Güneşi karşılamayı bizlere bıraktı Yahya Orhan

Güneşi karşılamayı bizlere bıraktı Yahya Orhan

Takvim yaprakları ne Kürtler ne de özgür Kürt basını için hiç boş geçmiyor. 31 Temmuz da böylesi bir gün. “Güneşi karşılamayı sizlere bıraktık” diyen Özgür Gündem gazetesinin Batman muhabiri Yahya Orhan, 20 yıl önce bugün uðradıðı silahlı saldırı sonucu katledilmesinin ardından özgür Kürt basını tarihinde adı unutulmayanlar arasına yazılanlardan…

“Gerçeklerden asla taviz verilmez” diyenlerdendi Yahya Orhan. Kanla yazılan bir direniş tarihinin neferi olan Orhan, bugün özgür Kürt basınının şehitleri arasında. Muhabirlik yaptıðı Batman’daki Özgür Gündem gazetesinin bürosunda şehitler albümünde yer alıyor fotoðrafı. Sadece Özgür Gündem’in Batman bürosunda deðil elbet. Bu destansı tarihi yaratan bir geleneðin sahibi bu halkın ve insanlık ailesinin hak ve adalet yürüyüşçüsü olarak ismi sonsuza dek unutulmayanlar arasında aynı zamanda…

31 Temmuz 1992’yi gösterdiðinde takvim yaprakları, Gercüş’te gecenin karanlıðına saklanan korkaklarca kurşun yaðmuruna tutulandı Yahya Orhan. Kanlar içinde gecenin koynunda boylu boyunca yatandı o. Korkuyla istila edilmek istenen yüreklerin orta yerine cesaretin abidesi olarak düşendi. Bedeninden sızan her damla kanla örülen bugünlerimizin yaratıcıları olarak unutulmayanların arasında adı haklı yerini alandır.

GÜNDE DÜN'Ü BÝLMEK...

Özgür Gündem gazetesinin çıkışından itibaren yaşadıðı baskıları tekrar tekrar her fırsatta yazmaktır aynı zamanda şehitlerimiz için yazdıklarımız. Yazmak gerekir ki, bizlere bugün miras kalanların deðerinin ve anlamının derinliðine erişebilelim. 20 yıllık süreçte her bir Kürt gazetecinin alnından damlayan terle, binbir güçlük içinde verilen emekle yaratılan bugünümüzün dününü iyi bilmek yetmiyor. Dünümüzde bugünü yaratanları yazmak, yaşatmamızın ve unutmamamızın gerekliliðini hatırlatır bizlere.

BU TARÝH BÝZÝM

Çok büyük ve benzersiz bir gazetedir aynı zamanda bu 20 yıl. Binlerce Kürt gazetecinin unutulmaz emekleriyle çıkartılan bambaşka ve hep tek sayı olarak hep güncel kalan. 20 yıldır gülüşleriyle ve fedakarlıklarıyla emeklerini işledikleri, sabırla dokudukları bir kilim gibi. Bu fedakarlık, bu emekle yaratılan bu tarih bizim. Ve bizim olan bu tarihin sayfalarına yazılan satırlarda imzası olanlardan biri de Yahya Orhan’dır.

“Güneşi karşılamayı sizlere bıraktık” sözleriyle bizlere ulaşandı Yahya Orhan. 20 yıl öncesiyle bugüne ve daha da öteye gidecek olursak yarına köprü kuran bu sözleriyle ardıllarının yürüyüşüne izlerini sürendi. O sadece haber yapan bir gazeteci olmanın ötesinde Ýnsan Hakları Derneði (ÝHD) bünyesinde sorumlu bir insan olmanın vicdanıyla yürüyendi. O aynı zamanda bir şehit insan hakları savucusuydu.

FAÝLLERÝN BULUNMAMASI BU ÜLKENÝN UTANCIDIR

Ýstanbul 4. Ýdare Mahkemesi’nin 31.01.2000 ve Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesi’nin (AÝHM) 16.03.2000 tarihli kararlarında devletin sorumluluðu vurgulanırken, 1990-2000 yılları arasında özgür Kürt basın yayın kurumlarına, muhabirlerine, daðıtımcılarına, yazarlarına dönük bu cinayetler konusunda yargısal süreçte hiçbir ilerleme saðlanmaması ise ayrı bir garabeti, ayrı bir vehametidir bu ülkenin utanç tarihinde.

Birçok kez yargı ile araştırma ve raporlarda yer almış “sistematik, önceden görülen” saldırılar olarak nitelenmiş olsa da hiçbir zaman bu olayların failleri, arkasındaki sorumlular, çeşitli devlet içi çetelerle baðlantılar ortaya çıkartılmadı ve bu konuda bir arpa boyu adım atılmadıðı için de “faili meçhul” olarak kaldı…

UNUTMAYACAÐIZ…

Failleri belli olan bu cinayetlerin aydınlanması talebini bir kez daha yinelerken, bu tarihi yaratan şehitlerimizi de tekrardan anmak niyetinde vicdanımız:

Cengiz Altun… Hafız Akdemir… Yahya Orhan… Hüseyin Deniz… Musa Anter… Kemal Kılıç… Ferhat Tepe… Namık Tarancı… Mehmet Şenol… Adnan Işık… Orhan Karaaðan… Seyfettin Tepe… Çetin Abayay… Hasan Aydın… Yalçın Yasa… Mehmet Sancar… Nazım Babaoðlu… Serhat Tepe… Zülküf Akkaya… Haşim Yasa… Mehmet Zeki Aksoy… Macit Akgün... Burhan Karadeniz… Esen Aslan… Nesrin Teke… Bahattin Karakütük… Ersin Yıldız… Gurbetteli Ersöz… Metin Alataş… Mazlum Erenci… ve adını yazamadıðımız o güzel insanlar