Dersim: Yarsanların direnişini destekliyoruz
Dersim: Yarsanların direnişini destekliyoruz
Dersim: Yarsanların direnişini destekliyoruz
İran’da yaşayan Yarsan inancından olan halk, rejimin saldırılarına karşı direniyor. Hakların ve farklı inançların mücadelelerini, yakından takip eden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Beritan Şiyar Dersim, Yarsanların İran rejiminin inkar zihniyetine karşı bir direniş içinde olduklarına dikkat çekti. Ortadoğu’daki diğer egemen devletler gibi İran İslam Cumhuriyeti’nin de yürüttüğü politikalarla sürekli azınlık ve inançları yok saydığını söyleyen Dersim, 21. yüzyılda artık azınlık kavramının kullanılmadığını, bu inançların farklılık biçiminde ele alınması yaklaşımının en doğrusu olduğunu belirtti.
Yaranan inancından olan halkın, devletin farklılıkları yok sayan politikalarına karşı mücadele ederken, yaşadıkları hakikatın temelinde direnişin olduğunu çok iyi görmeleri gerektiğini söyleyen Dersim ”Nasıl ki bu gelenek binlerce yılın tarihsel, toplumsal değerleri üzerinden yükseldi. Bütün saldırılara rağmen kendisini var etti, bugün de daha güçlü örgütlenerek mücadele edebilir” dedi.
‘SALDIRILARA KARŞI MİSTİK ÖRGÜTLÜLÜKLER OLUŞTU’
Ortadoğu’nun kadım kültürlerinin, en köklü gelenek ve inançların yaşandığı yerlerden birinin İran olduğuna dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Üyesi Beritan Şiyar Dersim, “Esasta daha öncesinden Zerdüşti değerler üzerinden yükselen toplumsal değer vardır. Bu değerlerin kaynağı, hep mistik doğa ve toplumsallığın sürekli birbiriyle barışık olduğu bir gelenektir. Bu gelenek tarihin hiçbir döneminde tekleştirilememiş tersine bütün politikaların kendisini ortak yaşam arayışı çerçevesinde ifade ettiği bir sistem oluşturmuştur” dedi.
Çeşitli dönemlerde yürütülen saldırı ve çatışmalar karşısında kendisini koruma refleksiyle mistik örgütlülükler biçiminde farklı adlarla kendisini günümüze taşıdığını da kaydeden Dersim şöyle devam etti: “İşte Yarsanlık, Zerdüştlük, Kakailik, Bahayilik, Alevilik, Raya Haq tarzında dile gelen hakikatler özde aynı değerleri temsil etmişlerdir. İslamiyet’in Hz. Muhammed ve ailesi sonrasında iktidarlaşan ve giderek tutuculaşan anlayışı bunları yok saymıştır. Çok iyi incelendiğinde Kuran da dahi diğer inançların izlerini rahatlıkla bulabiliriz.
‘İRAN DA AZINLIK HAKLARINI SÜREKLİ YOKSAYMIŞTIR’
Ortadoğu’daki diğer egemen devletler gibi İran İslam Cumhuriyeti de yürüttüğü politikalarla sürekli azınlık ve inançları yok saydığını belirten Dersim “21. yüzyılda artık azınlık kavramı kullanılmıyor. Bu inançların farklılık biçiminde ele alınması yaklaşımı en doğrusudur” dedi.
İran’da Yarsanlara yönelik saldırının Türkiye’de AKP hükümetinin Alevilere ve ülkedeki diğer farklı kimliklere yönelik politikalarından bağımsız ele alınamayacağını da kaydeden Dersim, İran’da Yarsanlığa, Türkiye’de Aleviliğe devletlerin politika belirlediğini de sözlerine ekledi.
Kürtlerin temel hakları konusunda egemen devletlerin birlikte hareket etmesi konusuyla benzerlik taşıdığını da vurgulayan Dersim, “İnkar ve ret, yok sayma ve bastırma. İktidarların hep kendisini yaşattığı temel anlayış ve politika olmuştur. İran’ın bin yıllık siyaset geleneği artık 21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap vermediği için sistem karşıtı güçlere yönelmektedir. Sorun sayısal anlamda azınlık değildir, bu inançların bağrında taşıdığı felsefik yandır. Bu konuda Ortadoğu’daki egemen devletlerin yaklaşımı birbirine benziyor. İran anayasasına göre ülkede yaşayan herkes kendi kültürü ve inancını yaşayabilir. Ancak bu sadece sözde kalıyor. Pratikte bunun tam tersi işliyor. İran’da Zerdüşti, Yarsan, Bahayi gibi inançlar tanınmıyor. Bu inançlar kendisini özgürce ifade edemiyor. Yarsanlar da, devletin bu yok sayma yaklaşımlarına karşı bir mücadele içindeler” şeklinde konuştu.
‘MÜCADELEDE FARKLI KESİMLERLE İTTİFAK KURMAK ÖNEMLİDİR’
“Yarsanlar, devletin farklılıkları yok sayan politikalarına karşı mücadele ederken şunu çok iyi görmelidirler; yaşadıkları hakikatin temelinde direniş vardır. Nasıl ki bu gelenek binlerce yılın tarihsel, toplumsal değerleri üzerinden yükseldi. Bütün saldırılara rağmen kendisini var etti, bugün de daha güçlü örgütlenerek mücadele edebilir” diye devam eden Dersim, bunu yaparken, tutucu, geri, bağnaz ideolojilerin etkisine girmeden, farklı kesimlerle de ittifak içinde olunmasının önemine dikkat çekti.
Farklı isimlerle hareket etseler de kendi hakikati için mücadele eden inançların ve siyasi oluşumlar olduğunu hatırlatan Dersim, “Saldırılar karşısında ortak mücadele anlayışı taktik ve yöntemde büyük zenginliklere yol açabilir. Kendi hakikati için mücadele ederken bütün hakikatlerin 21. yüzyılda yaşanan toplumsal dönüşümlerin varlığını yok sayarak yaklaşmak sonuç alıcı olmaz. Hakikatin güncelleştirilerek çağın sorunlarına çözüm oluşturması anlamında bir perspektife dönüştürülmesi gerekir. Aksi halde dar, tutucu yaklaşımlar bir sonuç almaz” diye devam etti.
Siyasal, sosyal, kültürel alanda yürütülecek etkili mücadeleler ile daha sonuç alıcı olunabileceğini de vurgulayan Dersim, katılımcı-demokratik anlayışın her kesimin kendisini ifade ettiği alan olması gerektiğini belirtti.
‘YARSANLARIN YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELEYİ ÖNEMSİYORUZ’
Yarsanların yürüttüğü mücadeleyi takip ettiklerini ve desteklediklerini de sözlerine ekleyen Dersim şunları söyledi: “Ortadoğu’da yaşanan değişim ve dönüşümün pratikleşmesi açısından Yarsanların da yürüttüğü mücadeleyi önemsiyoruz. Biz de hakikat arayışçıları olarak ortak paydalarda her türlü saldırıya karşı ortak mücadele anlayışı ve felsefesi ile hareket etme çağrımızı yineliyoruz.”
Mistik bir kıvılcımın nasıl ki binlerce yıllık bir geleneğin temelini attığını kaydeden KCK Yürütme Konseyi üyesi Beritan Şiyar Dersim “Bir tohum nasıl ki kendi hakikatiyle bütünleşince binlerce başağa neden oldu. Farklılıklar da hep büyük oluşumların potansiyelini kendi hakikatinde barındırır. Bundan yola çıkarak, önemli olan yaşadığımız sorunların tarihsel ve toplumsal nedenlerini çözümleyerek bir yaklaşım göstermektir. İnançların, hakikatin gerçekliği temelinde bir başkasını da görmesi önemlidir. Tutuculaşan, tekleşen anlayışın faşizanlığa götürdüğünü görmek için yeni katliamlara gerek yoktur. İran ve çevresinde yaşananlardan sonuç çıkartılmazsa felaket olur. Aslında kaybeden büyük güçler olacaktır. Tersinden bunlar görülerek bu farlılıklar bir güçlenme ve zenginlik kaynağı haline getirilebilir. Bu da çok köklü bir siyasal geleneği olan İran açısından demokratikleşmenin nedeni olur. İslamiyetin özü demokratik anlayışa dayanmaktadır” dedi.
‘FARKLILIKLAR GÜÇLÜ BİR SİSTEM OLUŞTURABİLİR’
İktidarlaşan, tutuculaşan anlayışın İslam inancını temsil edemeyeceğini de belirten Dersim, Kürdü, Farsı, Arabı, Yahudisi ve bütün farklılıklarıyla güçlü bir sistem oluşacağını sözlerine ekledi. Bir halkanın kopmasının, bütünlüğün bozulması anlamına geldiğini de vurgulayan Dersim, şöyöl devam etti: “Kapitalist modernitenin beklediği bu halkalardan birinin kopması, İran’ın da Irak, Mısır, Libya, Suriye gibi talan edilmesidir. İran’ın bunları görerek hareket etmesi ve demokratikleşmesi Ortadoğu’nun kurtuluşu anlamına gelebilir.
Son olarak, İran’ın Yaresanlar şahsında bütün farklı kimlik ve inançlara yönelik saldırılarını ve politikalarını kınıyoruz. Umarız bir an önce bundan vazgeçilir. Demokratik anlayışa dayalı, bütün farklılıkları bir zenginlik olarak tanıması İran’ın da demokratikleşmesi açısından muazzam bir güç açığa çıkaracaktır.”