Gerillaya yolculuktan izlenimler

Gerillaya yolculuktan izlenimler

Türkiye gündemi her zamanki gibi yine PKK, yine Kürt sorunu. Sorunun tartışılma boyutu daha farklı görünüyor. PKK’nin 34 yılını doldurup 35’inci yılına girdiði bu günlerde tüm Türkiye’nin hatta tüm dünyanın gündemi olan ve göz ardı edilemez güç olduðunu ispatlamış PKK’yi biraz daha iyi tanımak ve süreci PKK’lilerin nasıl yorumladıðını görmek için Medya Savunma Alanları diye tabir ettikleri alana gitmeye karar veriyorum.

Ýsteðimi söylediðim bir Kürt arkadaşım birkaç gün sonra Medya savunma alanlarına gitmek için hazır olmamı söylüyor. Büyük bir heyecanla hazırlanıyorum. Ve yolculuk başlıyor…

ASURÝLERÝN EN RAHAT YAŞADIÐI YER

Zaxo’dan sonra isminin Haftanin olduðunu öðrendiðim gerilla bölgesine doðru gidiyorum. Ovadan kuzey tarafındaki daðlar çok heybetli. Sol tarafta Türkiye topraklarındaki Cudi daðı ve o silsiledeki daðların zirveleri beyaza bürünmüş. Bu daðların her biri bir kartal yuvasını andırıyor. Beni Haftanin’e götüren arabanın şoförü köyleri Haftanin’de olan bir Asuri. Adı Ebu Petrus. Asurilerin PKK’ye nasıl yaklaştıklarını, PKK denetimindeki bir alanda yaşamın nasıl olduðunu soruyorum. Avrupa’da ve Güney Kürdistan’ın pek çok şehrinde Asurilerin yaşadıðını ancak hiçbir yerde bu kadar rahat ve güvenli bir yaşamın olmadıðını söylüyor. Ebu Petrus’un köyü hem hayvancılık, hem tarımla uðraşıyor. PKK’nin yaratmış olduðu güvenli ortamda hayvanlarını kendi başlarına bile araziye gönül rahatlıðıyla bıraktıðından bahsediyor.

HASAN VE BÝR TÜRKÝYE GERÇEÐÝ

Bizi orta boylu, esmer bir gerilla karşılıyor. Güler yüzlü. Ýsmi Hasan. Yoldan 15-20 dakikalık bir arazi yürüyüşüyle Hasan’ın kampına gidiyoruz. Kampta beş gerilla var. Ýki kadın üç erkek gerilla. Vakit öðle yemeði vakti. Menüde güzel yapılmış bir pirinç ve lezzetli bir kuru fasulye var. Yemekten sonra büyük bardakta ikram edilen tavşan kanı bir çayla, çevremdeki PKK’li gerillaları tanımaya çalışıyorum. Her biri oldukça kibar. Beni buraya kadar getiren Hasan’la sohbete başlıyorum. 1992’de PKK’ye katılmış. Dersim’de Kandil’de gerillalık yapmış. Yirmi yıllık bir gerilla! Mardin’in Dargeçit ilçesine baðlı Xelila köyünden. Babası faili meçhule kurban gitmiş. Hasan ise babasının tüm bu faili meçhul iddialarına karşı devlet güçlerince öldürüldüðünden emin. Yürütülen bunca Ergenekon gibi çete örgütlenmeleri davalarının Fırat’ın doðu yakasına geçmemesini, bölgede yapılmış cinayetlerin aydınlatılmamasını eleştiriyor. Türkiye’nin temel sorununun bölgede yaşanmış derin devlet-çete devleti çözmek ve bunun hesabının verilmesiyle aşılacaðını söylüyor. Türkiye’de Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa geçmişin aydınlatılması gerektiðini belirtiyor. Neden PKK’ye katıldıðını soruyorum. Varlıðının bile inkar edildiði bir yaşamda, kimliðinin yok sayıldıðı bir ülkede yaşam gerçeðinin deðişebilmesi için katıldıðını söylüyor. Neden silah diye soruyorum?

‘KCK’ DAVALARI ARDINDAN DAÐIN YOLUNU TUTMUŞ

Sozdar adında Kadın gerilla sohbetimize katılıyor. Sozdar Siirtli. Köyleri 1990’lı yıllarda gerillalara yardım ediyor bahanesiyle boşaltılmış. Ailesi ve tüm köyü metropollere göç etmek zorunda kalmışlar. Sozdar Metropol yaşamının toplum yaşamında kanser gibi olduðunu dile getiriyor. PKK ile yapılan savaş sonucu hem genel Türkiye’nin, hem de özelde bölgenin tüm sosyal yaşamı devlet tarafından bu savaşa feda edildiðinden bahsediyor. Hasan’a sorduðum soruya kendisi cevap veriyor. Hasan katıldıðı yıllarda silahsız bir çözüm ve mücadelenin imkansız olduðunu benim de biliyor olmam gerektiðini söylüyor. Kürt halkının temsilcileri oldukları için hem de resmi milletvekili olmalarına raðmen Hatip Dicle ve arkadaşlarının yıllarca cezaevlerinde tutulduklarını herkesin bildiðini söylüyor. PKK’nin strateji deðişiminden sonra kendisinin PKK’yi daha iyi tanıdıðını söylüyor. Kürt halkının hakları için pek çok legal kurumda çalışma yürüttüðünü ve KCK adında açılan davalarla orada çalışma şansının kalmadıðını, yakalanma emri çıktıktan sonra “Bu iş böyle olmaz!” dediðini ve gerillada, silahlı mücadelede karar kıldıðını söylüyor. Ve net söylüyor: Türkiye’de Demokratik-barışçıl mücadele ortamı yok!

MANEVÝ YANI AÐIR BASAN BÝR DÜNYA

Sohbetimiz ilerliyor. Uzun boylu gözlüklü bir erkek gerilla bize çay ikram ediyor ve sohbetimize katılıyor. Ýsmi Bawer. Ýsminin Türkçesi inanç-güven. Bawer Batmanlı 2000 yılında Dicle üniversitesi tıp fakültesine giriyor. Ana dilde eðitim istediði dilekçeyi üniversite rektörlüðüne verdiði için okuldan bir yıl uzaklaştırma cezası alıyor. Üç yıl tıp eðitimi görüyor. 2004 yılında PKK’ye katılıyor. Herkesin girmek istediði bir bölüme, olmak istediði bir mesleðe sahip olup yaşamını sürdürebilecekken neden PKK’ye katıldıðını şaşkınlıkla soruyorum. “Kapitalist yaşam içerisinde büyük bir anlam arayışı içerisindeydim. Okulu bitirsem bile bu sistemin bir parçası, ne kadar tersinden çaba göstersem bile sonuçta olan tüm kötülüklerin bir ortaðı olacaðımı düşündüm. PKK benim için ilkeleri, amaçları çok farklı olan, milyarların yaşamak zorunda kaldıðı Kapitalist sistemin dışında bir yaşam. Burada arkadaşlıklarımız çok farklı, burada toplumsal iş bölümümüz çok farklı. Herkes eşit. Sistemin yaratmak istediði maddi dünyaya inat burada manevi yanı aðır basan bir dünya var. Bireycilik yerine toplumsallık bizim yaşamımızın temel ilkelerinden biri” diyor.

SÜLEYMANÝYELÝ NUDA

Tam karşımda şimdiye kadar büyük bir dikkatle sohbetimizi dinleyen kadın gerillaya dönüyorum. Uzun boylu, kumral siyah gözleri ışıl ışıl parlıyor. Adı Nuda. Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinden beş yıl önce PKK’ye katılmış. PKK içinde Türkler, Kürtçe bilmeyen Kürtler de olduðu için kendini ifade edebilecek kadar Türkçe de öðrenmiş. Nuda bir genç kadın olarak geleneksel ilişkiler, toplumdaki kadının yerini içine sindiremediðini, bir kadın olarak adil, özgür bir yaşam arayışı sonucu PKK’ye katıldıðını belirtiyor. Güney Kürdistan’da Kürtlerin bir siyasal statü elde ettiðini ancak halen çok ciddi toplumsal sorunların olduðunu söylüyor. Güney Kürdistan’da bu sorunlardan kaynaklı yılda yüzlerce kadın intihar ettiðini belirtiyor. PKK içinde eski yaşamımla karşılaştırılmayacak kadar mutluyum diyor. Şimdi Ortadoðu ve Kürdistan hatta tüm dünya kadınları için PKK özgür bir yaşam alanı ve PKK’nin kadınların eski yaşamdan kurtuluş umudu olduðunu belirtiyor.

DAÐLARDAN ORTADOÐU’YA YENÝ BÝR YAŞAM YAYILIYOR

Ýlk günü Hasan adlı gerillanın komutasındaki kampta geçirdim. Son baharın soðuk günlerinde daðdaki ilk gecemi çok güzel bir uykuyla geçiriyorum.

Sabah kahvaltısında pul biber ve sarımsakla terbiye edilmiş zeytin, peynir ve sıcak bir çay var. Kahvaltıdan sonra yolculuðumun ikinci duraðına doðru yola çıkıyorum.

Ýkinci duraða doðru giderken iki genç gerilla bana öncülük ediyor. Yarım saat kadar ormanlık bir arazide yürüyoruz. Gerillanın kuralları gereði yürürken çok konuşmuyoruz. Yarım saatlik bir yokuş yukarı çıkıştan sonra uzun bir vadinin derinliklerine doðru aşaðı doðru iniyoruz. Ýnişe başlamadan önce aşaðıdaki vadinin ismini soruyorum. Pısaða vadisi diyor. Pısaða aşiretinin kaldıðı alanmış bu vadi. Ýniş bittiðinde Pısaða vadisi boyunca ilerleyen suyun kenarındaki patikadan yürüyoruz. Vadi yemyeşil. Kavak, çınar, söðüt aðaçları dışında şeftali, yabani armut, elma aðaçları ve üzüm baðları var. Kasım ayında olmamıza raðmen yabani armutlar ve üzümler halen aðaçlarda olanca canlılıðıyla durmaktalar. Vadinin iki yamacında yükselen daðlar çok yüksek ve sarp. Sol tarafımızda Haftanin alanının en yüksek daðlarından biri olan Hantur daðı yükseliyor. Uzun bir yürüyüşten sonra alanda konumlanmış PKK’li birliðe ulaşıyoruz. Yoruculuðuna raðmen bu yolculuk cennette olduðum hissini yarattı.

Öðle yemeðine doðru ulaştıðımız birlikte daha önceki duraðımızdaki gibi güler yüzle karşılandım. Bu sefer menüde yaz mevsiminde kendi bað ve bostanlarında yetiştirdikleri sebzelerin kurutulmuş haliyle yapılmış türlü ve bulgur pilavı var. Yine çok lezzetli bir yemek. Bu birliðin yaş ortalaması çok düşük. 18-20 yaşlarında 15-20 gençten oluşuyor. Yaşları genç olmasına raðmen yaptıkları yemeðin lezzetine şaşıyorum. Şehirlerde yetişen o yaşlardaki gençlerle kıyasladıðımda bu yaşta bu kadar güzel yemek yapabilmeleri dikkatimi çekiyor. Bu yemeði kimin yaptıðını soruyorum? 1.80 boylarında 18-19 yaşında sarışın bir genç gerillayı işaret ediyorlar ve ekliyorlar: “Gerillada tüm işlere birliðin her üyesi katılır. Yaşı, yetkisi ne olursa olsun. PKK yaşamında bir toplumsal birim olarak, askeri birim olarak kendi kendine yetebilen, kolektivizmin esas olduðu, doðayla barışık ve doðaya dayanan bir yaşam var.” Yaşamlarını gözlemlemeye çalışıyor, yaşamları hakkında sorular sorduðum PKK’lilerden birine son siyasal gelişmeleri nasıl deðerlendirdiðini soruyorum.

SURÝYELÝ BÝR TÜRKMEN

Kısa boylu esmer gerilla Suriyeli. Halep’in Ezaz kentinden. Türkmen. Adı Adil. On yıldır PKK’ye katılmış. Ortadoðu’da halkların özgürlüðünü, mutlu bir yaşamı PKK’nin kurabileceðini, katıldıðı dönem öncesinde Halep’te bulunan PKK kadrolarının yaşam duruşlarına bakarak anlamış ve katılmaya karar vermiş. O dönem hissettiði düşündüðü şeylerin şimdi Suriye somutunda ispatlandıðını bunun için mutlu olduðunu söylüyor. Suriye’de Kürtlerin yaşamış olduðu bölgelerde tüm farklı etnisiteleri de içine alan halk meclisleriyle yeni bir yaşam örüldüðünden bahsediyor. “Nasıl bu daðlarda bizim devlete ihtiyacımız yoksa orada da halk devletsiz bir yaşamı kuruyor.” Devlet olmadan olabilir mi? diye soruyorum. Hiç devletsiz bir yaşam düşünmemiştim. Adil, insan yaşamının, tarihinin son beş bin yılında devletin var olduðunu, bunun öncesinde devletsiz yaşamın milyonlarca yıl insan yaşamında hep var olduðunu, ayrıca yüzyıllardır da Ortadoðu ve dünyanın dört bir yanında dað başlarında, orman ve çöl kuytuluklarında toplumların devletsiz yaşadıðını söylüyor. “Tarihin devletli yılları insanın en acı yıllarıdır” diye ekliyor. Durup düşünüyorum, ülkemiz Türkiye’ye bakıyorum, Adil’e hak veriyorum. Bir Türkmen olarak bir Kürt partisi olarak tanınan PKK’ye katılım sebebini soruyorum. “PKK tüm insanlıðın özgür, mutlu yaşam umutlarının partisi, yaşanan gelişmelere bir bakarsanız PKK, ne bölge statükocu güçleri, ne de emperyalist güçler gibi davranıyor. PKK, Ortadoðu’da halklar ve özgürlük güçleri adına üçüncü bir seçenek olduðunu ispatlamış durumda” diye cevap veriyor.

Son olarak Halep ve Serêkani’de yaşanan çatışmalardan söz açılıyor. Ýngiltere’den PKK’ye katılmış, Ýngiltere’de sosyoloji bölümünü bitirmiş Azad sohbete katılıyor: “Bu çatışmalar, halka dönük bu saldırıların hepsinin arkasında başta Türkiye olmak üzere, pek çok güç var. Türkiye silahlı çete, mafya gibi güçlere yardımlar yaparak provokasyonlar yaratarak bölgede oluşacak demokratik bir ortamı, üçüncü çizginin yaşamsallaşacaðı, Kürtlerin statü elde edebileceði bir oluşumu engellemeye çalışıyor. Ayrıca Kürtlerin yıllardır yakalayamadıðı, ancak son yıllarda gelişen Kürt birliðini de bozmak için çok kirli oyunlar içine giriyor. Bazı güçlere para, bazı güçlere farklı vaatlerde bulunuyor. Bu kirli oyunların faturasını da Türkiye halklarına her gün televizyonlarda izlediðimiz zamlarla çıkarıyor.”

GERÝLLALARA GEÇMÝŞTEKÝ BAKIŞIM TEMELDEN SARSILIYOR

Türkiye’nin neden böyle bir şey yapabileceðini soruyorum. Ýran’ın Kirmanşah kentinden katılan Akif cevap veriyor. “Çünkü Türkiye devletinin kırmızı çizgisi ve politikasının temel yapı taşlarından biri Kürt karşıtlıðı. Halen mahkemelerde anadilde savunma hakkı, insanların en temel hakkı olan anadilde eðitimin yokluðunun 21. Yüzyıl insanlıðı için kabul edilemez olduðu bu politikaları Kürtlerin kabul etmeyeceðini” söylüyor. “Türkiye tüm devletlerarası ilişkilerini Kürt karşıtlıðı üzerine kurmuş ve bu Türkiye halklarını bataða sürüklüyor” diye ekliyor. Durup düşünüyorum. Ortadoðu’nun dört bir yanındaki ülkelerden PKK’ye katılmış gerillaların Türkiye ve Ortadoðu politikasını deðerlendirmelerindeki derinliðe şaşıyorum. Ülkemiz Türkiye’de üniversite gençlerinin, siyasetçilerin bile yaşadıðı apolitikliði daha iyi görüyorum. Bu dað başında insanların nasıl olur da tüm dünyayı takip ettiklerini, öyle söylendiði gibi cahil, kandırılmış, “haydi bir an önce barış olsun da evimize gidelim” diyen insanlar olmadıðını olanca yakıcılıðıyla hissediyorum. Geçmişteki PKK’li gerillalar bakışım temelden sarsılıyor.

PASTA VÝLLA’YI ARATMAYAN MUHALLEBÝ

Sohbetimiz devam ederken önümüze üzerine ceviz içi serpilmiş muhallebi tabakları iniyor. Ýstiklal Caddesi'ndeki Pasta Villa’daki muhallebiden daha lezzetli. Sohbetimiz hava kararıncaya kadar devam ediyor. Hava kararmaya yüz tutmuşken Camping çadırlarına benzer gerilla imkanlarıyla ince aðaç dalları ve naylondan yapılmış dört kişilik çadıra girerken gerilladaki yaratıcılıða şaşıyorum. Gözlerimi kaparken pek çok şaşırtıcı şeyi gördüðüm iki günü tekrardan ayrıntılarıyla düşünüyor ve tartışmaların aðırlıðı ve kapsamının beynimde yarattıðı yorgunlukla uykuya dalıyorum.

DEVAM EDECEK