AKP kongresi medyanın yaratmaya çalıştıðı beklentiye raðmen resmi devlet kongresi olmaktan öteye geçemedi. Kongre içerik, düzen, taşıdıðı slogan ve bayraklarla tek parti döneminin CHP kongrelerini aşamadı. Tam bir devlet protokolünün egemen olduðu kongrede Türk Başbakanı Tayyip Erdoðan için tek adam kongresi oldu. Kongre, Erdoðanın oturup kalkmasından, yürümesine, konuşmasından el-kol hareketlerine göre düzenlenmişti.
Bu kongreye kaç milyon dolar harcandıðı bilinmiyor. Ama görünen o ki bir diktatörü mutlu etmek için hiçbir masraftan kaçınılmamış. Işıktan ses düzenine, ipek kumaş bayraklardan, dev pankartlara, HD yayınından sadece Erdoðan çiftinin yürümesi için yere döşenen kırmızı halıya kadar, her şey ama her şey Erdoðanı bir kult haline getirmek için düşünülmüş.
Yani kısacası kongre delegelerin tek hiza hazır olda durduðu, konukların şaşkın bakışları altında tek kişilik bir kongre oldu.
Günlerdir üzerinde çalışıldıðı, özel bir ekip tarafından hazırlandıðı söylenen konuşma da tabii ki tek kişilik oldu.
Konuşma beklenenden de uzun, bıktırıcı ve yorucu bir konuşmaydı. Günlerdir kamuoyunu beklenti içine sokan medyanın aksine, Erdoðan yaptıðı konuşmayla tam bir hayal kırıklıðı yarattı. Selam-kelam ile başladıðı hamaset konuşması, ırkçı Türk tarih teziyle sürdürdüðü şehit, gazi, vatan-millet edebiyatıyla sonlandı.
Doðrusu konuşma salonda sulu gözlü ve onu coşkuyla alkışlayan çok küçük dalkavuk bir grup dışında herkese bu kadar da olmaz dedirtti. Türkiye, Kürdistan veya başka bir yerde bu konuşmayı TV ekranlarından izleyen insanlar, Erdoðanın yaydıðı negatif enerji sayesinde Bu kadar da aymazlık olamaz duygudaşlıðını yaşadılar.
Halbuki beklenti büyüktü. Erdoðan kongrede konuşacak, yeni bir sayfa açacak, Kürt ve Kürdistan sorunu başta olmak üzere birçok konuda çözüm için olumlu, anlaşılır ve diyalog yolunu seçen mesajlar verecekti! Ama olmadı. Olması da mümkün deðildi. Böyle düşünenlere, kamuoyunu böylesine beklenti içine sokanlara Erdoðan halk deyimiyle kazık attı, nanik yaptı.
Erdoðan yeni bir sayfa açmayı bırakın, açık olan sayfaları dahi kapatacak bir üslup ve ırkçı söylemle kongre kürsüsünden seslendi.
Erdoðan konuşmasını taş üstünde taş gövde üstünde baş bırakmadan uzak Asyadan Adriyatike kadar at koşturan bir geleneðin son temsilcisi olarak yaptı. O kanlı ve işgalci tarihe sahip çıktı. 1071de Kürdistan üzerinden Anadoluya yürüyen işgalcilerin torunu olduðunu döne döne anlattı. Hatta hızını alamadı Alpaslan ile birlikte beyaz bir atın üzerine çıkıverdi. Atının kuyruðunu baðladı ve bir nefer gibi savaşa gireceðim dedi. Ve işaret parmaðıyla 2071 yılını gösterdi. Bin yılı işaret etti. Teşbihte hata olmaz derler, Adolf Hitler de Kavgam kitabını bin yıl için yazmıştı.
Erdoðan ırkçılıkla sıvanmış öyle bir konuşma yaptı ki, 1930da Türk meclisinde bu memlekette Türk olmayanların tek bir hakkı vardır o da köle olmaktır diyen Mahmut Esat Bozkurttan farklı olarak yeni bir şey söylemedi. Kemalist mirasın en iyi takipçisi olduklarını üstüne basa basa dile getirdi. Alpaslanla başladıðı her cümlesini Gazi Mustafa Kemalin izinde yürüyoruz sözleriyle noktaladı.
En çok da 'Mehmetçiði, askerimizi, polisimizi selamlıyorum' dedi. Konuşmasında bir ara oðlunun askerden çürük raporuyla kaytardıðını, ona aldıðı milyonluk gemileri, ailesinin göz kamaştıran servetini, wikileaks belgelerinde iddia edilen Ýsviçre bankalarındaki sekiz gizli hesabı, Deniz feneri vurgununu unutarak ne kadar fedakar olduðunu, bu nedenle eşini ve çocuklarını ihmal ettiðini söyledi. Gözlerini sulandırarak salonu transa sokmaya çalıştı.
Bol bol hamaset yaptıðı konuşmasında Kürdistanı gençlik yıllarından bildiðini iddia etti. Konuşmasında O daðları görmüş siyasetçileriz. Ta gençlik dönemimizden beri. Şu an asker ve polisimizle kıyasıya mücadele var diyerek Kürtlerin mücadelesini tıpkı 12 Eylül darbeci generali Kenan Evren gibi 3-5 çapulcu olarak niteledi. Para-pulla, yatırımlarla sorunu çözdüðünü anlatmaya, esas olarakta Kürtlerin ödediði bedel sonucu elde edilen kırıntı hakları, Kürtlerin başına kalkarak işi hal ettiðini anlatmaya çalıştı. Bununla kalmadı.
Erdoðan davet ettiði Federal Kürdistan bölge başkanı Mesut Barzaniye de saygısızlık yaptı. Barzaniyi meşru, uluslararası camianın kabul ettiði sıfatla deðil Irak bölge başkanı gibi mana ve anlamı olmayan bir sıfatla andı. Kürt ve Kürdistanı ret ve inkar etme anlayışını böylelikle her hal ve şartla devam ettireceðini gösterdi. Federal Kürdistan Bölge başkanının Türk ırkçılıðının tavan yaptıðı, Kürtlerin mücadelesinin üç-beş çapulcu olarak nitelendirdiði bir kongreye katılması da ayrı trajik bir konu.
AKPnin 4. Kongresi bitti. Bir deðişim ve dönüşüm balonu daha patladı. Erdoðan ve ekibinden umut bekleyenler bir kez daha hayal kırıklıðına uðradı. Erdoðan ise yeni bir sayfa yerine, bütün sayfaları kapatarak, en kısa zamanda Çankaya köşküne kaçacaðının somut işaretini verdi. Umut ve deðişim kongresi çöküş ve yıkılış kongresine dönüştü.
Kürdistan ve Türkiye halklarına bu çöküş hayırlı olsun.