Hastane değil işkence merkezi
Hastane değil işkence merkezi
Hastane değil işkence merkezi
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, işkence merkezine dönüşmüş durumda. Avukatlardan öğrencilere gözaltına alınan herkesten zorla tükürük örneği alınıyor. Bu işkenceye hekimler de ortak oluyor. Ancak, Sağlık Bakanlığı susuyor. İstanbul Tabip Odası'nın ise şikayet üzerine başlattığı soruşturma da sürüyor.
Zorla tükürük örneği alan tek hastane olan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, işkence merkezine dönüşmüş durumda.
KAFALARI BASTIRILARAK AĞIZLARI ZORLA AÇILIYOR
Gözaltına alınanlar DNA örneği vermeyi kabul etmediği için kuduz bölümüne alınarak elleri ters kelepçeli halde, kafalarına bastırılarak ve ağızları zorla açılarak bir sopa ile zorla tükürük örnekleri alınıyor.
Çetelere karşı mücadele eden Gülsuyu Mahallesi’ne dönük 7 Ekim’de düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 36 kişi, Haseki Hastanesi'nde işkenceye maruz kaldı. ESP, Partizan ve Halk Cephesi üyeleri, hastanenin kuduz bölümüne götürüldü, darp edilerek tükürük örneği alındı. Doktor muayenesi de polis gözetiminde yapıldı.
Gezi direnişine katıldıkları için 18 Haziran'da gözaltına alınan ESP üyeleri de, plastik kelepçe ile tersten kelepçelenerek Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü, rızaları olmaksızın zorla tükürük örneği alındı. Bunu reddeden sosyalistlerin bulunduğu araca biber gazı sıkıldı, dayağa maruz kaldı.
18 Ocak'ta gözaltına alınan ÇHD üyeleri ile Halkın Hukuk Bürosu'ndan avukatlardan da Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde zorla tükürük örneği alındı. ÇHD, konuyla ilgili olarak İstanbul Tabip Odası'na hastane ve hekim hakkında şikayetçi oldu. İTO'nun soruşturması devam ediyor.
Gözaltındaki kişiden DNA örneği alınmasına ilişkin Ceza Kanunu'nun 75. maddesinde düzenleniyor. Yasalarda olmasına karşın her durumda uygulanmıyor. Avukatlar, söz konusu yöntemle, susma hakkı ve aleyhine delil verme yasağının ihlal edildiğine dikkat çekiyorlar, "Yasa da olsa bile meşru değildir" diyor.
'FİŞLEME ANLAMINA GELİYOR'
Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatlarından Gülhan Kaya, cinayet gibi suçlarda, sanık ile delil arasında eşleştirme yapılacaksa DNA örneği alınabileceğine dikkat çekti. Bu yöntemin her suç için kullanılamayacağının altını çizen Avukat Kaya, kendi müvekkillerine yönelik suçlamanın "örgüt üyeliği" olduğunu belirtti, "Burada DNA örneği alınmasını gerektirir bir durum yok. Ama Terörle Mücadele Şubesi tarafından gözaltına alınan herkesten özellikle DNA örneği alınıyor" dedi. Polisin bu şekilde adeta gayri resmi bir DNA bankası oluşturduğuna dikkat çeken Avukat Kaya, "Bu aynı zamanda bir fişleme anlamına geliyor" diye konuştu.
Avukat Kaya, zorla tükürük örneği almanın müvekkillerinin gözaltında kullandıkları "susma hakkı"nın da ihlali anlamına geldiğine dikkat çekti. Söz konusu yöntem ile zorla aleyhine delil yaratıldığını belirten Avukat Kaya, Anayasa ve Ceza Kanunu'nun "Hiç kimse kendi aleyhine delil veremez" dediğini hatırlattı, "Bu uygulama ile bu hak da ortadan kaldırılıyor" dedi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatı Gülhan Kaya, zorla tükürük örneği alma uygulamasının sadece Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapıldığını hatırlattı, Çağlayan'daki Adli Tıp Kurumu'nda hekimlerin "Hasta örnek vermek istemiyorsa müdahale edemeyiz" diyerek doğru bir karar verdiğini, bu nedenle artık gözaltına alınanların sadece Haseki Hastanesi'ne götürüldüğünü söyledi. Kaya, buradaki hekimler hakkında TTB'ye başvuru yaptıklarını ve şikayetlerini yineleyeceklerini aktardı, "Ayrıca Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunduk ancak henüz sonuçlanmadı" dedi.
Tabipler Birliği Başkanı Özdemir Aktan da, hekimlerin, kişinin herhangi bir rızası olmadan tükürük örneği alınmasının hekimlik ilkelerine aykırı olduğunu söyledi, "Bu bir kere her türlü hukuki ve etik kurallara aykırı. İkinci nokta ise bunu yapan bir hekim ise o hekim suç işlemiştir. Zorla böyle bir örneği alma konusunda bir hekimin yargısı olamaz" dedi.
Bu suçu işleyen hekimler için İstanbul Tabip Odası'na başvuru yapılabileceğini söyleyen Prof. Aktan, “Hekimlerin böyle bir şeye karışması arzu edilmez" diye konuştu.