‘Direniş, zaferle taçlandı’

Öcalan’a yönelik açlık grevi ve ölüm orucu direnişlerinin Öcalan’ın çağrısı üzerine sona ermesi ardından açıklama yapan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, KON-MED, AvEG-Kon, SKB, YS, açlık grevi direnişlerinin zaferle taçlandırıldığını belirtti.

Yazılı açıklama yapan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, Almanya'daki Kürdistanlı Topluluklar Konfederasyonu (KON-MED), Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB) Young Struggle (YS) açlık grevi direnişlerinin başarısını kutladı.

KON-MED: Büyük açlık grevi direnişinin zaferle sonuçlanmasında en başta Kürt halkının Önderi Sayın A. Öcalan’ın büyük sabrı, direnişin, kararlılığın, inancın iradesini kahramanlık eylemleriyle zaferle sonuçlanmasına neden olan özellikle tecritin kırılması için zindanlarda fedai ruhlarıyla aydınlığa yürüyen Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Medya Çınar, Zehra Sağlam, Yonca Akıcı, Mahsun Pamay, Siraç Yüksek, Ümit Acar, Uğur Şakarların zaferidir. Bu zafer bedenini ölüme yatıranların zaferidir.

Bu zafer; Kemallerin, Hayrilerin özgürlük ve onursal direnişin değerli ardılları Leyla Güven başta olmak üzere ölüm orucuna bedenlerini yatıran diğer süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan zindandaki binlerce devrimcilerin, açlık grevini zaferle sonuçlandırana kadar sürdüren Nasır Yağız, Strasbourg, Britanya, Almanya, Hollanda, Avusturya ve başka birçok yerlerdeki açlık grevcilerinin bu tarihsel kahramanlık eylemlerini saygıyla selamlıyoruz. Bu büyük direniş eylemi sürecinde halkımızın evlatlarının zaferi, ayni zamanda özgürlük mücadelemiz açısından önemli gelişmeleri de beraberinde getirecek tarihi bir eylemle sonuçlanmıştır.

KON-MED (Almanya’daki Kürdistanlı Topluluklar Konfederasyonu) olarak, bu zaferle sonuçlanan direnişe ses veren, ses olan, inanan, umudunu kaybetmeyen, özellikle bütün saldırı ve engellemelere rağmen beyaz tülbentli annelerin zaferidir. Dolayısıyla bu zaferin öznesi olan açlık grevi direnişçilerini, başta Almanya'daki Federasyonlarımızın, Meclis, kurumlarımızın yöneticileri, basın-yayın, yurtsever halkımız olmak üzere Avrupa ve dünyanın birçok yerinde, 7 ay boyunca hemen, hemen her gün sokak eylemleri ve çeşitli eylemlere katılan, kamuoyunun oluşmasında rol oynayarak sahiplenen dostları, demokratik kurumların ortak bu zaferini coşkuyla selamlıyor ve kutluyoruz.

Bundan sonra nihai amacımız olan Kürt Halk Önderi A. Öcalan ve halkımız ile birlikte ülkemizin özgürlüğü için, mücadeleyi daha fazla yükseltmenin tam zamanıdır.

AvEG-Kon, SKB, YS: AKP/MHP dikta rejimine karşı 200 gündür ölümüne verilen direniş bugünden halklarımızın şanlı tarihine armağan oldu.

Direnişin öznesi olan başta Leyla Güven’in, direnişte ölümsüzleşenlerimizin, zindandaki tutsaklarımızın, Avrupa ülkelerindeki direnişçilerimizin ve beyaz tülbentli analarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz.

Sömürgeci faşist diktatörlüğün toplumun her kesimine dayattığı baskı ve zulüm zincirinin bir halkası kırılmış oldu. Ölümüne verilen direnişin ideolojik ve politik kazanımlarına dayanarak halklarımıza dayatılan zulüm düzenini parçalayacağımıza olan umudumuz daha da büyümüştür.

Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridi kırılmıştır. Görüş yasağı kalkmış olmasına rağmen bu hakkın bir daha gasp edilmemesinin tek güvencesi halklarımızın örgütlü mücadelesidir. Sokakların muhalif tüm seslere yasaklı olduğu bir dönemde zindan direnişini arkalayarak sokağa çıkan analarımız sokak yasağını parçaladılar. Bu direniştir ki Kürdistan’da belediyeler üzerindeki kayyum politikasına son vermiş, 5 büyük şehirde AKP/MHP diktasına sandıkta yanıt veren halklarımızın umutlarını yeniden büyütmüştür.

Tarihi bir direnişi bitirirken sömürgeci faşist savaş ve zulme karşı mücadelenin tüm kararlılığıyla devam edeceğini bir kez daha ilan ediyoruz. Faşizme karşı sesini yükselttikleri için zindanda bulunan tüm tutsaklarımız özgürleşene değin, söz ve eylem özgürlüğü üzerindeki keyfi yasaklar son bulana kadar ve gerçek adalet ve demokrasiyi sağlayana kadar direnişimiz devam edecektir.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi: Tecridin kaldırılması için HDP Hakkâri milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven’in öncülüğünde başlayan açlık grevleri kazanımla sonuçlandı.

Bugüne kadar 7 binden fazla tutsak açlık grevine girdi, 30 tutsak ölüm orucuna başladı. Bazı tutsaklar hapishanelerde başladıkları açlık grevini tahliye olduktan sonra evlerinde sürdürdü. Tecrit karşıtları Avrupa kentlerinde açlık grevine girdiler. Kısacası tecrit karşıtı mücadele yayılarak büyüdü ve kararlılıkla sürdürüldü.

Açlık grevlerinin başlamasından sonra yedisi tutsak toplam 8 kişi ağır tecrit koşullarını kabul etmeyeceklerini, hayatlarına son vererek gösterdiler.

Onlar “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz” diyen bir geleneğin devamcıları, Demirci Kawa’nın günümüzdeki meşale taşıyıcılarıydılar.

Açlık grevleri yayıldığı gibi, destek ve dayanışma eylemleri de değişik biçimlerde yayılarak çoğaldı. Üstgeçitlere pankartlar asıldı, şehir merkezlerinde kuşlamalar yapıldı, caddelere beyaz tülbentler asıldı, miting ve insan zinciri eylemlerinde direnişçilerin 'tecrit kaldırılsın' talebi haykırıldı.

Dışarıdaki mücadelenin motor gücüyse ‘beyaz tülbentli’ analarımızdı. Onlar hapishane önlerinde “tecrit kaldırılsın, tecrit zulümdür!” haykırışlarından asla vazgeçmediler. Polis saldırılarına, yerlerde sürüklenmelerine, hakarete uğramalarına, gözaltılara inat “buradayız ve çocuklarımızın talepleri karşılanıncaya kadar da burada olacağız!” deme ısrarlarını sürdürdüler. Analarımızın bu onurlu duruşları tecrit karşıtı mücadelenin kazanımla sonuçlanmasında belirleyici bir rol oynadı.

Tecrit karşıtı mücadelenin giderek daha geniş toplumsal kesimlerin ve dünyanın demokrat-ilerici kamuoyunun gündemine girmesi rejimin tahammülsüzlüğünü belirleyen esas faktörlerden biri oldu. Debelendiği kapsamlı krizi derinleştiren bu dinamik karşısında son ana kadar saldırgan bir tutum sergilemekten vazgeçmediler. Polisin hapishane önlerindeki analarımıza sergilediği saldırganlık, ettiği hakaretler, ırkçı aşağılamalar kriz içindeki rejimin saldırganlığını ve tahammülsüzlüğünü resmetti.

Bu saldırganlık hapishanelerde direnişi sürdüren tutsaklara dönük de uygulandı. Açlık grevine giren tutsaklar sürgün edildi, tek kişilik hücrelere konuldu, fiziki saldırılara uğradı. Direnişi kırmak için kantinde satılan çay, şeker, limon, açlık grevine giren tutsaklara verilmedi. Hücreleri basıldı radyolarına el konuldu. Kısacası direnişi kırma hevesiyle her yöntem denendi. Tüm yapılanlara rağmen direniş kırılmadı. Tutsaklar büyük bir kararlılıkla direnişlerini sürdürdüler.

Bugün İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecridin benzeri F tipi hapishanelerde de uygulanıyor. Kitap gazete yasakları, tutsaklara verilen görüş ve mektup yasakları başta gelmek üzere onlarca faşist uygulama ile F tipi hapishaneler kuşatılmaya, politik tutsaklar teslim alınmaya çalışılıyor.

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi olarak başta Leyla Güven olmak üzere içerde ve dışarda açlık grevi ve ölüm orucu direnişini zaferle taçlandıranları selamlıyoruz!

“Direnen kazanır” doğrusunu bu karanlık günlerde bir kez daha apaçık ortaya koyup, umut ve mücadele azmini pekiştiren bu direnişin tüm kolektif bileşenlerini selamlıyoruz!

Açlık grevlerinin bitse de hapishanelerde uygulanan hak ihlalleri bitmiş değil. Biz hapishanelerde uygulanan başta tecrit politikası olmak üzere her türlü hak ihlaline karşı tutsaklarla dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.