Demirtaş’tan Erdoðan’a müzakere ve diyalog çaðrısı

Demirtaş’tan Erdoðan’a müzakere ve diyalog çaðrısı

Batman’da düzenlenen bir şölende konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, AKP hükümetinin Türkiye'deki Kürtlere tahammülünün olmadıðı gibi Suriyeli Kürtlerin kazanımlarına da tahammülünün olmadıðını belirterek, "Oradaki tabloyu görüp çıldırıyorlar. Biz oradaki tablodan onur duyuyoruz. Mutluluk duyuyoruz. Batı Kürdistan'ın özgürlüðünden onur duyuyoruz" dedi. “Ortada büyük bir savaş var” diyen Demirtaş, çözüm için müzakerelerin bir an önce başlatılmasını Başbakan Erdoðan’ı “Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözülmez, müzakere, diyalog ve konuşma ile çözülür” açıklamasında bulunmaya davet etti.

BDP Batman Ýl Örgütü, Suriyeli Kürtlerin özerklik temelinde kendilerini yönetmelerini kutlamak ve destek vermek amacı ile şölen düzenledi. Şerzan Kurt Parkı'nda düzenlenen şölene BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoðan, DTK Koordinasyon Kurulu Üyesi Batman Milletvekili Ayla Akat, BDP Batman Ýl Başkanı Ayşe Aðılðat, il ve ilçe örgütü yöneticileri, sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra binlerce KÝŞÝ katıldı. Sarı, kırmızı ve yeşil renkli bayrakların dalgalandıðı şölende sık sık "Şehîd namirin" sloganları atıldı. Havai fişek gösterisi ile başlayan şölende konuşma yapan Demirtaş, Batman halkı ile bir arada olduðundan dolayı onur ve şeref duyduðunu ve herkesi saygı ile selamladıðını belirtti. Batman'a Ramazan ayında iftarı açmak için geldiklerini söyleyen Demirtaş, askeri operasyonlar sırasında yaşanan ölümler ve acılar nedeni ile şölendeki müzik etkinliliðinin iptal edildiðini duyurdu.

‘NEWROZ’DA SAVAŞ YAŞANMASIN DÝYE ALANLARDAYDIK’

Şölene katılanlara hitap eden Demirtaş, "Sizler şahitsiniz, her biriniz tanıksınız ve bunun mücadelesini yürüten bir nefersiniz. En fazla barış isteyen biz olduk, barış için alanlarda ve meydanlarda haykıran biz olduk. Bugün yaşanan ölümler olmasın diye mitingler, yürüyüşler, açıklamalar yapan biz olduk. Fakat bugüne kadar karşımızda barış iradesi görmedik" dedi. Barış için sokaða çıktıkları zaman AKP'nin copundan, gazından ve panzerinden başka bir şey görmediklerini söyleyen Demirtaş, bugün yaşanan ölümlerin olmaması için Batmanlıların Newroz Bayramı'nda meydanlara çıktıðını söyledi. Ancak Newroz'da halkın AKP'nin faşizmi ile karşılaştıðını söyleyen Demirtaş, "Barış için kendini adamış bir isim Sayın Ahmet Türk, işte burada Batman'da o çirkin ve ahlaksızca bir saldırıya uðradı. Bunlar sokaklarda barış ve çözüm için yürüyüş yaparken copları ve gazları ile saldırmıyor muydu? Gece gündüz gençleri ve anaları tutuklayıp cezaevlerine atmıyorlar mıydı? Biz 14 Temmuz'da miting yapmak için Ýstasyon Meydanı'na gitmek üzereyken bir kez daha faşizmini ve baskısını gösteren bunlar deðil miydi?" diye sordu.

‘BU HÜKÜMET SAVAŞ, KAN HÜKÜMETÝ OLDUÐU ÝÇÝN BU ÖLÜMLER YAŞANIYOR’

Barış isteyen ve bunun için mücadele veren tarafın kendileri olduðunu kaydeden Demirtaş, Erdoðan'ın gözünde ise savaştan beslenen taraf olarak görüldüklerini dile getirdi. Kimin günahkar olduðuna kendilerinin karar veremeyeceðini söyleyen Demirtaş, bu savaşı Erdoðan ve AKP'nin istediðinden emin olduklarını söyledi. "Bu ölümleri bu savaşı sizler ortaya çıkardınız" diyen Demirtaş, "Barış için sokaklarda, alanlarda, meydanlarda olan bizdik. Şimdi bu ölümlerin hesabını vermesi gereken sizsiniz. Savaşı yaratan sizsiniz. Meclis'ten sınır ötesi tezkeresi alan sizsiniz. Barış isteyen anaları sokaklarda saçlarından sürükleyen sizsiniz. Barış isteyen gençleri, belediye başkanlarını zindanlara dolduran sizsiniz. Gece gündüz halkın taleplerine copla, gazla panzerle cevap veren sizsiniz. O nedenle kimse kimseyi kandırmasın. Bu hükümet savaş, kan hükümeti olduðu için bu ölümler yaşanıyor. Yoksa barış için uzatılan bu eli tutmuş olsalardı, barış isteyen Kürt halkının iradesine saygılı olsalardı, gerçekten de çözüm ve müzakere isteyen, çözüm için en büyük rolü oynayan Sayın Öcalan'a saygı ile yaklaşsalardı barış bir adım ötedeydi. Barışı yakalamak bu kadar kolaydı. Ama bakın bu halkın evlatları gençleri işte her gün yaşamını yitiriyor ve canını veriyor. Biz her birinin ana kuzusu olduðunun farkındayız. Her birinin anasının yüreðinin yandıðının farkındayız. Ve bu nedenle biz gerillanın da, askerin de, polisin de ölmemesi için yollara düştük, önümüzü kestiler, canlı kalkan olarak savaş bölgesine giden bizdik ama bunlar hepsine hakaret ettiler. Barış anaları da dahil hepsine hakaret ettiler. Şimdi ortaya bu savaş tablosunu çıkardılar, bundan da bizi sorumlu tutmaya çalışıyorlar. Hiç utanmadan, sıkılmadan, sanki bunların hiçbiri yaşanmamış gibi Kürtler savaş istiyormuş gibi, sanki BDP savaş istiyormuş gibi, savaşı kışkırtıyormuş gibi faturayı bize çıkarmaya çalışıyorlar" dedi.

‘ÖLEN ASKERÝN ARDINDAN MÝLÝYETÇÝLÝKLE ŞEHÝT EDEBÝYATI YAPIYORLAR’

20 yaşında gencecik askerlerin tabutlar ile evlere gönderildiðine dikkat çeken Demirtaş, ölen askerlerin arkasından da milliyetçilik ile "şehit edebiyatı" yapıldıðını belirtti. Ölmeden önce o askerin kıymetinin hiç kimse tarafından bilinmediðini ifade eden Demirtaş, "O gençleri sokakta copluyorsun, o gençleri sen üniversiteden atıyorsun, işsiz, yoksul bırakıyorsun, her türlü hakareti yapıyorsun, yetmiyor zorla askere gönderiyorsun, yaşamını yitirince de onun üzerinden şehit edebiyatı yapıyorsun. Bundan da utanmanız lazım. O yoksul halkın gençlerinin onların canı üzerinden siyaset yapanların da bin kere utanması gerekiyor. O gençlere yaşıyorken ayakta iken kıymet vermiyor ve deðer biçmiyorsunuz. Bir gün birinin aðzından duydunuz mu: Kürt gençleri de ölmesin, gerillalar da ölmesin. Bunu diyen tek bir parti lideri gördünüz mü? Bakın bu kadar savaş, bu kadar acı yaşanırken medyanın da kendi sorumluluk payını görmesi gerekiyor. Her gün onlarca insan yaşamını yitiriyor. Ortada büyük bir savaş var ama gece gündüz tatil yörelerinin ve yemek programı yapıyorlar. Burada kan gövdeyi götürüyor, her gün onlarca insan canını veriyor, yaşamını yitiriyor ama aldıðı talimat gereði bütün bunların üstünü örtüyor. Koltuklarını saðlama alsın istiyorlar. Ama biz ahlaki, vicdani davranıyoruz. Bu çocuklar halkın çocuklarıdır, ölmesin istiyoruz. O nedenle müzakereler bir an önce başlasın 2 taraf da elini tetikten çeksin ve Başbakan çıkıp şu açıklamayı yapmasını istiyoruz: Kürt sorunu askeri yöntemlerle çözülemez, müzakere, diyalog ve konuşma ile çözülebilir. Bakın ondan sonra siyaset daha güçlü devreye girer, BDP daha güçlü bir şekilde rolünü oynar" şeklinde konuştu.

‘BU KADAR PERVASIZCA BU HALKIN DEÐERLERÝNE YAKLAŞIYOR’

Öcalan üzerinde bir yılı aşkındır devam ettirilen tecride son verilmesi gerektiðini kaydeden Demirtaş, Oslo'da ve Ýmralı'da yapılan müzakerelerin yeniden başlamasını istedi. Müzakerelerin başlamasının kime ne zararının olacaðı sorusunu yönelten Demirtaş, "Barışçıl yöntemlerin ve diyalogun kime ne zararı olabilir. Bir tek insanın, bir tek gencin hayatı kurtulacaksa buna deðmez mi? Ama bu hükümetin barış niyeti yok. Barıştan anladıðı şey teslimiyettir. Barıştan anladıðı şey onun önünde diz çökülmesidir. Biz barıştan bunu anlamıyoruz. Biz barıştan çözüm anlıyoruz. Bir halkın hakkının teslim edilmesini anlıyoruz. O nedenle AKP'nin şu andaki zihniyeti Başbakan'ı ve bakanlarıyla çözüm zihniyeti deðildir. Kürt halkının dilini kabul etmiyor. Allah vergisi dildir, onu kabul etmiyor. Sen kendi parkına bile o dille isim koyamazsın diyor. Sen kendi aranda, birde çocuklarınla cezaevinde konuşabilirsin diyor. Bir de 'bu iyiliðimizi unutmayın' diyor. Bu kadar pervasızca bu kadar çirkince bu halkın deðerlerine yaklaşıyor. Çünkü bu halkın deðerlerine saygısı yok, çünkü halkın yaşadıðı ana topraklarında özgürlüðüne tahammülü yok" ifadesinde bulundu.

‘SURÝYE’DEKÝ TABLOYU GÖRÜP ÇILDIRIYORLAR’

AKP hükümetinin Türkiye'deki Kürtlere tahammülünün olmadıðı gibi Suriyeli Kürtlerinin kazanımlarına da tahammülünün olmadıðını söyleyen Demirtaş, "Oradaki tabloyu görüp çıldırıyorlar. Biz oradaki tablodan onur duyuyoruz. Mutluluk duyuyoruz. Batı Kürdistan'ın özgürlüðünden onur duyuyoruz. Bugün Suriye'de yaşanan savaş hepimiz açısından dramatiktir. Elbette Esad faşizmi de, rejimi de çökecek ve yenilecektir. Ama oradaki halkların da hepsinin özgürlüðünden biz mutluluk duyarız. Ama bunlar çıldırıyorlar. Oradaki gelişmeleri gördükçe çıldırıyorlar. Suriye Kürdistan'ında bile insanların kendini yönetmelerine tahammülü yok. 'Müdahale ederiz' diyor. Oldu bitti izin vermeyiz diyor, çünkü Kürdün özgürlüðüne tahammülü yok, çünkü Kürdün bu topraklarda bu dünyada tek bir metrekarede bile özgür olmasına tahammülü yok. Bu anlayış ile bu ülkeyi yönetemezler artık. Şimdi orada Sünni Araplar 10 tane devlet kursalar Başbakan hepsini alkışlar. Ama sömürge haline gelmiş Kürdistan orada bir özerk yönetim kurmaya çalışıyor, gece gündüz gidip entrikalarla bunu engellemeye çalışıyor. Allah'tan reva mıdır? Kürt sana nerede düşmanlık yapmış, Kürt senin köyünü mü yaktı, Kürt sizi faili meçhul cinayetlerle mi katletti, Kürt mü Dersim'de soykırım yaptı, Zilan'da, Aðrı'da, Şeyh Sait'te Kürt mü katliamlar yaptı, işkenceleri Kürtler mi yaptı, zindanlara Kürtler mi attı, Kürtler sizin dilinizi mi yasakladı, Türkçeyi mi yasakladı Kürtler. Türkçe konuşamazsınız, eðitim yapamazsınız mı dedi Kürtler. Bunların hepsini siz yaptınız. Ama hala Kürde karşı büyük bir öfke ile düşmanlıkla engellemeye çalışıyorsunuz. Ve bu savaşı da Kürtlet yarattı, Kürtler çıkardı diye büyük bir kirli propaganda ile Kürtlere kesmeye çalışıyorsunuz" dedi.

‘TÜRK ANALARI DA KÜRT ANALARI GÝBÝ SAVAŞA KARŞI ÇIKMALI’

Konuşmasının devamında Türk halkına seslenen Demirtaş şunları kaydetti: "Buradan Şerzan Kurt'un anısına yapılan parkta, Batmanlı yiðit bir gencin, sizin eliniz ile katledilmiş bir üniversite öðrencisinin isminin verildiði parktan Türklere sesleniyorum: Bu savaş siz 'evet' dediðiniz için yürüyor, siz AKP'nin savaşına onay verdiðiniz için yürüyor, en çok savaşa karşı çıkması gereken Türk anaları, babalarıdır. Artık uyanmanız gerekir. Bu savaş sizin savaşınız deðil, bu savaşta evlatlarınız canlarını veriyorlar, ama vatan uðruna deðil; AKP'nin koltukları uðruna canlarını veriyorlar. Artık uyanın nasıl Kürt anaları, Barış Anaları bu savaşa karşı çıkıyorsa Türk anaları da karşı çıkmalıdır. Gerekirse karakolların kapısına dayanmalıdır. Askerlik şubelerine dayanmalıdır, valiliklere gitmelidir, Türk anaları evlatlarının hesaplarını sormalıdır. Şemdinli'de, Hakkari'de, Şırnak'ta 'benim oðlumu neden savaştırıyorsunuz?' demelidir. 'Benim oðlum yaşamını yitiriyor ismini bile açıklamıyorsunuz, bu kirli savaşta evladımı vermiyorum' demelidir. Türk anaları bunu istesin ki eşitlik, kardeşlik, barış da gelişebilsin. Ama bu kadar baskıya faşizme karşıyım diyecek olan bir halk olacak, öbür tarafta Kürtler gece gündüz linç edilecek. Malatya'da, Sürgü'de, Dalyan'da Kürtler linç edilecek. Böyle bir şeye asla ve asla tahammül edemeyiz.

Biz buna eşitlik, kardeşlik diyemeyiz. Önce hep birlikte hakkımızla hukukumuzla eşit olalım, kardeş olmak kolaydır. Ama siz Türk halkı olarak devletin yürüttüðü savaş ve faşizm politikasına Kürtlerle beraber dur demezseniz korkumuz odur ki daha nice evlatlarımız bu savaşta canını yitirecek. Türk halkının Kürdün hakkı hukuku ile sorunu yoksa bu savaşa karşı çıksın artık. Şemdinli'de çocuðu asker olan Çukurca'da çocuðu asker polis olan ana ben biliyorum ki uyuyamıyor. Başını yastıða koyamaz o ana. Çocuðu gerillada olan bir ana başını yastıða koyamaz. Uyku tutmaz o ananın gözünü. O analar eðer barış istiyorsa Erdoðan savaş isteyemez. Eðer o anaların emri talimatı barıştan yana ise buna Tayyip Erdoðan karşı çıkamaz. Bize düşen anaların emrine, talimatına uymaktır. Analar barış, çözüm istiyorsa hiçbir siyasetçi onun karşısında duramaz. O nedenle Türk anaları barış için sesini yükseltsin. Kürt anaları ile el ele versin bu kirli savaş politikalarına karşı çıksınlar. Çocuklarının hatırına, özgür geleceðimizin hatırına bunu yapsınlar diyoruz."

‘KALBÝMÝZ NE KADAR AMED’TE ATIYORSA O KADAR HEWLER’DE QAMÝŞLO’DA ATIYOR’

AKP'nin yürüttüðü bu politikaları halkın kendi özgücünden başka bir gücün durduramayacaðını söyleyen Demirtaş, "Biz halkımızın özgücünü, kendi irademize güvenerek AKP faşizmine karşı dimdik duruyoruz. Ve bizim AKP'nin faşizminden korkmadıðımızı görünce daha fazla çılgınlaşıyorlar, daha fazla çıldırıyorlar. Siz bu özgürlük mücadelesini yaratan 7'den 70'e bir halk olarak bugün çözüme yakın olduðumuz bugünlerde daha fazla el ele vermelisiniz. Daha fazla omuz omuza vermelisiniz. Bilin ki Suriye Kürdistan'ında ki coşkulu zaferi hazmetmeyenler bizim de özgürlüðü kazanmamız için elinden gelenin fazlasını yapacaklar ama biz de hep birlikte bu faşizme karşı direnebiliriz. Bu politikaları tuzla buz edebilirler. Kürt halkı bunun en somut örneðidir. Bütün dünyaya umut veriyor cesaret veriyorsunuz. Biz de cesaretimizi sizin duruşunuzdan alıyoruz ve size layık olabilmek için daha fazla mücadele sözü veriyoruz. Son olarak yakınlarını kaybeden herkese başsaðlıðı diliyor, Allahtan rahmet diliyoruz bu mübarek günde bütün dualarımız barış ve çözüm için olsun Allah kabul etsin. Öncelikle de Allah Rojawa'da zor günler geçiren Kürtlerin yanında olsun, biz bütün kalbimiz ile onların yanındayız onların zafer yürüyüşünün arkasındayız. Kalbimiz ne kadar Amed ve Van'da atıyorsa o kadar Hewler'de Qamişlo'da atıyor, Kürdün kalbi her yerde de atmaya devam edecek" dedi.

Demirtaş'ın konuşmasının ardından şölen sona erdi.