‘Erdal Eren suçsuz olduğu halde idam edildi’
‘Erdal Eren suçsuz olduğu halde idam edildi’
‘Erdal Eren suçsuz olduğu halde idam edildi’
Erdal Eren kaç yaşındaydı? Askeri o mu vurdu? İdama nasıl gitti? Neden hedef seçildi? Memik Horuz yaptığı belgeselden sonra yazdığı “17’in ötesi -Erdal Eren Davası” isimli iki çitlik kitapta, tüm bu sorulara belgelerle, tanıklıklarla açıklık getiriyor. Erdal Eren’in idam edilişinin 34. yıldönümünde , “Mesele yaş küçüklüğü meselesinden öte bir gencin suçsuz bir biçimde idam edilmesidir” diyen yazar ve insan hakları savunucusu Memik Horuz ile idamın perde arkasını konuştuk.
Niye 17’in ötesi?
Erdal Eren her platformda mahkeme de yaşı büyütülerek idam edilen bir genç olarak tartışılır. Biz de bu tartışmalardan yola çıkarak, bu durumu hem kız kardeşine hem de abisine sorduk. Abisi Erkan Eren, Erdal’ın eylemin olduğu gün 18 yaşına olduğunu belirtiyor. Zaten babasının da Kenan Evren’e yazdığı mektupta bu açıkça belirtiliyor. Bana mektubunda, oğlunun 18 yaşına 4-5 ay önce girdiğini, eğer 4-5 ay önce gözaltına alınmış olsaydı reşit olmadığı için idam edilemeyeceğini yazıyordu. Dolayısıyla aile bize bu yaş tartışmasının kendilerini rahatsız ettiğini ifade etti. Erdal Eren’in nüfustaki yaşının o dönemde 18 olduğunu, ancak her ihtimale karşı o dönem mahkemeden de yaş tespiti yapılması yönünde talepte bulunduklarını ancak bu talebin kabul edilmediğini anlattılar.
Aile Erdal’ın 18 yaşında olduğunu bildiği halde mahkemeden neden böyle bir talepte bulunuyor?
Avukatlar, hiçbir tanıklığı kabul etmeyen mahkemenin hızını kesmek için böyle bir yaş tartışmasını açıyor. Ortada devlet tarafından verilmiş siyasi bir karar var sonuçta ve mahkemelerde bu kararı yerine getirmek için son sürat uygulamaya geçiyor. Ailenin tüm ısrarlarına rağmen, mahkeme Erdal’ı yakalayan 6-7 askerlerin haricinde hiçbir tanığın ifadesini almıyor. Hüküm baştan verilmiş. O dönem Erdal ile gözaltına alınan 21 kişinin konu hakkında ifadesi alınmadığı gibi, babanın olay yerine gidip konuştuğu esnafın dahi tanıklık yapması kabul görmüyor.
17 yaş söylemi buradan mı çıktı?
Erdal Eren’in yakalandığı 2 Şubat 1980 tarihinde Hürriyet gazetesinde , “16 yaşındaki çocuğun eline silah verip adam öldürttüler” diye bir başlık atılıyor. Gazetenin bu yaş polemiği nedeniyle Erdal yaklaşık bir yıl sonra idam edildiğinde halk tarafından 17 yaşında olarak biliniyor. Yani bu yaş meselesi aslında olayı kara propaganda malzemesi olarak kullanan Hürriyet’in başlığından yola çıkarak yayılıyor.
MERMİ ÇEKİRDEĞİ DEĞİŞTİRİLDİ
Peki 18 yaşında olması idamı edilmesini meşru kılar mı?
Biz de tam bunu anlatmaya çalışıyoruz. Birincisi idama prensip olarak karşı çıkmak gerekiyor. İkincisi ve en önemlisi Erdal Eren zaten askerin ölümünde dahil olmayan bir insan. O nedenle mesele yaş küçüklüğünden öte bir gencin suçsuz olduğu halde idam edilmesidir. Bütün belgeler de bu gerçeği işaret ediyor. Adlı Tıp ile ekspertiz raporları elden geçirilmiyor. Olay yerinde bulunan ve deforme olmuş mermi çekirdeğinin üzerinde bulunan kan doku parçaları ölen askerin kanıyla karşılaştırmıyor. Hiçbir bir husus araştırılmadan öylece delil olarak dosyaya konuluyor. Görüştüğümüz Erdal Eren’in avukatı Nihat Toktay bize yaptığı açıklamada çok dikkat çekiciydi. Toktay, mahkeme kalemindeki bir görevlinin kendisine mermi çekirdeğinin gözlerinin önünde değiştirildiğini itiraf ettiğini belirti. Ancak görevli öldürülürüm korkusuyla bu konuyu hiçbir platformda açıklayamayacağını söylemiş. Ekspertiz raporunda ise merminin askerin sırtının sağ tarafından alttan girip, üste doğru çıktığını ve kurşunun giriş deliğinin etrafında yanık halesi olduğu belirtiliyor. Söz edilen kurşunun çapı 1 santimetre iken, Erdal’ın üzerinde yakalanan silah 7.65’lık bir tabanca. O dönemde askerlerin kullandığı Thomson gibi silahlar ise daha büyük çapta mermiler atıyor.
ASKER ÖNDEN DEĞİL ARKADAN VURULMUŞ
Buradan yola çıkarak söz konusu askeri diğer askerlerin silahından çıkan kurşun ile öldürülmüş olabileceği sonucuna varabilir mi?
Benim kanattım o yönde. Zekeriya Öngen isimli askerin yüzde yüz askerlerin kaza kurşunu sonucunda öldüğünü düşünüyorum. Çünkü olay günü Erdal’ın arkadaşlarını korumak amacıyla konuşlandığı nokta hem askerlerin karşısında, hem de yüksek bir yerde. Oysa ki, ekspertiz raporunda Öngen isimli askerin sırtından vurulduğunu belirtiliyor. Dolayısıyla bu rapor açıkça askeri vuranın Erdal olmadığı da ortaya koyuyor. Bir başka kanıt ise Giresunlu olan Öngen’in ölümüne ilişkin Giresun Valiliğinin yaptığı açıklamada saklı. Asker ölümleri hakkında valiliğin hazırladığı web sitesinde, Öngen’in silah kazası sonucu öldüğü yazılıyor. Ancak Radikal’de haberin yapılması üzerine bu ibare apar topar değiştiriliyor.
Erdal Eren’in idam edilişi bir gözdağı mıydı?
Erdal’ın akrabası Gökalp Eren, dönemin başbakanı Demirel’in Erdal’da söz ederek, faillin yakalandığını ve en ağır cezayla cezalandırılacağını beyan ederek hüküm önceden kestiğini belirtirken, kız kardeşi Sevil ise evi basmaya gelen askerlerin ile polislerin Erdal’ın idam edileceğini söylediğini aktarıyor. Erdal Eren 12 Eylül öncesi yakalanıyor ve 1.5 ay gibi kısa bir sürede idama mahkum ediliyor. Senaryo önceden hazır. 12 Eylül gelmesiyle ise nasıl olsa bir idam kararı var ellimizde denilerek hazır uygulanıyor. Ki bu idam kararı Yargıtay tarafından iki kez bozuluyor. Ama buna rağmen, yerel mahkemeye dahil gönderilmeden onaylanıyor. Erdal aynı zamanda mahkemede ve işkenceler karşısında sergilediği kararlı duruşuyla da devletin hedef oluyor. Ben bu idamı gözdağından çok bir tehdit olarak algılıyorum. Çünkü suçlu bir insanı idam ederseniz bu topluma verilmiş bir göz dağadır, suçsuz bir insanı idam ettiğinizde ise bu topluma yapılmış bir tehdittir.
EREN DOSYASININ YER ALMADIĞI BİR 12 EYLÜL YARGILANMASI
12 Eylül yargılanmasının göstermelikten öte gitmemesini nasıl okuyorsunuz?
12 Eylül Referandumu sürecinde o dönemin Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, ekranlara çıkıp Erdal Eren için ağlayarak, 12 Eylül darbesini yargılayacaklarını söyledi. Ancak 12 Eylül cuntacıları hakkında dava açıldığında Eren ailesinin müdahil için yaptığı başvuru dahi kabul edilmedi. Bu kadar açık elde deliler, kanıtlar varken, mademki 12 Eylül’cüleri yargılayacaksınız en başta Erdal Eren dosyasını gündeme getirmen gerekmez miydi?
Bugün AKP hükümetinin yönetimindeki Türkiye’de, 12 Eylül’ün geçmişte kaldığını söylenebilir mi?
AKP hükümeti zaten 12 Eylül bir ürünü ve 12 Eylül’den daha gaddar bir zihniyete sahip. Cuntacılarla tek farkı, onlar elinde silahla, copla, vura vura baskı yaparken, bunlar güler yüzle, iyi sözler altında baskı yapıyorlar. Bu konuda göz bağcı bir politikaları var. 12 Eylül’de nasıl ki sokağa çıktığın zaman tutuklama yetkisi varsa, dışarıda miting yapma olanağı yoksa yapan vuruluyorsa, bugünde de vuruluyor. Hani Demirel’in, “Askerin elini soğutmayalım” diye bir deyimi vardı, bu deyim AKP dönemi için de geçerli. AKP aynı mantıkla polisin elini soğutmuyor. O açıdan hükümet 12 Eylül zihniyetini hem taşıyorlar hem de uyguluyor.