DİDF: Amaç toplumsal muhalefeti ve onun sesi olan medyayı susturmak
DİDF, Erdoğan-AKP iktidarının, basın kuruluşlarına yönelik kapatma ve mühürleme saldırılarını kınayarak, otoriter ve faşist yönetimini hakım kılınmak istendiğini vurguladı.
DİDF, Erdoğan-AKP iktidarının, basın kuruluşlarına yönelik kapatma ve mühürleme saldırılarını kınayarak, otoriter ve faşist yönetimini hakım kılınmak istendiğini vurguladı.
Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF), Kürt ve muhalif kanallara yönelik kapatma ve polis baskınlarını yazılı açıklamayla kınadı. Erdoğan-AKP iktidarının, gerçeklerin üstünü örtmek, Türkiye'yi karanlığa gömmek için bütün gücüyle hareket ettiği ve otoriter saldırılarıyla faşist bir rejim kurmayı hedeflediği vurgulandı.
“Türkiye'de bir süredir işçi sınıfına, emekçilere, kamu çalışanlarına, Kürtlere, Alevilere ve diğer azınlıklara yönelik sürdürülen baskı ve sindirme politikası, 28 Eylül günü 12 televizyon ve 11 radyo kanalının kapatılması, mallarına el konulmasıyla yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor” denilen açıklamada, bunları yetersiz gören Türk devletinin, Fransa'ya baskı yaparak, Mednuçe televizyonunun yayınının da durdurulduğu belirtildi. Gülen Cemaatine yönelik başlatılan operasyonların, Cemaat'le hiç alakası olmayan,hatta ona karşı mücadele eden ilerici, demokrat, Alevi ve Kürt kurum ve kuruluşlarına dayandığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu baskı ve sindirme politikasının asıl amacı, AKP/Erdoğan politikalarına karşı çıkan toplumsal muhalefet ve onun sesi olan medya kuruluşlarını susturmak, tek sesin hakim olduğu bir ülke kurmak olduğu açıktır” vurgusu yapıldı.
TV kanalları ve radyoların susturulması Türkiye'de basın ve düşünce özgürlüğüne vurulmuş büyük bir darbe olarak değerlendirilen açıklamanın devamında şunlar ifade edildi: “Ve öyle görünüyor ki, bu darbeden güç alan AKP/Erdoğan rejimi bundan sonra da saldırılarına devam edecektir. Bu baskı sadece televizyon ve radyolara yapılmış bir saldırı değil aynı zamanda halkın haber alma hakkına yönelik büyük bir saldırıdır.
Basına yönelik son yılların en büyük saldırısına karşı Almanya ve AB, bugüne kadar net ve açık bir tutum takınmamış, adeta gelişmelere seyirci kalmıştır. Erdoğan ile yürütülen kirli pazarlıklar sonucunda onun kurduğu otoriter rejime açıkça göz yumulmakta, destek verilmektedir.”
Kapatma kararının kınandığı açıklamanın sonunda, uluslar arası güçlerin ve demokratik kamuoyunun baskılar karşısında sessiz kalmamaya ve açık tavır alarak, tepki göstermeye çağrıldı.