Halepçe ve Beyazıt'ta katledilenler anıldı

Türkiye ile Kürdistan kentlerinde, yıl dönümleri vesilesiyle Halepçe ve Beyazıt katliamları kınandı. Etkinliklerde, katliamlara karşı 'HAYIR' mesajı verildi.

Halepçe Katliamı yıl dönümü dolayısıyla Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Binası Vedat Aydın Konferans Salonu’nda anma programı gerçekleştirildi. Anmaya, Demokratik Toplum Partisi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, DBP Eş Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Arslan ve Ramazan Tunç, DBP ve HDP il ve ilçe yöneticileri, Amed Barış Anneleri Meclisi katıldı. Bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan anmada, “Şehîd namirin” sloganları atıldı.

Güven yaptığı konuşmada, “Halepçe’de herkes Newroz için hazırlıklarını yapıyordu. Fakat Irak rejimi Saddam’ın elindeydi ve halkın üzerine kimyasal döktüler. 5 bin kişi yaşamını yitirdi. Nasıl bir düşmanlıktır, nasıl bir insanlıktır bu. Kürtlere karşı yapılan katliamlara bakıldığında tarihte benzeri görülmüyor. Bugüne bakıldığında da eski zihniyet aratılmıyor. Her türlü katliamı görmek mümkündür. Roboski’de, Cizre’de aynı tablolar yaşandı” dedi.

Kürt halkının varlığının diktatörlere rahatsızlık verdiğini ifade eden Güven, iradelerini kimseye teslim etmeyecekleri ve artık statüsüz adım atmayacaklarına dikkat çekti. Güven, şöyle konuştu: “Katliam Başûr hükümetinin ve Barzani’nin gözleri önünde yapıldı. Şengal’de de farklı politikalar uygulanmıyor. Şengal için yürüyenlere saldırı yapıldı. Saldırıda genç bir kadın katledildi ve onlarca kişi yaralandı. Barzani Şengal halkını orada savunmasız bırakırken, Halkın Savunma Güçleri Şengallileri korudu."

Güven, Kürt halkının artık bir araya gelmesi ve Rojava sistemini benimsemeleri gerektiğine dikkat çekti.

DBP İl Eş Başkanı Zeki Baran, Kürt halkına dönük katliamların bugüne dek sürdüğünü ifade ederek, Kürt halkının katliamlara karşı kararlı direnişini sürdürdüğünün altını çizdi. İktidarların varlığını Kürt halkına yönelik katliamlar ile sürdürdüğünü dile getiren Baran, “Hacı Birlik’in cenazesinin yerlerde sürüklenmesi, Taybet Ana’nın cansız bedeninin günlerce sokakta kalması, Cemile Çağırga’nın cenazesinin günlerce buzdolabında kalmasının Enfal’den bir farkı yoktur. Katil Saddam nasıl Kürtleri yaktıysa, Cizre bodrumlarında Mehmet Tunç ve arkadaşları yakıldı. Bugünkü katliamların Halepçe katliamından farkı yok” ifadesinde bulundu.

Baran, Kürt halkının baskı ve katliamlara karşı direnişi ile bugünlere geldiğini belirtirken, “Kürt halkı insan hakları dışında bir şey talep etmiyor. İktidarların dayattığı ölüm, zindan ve katliamlara karşı mücadele etmekten vazgeçilmedi” diye konuştu.

İSTANBUL 

İstanbul Üniversitesi öğrencileri, 16 Mart 1978 yılında Eczacılık Fakültesi önünde polis tarafından atılan bomba sonucu yaşamını yitiren 7 öğrenciyi ve Halepçe Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anmak amacıyla açıklama yaptı. Fakülte kapısı önünde yapılan açıklamaya, 78'liler Girişimi üyelerinin yanı sıra yüzü aşkın öğrenci katıldı. 

Eylemde, "Dünden bugüne üniversite katliamlara 'Hayır' diyor" pankartı ile "16 Mart'ı unutma unutturma", "Beyazıt faşizme mezar olacak" dövizleri ve katliamda yaşamını yitirenler ile Halepçe katliamında yaşamını yitirenlerin fotoğrafları taşındı. Öğrenciler sık sık "Direne direne kazanacağız" ve "Katliamlara ve başkanlığa 'Hayır" sloganları attı. 

Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile İstanbul Üniversitesi'nden ihraç edilen Akademisyen Levent Dölek, 16 Mart'ta devletlerin yaptığı katliamlara dikkat çekti. "Bu ülkede padişah olmak isteyenlere hiçbir zaman sadık olmadık" diyen Dölek, "Halkımıza ve devrimcilerin anısına sadık kaldık ve kalmaya da devam edeceğiz" dedi. Halepçe Katliamı'nı da kınayan Dölek, "Kahrolsun emperyalizm ve istibdat. Yaşasın hürriyet" diye konuştu. 78'liler Girişimi adına söz alan Hüseyin Soylu ise, o dönemdeki baskılara yönelik verdikleri mücadeleyi hatırlatarak, "O günkü baskılar bugün de var. O günkü milliyetçi tuzakları o gün de tutmadı, bugün de tutmayacak" dedi. 

Öğrenciler adına açıklama yapan Düzgün Akdeniz de, katliamdaki hukuksuzluklara dikkat çekerek, "Katliamın polis şefleri Reşat Altay ve Şükrü Balcı’nın himayesiyle yapıldığı ise açıklığa kavuşturulmadı ve Türkiye’de işlenen onca katliam gibi karanlıkta bırakıldı, dava dosyası kapatıldı" dedi. "Bu ülkede katliamlar, bu ülkede devrimcilere işçi ve emekçilere karşı azgınca saldırılar, istisna değil, işin akışına uygun, devletin ve egemen sınıfların karakterine uygun olandır" diyen Akdeniz, "Suruç’ta, Ankara’da, İstanbul’da, bombalar patlatıldı, Kürt illeri yakıldı, yıkıldı" diyerek, Türkiye'deki katliamlara dikkat çekildi. Akdeniz, Halepçe Katliamı'noı da kınadı.

"Başkanlığa da katliamlara da bin defa 'Hayır' diyoruz" diyen Akdeniz, "Yaşıyoruz ve özgürlük için, insanın insanı sömürmediği, gecelerinde aç yatılmayan, bombaların ve her türlü silahın üzerimize ölüm yağdırmadığı bir dünya için mücadele ediyoruz. Başka bir dünya istiyoruz ve kuracağız" şeklinde konuştu. 

ANKARA

İnsan Hakları Derneği (İHD), Halepçe Katliamı'na ilişkin yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

"16 Mart 1988 günü başlatılan ve 3 gün süren hava saldırılarında ise özellikle Irak'ın Halepçe kasabası ve civarı kimyasal silahlarla bombalanmış ve bu saldırıda 12 bin kişi yaşamını yitirmiştir.

2015 yılında IŞİD saldırısı önce Suriye Rojava bölgesinde tarihi Kobanê direnişi ile püskürtülmüş ve Kobanê kurtarılmış, ardından Şengal özgürleştirilerek önemli ve tarihsel direnişler sergilenmiştir. Kürt halkı kendi savunmasını geliştirerek, kendisine yönelik soykırım tehditlerini bertaraf etmiştir. Ancak Kürtlere yönelik tehditler devam etmektedir. Rojava Peşmergeleri adı ile örgütlenmiş silahlı grupların yeniden Êzidîlerin yaşadığı bölgeye saldırması kesinlikle kabul edilemez. Kürtler kendi içlerinde çatışarak kendilerine yönelik soykırıma varan saldırıları boşa çıkaramaz. Kürtlerin ulusal birliklerini sağlama konusunda gerekli adımları atması ve Ulusal Kongreyi toplamaları gelecekte gelişebilecek saldırıları önleyecektir.

İHD, Türkiye’de Halepçe katliamının anma günü olarak bilinen 16 Mart gününü 'Kürt Soykırım Günü' olarak tanıma kararı almış ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu soykırımı tanımasını talep etmektedir. Türkiye’de 24 Temmuz 2015 tarihinde başlayan silahlı çatışmalarda gelinen aşamada ağır hak ihlalleri yaşanmakta ve Cizre’de olduğu gibi insanlığa karşı suçlar işlenmektedir. İnsan hakları örgütlerinin, BM’nin ve Avrupa Konseyinin Türkiye’deki ağır hak ihlalleri ile ilgili raporları ciddiye alınmalı, devam eden silahlı çatışmaların sona erdirilerek yeniden barış sürecine geri dönülmelidir.”

URFA

İHD Urfa Şubesi, katliamın yıl dönümü vesilesiyle dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya HDP, DBP İl yöneticileri de katıldı. Şube Eş başkanı Nahide Polat Arslan, toplu katliamların, tecavüz, işkence gibi insanlık suçlarının bir döneme ya da bir iktidara özgü olmadığını belirterek, "Ülkeler arasındaki silahlanma yarışı bütün hızıyla devam ediyor. Barış talepleri ve çabaları ne yazık ki etkili olmuyor. Farklı renklerin, dillerin ve kültürlerin bir arada ve barış içerisinde yaşamasına olanak sağlayacak adaletli bir toplum ve dünya düzeni özlemleri sürüyor. İnsan Hakları Derneği olarak, savaşa, katliamlara baskı ve zulme hep karşı olduk. Başka Halepçeler yaşanmasın diye, savaşlara işgallere son verilsin diye, azınlıklar ve farklı kimlikler üzerinde baskı uygulanmasın diye, eşitlik için barış için mücadele edeceğiz" dedi.

MUŞ 

HDP Muş il binasında düzenlenen Halepçe anmasına HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan, HDP ve DBP'li yöneticiler ile çok sayıda kişi katıldı. Etkinlikte yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşunda bulunuldu. 

HDP’li Çelik, Cizre bodrumlarında yaşanılanların ikinci bir Halepçe olduğunu söyledi. Çelik, Halepçe'nin Kürt halkında derin bir yara bıraktığını dile getirdi. HDP İl Eşbaşkanı Mensur Işık ise, Halepçe Katliamının Kürt halkında yarattığı travmaya işaret etti. 

Etkinlik, konuşmaların ardından Halepçe Katliamı'nı konu edinen sinevizyon gösterimi ile son buldu.