Hasip Kaplan: Son KHK gelecek için

Kaplan, devlet yanlılarını cezadan muaf tutan KHK’nin kesinlikle geçmişe dönük değil, gelecekteki katliamcıları cesaretlendirmek ve aklamak için olduğunu söyledi.

Hukukçu Hasip Kaplan sivillere cezai sorumsuzluk getiren son KHK ile 12 Eylül Anayasası'nın darbeci generalleri geleceğe yönelik olarak koruyan 15’inci maddesindeki hukuksuzluğun benzeri olduğunu belirtti.

Hukukçu Hasip Kaplan, AKP’nin son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ilgili yaptığı hiçbir açıklamanın doğruyu yansıtmadığını vurguladı. Yapılan düzenlemeleri ANF’ye değerlendiren Kaplan, 1930’daki Zilan Katliamı’ndan sonra 1931’de yürürlüğe sokulan “İsyan mıntıkasında işlenen ef’alin suç sayılmayacağına dair kanun”un aynısının 8 Kasım 2016’da zaten çıkartılmış olduğunu söyledi. Bu yasayla sokağa çıkan sivillere cezai sorumsuzluk getirildiğinin altını çizen Kaplan, son çıkartılan 696 Sayılı KHK’nin özelliğinin bu durumu geleceğe taşımak olduğuna dikkat çekti. Bu tarz geleceğe dönük cezai sorumsuzluğun 12 Eylül’den sonra 15’inci geçici maddeyle darbeci Kenan Evren ve generallere tanındığına işaret eden Kaplan, kaldırılmış olan 15’inci maddenin bu KHK ile tekrar yürürlüğe girdiğini söyledi.

YENİ ZİLANLARA KAPI AÇILIYOR

Hukukçu Hasip Kaplan, Zilan, Ağrı ve Erzincan-Pülümür katliamlarına katılanlara cezai sorumsuzluk getiren 1931 yasası ile AKP tarafından çıkartılan KHK’nin aynı olduğuna işaret etti. Zilan Katliamı’nın araştırılması için 2010'da dönemin BDP milletvekilleri olarak verdikleri önergenin kabul edilmediğini anımsatan Kaplan, “Biz o dönem olayların oluş biçimi, çıkartılan yasaların ve devletin bakış açısı konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmasını istedik, ancak karşılığını bulamadık” dedi.

1931 yasasına benzer uygulamaları darbe dönemlerinde de gördüklerini anlatan Kaplan, bunlardan en önemlisinin 12 Eylül darbe anayasasına eklenen ve Kenan Evren’in de içinde bulunduğu darbeci 5 generalin cezai sorumsuzluğunun ömür boyu süreceğine hükmeden geçici 15’inci Madde olduğunu hatırlattı. Bu maddenin kaldırılması için 23’üncü ve 24’üncü yasama dönemlerinde Meclis'e önerge veren Kaplan, AKP hükümetinin bu geçici maddeyi çok gecikerek kaldırsa da darbenin başı olan Kenan Evren ve generallerin duruşmaya dahi getirilmeyerek, göstermelik bir biçimde yargılandığını belirti. Kaplan, bu göstermelik yargılamanın darbeye karşı olduklarını söyleyen bu hükümet döneminde yaşandığını kaydetti.

12 EYLÜL’ÜN DE ÖTESİNE GEÇTİ

Son çıkartılan 696 Sayılı KHK’nin iddia edildiği gibi geriye değil, ileriye dönük olduğuna işaret eden Kaplan, AKP’nin zaten darbe girişimi sonrası, 8 Kasım 2016'da o gece olaylara karışan sivillerin cezai sorumluluğunu ortadan kaldıran 6755 Sayılı Kanunu çıkarttığını, hükümet yetkililerinin bu KHK’nin söz konusu kanuna ek olarak çıkartıldığı yönündeki açıklamalarının hiçbirinin doğru olmadığını söyledi. Kaplan, 8 Kasım 2016’da çıkartılan yasanın zaten 1931 yasasının aynısı olduğuna dikkat çekerek, KHK ile buna ileriye dönük bir nitelik verdiklerinin altını çizdi.

“Bu maddede bir muğlaklık var. Gelecekte cinayet işleyenleri ne polis tutabilir ne savcı soruşturma açabilir” diyen Kaplan, suç işleyecek şahısların “Ben bunu devlet için yaptım” demesinin aklanması için yeterli sayılacağını vurguladı. Geleceğe dönük böyle bir maddenin sadece ve sadece Kenan Evren ile darbeci generalleri koruyan ve daha sonra kaldırılan geçici 15’inci maddede yer aldığını tekrarlayan Kaplan, bugün 12 Eylül’ün de ötesine geçen bir Olağanüstü Hal rejimi olduğunu kaydetti.

MECLİS YOK SAYILDI

Çıkartılan son maddelerin, uluslararası sözleşmelere ve ceza kanununun birçok hükmüne de aykırı olduğuna işaret eden Kaplan, “En başta da Anayasa’nın 87’inci maddesine aykırı. Çünkü 87’inci madde çok açık bir şekilde Meclis'te 3/5 çoğunluğun oyu aranır, deniliyor. Yani Meclis'i yok sayarak KHK düzenlenemeyeceği söyleniyor. Ama buna uyulmadı” diye konuştu.

2 MİLYON SİLAHLI GÜÇ YETMİYOR MU?

Bu KHK’nin büyük felaketlere yol açacağını 1990’lı yılları örnek göstererek anlatan Kaplan, o yıllarda “vatanseverlik” adı altında kendini devlet yerine koyup cinayet işleyen çetelerin öne çıktığını hatırlattı. Hükümetin çıkacak olası toplumsal olaylarda kendini korumak için tıpkı o yıllardaki gibi bir milis yapılanması oluşturduğuna dikkat çeken Kaplan, şöyle devam etti: “Bu çok tehlikelidir, herkesin kendini devletin yerine koyabileceği bir yasadır. Zaten bu ülkede yaklaşık 700 bine yakın TSK mensubu var, ayrıca kalabalık bir polis gücü var. Yine 200 bin üzerinde jandarma var, 470 bin özel güvenlik, 30 bin sahil güvenliği, 87 bin korucu var. Bunları topladığınız zaman 2 milyona yakın bir rakam çıkıyor ortaya. Bu kadar silahlı güvenlik gücünün olduğu bir devlette, bu tür bir milis örgütlenmesine ihtiyaç duyulması kaygı verici soru işaretleri doğuruyor.”

MUHALİFLERE SALDIRANLAR AKLANACAK

Bu tarz devlet eliyle milis örgütlenmelerinin geçmişte Maraş, Sivas, 6-7 Eylül gibi trajik olaylara yol açtığını anımsatan Kaplan, çıkartılan bu KHK ile farklı kesimlere, muhaliflere saldıranların aklanacağını söyledi. Bu KHK’lerin toplumsal barışa indirilen bir darbe olduğunu vurgulayan Kaplan, bu düzenlemelerin derhal kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.