Hatimoğulları: Türkiye alarm veriyor

HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, iktidarın her alanda geliştirdiği şiddet sarmalının Türkiye için alarm verdiğini söyledi.

HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, yeni rejimin inşasını daha fazla derinleştirmesini engellemek için çok önemli bir dönemeçten geçildiğini belirterek, tüm muhaliflere, demokratik kitle örgütlerine, STK’lara ‘yarın çok geç olabilir’ çağrısında bulundu.

ANF’ye konuşan HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, iktidarın yeni rejimi kalıcı hale getirmekte kararlı olduğunu belirterek, “HDP ve bileşenlerine dönük çok ciddi bir baskı, uzun zamandan beri var. Bir yandan HDP’nin belediyelerine kayyum atarken diğer yandan HDP’li olmayan belediyeleri de işlevsizleştirmek için ellerinden gelen her türlü çabayı sarf ediyorlar. Bundaki temel amaç yerel yönetimleri, yani demokrasinin asgari koşullarını ortadan kaldırarak tamamen tekleştirmek ve merkezileştirmektir. Şimdi bu anlamda ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı kodların üzerinden, yani toplumun sinir uçlarıyla oynama halinde olduklarını görüyoruz’’ dedi.

KİNİ VE ÖFKEYİ ARTIRIYOR

Kürdistan ve Türkiye’de inanç merkezleri ve mezarlıklara yönelik saldırılara işaret eden Hatimoğulları, şunları söyledi: “Sadece Kuzguncuk’ta bir kiliseden haç çalınmadı. Aynı zamanda bir başka kilisenin kapıları yakıldı, tahrip edildi. Cemevlerine dönük saldırılar hep vardı, son süreçte de Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in cenazesinde aynı şey yaşandı. Koç başlarıyla bir ibadethanesinin kapıları kırılıyor, tahrip ediliyor, gaz sıkıldı. Bunun dışında mezarlıklara çok ciddi saldırılar var. Özellikle Kürt halkına karşı, Kürt halkının tarihini, duygusunu, onları bir arada tutan manevi değerleri tahrip etmeye çalışıyor. Bu tahribatlar, Kürt halkının bu iktidara, merkezi otoriteye karşı kini ve öfkesi artırıyor.

AKIL ALMAZ BİR ZULÜM

Garzan’dan çıkarılan 260’ın üzerinde cenaze, ailelerin haberi olmadan plastik kutulara konuluyor ve bu şekilde götürülüp kaldırıma gömülüyor. İnsanlar üzerinden geçsin diye… Bu akıl almaz zulümdür. Oysaki ölülere saygı bütün toplumlarda vardır. Bizim maneviyatımızı en güçlü kılan şeylerden biri, ölülerimize saygımızdır. Kürt halkının ve hatta tüm toplumların değer verdiği bir şeyi, kaldırım taşının altına gömerek ayaklar altına alıyorsun. Bu Kürt halkına sizin dikili taşınız olmasın, demektir.’’

TÜM AYGITLARINI SEFERBER ETTİ

Hatimoğulları, Ankara’da Kürtçe müzik dinlediği için Barış Çakan’ın katledilmesine dikkat çekerek, “Bu sistemin, bu rejimin kendi varlığını devam ettirmek için her kesime en yoğun baskıları uyguladığını biliyoruz. Faşizm bu ülkede kendi varlığını kalıcılaştırmak, derinleştirmek için devletin bütün aygıtlarını seferber etti. Salgın sürecinde polisin sokaklarda insanlara nasıl şiddet uyguladığını gördük. Evinin önünde hava almak için oturmuş insanlarla ilgili kaç vakaya rastladık. Bu kadar polis şiddetinin yaşandığı, halkların bütün değerlerine, inanç merkezlerine, mezarlıklara saldırdığı bir atmosferde Amerika’yı eleştirerek, dünyaya burada insan hakları varmış gibi aksettiriyorlar” şeklinde konuştu.

BIÇAK ARTIK KEMİKTE

HDP Halklar ve İnançlar Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, bu ayrıştırma siyasetine karşı bıçağın kemiğe dayandığı, bu yeni rejimin inşasını daha fazla derinleştirmesini engellemek için çok önemli bir dönemeçten geçildiğini belirterek, “Biz bu dönemeçte Türkiye’de bulunan bütün demokrasi güçleri, muhalif olan her kesim, hangi siyasi görüşten, hangi halktan ya da inançtan olursa olsun bu ayrımlara girmeksizin herkesin sorunu aynıdır. Bu ülkede açlık yoksulluk derinleşiyor. Bu ülkede savaş siyaseti derinleşiyor. Bu ülkede kutuplaştırıcı şiddet siyaseti özellikle de kadınlar üzerinde derinleşiyor. Dolayısıyla biat etmeyen, bu rejimin varlığının demokrasiye ve insan haklarına ne kadar zarar verdiğini gören her kesimin ortak bir mücadele yürütme zamanıdır. Tüm muhaliflere, demokratik kitle örgütlerine, STK’lara ‘yarın çok geç olabilir’ çağrısını yapmak istiyorum. Bıçağın kemiğe dayandığı bir andayız. Türkiye alarm veriyor. İnsan hakları ve demokrasi bu ülkede katledildi. Bunları yeniden tesis etmemiz için yarın daha geç olmadan bu konudaki mücadelemizi yükseltmek durumundayız.”