Efrîn için omuz omuza

Tüm Kürdistan’ın da Efrîn için direnmesi gerekiyor. Avrupa’da yapılan eylemleri küçümsememek gerekir. Yurt dışında yapılan eylemler ülkede direnen YPG ve YPJ’nin direnişi kadar kutsaldır.

Yeni Özgür Politika'ya konuşan Kürt, Asuri, Ermeni ve Alman örgüt temsilcileri, Türk rejiminin işgali altındaki Efrîn’le dayanışmanın büyütülmesi çağrısı yaptılar. Katliamın, talanın ve vahşetin giderek arttığı Efrîn için uluslararası kurumlar nezdinde harekete geçilmesi gerektiğini ifade eden örgüt temsilcileri, ‘’Kürtler arası birlik sağlanmazsa tüm Kürt kentleri tehlike altındadır’’ dediler.

EFRİN SEMBOLDÜR

Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê (PJAK) Temsilcisi Siyamand Moani:

 

Türkiye, dünyada topladığı tüm teröristlerle birlikte, NATO’yu da arkasına alarak küçücük bir yerleşim yerine saldırdı. Türkiye işgal girişimi, Efrîn şahsında halkların ortak iradeleri ile oluşan Rojava sistemine karşı bir işgaldir. Türkiye gücüne güvenerek Efrîn’e girebilir ama Efrîn’i asla işgal edemez. Efrîn gösterdiği irade ile direnişin sembolü olmuştur. İşgalciler tarihten silinir ama semboller hiçbir zaman silinmez.

Efrîn konusunda Kürt halkının birliğinden övünerek bahsederken, dört parçadaki Kürt partilerin tutumu konusunda ne yazık ki aynı övgü ile bahsedemiyoruz. Maalesef bazı Kürt güçleri Efrîn saldırılarını kınamakla yetindiler pratikte hiçbir adım atmadılar. Şu bir gerçek ki bugün Efrîn saldırısına karşı suskun kalan Kürt çevreleri tarih karşısında hesap verecekler.

GÜNEY HALKI EFRİNLEDİR

Kürdistan Demokratik Sosyalist Partisi (PSDK) Temsilcisi Hama Rashid Doulashi:

 

Dört parça Kürdistan’ın birbirlerine karşı sorumlulukları var. Her Kürt bireyinin Kürdistan’ın herhangi bir yerine bir saldırı düzenlendiğinde kesinlikle orayı savunma gibi bir zorunluluğu var. Rojava Kürdistan’ı en küçük parçadır. Bundan dolayı diğer üç parçanın Rojava’yla dayanışması gerekiyor. Daha önce Kobanê sürecinde dört parça Kürdistan görev sorumluluklarını yerine getirdi. Efrîn için de aynı sorumluluğu yerine getirmeliler.

Biz parti olarak Efrîn için gerek Güney Kürdistan’da gerekse Avrupa’da diplomasi çalışmaları yapıyoruz. Güney Kürdistan halkı tamamen Efrîn’in yanındadır. Efrîn halkının yanında olduklarını göstermek için her gün eylemler gerçekleştiriyorlar. Yine Güney Kürdistan Meclis’i toplanarak Efrîn için karar alabildi. Türkiye’nin saldırılarının işgal girişimi olduğunu dile getirdi.

Ne yazık ki Kürtler aralarında ikiye bölünmüş, bir bölümü umudunu başkalarına bağlamış diğer yarısı da kendi gücü ile direniyor. Kesinlikle direnen halkımız kazanacaktır. Bir gerçek ki Kürtlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Efrîn’in işgal edilmesi Kürdistan’ın işgal edilmesi anlamına geliyor. Efrîn’in başarısı aynı zamanda Kürdistan’ın başarısıdır. Kimse güney, kuzey, doğu, batı ayrımına gitmesin Efrîn’in zaferi tüm Kürdistan’ın zaferi olacaktır. Kürtler aralarındaki sorunları bir tarafa bırakarak, ulus olmanın gereklerini yerine getirmeli. Ve birlikte mücadele etmenin yollarını bulmalılar. Eğer birliklerini sağlayamazlarsa, Minbic, Hewlêr, Silêmanî, Qendîl gelir. Yani domino taşı gibi düşerler bir bir. Uluslararası ilişkilerde dost yoktur çıkarlar vardır. Kürtler el ele vererek çıkarları temelinde uluslararası ilişkiler geliştirmeliler.

DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOK

Mezopotamya Halk Kongresi Yöneticisi George Aryo:

 

Efrîn’de yaşayan haklımız yediden yemişe büyük bir direnişin içine girdi. Rojava’da herkesin kendini ifade edeceği bir sistem oluştu. Emperyalist güçler özellikle Türkiye’nin de karşı duyduğu kabullenmediği şey Rojava’da kurulan sistemdir. Herkesin kendini ifade ettiği yönetime ortak olduğu bir sistemi kendileri için bir tehdit olarak görüyorlar. Türkiye’nin işgal girişimine karşı direnmekten başka bir yol da gözükmüyor.

Suriye’de yaşanan savaşlar bizi özellikle Asuri, Süryani halkımızı çok etkiliyor. Rojava’ya bağlı Cizre Kantonu’nda halkımız çoğunluktaydı. Maalesef yaşanan savaşlar sonunda Rojava’da yaşayan insanlar topraklarını bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Elbetteki Kürtler de göç etti ama nüfus yoğunluğundan dolayı çok fark edilmiyor. Cizre Kantonu’nda biz çoğunluk iken verilen göçler sonunda azınlığa düştük. Savaşlar en çok da sivilleri etkiliyor.

Batı, Ortadoğu’ya özellikle de Rojava’ya ikiyüzlü bir yaklaşım gösteriyor. Ne yazık ki kendi çıkarları temelinde yaklaşıyorlar. DAİŞ’e karşı verilen savaşta en büyük bedeli Kürtler ödedi. Kürtler verilen mücadelede baş rolde oynadı. Kürtler insanlık için bu kadar bedel ödemişken, DAİŞ’in babası sayılan Türkiye devleti tarafında yeni bir katliamla karşı karşıya bırakılmasına karşı sessizlikleri tek kelime ile ikiyüzlülüktür.

SÖZ DEĞİL PRATİK ZAMANI

Horam Platformu Eşbaşkanı Jalane Horaman:

Efrîn’deki savaş aslında yüzyıldır sömürgeci güçlerin Kürtlere karşı yürüttükleri savaş ve katliamın devamıdır. Rusya, Efrîn saldırısında Suriye hava sahasını açarak Türkiye’ye açık destek sunmuştur. Amerika’da bu saldırıya karşı sesiz. Avrupa ise Rusya ve Amerika’nın sahada olması nedeni ile üç maymunları oynamayı tercih ediyorlar.

Ne yazık ki Kürt halkı arasında var olan ittifak ve birlik, Kürt liderleri ve Kürt partileri arasında gözükmüyor. Toplantılarda çok güzel sözler söyleniyor, hep birlik ve beraberlikten bahsedilir, ittifaklardan bahsedilir. Ama ne yazık ki bu birlik ve beraberliği alanlarda, eylem etkinlikler de ve savaş cephelerinden göremiyoruz. Aldıkları kararlar sözde kalıyor.

Güney Kürdistan Rojava sınırını kapattı. Rojava’daki kardeşlerinin sınırını nasıl kapatırsın diye sormak gerekmez mi? Bu sınırları kim çizdi. Düşman çizdi. Düşmanın çizdiği sınırı sen nasıl kabul edersin? Eğer sen, kardeşin ile aranda düşman tarafında çizilen sınırı kabul ediyorsan düşmanın oyununa gelmişsin. Senin temel görevin kardeşin ile aranda olan sınırları kaldırmak olmalı. Güney Kürdistan ile Rojava sınırının zaman zaman açtıklarını belirtiyorlar. Bu nasıl bir anlayış. Niye zaman zaman? Sınırı tamamen ortadan kaldıracaksın.

FARKLILIKLARI BİR KENARA BIRAKALIM

Zagros Platformu Almanya Sözcüsü Cemal Zareh:

 

Türkiye geçmişte Dersim, Ağrı, Zilan, Maraş’ta bugün ise Efrîn’de katliamlarını sürdürüyor. Fakat ne zaman aynı zaman, ne Kürt eski Kürt. Erdoğan’a şunu söylemek istiyorum; başarmayacaksın. Çünkü Kürtler büyük bir irade ile direniyor.

Bugün Efrîn’e saldırı oluyor, yarın Kürdistan’ın başka bir parçasında başka şehrine bir saldırı olmayacağının hiçbir garantisi yok. Eğer Efrîn tüm Kürdistan için direniyorsa, tüm Kürdistan’ın da Efrîn için direnmesi gerekiyor. Avrupa’da yapılan eylemleri küçümsememek gerekir. Yurt dışında yapılan eylemler ülkede direnen YPG ve YPJ’nin direnişi kadar kutsaldır. Avrupa’daki eylemler dünyaya Efrîn direnişini anlatmanın en iyi yoludur. Gün bugündür her Kürt’ün aralarındaki farkı bir kenara bırakarak mücadeleye katılması gerekir. Eylemleri yükseltme zamanı.

AVRUPA'YA BASKI YAPILMALI

Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) Yöneticisi Süleyman Ateş:

Türkiye’nin Efrîn işgaline şiddetle karşıyız. Sendika olarak bunu kınadık. Almanya’daki bütün şubelerimizle Türkiye’nin işgal girişimi, Almanya’nın silahlarının Efrîn’de kullanılması, Almanya’nın Türkiye’ye olan desteğini kınıyor ve baskı uygulayarak savaşın durması için çaba harcıyoruz.

Rojava’da ki durum, Kürtlerin onur ve namusu, var olma, yok olma mücadelesi haline gelmiştir. Partiler üstü düşünmek gerekiyor.

Türkiye Cumhuriyeti yetkililerin açıklamaları endişe verici. Efrîn’den sonra nerede Kürt varsa yok edileceği belirtiliyor. Erdoğan yüzyıl önce Ermenilere uygulanan katliamın bir benzerini yüzyıl sonra Kürtlere uygulamaya çalışıyor. Biz sendika olarak bu konuda çok endişeliyiz. Tüm devrimci demokrat kesimlerin Türkiye’nin Efrîn saldırılarına karşı harekete geçmesi gerekiyor.

Türkiye’nin Efrîn saldırılarına karşı kamuoyunda çok ciddi tepki var. Avrupa halklarının Türkiye’nin Efrîn saldırılarına karşı bir duruş sergilediklerini görebiliyoruz. Avrupa’daki hükümetler sermayenin ve silah tüccarlarının denetiminde. Almanya ise Türkiye ile olan ekonomik ilişkiler ve Türkiye üzerinden Ortadoğu ve Kafkasya’ya açılmak isteğinden dolayı Kürtlere karşı uygulanan katliamlara sesini çıkarmıyor. Bize düşen görev ise Türkiye’nin Efrîn işgaline karşı ortaya çıkan kamuoyu desteğini harekete geçirerek Avrupa yöneticileri üzerine baskı kurmaktır. Türkiye’nin Efrîn işgaline karşı bir tutum almalarını sağlamaktır.

Almanya Türkiye’de yaşanan faşizm ve diktatörlüğü en iyi anlayacak halktır. Türkiye’nin bugün yaşadığını Almanya 1930’larda Hitler ile yaşadı. Her Alman’ın belleğinde Hitlerin vahşeti vardır. Kürtler sadece kendilerine değil, Alman kamuoyuna yönelik eylem ve etkinlikler yapmalılar.

FEYLİ KÜRTLERİN KALBİ EFRİN İÇİN ATIYOR 

Feyli aydın Zeynep Murat:

 

Türkiye’nin DAİŞ, El Nusra ve dünyadaki tüm gerici güçleri yanına alarak Rojava’nın Efrîn işgal girişimleri kabul edilemez. Bu saldırıya karşı dört parça Kürdistan’ın ayağa kalkması gerekiyor. Sadece dört parça değil diasporadaki Kürtlerin dünyanın her yerinde ayağa kalkması gerekiyor. Biz Feyli Kürtlerin bir bölümü Bağdat’ta yaşıyor. Şunu belirtmek isterim ki şu anda Bağdat’ta yaşayan Feyli Kürtlerinin kalbi Efrîn için atıyor. Bağdat’ta sürekli Efrîn için destek eylemleri gerçekleştiriliyor.

Bu saldırı ne kadar zalimane bir saldırı ise uluslararası güçlerin bu suskunlukları da bir o kadar zalimane ve insanlığın katledilmesine karşı bir sessizliktir. Tüm dünyanın şunu bilmesi gerekir ki; YPG/YPJ bugün sadece Efrîn ve Rojava için direnmiyor insanlık için direniyor. İnsanlık değerleri için direniyor. Dünyanın başına bela olmuş insanlık düşmanlarına karşı direniyor.

Efrîn sadece Efrîn değil, Efrîn Kürdistan’dır. Kerkük’ün düşmesinin bir nedeni vardı birliğin sağlanmamasıydı. Kürtler arası birlik sağlansaydı Kerkük düşmezdi. Bu saldırılar Şengal’de başladı, Kobanê ile devam etti, Kerkük’ten sonra da son halka olarak Efrîn’e geldi. Bu dalganın burada kesilmesi gerekiyor.

 

Nor Zartonk Avrupa temsilcisi Sayat Tekir:

Türkiye Cumhuriyeti devleti yüzüncü yılını doldurmadan yıkıldı yerine Erdoğanistan devleti kuruldu. Bugün yasama, yürütme ve yargı Erdoğan’a bağlı. Hakeza medya Erdoğan’a bağlı, futbolcular, sanatçılar, sözde akademisyenler Erdoğan’a bağlı. Bunun en açık örneğini Efrîn işgaline verilen destek eylemlerinden görüyoruz. Bilerek yada bilmeyerek Türkiye’de yaşayan bu kesimler Efrîn’de katledilen sivillerin öldürülmesine destek veriyorlar. Biz Türkiye’de yaşayan halklar olarak, bu savaşa destek sunan kişi şahsiyetleri boykot etmeliyiz. Yapacağımız sivil itaatsizlik eylemleri ile savaşı destekleyen isimleri teşhir ve yalnızlaştırmak gerekiyor.

Yüzyıl önce Ermenileri katledenler bugün de Kürtleri katlediyor. Ne yazık ki coğrafyamızın tarihi geçmişte olduğu gibi bugün de kanla yazılıyor. Ama şu da bir gerçek ki coğrafyamızın tarihi direnişlerin de tarihidir. Şengal ve Rojava genelinde DAİŞ’e karşı verilen mücadeleyi unutmayalım. Bir direniş vardı ve bu direniş başarıya ulaştı. Dün DAİŞ barbarlığına karşı direnen halklar bugün Erdoğan barbarlığına karşı direniyorlar. Dün DAİŞ’e karşı nasıl galip geldilerse bugün de Erdoğan’a karşı galip geleceklerini düşünüyorum.

Biz Avrupa’da yaşayan insanlar, bulunduğumuz her alanı eylem alanına çevirmemiz gerekiyor. Politikacı ve siyasetçilerin bulundukları her yerde yüzlerine baka baka, gözlerinin içine baka baka “Sizin suçunuzu biliyoruz. Sizin ayıbınızı biliyoruz” dememiz gerekiyor. Efrîn saldırısına karşı konuşmaktan ve tartışmaktan ziyade eyleme geçmemiz gerekiyor. Eğer biz söz söylemeyi bırakır eyleme geçersek, her yeri eylem alanına çevirirsek işte o zaman gerçekten Efrîn direnişini çağın direnişi haline getirebiliriz. Bu saatten sonra söz bitti eylem zamanı.