Eyüp Can’ın kampanyası - Erdal Er

Eyüp Can’ın kampanyası - Erdal Er

Timur Kuran, ‘Yalanla Yaşamak’ isimli kitabında ‘Devletin misilleme yapmasından korkanlar düşündüklerini söylemekten, resmi politikalara ilişkin kuşkularını dışa vurmaktan, reform isteklerini dile getirmekten kaçınırlar. Bunun yerine devletin hoşuna giden resmi görüşleri dile getirir, gerçek düşüncelerini saklarlar’ diyor. Kuran, ‘Tercih çarpıtması ve yalanla yaşamak budur’ diye de ekliyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toplumla ilişkisi yalan üzerine kurulu. Devletin yüksek çıkarları için toplum daima susturuldu veya devlete uyumlu tercihlere zorlandı. Bu politikalara karşı duranlara da şiddet kullanıldı ve toplu katliamlara başvuruldu. Bu utanç verici politikadan halen vazgeçilmiş deðil. Üstelik bunu sadece devlet yapmıyor. Durumdan vazife çıkaran egemen basın yayın organları, devlet güdümünde olan 'sivil toplum örgütleri', devletin suyunu içmiş bazı aydınlar da, benzer rolü üstleniyor.

FETULLAH GÜLEN’ÝN DUASINI ALAN ZAT

Radikal Gazetesi ve gazetenin yayın yönetmeni Eyüp Can da, bu tabloya dahil.

Eyüp Can, Aydın Doðan tarafından grubu üzerindeki Erdoðan+Gülen baskısını hafifletmek için Radikal'in başına getirilmesine razı olduktan bu yana tam da Timur Kuran’ın dediði gibi ‘tercih çarpıtması’nda bulunuyor ve topluma ‘yalan’ söylüyor. Bunu da Kürt meselesi üzerinden yapıyor. Belli ki Kürt halkının haklı mücadelesi en az devlet kadar Eyüp Can'ın da canını sıkıyor.

Eyüp Can 'Amerika görmüş, Fetullah Gülen’in hayır duasını almış' bir zat. Doðan Grubu'nun 'sol tandanslı gazetesi' Radikal’in başına getirildiðinde, bunun iyiye işaret olmadıðı sadece tahmin edilmiyor; sonuçları da öngörülüyordu.

Gazeteye çekilen operasyonla işe imaj düzeltmeyle başlandı. Şekli deðişim için gösterişli reklamlarla start verildi. Gazete, 17 Ekim 2010'da tabloid boyda çıkmaya başladı.

500 BÝN RADÝKAL ARANIYOR KAMPANYASI

Ardından 'Savaşma Konuş Diyen 500 Bin Radikal Aranıyor' kampanyası başlatıldı. Kulaða hoşgelen ‘savaşma konuş’ vurgusunun büyük bir tuzak ve yalandan ibaret olduðu sonraki günlerde görülecekti. Kampanyanın asıl amacının savaşa son vermek olmadıðı, Kürt halkının haklı, meşru mücadelesini gölgelemek, itibarsızlaştırmak, hükümete nefes kazandırıp, PKK üzerinde baskı kurmak olduðunu gazetede yer verilen (bazı iyi niyetlilerin de içinde yer aldıðı) yazılardan biliyoruz. Eyüp Can’ın PKK üzerinde baskı kurması için hükümet yararına aradıðı '500 bin radikal'in akıbetinin ne olduðu bilinmiyor. Kampanya başlamamış gibi bitti.

Eðer kampanyanın amacı iyi polis oyunu üzerinden PKK’nin mücadelesini devletin kirli, kanlı yüzüyle eşitleme olmasaydı; kampanyada 'devlet inkâra son versin, Kürtlerin demokratik haklarını tanısın' talebi dile gelir, deðil 500 yüz bin 15 milyon radikal bulurdu. Tren, o zaman rayların üzerinde kalır ve devrilmezdi. Zira devletin Kürt inkârı son bulduðunda savaşın nedenleri ortadan kalkacaktı. Ýnkâr son bulmadan direnişin son bulması ve dolayısıyla PKK’nin silah bırakması düşünülemez.

KAMPANYA ADI ÇALINTI

Ýlk kampanyasında başarılı olamayan Eyüp Can şimdi de Kürdistan’da yakılan okullara karşı 'okulumdan elini çek' kampanyası başlatmış.

Tabii, kampanyaya verilen isim çalıntı. Ýsim ilk olarak, ‘AKP okulumdan elini çek’ adıyla Kartal Zekeriya Güçer Ýlköðretim Okulu velilerinin, 4+4+4 sistemine ve okullarının Ýmam Hatip Ortaokulu’na dönüştürülmesine karşı başlattıkları kampanyada kullanılmıştı.

AKP hükümetinin asimilasyoncu eðitim politikası ve Fetullah Gülen’in okullardaki egemenliðine karşı başlatılan bu kampanya halen devam ediyor. Eyüp Can yönetimindeki Radikal gazetesinin bu ismi seçerken bu kampanyalardan habersiz olması düşünülemez. Burada açıkça aynı isim kullanılarak Erdoðan ve Gülen’e karşı başlatılan kampanyalar etkisiz kılınmak, bu kampanyaların PKK’ye karşı başlatıldıðı algısı yaratılmak isteniyor. Bir taşla iki kuş…

ANADÝLDE EÐÝTÝM TEMEL HAKTIR

Kürt inkârının, asimilasyonun, bunların yol açtıðı savaşın ve Erdoðan’ın en son ‘anadilde eðitim hak deðil’ açıklamasını sorgulama ihtiyacı hissetmeyen Eyüp Can, işte bu yeni kampanya ile ‘tercih çarpıtması’nda bulunuyor. Algı yaratma-yönetme üzerine kurulu kampanyasını güçlendirmek ve meşruiyet kazandırmak için de tıpkı ‘Savaşma konuş’ kampanyasında olduðu gibi, yine bildik bir numaraya başvuruyor. Sivil toplum örgütlerinin ve kamuoyunca tanınan Tarık Akan gibi ulusalcı kimselerin görüşlerine yer veriyor.

ÝSMAÝL AKBULUT: SÖYLEDÝKLERÝM ÇARPTILMIŞ

Gazete, 13 Ekim 2012'de Colemerg’te bazı sivil toplum örgütleri ve şahsiyetlerin açıklamalarını ise çaðdaşlık, eðitim, aydınlık gibi kavramlar üzerinden çarpıtarak vermiş.

Bunlardan biri de ÝHD Colemerg Ýl Başkanı Ýsmail Akbulut’tu, Akbulut’a açıklamalarının içeriðini sordum; gazetenin görüşlerini çarpıttıðını söyledi. "Okul yakmalara karşı olduðumuzu söyledim ancak anadilde eðitimin verilmesi gerektiðini, bundan hükümetin sorumlu olduðunu da söyledim" dedi. Ancak bu görüşleri gazetede yer almamış.

Özet olarak 13 Ekim tarihinde gazetede görüşlerine yer verilen Pelin Batu, Derya Alabora gibi isimleri saymazsak söz konusu zatların çoðu kampanyayı desteklediðini, eðitim yuvası yakmanın ilkellik olduðunu buyurmuş!

Çaðdaş Türkiye’nin çaðdaş yüzü bu zatlar, Kürt çocuklarının anadillerinin yasaklanmasının utancını yaşayacaklarına, Türk devletinin yasaðını savunuyor. Eyüp Can da, gazetesinde buna öncülük ediyor.

ASÝMÝLASÝYON SOYKIRIMDIR

Birleşmiş Milletler (BM) asimilasiyonu 'soykırım' olarak tanımlar.

Erdoðan da birkaç yıl önce Almanya’da, asimilasyonun 'insanlık suçu' olduðunu söylemişti.

‘Çaðdaşlıðın yüzü’, ‘eðitim yuvası’ denilen o okullarda Kürt çocuklarına eðitim deðil soykırım uygulanıyor, insanlıða karşı suç işleniyor.

Bu doðru mu?

Doðru.

Eðer bu doðruysa her gün milyonlarca öðrenciye anadillerini unutturup ‘Türküm doðruyum, varlıðım Türk varlıðına armaðan olsun’ dedirten, soykırım ve insanlıða karşı suç işleyen zihniyete karşı her türlü mücadele hak ve meşrudur.

Kürt çocuklarının varlıðı Türk varlıðına armaðan olmamalı. Türk çocuklarının da varlıðı başkalarına armaðan olmamalı. Ancak eşit yurttaş olduðumuzda barış saðlanır. Bu da Kürtlerin haklarının tanınmasından geçer.