Galip Ensarioğlu’nun ‘Beyaz Toros’ yolculuğu…- Amed Dicle
AKP’nin Diyarbakır’daki son umudu Galip Ensarioğlu, geçmişi ve bugünkü siyasi duruşuyla irdelenmesi gereken bir şahsiyet!
AKP’nin Diyarbakır’daki son umudu Galip Ensarioğlu, geçmişi ve bugünkü siyasi duruşuyla irdelenmesi gereken bir şahsiyet!
AKP’nin Diyarbakır’daki son umudu Galip Ensarioğlu, geçmişi ve bugünkü siyasi duruşuyla irdelenmesi gereken bir şahsiyet!
Soyadını taşıdığı ailenin birçok ferdi bile, bugün bu şahısla anılmak istemiyor.
Ensarioğlu enteresan biridir ve her devirde, herkesle ‘iş tutabilmiştir.’
1990’lı yılları hatırlayın.
Çiller’in başbakan, Ağar’ın bakan olduğu zamanlar. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım bölgede kelle avcılığı yapıyor, JİTEM karargahı işkence tezgahlarında insan öğütüyor.
İşte bu zulüm zamanlarında, bugün liberal-demokrat diye ekrandan ekrana koşan Ensarioğlu, DYP Diyarbakır İl Başkanı'ydı.
DYP iktidar partisiydi ve her binasının önünde mutlaka birkaç ‘Beyaz Toros’ beklerdi.
O yıllarda Diyarbakır’da yaşayan herkes, Ensarioğlu’nun İl başkanlığı yaptığı DYP’nin önündeki ‘Beyaz Toros‘ garajına tanıktır.
Tanıklık deyince; Ensarioğlu’nun Çiller’e bölgedeki etkin demokratları, muhalif siyasileri ve işadamlarını hedef gösterdiği, Diyarbakır otellerinde Ağar’a elleriyle hizmet ettiği anlar da pek çok kişinin belleğinde.
Galip Ensarioğlu, o kötü yılların günahkarıdır ve devletin ‘Beyaz Toros’ ile anıldığı zamanlarda, iktidarın Diyarbakır’daki eli, kolu olmuştur. Birçok adrese ‘Beyaz Toros’ yollamış, JİTEM’e ‘adres göstermiş’ bir ‘devlet elemanı’ toplumun hafızasında yer edinmiştir…
***
Derken gün geldi, devran döndü, sahaya yeni adamlar, yeni takımlar girdi…
Eski ekip dağıldı ve Ensarioğlu ortada kaldı.
İşte tam böylesi bir ‘ortada kalmışlık’ta sahte rapor alarak askerlik yapmadığı ortaya çıktı ve 2005 yılında 2 ay cezaevi yattı.
Sahte rapordan dolayı içeri atılınca yeni muktedirlere biat etmeye karar verdi ve yeniden sahneye çıkmanın yollarını aradı…
Ancak yeni dengelerin arasında ayakta durmak zordu ve yolunu bulmak için epey bir çabaladı.
Bir yandan Dicle Üniversitesi'nin ‘cemaatçi’ rektöründen ihale almak için cemaatin kapısını, diğer yandan ihale kapmak ve milletvekilliği koltuğuna yaklaşmak için AKP'nin kapısını tıklatmaya başladı.
Siyasette alan bulunca, yüksek rakamlı ihaleleri alması kolaylaştı. İhale kaptıkça da, siyasi dilini yeni dönemin iktidarına uyarladı.
Artık yeni bir görevi vardı: 'Bölgeden biri' olarak TV stüdyolarında arz-ı endam eylemek ve AKP’nin ne kadar 'iyi', Kürt hareketinin ne kadar 'kötü' olduğunu anlatmak!
Ama kimse kendisine şunları sormadı: Madem öyle, o zaman niye Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olmak için, dönemin DTP yönetimine defalarca başvuru yaptın? DTP olmadı neden PKK’den bu konuda ricacı oldun? Bugün ‘HDP, PKK ile arasına mesafe koysun’ diyen sen o dönem neden PKK yönetimine ‘DTP’li arkadaşlara söyleseniz ben ticaret odası başkanı olayım, Dicle Belediye Başkanlığı seçimlerinde de onları destekleriz’ dedin?
Yarın öbür gün bu görüşmelerin ses kaydı çıkarsa, belki de diğer partilisi gibi "Ses benim, düşünce benim değil" veya "Cahiliye dönemim" diyecektir.
Ayrıca, Roboski katliamının hemen ardından çıkıp ‘öldürülenleri’ suçlaması, 5 Haziran’da HDP Diyarbakır mitingine yönelik bombalı saldırıdan sonra IŞİD’e tek kelime edemeyip HDP’yi suçlaması, 10 Ekim Ankara katliamında yine HDP’yi suçlayarak IŞİD’in yanında yer alması… Bunlar Ensarioğlu’nun nasıl bir ‘görev adamı’ olduğunu gösteriyor.
Neyse, aslında mevzumuz bu değil. Sadece bir geçmiş hatırlatması yapmak istedik, çünkü bugünü kavramak dünü anlamaktan geçiyor. Fakat hazır söz açılmışken, bu JİTEM sempatizanının siyaset sahnesinde olmasına zemin sunmuş kimler varsa, bir ah işitmeyi hak ediyordur, deyip konuyu kapatalım.
Bugüne geçmeden önce iki hatırlatma: Dünyanın gördüğü en büyük zalimlerden olan Hitler bile, ‘mezarlıklara ve kiliselere dokunmayın’ demişti, bugün Erdoğan her gün Kürtlerin mezarlıklarını hedef gösteriyor.
Bunun Ensarioğlu ile ne ilgisi var diyeceksiniz
Var...
Çünkü bizzat Ensarioğlu son 3 aydır katıldığı her televizyon programında, mezarlıkları hedef gösterdi ve PKK gerillalarına ait mezarların yıkılmasında başrol oynadı.
"PKK, mezarlıklarda gümrük ve mahkeme kurdu" diye bir yalan üretti ve bunun yaygınlaştırıcısı oldu.
Saray’dan aldığı emirle önce algı manipülasyonu yaptı, sonra bunu yöneticisi olduğu iktidar partisinin kararı haline getirip onlarca mezarlığın yıkılmasına sebep oldu.
Onu sayesinde Kürdün ölüsü bir kez daha öldürüldü.
Mezarlıklardaki mescitler, abdesthaneler, müzeler, cemevleri yıkıldı.
Mezar taşları paramparça edildi.
Kürt gençlerinin ebedi istirahatgahlarına 'sözde mezarlık' olarak değersizleştirilmeye çalışıldı.
Başkanı olduğu siyasi parti binasını JİTEM merkezi yapan, sahte rapor hazırlayıp askerden kaçan, ticaret odası başkanı olmak için PKK’ye yalvaran ve bunu belli ki unutan, vekil olmak ve kalmak için Saray soytarılığına soyunan Galip Ensarioğlu siciline yeni suçlar ekledi: Mezarlıkları hedef göstermek ve sırf orada yatan PKK’li diye mezar bombalanmasına sevinecek kadar alçalmak.
Ve 1 Kasım seçimlerinde Ensarioğlu, AKP'nin Diyarbakır'dan birinci sıra adayı. Bilinmelidir ki, ona verilen her oy mezarlıkların yıkılmasına alkış tutmaktır.
Mezarların yıkılmasına seyirci kalanların, ‘sözde’ diyenlerin ise günahı boynuna...