Güney Afrikalı Yargıç Essa Moosa ile Rahip Matthew Esau, 11 Aðustos günü Türkiyeye resmi ziyarette bulunacak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clintondan Kürt halkının PKK lideri Abdullah Öcalanın serbest bırakılması talebine destek olmasını istedi. Moosa ve Esau, Öcalanın özgürlüðünün Ortadoðuda demokrasi ve barış için bir atılım olacaðını belirtti.
Güney Afrikalı lider Nelson Mandela ve Nobel Barış ödüllü Desmond Tutunun avukatlıðını da yapmış olan yargıç Essa Moosa ile Rahip Maathew Esau, 11 Aðustos cumartesi günü Türkiyeye resmi ziyarette bulunacak olan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clintona bir mektup gönderdi. Mektupta, PKK lideri Abdullah Öcalana yönelik aðırlaştırılmış tecrit il Kürt halkına yönelik baskılara dikkat çekildi.
Güney Afrika Pazar gazetesinde Kürtler ve Öcalana özgürlük başlıðı ile yayınlanan mektupta, PKK lideri Abdullah Öcalanın 1999 yılında ABD hükümeti tarafından, CÝA eliyle kaçırılarak Türk makamlarına teslim edildiðine dikkat çekildi.
Mektupta, Bununla onlarca yıldır Türkiyede temel hakları için mücadele veren Kürtlerin ayaklanmasına son verme amaçlanıyordu. Ancak Kürtlerden, tam vatandaşlık, ifade özgürlüðü, örgütleme özgürlüðü, kamu okullarında anadilleri Kürtçede eðitim hakları gibi temel insani haklarından vazgeçmeleri beklenemez denildi.
Mektubun devamında, Öcalanın haksız bir şekilde Ýmralı cezaevinde 11 yıl boyunca tek başına, son bir yıldır ise dünya ile tüm ilişkileri koparılmış halde tecrit koşulları altında tutulduðu, avukat ve ailesinin kendisini ziyaret etmesine izin verilmediði belirtildi. Bu uygulamanın, Ýnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve Avrupa Ýnsan Hakları Konvensiyonu gibi uluslararası insan hakları sözleşmelerinin açık ihlali olduðu vurgulandı.
Son yıllarda bazı halkların temel hakları için ayaklandıkları, ABD hükümetinin bazı ayaklanmaları desteklediði, bazılarına ise karşı çıktıðı hatırlatılan mektupta, bu durumun hiçbir yerde Kürtler konusundaki kadar çelişkili olmadıðı belirtildi. Mektupta, Türkiyede Kürtlerin temel insan ve siyasi hakları için mücadelesi sürekli olarak hükümetiniz tarafından göz ardı, karşı hatta örtbas edildi ifadeleri kullanıldı.
Türkiyede bugün aralarında belediye başkanları, 100den fazla gazetecinin de aralarında bulunduðu 6 binden fazla Kürt aktivistin siyasi tutuklu olarak cezaevlerinde olduðunun hatırlatıldıðı mektupta, siyasi tutukluların tümünün Kürt halkının temel insan, kültürel ve siyasal haklarının tanınmasından başka bir şey istemedikleri vurgulandı. Mektupta, ABD hala özgürlük meşalesini yüksek tutma iddiasında ise, özgür basın, gazetecilerin serbest bırakılması, tüm haksız yere tutuklanan avukat ve siyasi tutukluların, özellikle de demokratik seçilmişlerin serbest bırakılması çaðrısında bulunmakla yükümlüdür diye belirtildi.
Henüz tüm umutlar tükenmedi denilen mektubun devamında, Türk devletinin 2008-2011 yılları arasında maalesef ABD hükümeti tarafından terörist etiketi yapıştırılan en önemli siyasi tutuklu Öcalan ve örgütü Kürdistan Ýşçi Partisi (PKK) ile sonuçsuz kalan müzakerelerde bulunduðu hatırlatıldı.
Öcalan ve PKK için Biz onları uluslararası hukuk çerçevesinde özgürlük savaşçıları olarak görüyoruz, terörist deðil denilen mektupta, Öcalanın Türkiyede Kürt sorunun barışçıl çözümü için Müzakereler için Yol Haritasında ılımlı ve makul önerilerde bulunduðu vurgulandı.
Türk hükümetinin dolaylı olarak Kürt sorununda Öcalanı müzakere heyeti başkanlıðını rolünü kabul ettiði belirtilen mektupta, Ama biz, Mandela gibi Öcalanın zincirli halde müzakere edemeyeceðini söylüyoruz denildi.
ABDnin Öcalanın saðlık ve esenliðine daha fazla zarar gelmesine kayıtsız kalmamasını isteyen Yargıç Essa Moosa ile Rahip Maathew Esau, mektuplarının sonunda Clintona hitaben şunları belirtti: Hükümetinizin yasadışı hapsedilmesi karşısında ahlaki sorumluluðu bulunmaktadır. Bugün hükümetiniz 1999 yılındaki trajik hatasını düzelterek Kürtlerin temel siyasi ve insani hak taleplerini destekleyebilir. Özellikle, Kürt halkının Abdullah Öcalanın serbest bırakılması talebini desteklemelidir. Kürt sorununun barışçıl, siyasal çözümünde onun katkısı hayati önemdedir. Öcalanın özgürlüðü Ortadoðuda demokrasi ve barış için bir atılım olacaktır.