Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik Uluslararası 9 Ekim Komplosu'nun yıl dönümünde, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eş başkanları Leyla Güven ile Bedran Öztürk, beraberindeki heyetle Asrın Hukuk Bürosu avukatlarını ziyaret etti.
GÜNAY: ÖCALAN'A YAKLAŞIM TÜM COĞRAFYAYI ETKİLİYOR
Sürecin değerlendirildiği ziyarette ilk konuşma, Öcalan’ın avukatı Ebru Günay tarafından yapıldı. Kendilerini ziyaret eden DTK heyetine teşekkür ederek sözlerine başlayan Günay, "DTK’nin böylesi bir günde bizi ziyaret etmesini çok anlamlı buluyoruz; bu ziyaret açığa çıkmayan Uluslararası Komplo'nun takipçisi olduğumuzun bir göstergesi" dedi. İmralı Adası'nda 9 Ekim ile başlayan, 15 Şubat ile süren çok ağır bir tecridin söz konusu olduğunu hatırlatan Günay, 9 Ekim ve 15 Şubat sürecinin çok büyük etkiler yarattığını, coğrafyanın kaderini büyük ölçüde etkilendiğini vurguladı.
Günay, 18 yıldır süren kesintisiz bir tecridin yaşadığına işaret ederek, komplonun İmralı’da tecrit olarak devam ettiğinin altını çizdi. Uluslararası Komplo ile kapitalist sistemin çarkına girmeyen özgür Kürtlüğe karşı tasfiye, imha ve inkârın amaçlandığını kaydeden Günay, bugün bu tasfiye politikasının tecrit ile devam ettiğini belirtti. “Özgür Kürtlük hedefleniyor” diyen Günay, "Kürt halkının Sayın Öcalan ile bir araya gelmesi, Sayın Öcalan’ın halk lehine olan düşüncelerinin ve en önemlisi de demokratik modernite tezinin hayat bulması engellemeye çalışılıyor. Egemenler, devletler, kapitalist sistem bir karşı mücadele yürütüyor olsa da, Kürt halkı ve Sayın Öcalan ısrarla özgür Kürtlükte, demokratik modernite tezini inşa etmekte ısrarcı. Nasıl ki bu ısrar Uluslararası Komplo'yu boşa çıkarttığı gibi özgür Kürtlük, hakikat arayışı ve en önemlisi direnişin kendisi de İmralı’daki tecridi de boşa çıkartacaktır” dedi.
ÖZTÜRK: YENİ PARADİGMAYLA KOMPLO BOŞA ÇIKTI
DTK Eş Başkanı Bedran Öztürk, "Bütün sömürgeci kapitalist devletler bir araya gelerek Sayın Öcalan üzerinden bu komployu gerçekleştirdiler. Amaçları neydi? Amaçları, Kürt halkı ve tüm ezilenler halklar için düşünceleriyle bir ışık, bir güneş olan Sayın Öcalan’ı tasfiye etmekti” dedi.
İmralı’da Öcalan’a uygulanan tecridin hukukun ötesinde bir tecrit olduğunu vurgulayan Öztürk, "Bugün baktığımızda Ortadoğu’da 'üçüncü dünya savaşı' yaşanıyor. Bu savaş ne için yapılıyor? Oradaki halkların iradesini ve haklarını yok etmek ve köleleştirmek için yapılıyor. Bu savaşla coğrafyanın bütün zenginliklerini alıp kendi iktidarlarını sürdürmeyi amaçlıyorlar. Bunun için de komplo gerçekleştirildi” diye konuştu. Öcalan’ı yok etme niyetinin olduğunu vurgulayan Öztürk, "Öcalan şahsında Kürt halkının özgürlüğünü, direnişini, barış isteğini yok etmek istediler. Ama Sayın Öcalan İmralı Cezaevi’nde yeni paradigması ile bunu boşa çıkardı. Başta Kürt halkı ve bütün Ortadoğu halkları için bir yol seçti. Bu yol eşitlik, demokrasi ve özgürlük yoludur; halkın kendi kendini yönetmesidir” dedi.
‘KINAMAK YETMEZ; ALANLARA ÇIKALIM'
Öcalan’ın 2011 yılından bu yana avukatlarıyla görüştürülmediğini hatırlatan Öztürk, şunları da kaydetti:
“5 Nisan'dan bu yana da ne heyet ne de ailesi gidemiyor. 11 Eylül de Mehmet Öcalan görüştü. Onun dışında hiçbir görüşme yapılmadı. Bu çok ağır bir tecrittir. Bu tecridin dünyada örneği yok.
Bu tecridi ortadan kaldırmak için sadece kınamak yetmez, sesimizi ve mücadeleyi yükseltmeliyiz. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Ortadoğu ve bütün halkların özgürlüğü olacaktır. Alanlara çıkmalıyız. Bu tecridin karşısındayız; bunu kıracağız. Kürt halkının, Ortadoğu halkların özgürlüğünü ancak bu şekilde sağlayabiliriz."