Kürt kadın mücadelesi ve feminist mücadele konuşuldu

Demokratik Cumhuriyet Konferansı’ndaki konuşmalarda feminist ve Kürt kadın mücadelesi ile kapitalist politikalara dikkat çekildi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) İstanbul Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlediği Demokratik Cumhuriyet Konferansı, “Cumhuriyet’in kuruluş dinamikleri” başlıklı ikinci oturumuyla devam ediyor. Zerrin Kurtoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda, Özgür Öztürk, Hülya Osmanağaoğlu ve Ayhan Yalçınkaya sunum yapıyor.

Akademisyen Zerrin Kurtoğlu, Cumhuriyet ile birlikte tartışılan kavramlar üzerinde durarak, “Bu kavramların hiçbiri aslında cumhuriyet ürünü değil. Başka bir cumhuriyet mümkün sloganı altında konuşuyoruz. Gerçekten mümkün ama bunu gerçekliğe kavuşturmak için yüz yılın muhasebesini yapmak gerekiyor. Bu konuda ilgimi çeken toplumun sessizliğidir. Başına ne gelirse kabullenişidir” dedi.

'TÜRKİYE'DE BÜYÜK SERMAYE EGEMENLİĞİ VAR'

“Türkiye’de kapitalizmin 100 yılı” başlığı altında sunum yapan Barış Akademisyenlerinden Özgür Öztürk, Türkiye’nin yüz yıllık kapitalizm gelişimini anlattı.

 Türkiye’de büyük sermaye egemenliğinin olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Hem tüccar hem sanayici hem bankacı gibi birçok alanda sermaye fonu ortaya çıktı. Bu sadece Türkiye’ye özgür değil, üçüncü kuşak ülkelerde sermaye ve şirket grupları ortaya çıktı. 12 Eylül darbesi sonrası sermayenin önü açıldı. O günden beri patronların yüzü gülüyor” dedi.

Hülya Osmanağaoğlu, “Cumhuriyetin kuruluş dinamiği olarak patriyarka ve feminist mücadele” başlığında sunum yaptı. Osmanağaoğlu, eşit temsiliyet için kürsüde iki erkeğin konuştuğu sürenin tamamının bir kadına verilmesi önerisinde bulundu. Osmanağaoğlu, "AKP iktidarıyla kadın meselesi her daim gündemde. Bugün AKP eliyle Anayasa tartışmasında yaşıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nde yaşıyoruz. 1997-98 sürecinde de, 28 Şubat döneminde de kadınlar üzerinden tartışıyorduk. Bütün tarih yazımı da Cumhuriyetin kuruluşu dahil üzerine ağırlıklı olarak bu ikili üzerinden ele alınıyor. Kadınların eşit yurttaş ve vatandaş olması, laiklik tartışması olarak öne çıkıyor. AKP döneminin İslami baskı yönünden önemli sorunları olsa da sadece laiklik üzerinden kadınların cumhuriyette nasıl yaşaması tartışması iki şeyi beraberinde getiriyor. Bu topraklarda feminist mücadele ve Kürt kadın kurtuluş mücadelesi görülmüyor” şeklinde konuştu.

İnançlar ve Cumhuriyet iki ana başlık üzerinde sunum yapan Akademisyen Ayhan Yalçınkaya, Kürt ve Aleviler arasındaki bağ üzerinde durdu. Yalçınkaya, şunları söyledi: “Cumhuriyetten bugüne, din ile devleti düşündüğümüz her seferinde bir ikilik, bir gerilim, bir sorunun varlığının bağlamı içinde düşünüyoruz. Devlet şöyle, din böyle olmalı diyoruz. Öncelikle bu varsayımdan vazgeçmeli. Din ve devlet arasında bir çelişki olmak zorunda değil. Türkiye özgün bir örnek değil. Siyasal düşünceyi hızlıca kat ettiğimizde dinin devlet için olmazsa olmaz olduğu çok açık seçik biçimde ifade ediliyor. Cumhuriyetler için din prenslikten daha gereklidir. Cumhuriyetin dine kuşkusuz bir prensten daha fazla ihtiyacı vardır. Din yıkılırsa devlet yıkılır denir. Din devlete karışmamalı ama devlet dine karışabilir!"