Türkiye Başbakanı Erdoðan, toplumun ortak sorunlarından olan ekonomiye, her fırsatta olumlu bir tablo çizerek deðiniyor. Dünkü MUSÝAD toplantısında da yine 'ülkenin geçtiðimiz yıl yüzde 8.5 büyüdüðünü ve bunun devam edeceðini' ileri sürdü. Erdoðan, bunları dile getirirken gerek baðımsız gerekse de kendi hükümetine baðlı TÜÝK'in verilerini konudan uzak tutmaya çalışıyor. Açıklanan yeni açlık-yoksulluk sınırları Erdoðan'ı yalanlıyor; büyümenin patron sınıfına özgü olduðu ancak toplumun ekonomisinde daralma görüldüðü doðrulanıyor.
KESK Araştırma Departmanı KESK-AR'ın açıkladıðı eylül ayını kapsayan açlık ve yoksulluk sınırı verileri AKP hükümetinin ekonomik karnesine kötü notlar düşüyor. Veriler, işçi ve memurların, küçük esnaf ve köylünün hesap edilen geliriyle karşılaştırıldıðında, Türkiye toplumunda aç ve yoksul yaşamak zorunda kalanların ürkütücü sayıya ulaştıðını anlatıyor.
KESK-AR'ın araştırmasında, 4 kişilik ailenin saðlıklı beslenmek için yapması gereken minimum aylık gıda harcaması olan açlık sınırı 1060 TL olarak, yansıyor. Araştırmada, yoksulluk sınırı ise 3351 TL olarak işaret edilmekte.
Hesaplamanın detaylarını da açıklayan KESK-AR, 4-6 yaş grubundaki kız çocuðu için açlık sınırını 207,27 TL; 15-19 yaş grubundaki erkek çocuðu için de 298,32 TL olarak, gösterdi. Tabloda, bu veriler yetişkin kadın için 272,71 TL ve yetişkin erkek için 281,66 TL şeklinde ele alınıyor.
TÜÝK VE SAÐLIK BAKANLIÐI DA ÝTÝRAF EDÝYOR
Türkiye'de, son yapılan ve emekçiler tarafından tepki çeken zamlarla birlikte, en düşük memur maaşı 1,518 TL oldu. Kamu emekçilerinin ücret ortalaması ise 1,946 TL olurken; bunlara aile yardımları eklendiðinde de yalnızca küçük deðişimler görüldü.
Gerek sendikaların gerekse de hükümete baðlı kurumların ekonomi verileri, son yıllarda yoksulların sayısında artış yaşandıðını doðruluyor. Örneðin, KESK-AR'ın araştırmasındaki 4 kişilik bir aile için açlık sınırının 1060 TL, yoksulluk sınırının da 3351 TL olarak belirlenmesi; TÜÝK madde fiyatları baz alınarak ortaya konuyor. Ayrıca, yine Saðlık Bakanlıðı'nın Türkiyeye özgü beslenme kalıbı da, bu veriler hesaplanırken dikkate alınıyor. Devletin kendi kurumları böylece Türkiye'deki aç ve yoksulların, bununla birlikte saðlıksız beslenen önemli bir çoðunluðun olduðunu saptarken; hükümet ekonominin 'sorunsuz' ilerlediðine yönelik ısrarcı bir dili seçiyor.
SAVAŞ BÜTÇESÝ VE ZAM
Hükümet, pek çok sorunun da kaynaðı olarak gösterilen kötü ekonomiye aldırış etmeyerek elektrik, doðalgaz, ulaşım ve gıda alanında zam politikasını sürdürüyor. Özellikle bölgedeki savaş bütçesi bu tür zaruri bulunan alanlara uygulanan zamlar üzerinden etkili bir pay alıyor. Hükümetin çatışmaların yoðunlaştıðı temmuz ve aðustosta bütçeden önemli bir oranı silaha ayırarak; 2012'nin ilk altı ayı için harcanandan daha fazla harcamada bulunması ve savaşa ayrılan paranın bütçede açıða sebep olması, ülkedeki zam politikasının özeti niteliðinde.
'Güvenlik ve savunmaya yönelik mal, malzeme ve hizmet alımları'ndaki tutar, ocak-haziran arasında 732 milyon lira olurken; sadece temmuz-aðustos harcaması ise 846 milyon lirayı buldu. Bu önemli orandaki harcamaların bütçe açıðını olumsuz etkilemesi, halka zamlar ve yeni vergilerle fatura edilmiş oluyor.