Devletin mayınlara ilişkin hiçbir çalışması yok

Devletin mayınlara ilişkin hiçbir çalışması yok

Diyarbakır Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtları Derneði (DUY-DER), Cizre ilçesinde mayın veya patlamamış askeri madde (PAM) atıklarından zarar gören 483 maðdur üzerine yaptıðı alan araştırmasına göre hayatını kaybedenler çocuklar ve gençlerden oluşuyor. Mayın ve PAM maðdurlarının büyük çoðunluðunun göç maðdurları olduðuna dikkat çeken DUY-DER’den Özlem Öztürk, “Devletin bu konuda hiçbir çalışma ve yasal düzenlemesi yok. Köylerine geri dönenler halen mayınlarla yaşamak zorunda. Bu ciddi bir tehlike arz ediyor” dedi.

Diyarbakır'da 2008'de kurulan DUY-DER, Şırnak’ın Cizre ilçesinde mayın veya PAM atıklarından zarar gören maðdurlara ilişkin alan araştırması hazırladı. Söz konusu çalışmada Cizre merkezi ve çevre köylerinde meydana gelen mayın ya da PAM maðduru 483 kişiyle görüşüldü. Çalışmanın özü başta çocuklar olmak üzere bölge insanı açısından hayati açıdan önemli bir sorun olduðu gerçekliðine dikkat çekiyor.

Araştırma yüzde 24’ü maðdurun kendisi ve yüzde 76 ise maðdur yakınını kapsıyor. Maðdurların 312’si ise Şırnak ve Cizre’ye göçle gelenler. Bu göçler ise yaşadıkları il, ilçe ya da köylerdeki güvenlik sorunu yüzünden gerçekleştiðine dikkat çekilen araştırmada, mayın ve pam’dan etkilenenlerin 386’ı erkek, 97’si kadın maðdur ya da maðdur yakını.

Zarar veren maddelere bakıldıðında yüzde 60,6 (292 kişi) mayın, yüzde 26,6 (126 kişi) patlamamış madde atıðı, yüzde 12,9’unun (62 kişi ) el bombasıyla zarar gördüðü sonucuna ulaşıldı. Araştırmada bir başka veri konusu da olayın meydana geldiði alanlar. Maðdurların yaşadıðı olayların yarıya yakını yaşadıkları köy kırsalında meydana gelirken, büyük bir bölümü de köy karayolu kenarında yaşandıðı görülüyor. 483 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre yüzde 34.4 ölüm, yüzde 10.4 psikolojik travma ve yüzde 55.2 ise yaralanma da olaylarda meydana gelen hasarı kapsıyor.

ÇOCUKLAR VE GENÇLER YOÐUNLUKTA

Araştırmada bir başka çarpıcı yan ise maðdur olanların büyük çoðunluðunu çocuk ve genç yaştaki insanların oluşturuyor olması. Araştırma kapsamında bu konudaki veriler ise şöyle: “0-7 yaş arası 34 kişi, 8-12 yaş arası 46, 13-18 yaş arası 92 kişi, 19-30 yaş arası 143 kişi, 31-40 yaş arası 84 kişi, 41-50 yaş arası 43, 51-60 yaş arası ise 23 kişi.”

Olayların meydana geliş durumu bölümünde ise kırsal bölgede tarlada çalışırken, piknik yaparken, seyahat ederken, hayvan otlatırken, oyun oynarken ve okula giderken yaşandıðı tespiti yapılıyor. Diðer bir husus ise araştırma kapsamında görüşülen 483 kişinin yarısından fazlasının zararını tazmin konusunda herhangi bir girişimde bulunmadıðı gerçekliði. Zararın tanzimi amacıyla dava açanların yarısı ancak tazminat alabilmiş durumda. Yarıya yakınının davası da reddedilmiş durumda.

Olayların meydana geldiði tarihler bölümünde 1980-1995 arası yoðun patlamalar söz konusu.1995-2005 arası düşüş başlıyor. Ancak 2005-2010 arası yine yükseliş görülüyor. 2010-2012 arası tekrar bir düşüş sözkonusu. Araştırmada bu sonuçların söz konusu dönem aralıklarında Türkiye’nin siyasi durumu ve özellikle Kürt sorununa yaklaşımı ile ilgili sonuçları gösterdiði vurgulanıyor.

Zarar veren maddenin 291’i mayın, 62’si el bombası, 128’i de patlamamış çatışma atıðından oluşuyor. Patlamalar sonrası vücutta meydana gelen zarar sonrasında protez kullanabilenlerin sayısı 73, kullanmayanların ise 199.

KÖYE DÖNENLER MAYINLARLA YAŞIYOR

Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DÝSA) ve Heinrich Böll Stiftung Derneði Türkiye Temsilciliði’nin düzenlediði “Kürt meselesinin çözümüne ilişkin algılar, aktörler ve süreç” konulu konferansa katılmak üzere Ankara’da bulunan DUY-DER’den Özlem Öztürk, OHAL döneminde binlerce köy ve yerleşim yerinin boşaltıldıðını, 5 milyon insanın ise zorunlu olarak göç ettirildiklerini belirterek, “Köye dönüşler için yasa çıkarıldı. Birçok kişi dönmedi. Dönenler ise mayınlarla ya da PAM’larla yaşamak durumunda” dedi.

‘ÇOCUKLAR TEHLÝKEDE DEÐÝLMÝŞ’

Ýlkokullarda bilgilendirmek amacıyla eðitim çalışmaları yaptıklarını ve öðretmenleri de bu çalışmalara dahil ettiklerini ifade eden Öztürk, “Ancak bölgede sivil toplum kuruluşu olarak çalışma yürütmek kolay deðil. Çünkü mülki, idari yöneticilerin önyargısı var. Yine Cizre’de okullarda eðitim çalışması yapmak istedik ancak yerel yöneticiler bize bunun pedagojik olmadıðını çocukların tehlikede olmadıðını söyledi! Bizce de durum öyle, çünkü bu çocuklar yaşamadıðı için haklılar. Çocuklar PAM’lar ya da mayınlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Elbette bu Kürt sorununun sonucu olan bir durumdur. Ancak biz çalışmalarımızı sürdürmeye davem edeceðiz. Ileriki günlerde yeni bir çalışmamız olacak” ifadelerinde bulundu.

DEVLETÝN BÝR ÇALIŞMASI YOK

Öztürk, mayından zarar gören yurttaşlar için ise devletin hiçbir çalışma yürütmediðinin altını çizerek, “Türkiye, 2003 yılında Ottawa Sözleşmesi’ni imzaladı. Ancak mayınların temizlenmesine ilişkin ciddi bir çalışma yapılmadı. Haritalama, uyarı yapılmadıðı gibi risk eðitimi çalışması ve veri çalışması yapılmadı. Herhangi bir yasal düzenleme de yok. Bu alanlar insanlar ve özellikle çocuklar için ciddi hayati tehlikelere sahip. Üstelik rüzgar, yaðmur gibi doðal olaylar bu mayınları ya da PAM’ları hareket ettirdiði için yerlerini deðiştirmekte. 2009’da mayın yasası çıkarıldı ancak Suriye sınırındaki kimi mayınlar temizlendi. Irak, Ýran sınırlarındaki ya da sınır içindeki mayınlar ise halen duruyor” diye konuştu.

OTTAWA ANTLAŞMASI KAÐIT ÜZERÝNDE

Ottawa Antlaşması, 1 Mart 1999 tarihinde yürürlüðe giren, dünyada büyüyen mayın sorununa karşı anti-personel mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesi, transferinin yasaklanması ve imhasına dair sözleşme. 146 ülkenin imzaladıðı Ottawa Antlaşması’nı 131 ülke onaylamış durumda. Türkiye ise Ottowa Sözleşmesi’ne 2003’te imza attı. 2004 yılında ise bu anlaşmayı tanıyan Türkiye, sınırları kontrolü altındaki tüm bölgelerdeki mayınları Mart 2014’e kadar tamamen temizleme taahhüdünde bulunmuştu. Ancak araştırmalar sonucu oluşan veriler, bu alanda hiçbir çalışmanın yapılmadıðını ortaya koyarken, anlaşmanın kaðıt üzerinde kaldıðını gösteriyor.

YAKLAŞIK 1 MÝLYON MAYIN BULUNUYOR

Uluslararası mayın raporlarını hazırlayan Landmine Monitor’un 2004 yılındaki raporunda; Türkiye’nin 1957 ile 1998 yılları arasında 936 bin 663 mayın döşediði belirtildi. Yine 1989-1992 yılları arasında 39 bin 569 mayının bölgeye yerleştirildiði kaydedilen raporda, 2011’den itibaren Türkiye’de topraða döşeli mayın sayısının 981 bin 778 adet olduðu vurgulandı.