Gazeteciler davası: Sizin suç dediðinizi ben borç olarak görüyorum

Gazeteciler davası: Sizin suç dediðinizi ben borç olarak görüyorum

Özgür basın davasında gazetecilerin siyasi rehin olarak tutulduðunu belirten avukatlar, iddianamenin iadesini ve müvekkillerinin serbest bırakılmasını istedi. Ýddianamede gazetecilere yöneltilen suçlamalara ilişkin Avukat Eren Keskin “sizin iddianamede suç olarak gördüklerinizi ben borç olarak görüyorum” dedi.

36’sı tutuklu 44 gazetecinin yargılandıðı özgür basın davasının ikinci gününde avukatlar taleplerine ilişkin konuşmalarını sürdürüyor. Duruşmanın öðleden sonraki oturumunda söz alan Av. Ercan Kanar, tarihi, stratejik bir dava ile karşı karşıya olunduðunu belirterek özellikle 2009 yılından bu yana mahkemelerin klişe kararlar verdiðini söyledi. Ýddianamenin ideolojik bir belge olduðunun altını çizen Kanar, "bu iddianame deðildir. Şoven, siyasi, ırkçı, bir belgedir" diyerek iddianamenin iade edilmesini istedi. Kanar, “Tüm KCK davalarında siyasetin yargı eliyle dizaynı söz konusudur. Düðmeye basılmış gibi, Diyarbakır ve diðer bölge Özel Yetkili Mahkemeleri'nde KCK davaları başlamasıydı bu dava olmayacaktı. Konjonktürel bir saldırı var ve bir zincir oluşturulmuş. Bu zincirin bir halkası olarak da halkın bilgilendirilmesine, muhalif basına darbe indirilmiştir" deðerlendirmesinde bulundu.

DEVLET APOLETLÝ BASIN ÝSTÝYOR

Ýddianamenin anayasada belirtildiði şekilde hazırlanması ve uluslararası hukuk bantlarına uygun olması gerektiðini vurgulayan Kanar, birçok ülkede halkın haber alma özgürlüðünün yasa haline getirildiðine dikkat çekti.

Kanar şunları kaydetti: “Savcı iddianamesinde gazetecileri hangi ilkeleri ihlal ettiðini bile saptayamamıştır. Bu davalar siyasi iktidarın eliyle açılmıştır. Kürt sorunu ile ilgili devletin cezalandırma yaklaşımını sergileyen iddianameler, halkı kamuoyunu kandırmaya çalışmaktadır. Devlet apoletli, yürütmeli basın istemekte. Bu dava Kürtlerin bilgiye ulaşmasını engellemek, Kürt halkının siyasi iradesini, Kürt basınını ortadan kaldırmak için açılmıştır. Ana akım medyada doðal olan herşey Kürt basının da illegal sayılmaktadır.”

Gazetecilerin haberlerinde kullandıkları “gerilla”, “Kürdistan” kelimelerini kullanmaları, sivil itaatsizlik, DTK haberlerini takip etmelerinin iddianamede suç unsuru olarak geçtiðini söyleyen Av. Kanar, iddianameyle Türk halkının da haber alma özgürlüðünün kısıtlandıðını söyledi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a ilişkin yazılanların ulusal basını da etkilediðini belirten Kanar, "bunlar siyasetin işi. Niye sizi baðlıyor savcı. Kan gölü devam mı etsin" diye sordu.

SÝYASÝ REHÝNELÝK DURUMU SONA ERSÝN

Ýddianamedeki bu durumun bir siyasi “rehin alma” durumu olduðunu ifade eden ve bu siyasi rehineliðin son bulmasını isteyen Av. Kanar, “Halkı bilgilendirme hakkı devletin tekelinde olamaz. Bu hak bizzat halkların kendisine aittir” diyerek aykırı delillerin dosyadan çıkarılmasını istedi. “Sanıklar özgür basında çalışma yürüttükleri için tutuklanmıştır. Ortaçað'daki Engizisyon zihniyetiyle tutuklama yapılmıştır. Derhal tutukluluklarına son verilmeli. Hukuka aykırı deliller de dosyadan çıkarılmalı" diye konuştu.

“Sizin iddianamede suç olarak gördüðünüz bir takım şeyleri ben borç olarak görüyorum” diyen Av. Eren Keskin ise, tutuklu gazetecilerden Yüksel Genç’i örnek verdi. “Türkiye devletini yönetenler daðdan inin diye sesleniyor. Yüksel Genç de bunlardan biridir. Barış Grubu ile Türkiye’ye gelmiştir, gazetecilik yapmaktadır. Ve bugün KCK’den yargılanmaktadır. Türkiye çok totaliter bir devlet yapısına sahip. Basın dahil her kurumu devlete benziyor. Totaliter yapı çok tehlikelidir” diye konuştu.

BÜYÜK PARALARLA DEÐÝL CESARETLE HABER YAPTILAR

Yargılanan gazetecilerin büyük paralar alarak deðil büyük cesaretle suçlanmayı da göze alarak haber yaptıklarını vurgulayan Keskin, Pozantı Cezaevi köy yakma haberlerini örnek gösterdi. yaptıkları haberlerden örnekler sunan Keskin, “Bu haberleri kimse bilmez, yazmaz ama buradaki gazeteciler suçlanmak pahasına, her şeyi göze alarak yazarlar. Burada Kürt olma yargılaması var. Bizim deðil devletin kafası karışık. Dolayısıyla bu iddianame hukuksuzdur ve iddianamenin iadesi gerekir” dedi.

Av. Cem Gök ise, kovuşturma ile ilgisi olmayan ve özel olan telefon görüşmelerinin dosyadan çıkarılmasını istedi. “Ýsmail Yıldız’ın ailesi ile yaptıðı özel görüşmeler vardır. Bunların dosyada yer alması özel hayatın gizliliði ilkesine aykırıdır. Şayet mahkeme bunları dosyadan çıkarmazsa suç işlemiş olacaktır” dedi.

MAHKEME AVUKAT DOÐAN’A SÖZ HAKKI VERMEDÝ

Yapılan aramalar sonucu “suç” olarak görülen kitapların bulundurulmasının suç olmadıðını belirten Av. Gök, bu kitapların da dosyadan çıkarılmasını istedi.

Avukat Baran Doðan da usule ilişkin taleplerini belirtmek üzere söz istedi. Ancak mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, Doðan’ın dün iki kez konuştuðunu belirterek, "Söz hakkı vermiyorum" dedi. Diðer avukatlar, karara itiraz ederek, bütün avukatlar olarak iş bölümü yaptıklarını, iddianamedeki usulsüzlüklere dair herkesin ayrı ayrı hazırlık yaptıðını söyledi. Doðan’a söz hakkı verilmemesine tepki gösteren avukatlara Alçık’ın “mahkemeyi germeyin” yönünde sözler sarf etmesi üzerine salondakiler alkışlarla protesto etti.

Duruşmaya ara veren Mahkeme heyeti aranın ardından duruşmaya yarın devam edileceðini açıkladı.