Devletten hesap soran aileler: Failleri açıkla, katliama son ver!

Aileler ve insan hakları savunucuları, devletin kaybettiği veya katlettiği yakınlarının hesabını sordu.

Aileler ve insan hakları savunucuları, devletin kaybettiği veya katlettiği yakınlarının hesabını sordu. Eylemlerde, Davutoğlu'nun 'Beyaz Toros' tehdidi de protesto edildi. Devletin işlediği cinayet ve katliamların sürdüğüne işaret eden aileler, "Çocuklarımızı katletmekten vazgeçilsin" diye seslendi.

ŞIRNAK 

Şırnak'ın Cizre ilçesinde "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla her hafta oturma eylemi düzenleyen Dayikên Şemiyê, 354'üncü haftada da Sanat Sokağı'nda buluştu.

Cizre'de 9 günlük sıkıyönetim döneminde katledilenlerin ailelerinin katıldığı eylemde, polislerce geliniyle beraber katledilen Maşallah Edin'in küçük kızı annesinin fotoğrafını taşıdı. 

İHD Cizre Temsilcisi Abdulkerim Pusat, eylemdeki konuşmasında, ailelerin adalet arayışının süreceğini söyledi. En son Ankara Katliamı'nı gerçekleştiren zihniyetin "faili meçhuller" konusunda da adaletin sağlanmasını engellediğini belirten Pusat, "Tüm katliam ve baskılara rağmen adalet arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz" dedi. 

'ZORLA BEYAZ BİR ARACA BİNDİRİLDİ...'

Bu haftaki eylemde, 13 Ağustos 1993 tarihinde Güçlükonak ilçesine bağlı Fındık köyünde gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan İlhan İbak, Ahmet Özdemir, Fikri Şen, Ahmet Özer ve Bahri Esenboğa'nın kaybediliş hikayesi anlatıldı. Pusat, kaybedilenlerin koruculuk dayatmasını kabul etmediği için daha önce yaşadıkları Bênat (Kırkağaç) köyünün yakıldığını ve göç ettikleri Fındık köyünde de gözaltına alındığını aktardı.

Pusat, kendilerinden bir daha haber alınmayan 6 kişiden Bahri Esenboğa'nın kardeşi Hasan Esenboğa'nın da 4 ay sonra katledildiğini dile getirdi. Pusat, şunları anlattı: "Bahri Esenboğa'nın kardeşi ağabeyinin kaybedilişinden 4 ay sonra saman almak için gittiği Cizre'de zorla beyaz bir araca bindirildi ve 8 gün sonra cesedi köylüler tarafından Cizre-İdil yolundaki boş bir tarlada bulundu. Cizre'nin en işlek caddesi olan Dörtyol'da gerçekleşen bu olaya pek çok kişi şahitlik etmiş ve araçta Cemal Temizöz'ün olduğunu görmüşse de korktukları için kimse şahitlik yapamadı." 

AMED

İHD ve kayıp yakınları, oturma eylemlerinin 350’ncisini Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Eyleme, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1989 yılında Siirt’in Eruh İlçesi Körüklükaya köyünde kaybolan, ardından askerlerce helikopterle getirildiği komşu Bikat köyünde sessizce defnedilen Halil Başkurt’un akıbeti soruldu.  

İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, sonuç alana kadar eylemlerini sürdürmekten vazgeçmeyeceklerini söyledi.

DAVUTOĞLU'NA 'BEYAZ TOROS' TEPKİSİ

Eylemde, Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun, partisinin Van'daki düşük katılımlı mitinginde yaptığı konuşmaya değinildi. Davutoğlu'nun 'Beyaz Toros' tehdidine dikkat çeken Bilici, "Başbakan, devletin eliyle planlı olarak bölgede kullanılan araçlar olduğunu itiraf etti. Biz de zaten onu söylüyorduk. Bu cinayet şebekelerinin nasıl kurulduğu, kim tarafından finanse edildiği ve arkasındaki siyasi güçlerin açığa çıkarılması için sürekli çağrıda bulunduk. Ama devlet her defasında gizledi, hala da gizlemeye devam ediyor" dedi.

Bilici, Davutoğlu’na seslenerek, şunları ifade etti: "AKP iktidara gelmezse, beyaz Toros'lar ortaya çıkar dediğine göre, bu Toros'ların hangi garajlarda tutulduğunu ve bu araçların kimin bineceğini, geçmişte de kimlerin bindiğini çok iyi biliyorsunuz! Bu Toros araçların içerisindekilerin yapmış olduğu cinayet ve katliamların hepsi devlet arşivlerinde kayıtlıdır. Biz beklenti içersindeyiz. Gerek '90’lı yıllarda ve gerekse bu güne dek, faillerin açığa çıkartılması ve yargı karşısına çıkartılması temelinde, bu yönde eğer iradeniz varsa ve samimiyseniz ortaya çıkarmanızı bekliyoruz."

İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Nigar Kocaman ise, 1989 yılında Siirt’in Eruh ilçesi Körüklükaya köyünde kaybolan, ardından askerlerce helikopterle getirildiği komşu Bikat köyünde sessizce defin edilen Halil Başkurt’un akıbeti soruldu. 

'BABAMI TUĞGENERAL ERDİNÇ TÜRE VE NAMİ ACAR ÖLDÜRDÜ'

Eylemde, Halil Başkurt’un oğlu Resul Başkurt’un, Cizre Cumhuriyet Savcılığı’na olay ile ilgili verdiği şu ifade aktarıldı:

"Körüklükaya-Derguvi mezrasında ikamet ediyorduk. Babam, köyden mezraya gittiği sırada kayboldu. Olaydan  sonra, o dönemde Bikat Köyünden köy korucusu Necmettin, aynı köyde oturan kayınbabam Mehmet Ali Atabay’a, babamın öldürülmesi ile ilgili bilgi vermiş. Kayınbabam da bizlere, babamın cesedinin helikopterle bu köye getirilip gömüldüğü haberini verdi. Babamı, askerler öldürdü. Bu olaydan 2 ay sonra, Eruh Cumhuriyet Savcılığına çağrıldık. Savcıya ‘Babamı Askerler neden öldürdü?” diye sorunca, ‘Baban, teröristti. Çıkan çatışmada öldürüldü’ dedi. Babamın terörist olmadığını anlatmaya çalıştık. Ancak bir sonuç alamadık. Babamın ölümünden Tuğgeneral Erdinç Türe ve Nami Acar sorumludur."

BATMAN 

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, adalet taleplerini yinelemek için Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde 350'nci haftada bir araya geldi. İHD Yöneticisi İlyas Tarım, eylemdeki konuşmasında, '90'lı yılların kutsal mücadelecileri bugünlere taşıyan Cumartesi Anneleri'nin isyan bayrağını yarınlara taşıyacaklarını belirtti. Davutoğlu'nun "Beyaz Toros" tehdidini hatırlatan Tarım, faili meçhul cinayetlerin işlenmesinde kullanılan beyaz Toros'ların Türkiye'nin yüzkarası cezasızlık politikasının da bir sembolü olduğunu söyledi. Beyaz Toros'ların yerini zırhlı Ranger'lerin aldığını dile getiren Tarım, devlete "Çocuklarımızı katletmekten vazgeç" diye seslendi.

YÜKSEKOVA

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 81'inci haftasında Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Eyleme, Suruç'ta katledilen İngilizce Öğretmeni Süleyman Aksu'nun annesi Kudret Aksu, HDP, DBP, sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda kişi de destek verdi. Kayıp yakınları bu haftaki buluşmasında, 11 Ekim 1994 tarihinde ilçeye bağlı Alekanan (Adaklı) köyüne operasyon düzenleyen askerlerce katledilen 31 yaşındaki Şevket Kartal'ın hikayesi anlatıldı.

Kartal'ın yeğeni Veysi Kartal, şunları aktardı: "Olay günü Hakkâri valisi, Yüksekova kaymakamı ve Yüksekova tabur komutanının katıldığı köyün ileri gelenleriyle yapılan toplantıda, yurttaşların köy korucu olması istendi. Köy halkı bunu kabul etmeyince baskılar başladı."
Kartal'ın "asker kaçağı" olduğu için 4 aydan beri Güney'de kaldığını ifade eden Veysi Kartal, "Kardeşinin düğünü için Oremar'a (Dağlıca) geleceği sırada, Alekanan köyünden geçerken PKK'li diye askere ihbarda bulunulmuş. Köyü ablukaya alan askerler silahsız olan Şevket'e 'teslim ol' çağrısında bulunduktan sonra, ateş açmış ve Şevket'i öldürmüş" dedi.

'AYAKLARINDAN SÜRÜKLEYEREK KÖYE GETİRDİLER'

Askerlerin cenazeyi ayaklarından sürükleyerek köy meydanına getirdiğini belirten Kartal, "Annesi ve babası köye geldiklerinde köyde yaşanan telaş üzerine köylülere Şevket'i sorarlar. Köylüler, Şevket'in panzerin arkasına ayaklarından bağlanarak Yüksekova'ya doğru götürdüğünü anlatmış. Bunun üzerine, ilçeye dönen aile, çocuklarının panzerin arkasına bağlanarak çarşı merkezinde tur attıklarını görürler" diye kaydetti. Kartal, dava açtıklarını ancak bugüne kadar hiçbir sonuç alamadıklarını söylerken, yaşanan zulüm karşısında Şevket Kartal'ın geride bıraktığı eşi ve 4 çocuğunun Maxmur Kampı'na yerleştiğini ve o günden sonra dönmediklerini bildirdi.