Erdoğan Avrupa’da yeni cinayetler peşinde!

MİT’in hedefinde olan Avrupa’da yaşayan Kürt siyasetçiler, Erdoğan’ın topyekûn Kürt halkını hedef aldığı vurgusunda bulunarak, "Bunun bir parçası da, Avrupa’da siyaset yapan Kürt siyasetçileri olarak biziz” dediler.

Türkiye’de siyaset imkanı bulamadıkları için çeşitli tarihlerde Avrupa’ya gelmek zorunda kalan ve aralarında eski milletvekili, sivil toplum örgüt temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda Kürt siyasetçi, Türk Milli İstihbarat Örgütü’nün (MİT) hedefinde. 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te katledilen PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, KNK üyesi Fedan Doğan ve Kürt gençlik hareketinin üyelerinden Leyla Şaylemez ile ortaya çıkan tehlike devam ediyor. Her gün deşifre olan yeni bir MİT elemanıyla bu tehlikenin boyutları bir bir ortaya çıkıyor. İddialara göre, Avrupa’nın birçok ülkesinde ekipler halinde hareket eden MİT elamanlarının hedefi; Remzi Kartal, Zübeyir Aydar, Yüksel Koç, Sevahir Bayındır.

Hamburg’da geçtiğimiz günlerde yakalanan Mehmet Fatih Sayan’ın üzerinden çıkan belgeler ile Mustafa Karataş isimli bir kişinin MİT yöneticileriyle yaptığı görüşmelerin ses kaydının ortaya çıkması bu iddiaları doğruluyor.

MİT’in hedefindeki Kürt siyasetçilerden Remzi Kartal, Zübeyir Aydar, Yüksel Koç ve Sevahir Bayındır, ANF’ye konuştu. Kürt siyasetçiler, kendilerine yönelik saldırı planlarının Erdoğan’ın Kürtlere yönelik topyekûn bir saldırı planın parçası olduğunun altını çizdiler, “Avrupa’da bizlere yönelik saldırı planlarının mimarı Erdoğan’dır. Bütün ekipler Erdoğan’a bağlı birimler tarafından yönetiliyor. Amaç mücadelemizi geriletmektir” vurgusunda bulundu. Kürt siyasetçiler, Avrupa devletlerini de bu girişimlere göz yumdukları için eleştirdiler, önlemlerini arttırmasını istediler.

AYDAR: BU SALDIRILAR ELÇİLİKLERDE PLANLANIYOR

KNK Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Türk devletinin kendilerini hedef almasının altında, Kürtleri yok etme politikalarının olduğunu belirterek, "Türk devleti, Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı vahşi ve ahlaksızca bir savaş yürütüyor. Kürdistan’da şehirleri yıkıyorlar, günahsız insanları yakıyorlar. Kürdistan’ı bombalıyorlar. Bu çerçevede de Avrupa’da Kürt siyasetçilere suikast yapmak istiyorlar. Bu saldırılar, AKP ile başladı. Çünkü AKP öncesi hükûmetler, hiçbir zaman Avrupa’da sivil Kürt siyasetçilere yönelik bu tür girişimlerde bulunmadılar. Ancak Erdoğan’da ölçü ve hukuk yok. Hile ve kuralsız siyaset yapıyor” dedi.

“Bu suikast saldırıları 2011 yılından itibaren başladı. Biz o yıllarda bazı istihbaratlar aldık. Avrupa’ya bize saldırmak için kontra ekiplerinin geldiğini öğrendik” diyen Aydar, bazen tedbir aldıklarını, bazen de ihmalde bulunduklarını söyledi. Aydar, devamla şunları belirtti: "Bunun bedelini ağır ödedik. İşte Paris katliamı gerçekleşti. 2013 ile 2015 yılında yaşanan süreçten dolayı bu saldırılar durdu. Ancak bu timler uyudu, yeraltına çekildi. Sürecin bozulmasının ardından bu timler tekrar harekete geçti. Bunlardan bazıları tutuklandı, ses kayıtları çıktı. Bu ses kayıtlarında 4 kişinin ismi geçiyor. Bunlar arasında benim de ismim var. MİT yöneticisi, nokta atışı yapmak için son 3 saat içerisinde bilgi istiyor. Bu da olayın ciddiyetini ortaya koyuyor aslında. Biz daha önce Avrupa devletlerine söylüyorduk ama inanmıyorlardı. Şimdi ise bu söylediklerimiz bir bir ortaya çıkıyor.”

AVRUPA ÜLKELERİNE UYARI

Avrupa devletlerini ilgisizlikle eleştiren Aydar, “Biz Kürtler ve hareket olarak tedbirlerimizi alıyoruz ama Avrupa devletlerinden de taleplerimiz, bu ilişkileri ortaya çıkarması gerekiyor. Türkiye, Paris’te bir cinayet işledi, her şey açık olmasına rağmen Fransa devleti sessizliğini koruyor. Katil olarak ismi geçen kişinin ölümü ile sonlandırılmak isteniyor. AB ve Fransa sessiz kaldı. Biz şu anda uyarıyoruz onları: O zaman yaptıklarını şimdi yine yapmak istiyorlar. Tedbir alınmalı. Eğer Fransa o zaman gereken tepkiyi gösterseydi, Türkiye şimdi bize karşı MİT faaliyetlerini yürütmezdi” şeklinde konuştu.

Türk MİT’inin başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesini üs olarak kullandığını ifade eden Zübeyir Aydar, şöyle konuştu: "Bunların başında da Almanya geliyor. Hollanda, Belçika, Fransa ve İskandinavya ülkeleri de birer merkez. Bu faaliyetler de elçilik ve konsolosluklarda yapılıyor. Diplomat olarak gelenler ve sırf bu işi yapan birimler var. Bunlar özel kuvvetlerdir. Kontra faaliyetleri yapıyorlar. Bütün bu işlerin planlaması da Saray'dan yapılıyor. En son talimat da ondan çıkıyor. Ancak bütün bu yaptıkları da boşunadır. Belki bizim zafiyetimizden dolayı bizlerden birini vurabilirler ama sonuç alamazlar. Bizi daha keskinleştirir ve mücadeleye bağlar.”

KOÇ: ELİMİZDE BİLGİ VE BELGELER VAR

MİT’in hedefindeki diğer bir isim de, KCDK-E Eş Başkanı Yüksel Koç. Koç, Erdoğan’ın Avrupa’daki Kürt siyasetçilerine yönelik, "Bölücüler ve vatan hainleri Avrupa’da faaliyet yürütüyorlar. Türk gençleri orada ne yapıyor” sözlerini hatırlatarak, şöyle konuştu: "Bu talimatı alan Türk gençleri ve konsolosluklar, uyuyan hücreleri harekete geçirdi. Burada Anadolu Ajansı başta olmak üzere yandaş medya da Kürt siyasetçileri hedef gösteren yayınlar yaptı.

Elimizdeki bilgi ve belgelere göre, bu planın iki ayağı var. Birincisi, Türkiye’den bir ekibin gönderilmesi. İkincisi de, burada yaşayan Türklerden bir ekip oluşturulmuş. Burada da konsolosluklar şu anda MİT ve ajanların merkezi olarak görev yapıyorlar. Diplomatik pasaport zırhlarına bürünerek, bu faaliyetleri yapıyorlar. Bununla da yetinmeyen Erdoğan, palamiliter bir yapı oluşturmuş. Bu örgüt Kürt siyasetçileriyle birlikte Avrupa’ya gelmek zorunda gelen muhalifleri de hedef alıyor. Fransa, Almanya’da ele geçen ajanların üzerinde çıkan bilgi ve belgelere bakacak olacaksak, bunlar, cinayet planları yapıyorlar. Bütün bilgi ve belgeleri yanyana getirdiğimizde böyle bir sonuç çıkıyor. Hem de öyle böyle değil. Çok planlı ve sistematik bir örgütleme tarzıyla. Zaten en son Hamburg’da Mustafa Karataş’ın ses kaydıyla da bu bizi doğruluyor. Bunları organize eden de bir 'beyefendi' var. Kaynaklarımız da bunu doğruluyor. Üst bir ekip var ve birde alt birimler. Bunlar Avrupa’yı bölgelere ayırmışlar. Hedefleri de, Kürt siyasetçileri, kurum temsilcileri ve bilinen isimlerin listesini çıkarıp, infaz etmektir. Geçen yıl bize 3 infaz timinin Almanya’ya geldiği bilgisi ulaştı. Bunlar ayrı ayrı bölgelere konumlandırılmışlar. Bunlar direkt Erdoğan’a bağlı mekanizmalarla çalışıyorlar. Yine Almanya Federal Savcılığının bilgilerine göre Koblenz’de yakalanan Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun üzerinden çıkan belgelerde hangi kurumun, siyasetçinin takip edildiği ve bilgiler listesi çıktı. Çünkü Gergerlioğlu bunu organize eden isimlerden biriydi, o dönemde.”

EMİR-KOMUTA ZİNCİRİ VAR'

Yüksel Koç, MİT’in elinde Avrupa’da yaşayan Kürt siyasetçi, Türkiyeli demokrat, muhalif, aydın olmak üzere kabarık bir liste olduğunu ve bunu Almanya’nın bildiğini ifade ederek, Almanya’nın listeyi kendilerine vermediğini söyledi.

Koç, Avrupa devletlerini de eleştirerek, "Şu anda yapılan davalar daha çok bireysel şeklinde yürütülüyor. Bu büyük bir hata ve yanlıştır. Bize göre bütün davaları birleştirilmeli ve yargı sürecini başlatmalı. Çünkü bunlar bir koordineli şeklinde çalışıyorlar. Organize eden ekip, istihbarat toplayan ekip ve infaz edecek ekip. Bu gruplar bir emir ve talimat zinciri içerisinde çalışıyor. İşte Mehmet Fatih Sayan’ın üzerinde çıkan belgeler, Fransa’da yakalanan başka bir isim, yine Hamburg’daki Karatay’ın ses kayıtları bize bunu gösteriyor. Ama Özellikle Almanya'nın bu davaları birleştirmeyerek ayrı ele alması düşündürücüdür” diye konuştu.

KARTAL: ERDOĞAN PANİK İÇİNDE

KONGRA-GEL Eş Başkanı Remzi Kartal da, kendilerine yönelik saldırı planlarının Kürdistan’daki savaşın bir parçası olduğunu ifade ederek, “Bize yönelik saldırı planları Türk devleti ve Erdoğan hükûmetinin halkımıza karşı topyekûn bir savaş ile ilintili bir durumdur. Yani devlet halkımızın iradesini ve moral değerlerini ortadan kaldırmak için her türlü kirli ilişkiler içerisine giriyor. Böyle bir süreçteyiz. Cizre, Sur, Silopi Şırnak ve Gever’deki katliamlar, gerillaya yönelik operasyonlar, siyasi partiye yönelik yürütülen politikalar ile birlikte Avrupa’da da Kürt siyasetçi ve kurumlarına yönelik bir şey yürütüyor. Paris benzeri bir operasyonlar ile bizleri katletmek, ortadan kaldırmak ve halkın moral değerlerini bozmak istiyorlar. Bir bütün olarak değerIendirdiğimizde, Erdoğan’ın profili ortaya çıkıyor. İşte ABD’ye gidiyor, diplomatlarına talimat verip, Kürtlere saldırtıyor. Avrupa’ya geliyor, aynı şekilde Kürt kurum ve Kürt siyasetçilere saldırıyor. Bu, devletin ve Erdoğan’ın içine girdiği panik ve yenilginin parçasıdır. Erdoğan, öz güvenini kaybetmiş, iktidarı tehlikeye girmiş ve bunun için de her türlü saldırı peşinde. Onun için de Kürt siyasetçilerini hedef alıyor” şeklinde konuştu.

Avrupa’nın birçok ülkesinde bu tür faaliyetlerin olduğunu altını çizen Kartal, “Almanya’nın bir üs olmasının nedeni de, Türk nüfusunun çok olmasından kaynaklanıyor. Bundan dolayı bu tür çalışmaları yoğun olarak Muhammed Taha Gergerlioğlu’ndan tutalım bugüne kadar sürüyor. Bu çokça basında da yer aldı. Fransa, Hollanda, Belçika İsviçre olmak üzere Kürtlerin yoğun yaşadığı bütün ülkelerde şuanda bu faaliyetler yapılıyor. Devlet her tarafta halkımıza karşı topyekûn savaş yürütüyor. Onun için kurum yöneticilerimiz, aydınlarımız, muhalif entelektüeller kendilerine dikkat etsinler. Saldırıları dikkate alarak, daha dikkatli ve öngörülü çalışmalarını sürdürmeliler” dedi.

Kartal, Erdoğan’ın Avrupa’da “istenmeyen adam” ilan edildiğini de belirterek, "En son G20 Zirvesi’nde yaşananlar ve şu anda Almanya ile son çıkan tartışmalar bunu gösteriyor. İstediği düzeyde olmasa da Avrupa devletleri Erdoğan’a yüz vermiyor. Ama bu yeterli değil. Avrupa devletleri bu MİT faaliyetlerine müdahale etmelidir” diye ekledi.

BAYINDIR: YILMAYIZ

Hamburg’da yaşayan Mustafa Karataş isimli bir ajanın, MİT yetkilileriyle yaptığı görüşmede ses kaydında ismi geçen, eski BDP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır da hedeflerin arasında. Türkiye’de hakkında çıkan tutuklama kararından sonra Almanya’ya gelen Bayındır, burada Kürt kurumlarında demokratik siyaset yapıyor. Bayındır, “Türkiye'de sağlık , hukuk ve siyasal olarak her açıdan savunmasız bırakıldığım için Avrupa'ya gelmek zorunda kaldım” diyor ve şunları ekliyor:

"Türkiye’de demokratik bir etkinlik sırasında sözde dokunulmazlık zırhı varken, korkunç bir saldırıya uğradım. Bu saldırının amacı çok netti. Botan gibi bir yerde toplumun savunmasız bırakılması, sindirilmesi, sistemin yaptıkları hak ihlallerin kamuoyunda görünürlüğünün engellenmesi amaçlandı. Hançer timi olayını açığa çıkarmanız, kaçakçılık yaparken katledilen gençlerin faillerini sorgulamamız JİTEM’in kök saldığı mekanda aynı zihniyetli hançer tim ardıllarını oldukça rahatsız etti. Hak ve hakikat arayışımız çete anlayışını deşifre ettiği için direkt hedef alındım. Botanlı kadınlar şahsında yükselen Kürt kadın direnişi kırılmak istendiği için hedef alındım. Saldırıya uğradıktan sonra uzun süre yürüyemedim, biri Türkiye'de olmak üzere toplam dört defa ameliyat oldum. Avrupa'yı tercih etmemin nedeni, göreceli de olsa sağlık, sosyal, hukuksal şartları nedeniyleydi. Burada yaptığımız demokratik mücadele birilerini rahatsız etmiş olacak ki, böylesi bir karar aldılar. Ancak herkes bunu iyi bilmeli; hiç bir saldırı bizleri yıldıramaz.”

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Kendisine yönelik planlarının geçmiş saldırılarının devamı olduğunu vurgulayan Bayındır, şunları kaydetti: "Türkiye’nin bu saldırı planı geçmiş saldırılardan bağımsız değil. Bana yönelik Silopi'de saldırının amacı neydiyse Avrupa'da da saldırının amacı odur. Saldırının boyutu ne olursa olsun, hak ve hakikat yürüyüşünden vazgeçmeyeceğiz. Bu zihniyet bir gün mutlaka hesap verecek . Demokratik ve sosyal devlet olmakla övünen Alman devletini, hukukçuları, feminist kurumları, insan hakları savunucularını, demokratik kamuoyunu bizim şahsımızda tüm muhaliflere yönelik planlanan bu saldırılara karşı direniş, dayanışma ve duyarlılığa çağırıyorum. Sara'nın kavgası bizim kavgamızdır. Yaşayan ölüler olmak, ölümlerin en korkunç olanıdır. Bu sistemden korkmadık, korkmayacağız. Ölüm hoş geldin sefa geldin, deriz."