Başbakan Erdoðan PKK'nin Kürt çocukalrının okumasını engellediðini iddea edip eðitim özgürlüðünden söz ederken, kendi hükümeti döneminde 18 yaşından küçük yüzlerce Kürt çocuðunu sudan sebeblerle tutuklanması sonucunda eðitimlerinin yarıda kaldıðını unutmuş görünüyor. Lise son sınıf öðrencisi Dilan Tekin bu çocuklardan sadece biri. 2011 1Mayıs ve Newroz kutlamalarında çektirdiði hatıra fotoðrafların ve evde bulunan birkaç puşi gerekçe gösterilerek 50 gündür Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Tekin, Eðitimimi devlet engelliyor dedi.
Dilan Tekin, Beyoðlu Anadolu Ticaret Meslek Lisesi son sınıf öðrencisiyken, 18 Eylül 2012 tarihinde ailesiyle birlikte oturduðu Okmeydanı da ki evi ansızın saat 05.00te polisler tarafından basıldıðında henüz 17 yaşındaydı. Küçük kardeşlerinin korkulu çıðlıkları arasında gözaltına alınan Tekin, götürüldüðü Üsküdar Çocuk Şubesinde sivil polislerin psikolojik baskısıyla ilk kez tanıştı. Hakları okunmayan ve avukatların gelmesini dahi beklemeyen polisler, Sohbet adı altında Tekine fotoðraflar gösterilerek zorla teşhis yaptırmaya çalıştılar. Tekin, Masaya birkaç kişinin fotoðrafını dizerek tanıyıp tanımadıðını sordular. Tanımadıðımı söyleyince , Tanıyorsun, tanıyorsun iyice bak diyerek üzerimde baskı kurmaya başladılar. Biri konuşuyor susuyor, bir diðeri başlıyor bu kez isim sıralıyor. Ne kadar tanımadıðımı söylesemde, sanki yalan söylüyormuşum gibi üzerime geliyorlardı. Sürekli bana örgütü kötüleyip, Bak sen öðrencisin. Örgüt sizin okumanızı istemiyor, engelliyor diyerek beni yönlendirmeye çalışıyorlardı diye anlattı.
OKULDAYSAN DA EYLEMDESÝN
1 gün gözaltında tutulan Tekin, kendisiyle eş zamanda alınan 18 yaşından küçük 2 gençle birlikte Çaðlayan adliyesine götütüldü. Çıkartıldıðı Nöbetçi Mahkemesi tarafından, 19 Nisan 2011 tarihinde okulda olduðu belgelenmesine raðmen, YSK veto yürüyüşüne katıldıðı, hiç ismini duymadıðı Ç.A isimli bir kadının, Eyleme katılmıştır ifadesi yanı sıra ev aramasında polislerce el konulan 2011 1 Mayıs ve Newroz kutlamalarında çektirdiði hatıra fotoðrafları ve birkaç puşi PKK örgütüne üyelikten tutuklanması için yeterli sayıldı.
27 GÜN TECRÝT, 2 SAAT HAVALANDIRMA
19 Eylül 2012 tarihinde Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine getirilen Dilan Tekin, bu kez cezaevinde tabi tutulduðu baskıcı uygulamaları şöyle anlattı,Beni 6 adımlık, tek kişilik hücreye koydular. Önce yalnızdım. Çok korktum. Daha sonra yanıma yaşı küçük 8,5 aylık hamile bir kadını getirdiler. Günde sadece 2 saat havalandırmaya çıkma hakkımız vardı. Karşı çıktıðımızda, kural böyle diyorlardı. Yanımda ki kadın sürekli sancı çekiyordu. Kimse gelip ilgilenmiyordu. Her an doðum yapacak korkusuyla telaşlanıyordum. 27 gün boyunca havasız bir ortamda, hareket etme koşullarından yoksun tuttulduk.
PSÝKOLOG MUSUN, POLÝS MÝ?
15 Ekimde nihayet 18 yaşına bastım. Koðuşlara götürülmeden önce, prosedür gereði cezaevi psikoloðuna gönderildim. PKK ve KCK davasından tutuklu ve hükümlülerin bulunduðu B Blokuda ki koðuşlara gideceðimi duyunca psikolog bana, Ýstiyorsan bir de baðımsızların koðuşu var seni oraya gönderelim dedi. Baðımsızların ne olduðunu bilmediðim için, siyasilerin yanına gitmek istediðimi söyleyince, Onlar da siyasi diyerek beni polis gibi yönlendirmeye çalıştı. Neyse ki B Bloðunda ki koðuşlara vardıðımda büyük bir oh çektim. diye anlattı.
Cezaevinde 50 gününü geride bırakan ve iddianamesinin ne zaman çıkacaðı belli olmayan Teki, Polis bana örgüt sizi okutmak istemiyor, engelliyor dedi. Ancak beni eðitimimden örgüt deðil devlet alıkoydu. Ailemden kopartılmama, 27 gün boyunca tek hücrede tutulmama, psikolojimin bozulmasına sebep yine aynı devlet. Madem ki biz çocuklar dedikleri gibi ülkenin geleceðiyiz cezaevinde ne işimiz var dedi.