"Diyarbakırspor-Düðünde Kalabalık Taziyede Yalnız", Faruk Arhan tarafından ve takımın tarihi üzerine güncellenerek kaleme alındı. Kuruluş aşamasından itibaren Diyarbakırspor'un tanıtıldıðı, tanıtılmakla yetinilmediði ve kendi tarihiyle birlikte ülkedeki siyasal gelişmelerin de baðlantısı kurularak incelendiði kitapta, üç yıl önce ve şimdilerde Diyarbakırspor'un düşüşüyle AKP Hükümeti'nin "açılım" politikası da ilişkilendiriliyor. "Futbolu sadece futbol gibi" görmeyenlerin ilgisini çekecek, futbolu sahalarla sınırlı algılayanların ise yargılarını zedeleyecek kitap, Ýletişim Yayınları'ndan çıktı.
***
Söz konusu, bir tarafından Kürtleri ilgilendiren herhangi bir husussa, özünde politik bir vaziyet bulunması zaruri deðil; çoktan bu temeli edinmiştir. Bundan da, mevzuyu politik gerçeklerle tahlil etmemek mümkün deðil. Nasıl ki, yeryüzünün en çaðdaş işi sanat, Kürtler üretmeye koyulduðunda kimilerince bütünen anlamlı, kimilerince de baştan iðreti görülüyorsa; futbolda da bu karmaşa kabul görüyor. Diyarbakırspor'un serüveni de, bu karmaşanın tezahürü. Sahadaki performansıyla deðil, Kürt coðrafyasından yükselmiş bir futbol takımı olmasıyla anıldı ve yetinilmedi, sorgulandı. Nihayetinde varlıðına tahammül de, edilmedi.
Lakin, geçirdiði (ki şu günlerde, Spor Toto 3. Lig'e düştüðünü anımsayalım... ) negatif basamakların sorumlusu olarak salt devlet ve Kürt fobisi yaşayan çevreleri işaret etmek, sorunun tespitinde ve dolayısıyla da 'çözüm'de eksikler oluşturabilir.
***
Faruk Arhan, Diyarbakırspor denildiðinde, yazmanın ve konuşmanın adresi niteliðinde bir isim. Geçtiðimiz aylarda, ANF'ye verdiði mülakatta, Kürtlerin de özeleştirisinin ıztırari olduðunu, "Diyarbakırspor'a ne Kürt burjuvazisi ne emekçisi sahip çıkıyor" sözüyle özetlemişti. Faruk Arhan, söyleyecek daha çok şeyi olduðundan, Diyarbakırspor'un hikayesini, bir de, "Diyarbakırspor-Düðünde Kalabalık Taziyede Yalnız" isimli araştırma-inceleme kitabıyla güncelledi.
Başta da söylediðimiz; politik gerçeklerden yalıtamama hali, Arhan'ın kitaptaki yaklaşımıyla netlik kazanıyor ve yazar, bu 'şanssız' takımı, ülkedeki yakın siyasi tarihle birlikte ele alıyor.
Kitap, "Diyarbakırspor-Düðünde Kalabalık Taziyede Yalnız" adıyla takımın göremediði iyiliklerin ademiyetini sorgularken; sayfalar açıldıkça desteksiz bırakılmasında da, kendisinde Kürt kimliðinin hakim olmasının payı üzerinden çözümleme yapılıyor.
TAKIM, AKP'NÝN "AÇILIM"INA KURBAN GÝDENLER ARASINDAYDI...
Kitabında, 2009'da Ýçişleri Bakanlıðı görevini yürüten Beşir Atalay'ın, Haziran 2009 tarihinde, işlenen süreci "Kürt açılımı" adıyla anmasını hatırlattıktan sonra Arhan, şu paralelliði kuruyor: "Bu tarih, aynı zamanda Diyarbakırsporun Süper Lige çıkış tarihiyle çakışan bir tarihtir. Devlet Kürt sorununu çözmek için Ankarada düðmeye basarken, yeşil sahalarda Kürtleri temsil edecek bir takımın varlıðı da önemli bulunur. Diyarbakırda heyecanlı bir bekleyiş vardır. Hem yeşil sahalarda hem siyasette yeni bir dönemin başladıðı düşünülür."
Kitapta geçmiş hükümetlerin takıma yaklaşımındaki ayrımcı-dıştalayan dil ve yöntemlerle birlikte, güncel boyutu da, Diyarbakırspor'un üç yıl önceki etkili pozizyonunun AKP Hükümeti'nin "açılım" politikasıyla kurulan baðlantısı oluyor. Arhan, hükümetin Diyarbakırspor projesini, Habur'dan barış için giriş yapan gerillanın durumuyla açıklamaya çalışıyor ve kurduðu mantıðın temelinde ise Habur'dan gerillaların giriş yapmasıyla birlikte AKP'nin 'artık PKK biter' inancını taşıması ve "açılım" hikayesiyle de, Diyarbakırspor projesinin askıya alınması, takımın resmen düşürülmesi' vurgusu hakim. Yazara göre AKP artık Kürt gençlere karşı Diyarbakırspor'a muhtaç olmayacaktı ve takım bilinçli olarak düşürülmüştü...
Arhan, iddiasını şu sözleriyle destekliyor: "Diyarbakırspor, zirve lige çıktıðı ilk yıldan bu yana hep devletin yakın markajında tutuldu. Yani gerektiðinde zirve lige çıkarmak için hep el altında tutuldu. Bu da genellikle 2. Lig olurdu. Fakat 2009'a gelindiðinde kulübün tamamen gözden düşürüldüðünü anlıyoruz ki, takım deðil 2. Lig'e, 3. Lig'e düşürüldü. Eski statüye göre takım bugün Bölgeler Arası Lig'de. Haliyle bugün devlet, Diyarbakırspor'u kullanmaya kalkışsa bile bu artık kısa vadeli bir iş olmaktan uzak. Çünkü Diyarbakır için başarı zirve ligdir!"
DÝYARBAKIRSPOR TARAFTARI
Her şey bir yana bırakılsa da, Diyarbakırspor'un rakiplerin sahalarında şahidi olduðu sözlü ve fiziki saldırılar, politik gerekçeleri yadsıyarak bu takımın anlaşılamayacaðını işaret ediyor. Yazar, tam da bu nedenle kitabın pek çok bölümünde, taraftar ve futbolcularının deplasmanda uðradıkları ırkçı yönelimlerin örneklerine yorumlayarak yer veriyor.
Kitapta Diyarbakırspor taraftarlarının, diðer takımlarından ayrılan kimi özgünlükler barındırdıðı üzerine de fikir veriliyor. Kitabın "Diyarbakırın Tribün Psikolojisi" başlıklı bölümünde, bu takımın taraftarları, "...Hangi ligde oynadıðına, ligde kaçıncı sırada olduðuna bakmadan, gönülden ve her ne pahasına olursa olsun takımını terk etmeyen, devamlı desteðini sunan geniş bir taraftar kitlesi" şeklinde niteleniyor.
Diyarbakırspor taraftarı için, Futbol bir uyuşturucudur. Halkları, muhalifleri uyuşturur mantıðının işleyemeyeceðini de düşünen Arhan'ın gerekçesiyse şu: "...Çünkü, Diyarbakır seyircisini hafızada güçlü ve somut gerçekte karşı durmasını saðlayan; karşılaştıðı baskının, içinde bulundukları coðrafyada süren savaşın tanıklıklıðı var. Kendileri sokakta ilgilendiren gelişmelerin karşısında, yıllar içinde politikleşen taraftarların, sözü edilen mantık karşısında etkilenmez düşüncesinin altında yatan sır bu tanıklıkla oluşmuş doðal bilinçtir."
ÝLGÝNÝN SÝYASAL ALANDAN TOPLUMSAL ALANA YÖNELMESÝ...
Kitabın sonlarına doðru ise yazarın umudunu yitirmediði anlaşılıyor. Faruk Arhan, umut ya da çözüm arayışını, "Peki, Diyarbakırspor, biraz da Barselona olabilir mi?" sorusuna verdiði kendi yanıtıyla yansıtıyor: "...Bu biraz da Kürt demokratik hareketinin ilgiyi siyasal alandan toplumsal alana kaydırmasıyla; sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif sahaya aðırlık vermesiyle saðlanabilir."
DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuðluk'un Diyarbakırspor Kulübü'nü ziyaret etmesi; ardından BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın da, "Biz Bölge'de veya Türkiye'de Demokratik Özerklik idari sistemine geçtiðimizde, Diyarbakırspor Türkiye liglerinden kopacak deðil. Benim gönlümden geçen ve arzuladıðım, Diyarbakırspor'un Barcelona gibi bir takım olabilmesidir. Diyarbakırlıların gönlünden geçen de budur. Aslında Diyarbakırspor biraz da Barcelona'dır zaten" sözlerinin anımsatıldıðı kitapta, bu yaklaşım, şöyle yorumlanıyor: "...Oldukça gecikmiş bir özdeşleştirme olsa da, yeni demokratik ve toplumcu bir yaklaşımın ipuçları gibi görülebilir. Ancak önemli olan Diyarbakır-Barcelona benzetmesi yapmak deðil, Diyarbakırspor'u gerçekten de Barselona gibi algılamak ve böyle bir konuma getirecek sosyal, kurumsal ve kültürel altyapıyı oluşturmaktır. Barcelona'yı Barcelona yapan her şeyden önce Katalanların Barcelona'ya yaptıðı yatırım, yoðun altyapı çalışmaları ve muazzam sahiplenme duygusudur. Diyarbakır'ın ise altyapısı yoktur. Belli bir taraftar desteði olsa da sorunlarını çözecek, güçlenmesini saðlayacak araç ve olanaklardan yoksundur. Sivil toplum örgütleri, Kürt işverenleri vb. çevrelerden de gerekli desteði görüyor deðildir. "
ALTERNATÝF FUTBOL ÝÇÝN; MKB
Mezopotamya Kulüpler Birliði'nin kurulması da, kitapta önemli bulunan başlıklardan. 18 Ekim 2011 günü kurulan MKB projesi, alternatif futbol için de ciddiye alınıyor. Arhan'ın siyasal alanla sınırlı kalınmaması ve toplumsal alanın dikkate alınması yönündeki talebinin de, Kürt illerindeki yerel yönetimlerce bir adımı MKB ve yer alanları ise, şöyle: "Akdeniz Belediyespor, Sur Belediyespor, Silopi Belediye Serhatspor, Kızıltepe Belediyespor, Batman Belediyespor, Norşinspor, Nusaybin Belediyespor, Viranşehir Belediyespor, Malazgirt Belediyespor, Bulanık Belediyespor."