz" dedi.

YAŞANAN SAVAŞ TÜM TÜRKÝYE HAKLARINI ETKLÝYOR

HDK Eş Sözcüsü ve BDP Ýstanbul Milletvekili Tuncel, "Yaşanan savaş sadece Kürtleri deðil tüm Türkiye halklarını etkiliyor" dedi.

Şemdinli'de günlerdir yaşananların kamuoyu ve Türk halkından gizlendiðini belirten Tuncel, "Medyada ne yazık ki siyasi iktidarın istediði noktada. Bu nedenle Başbakan ve bakanları bu kadar pervasız" ifadelerini kullandı.

Kürt sorunu konusunda söz söyleyen herkesin rahatlıkla "terörist" ilan edildiðini belirten Tuncel, böylesi bir ortamda Türkiye halklarına ulaşmak ve yaşanan gerçekleri anlatmak istediklerini kaydetti.

NASIL BÝR BARIŞ?

"Barış dediðiniz şey eðer gerçek anlamda çözümü içermiyorsa barış olmaktan çok uzak" diyen Tuncel, herkesin farklı bir barış yaklaşımı olduðunu söyledi ve ekledi: "Hükümetin barış yaklaşımı PKK'yi tasfiye etmek, Kürtlerin hak ve özgürlüklerini gasp etmek, anadilini vermeden anadilde öðrenim gibi bazı bireysel hakları kabul ettirmektir."

Kürtlerin barış talebinin ise "Anadilde eðitim, Demokratik Özerklik, kimlik ve kültürünün tanınması ve anayasal güvenceye alınması" olduðunu kaydeden Tuncel, bu nedenle herkesin barışa farklı anlamlar yüklediðini söyledi. Tuncel, kampanyaları boyunca "Nasıl bir barış?" sorusuna yanıt arayacaklarını belirtti.

HAKKARÝ MESAJI ÝYÝ OKUNMALI

"Türkiye artık bu savaş sürecini sürdüremiyor. AKP'nin bütün faşist politikalarına raðmen" diyen Tuncel, "Güney Kürdistan'da Federe yönetimin oluştuðu, Suriye'de Özerk Kürdistan'ın inşa edildiði bir dönemde Türkiye'de 20 milyon Kürt'ün taleplerinin görmezden gelen bir yaklaşım devam edemeyeceði ortadadır" ifadelerini kullandı.

Bu gerçeði aslında Başbakan'ın da bildiðini kaydeden Tuncel, Başbakan'ın 2011 yılındaki genel seçimler öncesinde Hakkari'de "Kürt sorunu benim için bitmiştir" dediðini hatırlattı. Tuncel, "Şimdi Hakkari Şemdinli'den Başbakan'a mesaj var. Bu mesajı Türkiye kamuoyunun doðru okuması gerekiyor" şeklinde konuştu.

AKP MASAYI DEVÝRDÝ, HDK YENÝDEN KURMAK ÝSTÝYOR

AKP'nin Kürt sorununu diyalogla ve müzakere ile çözmek yerine, kendi çözümünü dayattıðını kaydeden Tuncel, "AKP Hükümeti masayı devirmiştir. Biz HDK olarak bu masanın yeniden kurulmasını istiyoruz. Bunun için derhal tecrit politikasına son verilmelidir" diye konuştu.

AKP'nin savaş politikalarına alana açtıðını ifade eden Tuncel, şunları söyledi: "HDK olarak bir kez daha uyarıyoruz; bu ateş sadece Kürdistan'ı deðil Türkiye’yi yakar. Türkiye halkların böyle bir ateşin içerisine atmaya kimsenin hakkı yoktur. HDK olarak AKP Hükümetinin sonunun geldiðini buradan ifade ediyoruz. Başbakan baş aşaðı gitti o nedenle bu kadar pervasızlaştı."

ERDOÐAN YALAN SÖYLÜYOR

Tuncel, AKP'ye oy veren halka ise şöyle seslendi: "Başbakan size yalan söylüyor. Kürdistan'da yaşananlar bildiðiniz gibi deðil. Kürtler bölünmek istemiyor. Demokratik Özerk Kürdistan'da birlikte yaşamak istiyor. Bir bölücü varsa oda Başbakan'ın kendisindir. Kürt sorunun çözmediði, Kürtleri terörist ilan ettiði, Türk gençlerini Kürt gençlerini öldürtmeye gönderdiði için bölücüdür."

GELDÝKLERÝ GÝBÝ GÝDECEKLER

Kendi halkının sorunlarına çözüm getirmeyen hükümet yetkililerin, Ortadoðu'da kabadayılık tasladıðını söyleyen BDP Ýstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Ayakları kilden bir masal kahramanı gibidir. Ayaðına Suriye'de bir sitil su döktüler. Şimdi bütün Ortadoðu'da ayaksız olarak ayakta durmaya çalışıyorlar. Hükümetin geldiði nokta budur” şeklinde konuştu.

"Kuşkularına iman ediyorlar, temennilerini program dönüştürüyorlar, insancıl bir yaklaşım geliştirmelerine de kibirleri mani" diyen Önder, AKP'nin kavak gibi devrileceðini kaydetti. Askeri olarak test edilmeyen hiçbir siyasi gücün güç olmadıðını vurgulayan Önder, "Bunlar bu şehvetle geldiler, geldikleri gibi gidecekler" dedi.

AKP'nin ülkeyi yönetemediðine işaret eden Önder, "Niye yönetemediðini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Tekrar düşman hukukuna dönmüş olmaları ya da daha düşük seviyede işletilen düşman hukukunu başat politika haline getirmiş olmaları yönetemediklerinin en açık göstergesidir" şeklinde konuştu. Muhalif olan, Kürt olan, Sünni olmayan ve hatta erkek olmayan ülkenin yarısına düşman hukukunun uygulandıðını kaydetti, "Ülkenin dört bir yanında tel tel dökülüyorlar" dedi.

Önder, konuşmasını şöyle noktaladı: "Bir araya gelene yoksulluk ve az olma hali yoktur. Bir araya gelen güçsüz sayılmaz. Sesimizi daha gür çıkarmanın yolu yan yana durmaktan geçer. Bu kan politikasına, geleceði kin büyüten politikalara dur demek için HDK olarak canı gönülden herkesi mücadeleye çaðırıyoruz."