Diyarbakır Barosu, cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ile ilgili Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde kitlesel bir açıklama yaptı. Çok sayıda avukatın da hazır bulunduðu açıklamayı yapan Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, 12 Eylül 2012 tarihinde 7 cezaevinde 63 tutsak ile başlayan ve şu an 65 cezaevinde bulunan 658 tutsaðın "Anadilde eðitim, Kürtçe savunma ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması" talebiyle sürdürdükleri açlık grevinin 49. gününe geldiðini söyledi.
"Açlık grevlerinde 49. gün ölüm sınırı demektir" diyen Aktar, "Cezaevlerinden her an bir ölüm veya toplu ölüm haberleri gelebilir. Mahpusların açlık görevleri sonucu ölümleri, insanlık vicdanında hep yaralar açmıştır. Hiçbir vicdan bu trajik sona seyirci kalınmamalıdır. Mahpusların talepleri haklı, meşru ve demokratik taleplerdir. Bu taleplerden Kürtçe savunma ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, herhangi bir yasal düzenlemeyi dahi gerektirmeyen, tamamen haksız uygulamadan kaynaklı sorunlardır. Hükümet son yıllarda restleşerek sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir" diye konuştu.
Aktar, Anadilde eðitim ve ana dilde savunmanın hak olduðunu vurgulayarak, "Kürt kimliðinin tanınması, yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması, haktır. Kürt halkının kendi geleceði üzerinde söz ve karar sahibi olma ve kendi kendini yönetme talebi meşru bir haktır. Bu hakların gaspı, tanınmaması veya engellenmesi, çaðın ruhuna aykırı ve insanlıða karşı işlenen suçlardandır. Irkçılık, suçtur, asimilasyon suçtur, ayrımcılık suçtur, ret ve inkar suçtur" şeklinde konuştu.
TUTSAKLARIN TALEBÝ BÝZÝM TALEBÝMÝZDÝR
Tutsakların bu talepleri, gerek baro, gerek Kürt hukukçu ve avukatları olarak kendilerinin de talepleri olduðunu ifade eden Aktar, şöyle dedi:
"Açlık grevinin ölüm gibi trajik bir sonuca ulaşmaması için herkesten, bütün taraflardan azami duyarlılık bekliyoruz. Aynı şekilde açlık görevinde bulunan mahpuslardan da eylemlerini ölüme vardırmamalarını talep ediyoruz. Eylemin büyük etki yarattıðı ve kısa sürede taleplerin yerine geleceðini umuyor ve bekliyoruz. Bu vesile ile hükümet başta olmak üzere herkesi daha sorumlu ve duyarlı olmaya davet ediyoruz."