Gasp edilen TV'ler peşkeş çekiliyor

AKP hükümetinin gasp ettiği İMC TV ve TV10'un varlıkları satışa çıkarıldı. Üstelik dava süreci sonuçlanmadan ve el konulan malzemelerin mülkiyeti dikkate alınmadan.

KHK ile kapatılan basın-yayın kurumlarının mal varlıklarının satışa çıkarılmasına tepkiler gecikmedi. Yaşananları, "skandal, keyfilik, prosedür tanımamazlık" şeklinde niteleyen İMC TV Genel Koordinatörü Eyüp Burç, “Devlet gasp yapmıştır” dedi.  TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin ise “Alevi toplumunun emeği yandaşlara peşkeş çekildi” dedi.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan TV10 ve Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı bir komisyonunun hazırladığı listeyle yayınlarına son verilen basın-yayın organlarının demirbaş ve lisanslarını satışa çıkardı. 5 Eylül ile 10 Ekim arasında ihale yoluyla satışa çıkarılacağı duyurulan kanalların yöneticilerinden de tepkiler gecikmedi. İMC TV Genel Koordinatörü Eyüp Burç ve TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, yaşanan gelişmeleri hukuksuzluk ve gasp olarak değerlendirdi.

YANDAŞLARA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR

Bir televizyon kanalının alınmasının milyonları bulduğunu söyleyen TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, TV10'nun çok komik rakam karşılığında satışa sunulduğunu ve yandaşlara peşkeş çekildiğini ifade etti. Büyükşahin, "Bir lisans bedeli bile tek başına ciddi bir rakam. Bizim sadece Türksat'ta 250 bin liraya yakın bir depozitomuz var ama hem mal varlığımız hem lisansımız hem de Türksat'taki bekleyen depozitomuza biçilen rakam 246 bin lira olmuş. Alevi toplumunun kendi lokmalarıyla, emeğiyle yarattığı, ortaya çıkardığı kurumu kendi yandaşlarına peşkeş çekiyorlar" sözleriyle tepki gösterdi.

YANDAŞLARINA YENİ ALAN

Büyükşahin, verilen kararın altında iki şeyin yattığını belirtti:

* Toplumun sesi kulağı olan, sorunlarını, ihtiyaçlarını bir şekilde kamuoyu gündemine alan medya kuruluşlarını kapatıyorlar.

* Kendi yandaşlarına yeni alan açıyorlar. Bin bir emekle ortaya çıkan bu kurumları kendi yandaşlarına peşkeş çekip kendi medya dünyalarını yaratıyorlar.

Veli Büyükşahin, "Kendi dışındaki bütün farklılıkları; Alevileri, Kürtleri, emekçileri, kadınları, yoksulları tümden reddeden bir rejimin oluşturduğu düzenin içinde yaşıyoruz" dedi.

SKANDAL İÇİNDE SKANDAL

İMC TV Genel Koordinatörü Eyüp Burç ise İMC'ye ait olduğu belirtilip satışa sunulan malların anlaşmalı oldukları JAN Prodüksiyon’a ait olduğunu hatırlatarak, alınan satış kararını "skandal" ve "gasp" şeklinde nitelendirdi. Burç, şunları söyledi:  "Bu bir skandal, keyfilik, gözü dönmüşlüktür. Bu bir kural, kaide, prosedür tanımamazlıktır. Devlet için en büyük ayıptır. Skandal içinde başka bir skandal daha var. O da Reuters'a ait ekipmanların da listelerin satışa sunulmasıdır. TMSF'nin hazırladığı liste üzerinde Reuters'a ait olduğu yazılmasına rağmen ekipman ve mallar satışa sunuluyor. Bir başka mesele, İMC'nin malı dahi olsa bu mallar listelenip satılamaz, ihaleye çıkarılamaz. Çünkü İMC ile ilgili dava sürüyor. Buna el konulup satılması da yine hukuka, prosedüre aykırıdır."

AİHM, MAĞDURİYETLERİ ARTTIRDI

Son dönemde katlanarak büyüyen mağduriyetlerin sorumlusu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni (AİHM) gösteren Burç, AİHM'in OHAL Komisyonu bahanesiyle başvuruları geri çevirmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Burç, şöyle devam etti: "AİHM pası Türkiye'ye atarak mağduriyetlerin büyümesine yol açtı. Türkiye'de iç hukuk yolları açık olsa bile işlemiyor, çünkü Türkiye'de bir hukuk sorunu, kendi koydukları yasalara bile uymama durumu var. AİHM, bütün bu iç hukuk yolları bitirilmeden mağduriyetlerin büyümesini engellemek için bu davalara bakabilmeliydi. İyi biliyoruz ki, 90'larda Kürdistan'da uygulanan bazı uygulamalarda iç hukuk yolları bitirilmeden davalara bakılıyordu. 90'ların süreci bugün de geçerlidir."

ENGİZİSYON MANTIĞI VAR

Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü ötesinde düşünce özgürlüğünün de tehlike altında olduğunu kaydeden Burç, son olarak, şunları söyledi: “Düşünce tahribatı, engizisyon sürecidir. Baştan sona kadar bütün devlet kurumları, sözüm ona hukuk ve adaleti sağlamakla görevli kurumların hepsi engizisyon mantığı içerisinde davranıyor. Bir Ortaçağ hukuk mantığı hakim. Bırakın düşünce ve ifade özgürlüğü konusunu, düşüncenin ikrarı bile gündeme gelmiştir."