Halkbank, İran ve Türk hükümet yetkilileri toplantılar yapıyordu!
New York’ta Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı davanın 11’inci gün duruşmalarında da tanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi.
New York’ta Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın yargılandığı davanın 11’inci gün duruşmalarında da tanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi.
İran’a yönelik yaptırımların delinmesi amacıyla oluşturulan uluslararası dolandırıcılık ve rüşvet sisteminin Halkbank ayağındaki isimlerden olan Atilla’nın tek tutuklu sanık olduğu davada dün yine eski Türk polis komiserlerinden Hüseyin Korkmaz’ın ifadesi alındı. Davada ayrıca Atilla’nın avukatlarının yaptığı hatalı yargılama yapıldığına dair itiraz ise reddedildi.
HALKBANK’LA TOPLANTILARA İRAN VE TÜRK HÜKÜMET YETKİLİLERİ DE KATILIYORDU
Reza Zarrab, 17 Aralık 2013’te AKP’li bakanların çocukları ve Halkbank ile diğer birçok işbirlikçilerinin gözaltına alındığı operasyonlarda yer alan eski polis komiseri Hüseyin Korkmaz, o dönemde yaptıkları soruşturmaya dair detaylar verdi.
ZARRAB HALKBANK ÜZERİNDEN BU TÜR İŞLERİ YAPAN TEK KİŞİ DEĞİL
Tutuklu sanık Atilla’nın İran asıllı Reza Zarrab ile Volgam Gıda adlı şirket aracılığıyla bir görüşme yapıldığını söyleyen Korkmaz, ayrıca Halkbank ile İran hükümeti arasında da görüşmeler olduğunu kaydetti. Bu toplantılarda Zarrab’ın yanı sıra AKP hükümeti yetkililerinin de olduğunu belirten Korkmaz, “Halkbank’ta bu türden ticareti yapan tek kişi Reza Zarrab değildi” diye konuştu.
ATİLLA RÜŞVET ALMAMIŞ!
Ancak Korkmaz, rüşvet ve dolandırıcılık sisteminin odağındaki Halkbank’ın eski Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın ‘rüşvet almadığını’ iddia etti. Bu nedenle daha önce de bazı tanıkların benzer yönde ifade verdiği Atilla’nın rüşvet suçundan aklanması bekleniyor.
Atilla’nın avukatları ise, Korkmaz’ın Gülenciler ile bağı olduğunu ve Türk hükümetine darbe yapmakla suçlandığını savundu. Avukatların bu bilgiler üzerinden Atilla’yı aklama çabaları dikkat çekti.
Öte yandan Atilla’nın avukatlarının davanın içeriğine yönelik yaptıkları itraz hakim Richard Berman tarafından reddedildi. Gazeteci Adam Klasfeld, bunun davanın devam edeceği anlamına geldiğini yazdı.
YAPTIRIMLARI DELME SİSTEMİ NASIL İŞLİYORDU?
İran’a yönelik yaptırımlar nedeniyle başvurulan ve AKP hükümetinin yüz milyonlarca dolarlık rüşvet elde ettiği sistem birçok ülke üzerinden işliyordu.
İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) tarafından Türkiye’ye aktarılan petrol ve doğalgazın tüm ödemeleri yaptırımlar nedeniyle doğrudan bu ülkeye yapılamıyordu. Bundan dolayı paralar önce NIOC’un Halkbank’taki hesabında toplanıyordu.
Bu aşamada ise devreye İran’daki Sermayeh Bank’ın döviz alım satımlarını gerçekleştiren şirketi Sermayeh Exchange ile Reza Zarrab’ın kurduğu altın alım-satımı yapan şirketi devreye giriyordu. Sermayeh Exchange, NIOC’tan aldığı ödeme talimatıyla petrol ve doğalgaz paralarını NIOC’un Halkbank hesabından Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabına aktarıyordu.
Fakat bu paraların uluslararası transferinin gerçekleşmesi için ise, Zarrab’ın altın işi yaptığı Safir Altın adlı şirketi devreye konuluyordu. Bu amaçla Sermayeh Bank’ın Halkbank’taki hesabındaki paralar bu sefer de Safir Altın şirketine aktarılıyordu.
Daha sonra Rona adlı bir firma tarafından altınlar tedarik edilirken, Sermayeh Exchange’e ait paravan Tosa Ticaret adlı şirket ise altın karşılığında Denizbank’taki Rona’nın hesabına paraları Türk lirası olarak yatırıyordu.
Zarrab’ın ‘beşinci aşama’ dediği bu aşamada ise, Tosa Ticaret’in aldığı altınları şirketi Royal Holding’e aktarılırken ve bu altınlar ise Dubai’deki Incept adlı şirket tarafından Royal Holding’ten satın alınıyordu. Bu altınlar daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nde satılarak, dirheme çevriliyor ve son aşamaya geçiliyordu.
Son aşamada ise, Zarrab’ın buradaki Atlantis adlı şirkete aktarılan paralar daha sonra İran’dan yine Türkiye’deki Royal Holding’e verilen talimatlar kapsamında paralar İran’ın uluslararası ödemelerini yapmak üzere ABD’de de şubesi olan bir finansal hizmetler şirketine aktarılıyordu. Böylelikle İran, yaptırımlar nedeniyle doğrudan elde edemediği petrol ve doğalgaz gelirlerini rahatlıkla kullanabiliyordu.