ANALİZ

Hayır demokrasi cephesi yaratıyor

Faşist iktidarların olduğu ülkelerde her zaman geniş yelpazede demokrasi cephesi kurulmasına ihtiyaç duyulur... Bu dönemde görev, AKP-MHP faşist iktidarına karşı tutum koyup mücadele etmek olmalıdır.

Faşist iktidarların olduğu ülkelerde her zaman geniş yelpazede demokrasi cephesi kurulmasına ihtiyaç duyulur. Çünkü faşist iktidarlar kendileri dışında herkese zulüm yaparlar. AKP-MHP iktidarı da bugün Türkiye’de böyle bir politika ve uygulama içindedir. Aslında 7 Haziran’dan sonra demokrasi cephesinin genişletilmesi gerekiyordu. 7 Haziran öncesi bir demokrasi bloku oluşmuştu. Belli düzeyde başarılı da olmuştu. Ancak 7 Haziran sonrası AKP iktidarı MHP ve tüm faşist güçleri yanına alarak halkların demokratik iradesine karşı bir darbe yapmıştı. Buna karşı hemen bir demokrasi cephesi kurulmalıydı. HDP, CHP içindeki demokrasi güçleri dâhil en geniş demokrasi güçleriyle birlikte AKP-MHP ittifakına karşı durarak bu faşist ittifakın bugüne kadar yaptıklarının önüne geçebilirdi. Ancak 7 Haziran sonrası değişen bu durum görülmediği için en geniş yelpazede demokrasi cephesi kurulamamıştı. O günden bugüne AKP-MHP iktidarının halkların başına bela olması da, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin önlenememesi de o zaman gerekli olan demokrasi cephesinin kurulmaması sonucudur. O zaman demokrasi cephesi kurulmamasının halklarımız için ne kadar ağır sonuçlar doğurduğunu bugün daha iyi görüyoruz. 

Şimdi 7 Haziran sonrası kurulamayan demokrasi cephesinin kurulması için bir fırsat doğmuştur. Özellikle 20 Temmuz Olağanüstü Hal darbesinden sonra AKP-MHP faşist iktidarının uygulamaları demokrasi güçlerinin bir cephede buluşmasının zeminini doğurmuştur. AKP-MHP faşist iktidarı Türkiye tarihindeki en dizginsiz faşist iktidarı olunca bizzat uygulamaları böyle bir ittifakı fiili olarak ortaya çıkarmıştır. Şu anda tüm demokrasi güçleri farklılıklarını bir kenara bırakarak AKP-MHP faşist ittifakı karşısında fiili bir demokrasi bloku oluşturmuşlardır. Tek adam hâkimiyetine ve hiçbir demokratik kural, kanun ve denetimin olmayacağı bir siyasal sistem yaratılmasına tüm demokrasi güçleri tutum almıştır. Bunu da 16 Nisan referandumunda hayır diyerek ortaya koyacaklardır. Bu açıdan 16 Nisan referandumu demokrasi güçleri için tarihi bir fırsat doğurmuştur. İlk defa tüm demokrasi güçleri için bir araya gelme durumu yaşanacaktır. Bu tutum bugün fiili olarak oluşan demokrasi cephesinin 16 Nisan’dan sonra daha açık ve resmi hale gelmesini sağlayabilir. 

CHP de şu anda hayır cephesi içinde yer almaktadır. CHP 16 Nisan’dan sonra ya açıkça demokrasi cephesinde yer alarak Türkiye’nin demokratikleşmesinde rol oynar, ya da CHP içindeki demokrasi güçleri ortak tutumun ortaya çıkardığı sonuçları görerek CHP’nin geneli olmasa da kendileri açık bir demokratik hareket yaratmada rol alırlar. 16 Nisan CHP’deki tutumun netleşmesini de ortaya çıkarabilir. CHP yıllardır eski zihniyete takılı kalma ile demokratik zihniyetle cumhuriyetin demokratikleşmesinde rol alma arasında kalma sancısı çekmektedir. Anayasa referandumunda hayır demesi CHP’yi doğru tutum doğrultusunda netleştirebilir. Bu açıdan CHP’nin demokrasi güçleriyle paralel olarak referandumda hayır demesini de hayırlı bir durum olarak görmek gerekir. Bu durum CHP’nin Yenikapı ruhu denilen faşist cepheden uzaklaşmasını da sağlar. Bu açıdan demokrasi güçleri CHP’nin hayır cephesinde olmasını kendileri için rahatsız edici bir durum olarak görmemelidirler. 

Kuşkusuz CHP’de hayır diyenlerin önemli bir bölümü iktidar mücadelesi gereği bu tutumu ortaya koymaktadır. Ancak önemli bir bölümü de AKP-MHP iktidarının faşist uygulamalarına ve daha otoriter bir sistem kurmalarına tutum olarak hayır demektedirler. CHP içinde bu değişiklikleri 12 Eylül faşizminin restorasyonu ve daha baskıcı hale getirilmesi olarak görenler bulunmaktadır. 12 Eylül, devrimci demokrasi güçleriyle birlikte CHP’ye de büyük bir darbe vurmuştu. Nitekim CHP o günden bugüne toparlanamamıştır. CHP 1970’li yıllarda eski zihniyeti aşarak cumhuriyeti demokratikleştirme gibi bir değişim sürecine girmişti. Böyle bir değişimin sancılarını yaşıyordu. CHP 16 Nisan’da anayasa referandumuna hayır diyerek cumhuriyetin demokratikleşmesinde rol alacak bir sürece girebilir. 16 Nisan referandumu bu açıdan da Türkiye için olumlu bir durum ortaya çıkarabilir. 

Bu referandumun ortaya çıkardığı en önemli sonuç ise devrimci demokrasi güçlerinin bir araya gelmesidir. Türkiye’yi demokratikleştirme mücadelesinde emeği, çabası ve ödediği bedeller bulunan tüm güçler bu referandumda hayır oyu kullanacaklardır. Fiili bir demokrasi cephesi oluşmuştur. Bu çok tarihi önemde bir durumdur. Çünkü bu güçler bir araya geldiğinde nasıl bir güç olduklarının farkında olacaklardır. Nitekim AKP şimdiden bu gücün korkusunu yaşamaktadır. Demokrasi güçlerinin bir araya gelmesinin yarattığı sinerjinin AKP-MHP faşist iktidarını yıkacağını görmüşlerdir. Eğer hayır cephesi oluşturan demokrasi güçleri bu fiili ortaklaşmayı güçlendirerek sürdürürlerse ve etkili bir hayır propagandası yaparlarsa AKP-MHP faşist iktidarı bu referandumdan zayıflayarak çıkar ve yıkılması yakınlaşır. 

Hayır cephesinde Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) gibi ortak çalışanlar yanında ayrı çalışan demokratik güçlerde bulunmaktadır. Yine ÖDP’nin içinde bulunduğu Haziran Hareketi vardır. Bunlar ayrı ayrı olarak hayır kampanyası yürütseler de birbirini tamamlayarak demokrasi güçlerinin gücünü ortaya çıkarabilirler. Hatta bazı ortak çalışmalar da yapabilirler. Bu dönemde görev, ortak yapılabiliyorsa ortak, ortak olmadığında ise ayrı ayrı birbirini tamamlayarak AKP-MHP faşist iktidarına karşı tutum koyup mücadele etmek olmalıdır. Hala açık bir demokrasi cephesi oluşmasa da ortak tutumların ortaya çıkması değerli görülmeli ve her demokratik güç bu tutumu güçlendirme yaklaşımı içinde olmalıdır. 

KAYNAK: