Demirtaş: 'Esir askerler için devreye girmeye hazırız'

Demirtaş: 'Esir askerler için devreye girmeye hazırız'

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HPG tarafından gözaltına alınan askerlerin serbest bırakılması için ailelerin talep etmesi halinde devreye girmeye hazır olduklarını söyledi. Demirtaş, Öcalan üzerinde bir yıldan fazla uygulanan tecridin kaldırılması halinde çatışmaların durabileceðini ifade etti.

BBC Türkçe servisine açıklamalarda bulunan Demirtaş, PKK'nin kendi kararlarını alıp uygulayan ve silahlı muhalefet yönetimini seçmiş bir hareket olduðunu belirterek, PKK'nin yürüttüðü hiçbir askeri hamlenin BDP ile ilişkisinin olamayacaðını söyledi.

PKK’nin yürüttüðü bütün faaliyetlerin BDP’nin tabanını doðrudan etkilediðini kaydeden Demirtaş, "Biz tabii ki siyasetimizi oluştururken bütün bu gelişmeleri dikkate alıyoruz. Fakat dediðim gibi PKK’nin askeri açıdan bir şehri, bir yerleşim birimini kontrol altında tutma, uzun süreli ele geçirme şeklinde bir taktiðinin olabileceðini düşünmüyorum. PKK siyasi çözüm yaratmak için askeri olarak gücünü ispatlama şeklinde bir yaklaşıma sahip olabilir" dedi.

Çatışmalarda ölen askerlerin hepsinin Anadolu'nun emekçi çocukları olduðunu kaydeden Demirtaş, "Büyük bir kısmı en azından bu şekildedir ve bu aileler aslında bizim ailelerimizdir. Türk veya Kürt, bizim ailelerimizdir. Dolayısıyla onların acısı bizim acımızdır. Biz hep böyle gördük. Ben bütün konuşmalarımda ailelere başsaðlıðı da diliyorum. Acılarını paylaştıðımızı da ifade ediyorum. Yan yana gelmekten, taziyelerini ziyaret etmekten de hiçbir zaman gocunmayız. Bunun koşulları olsa, provokasyona veya kışkırtmalara mahal verilmeyeceðine inansak taziyelerine gider, ailelerin acılarını da paylaşırız çünkü biliyoruz ki aileler bu savaşı istemiyor" şeklinde konuştu.

Taziyelere gitmelerinin kendileri için önemli ve anlamlı olduðunu belirten Demirtaş şunları söyledi: "Asıl büyük deðişim, sürece katlı sunacak şey, Başbakan’ın bir gerilla taziyesine katılması, bir gerilla ailesinin acısını paylaşmasıdır. Telefonla da olsa, yüz yüze dolsa bugüne kadar hiçbir hükümet yetkilisi taziyelerini bildirmemiş, acılarını paylaşmamıştır. Aileler Kürt düşmanı deðil, Kürt hareketinin düşmanı deðil. Zorunlu olarak çocukları askere alınıyor ve ailelere hiçbir bilgi verilmiyor. Maalesef çocukları bilmedikleri, niçin savaştıklarını anlamadıkları bir şekilde yaşamını yitiriyor. Dolayısıyla Kürt sorunu asker aileleriyle Kürtler arasındaki bir sorun deðildir. PKK’yle asker aileleri arasındaki bir sorun da deðildir. Ve bizce asker aileleri bu savaşta aslında taraf da deðil. Doðru bilgilendirilseler belki bu savaşa en fazla karşı çıkacak olanlar onlardır. Tabii hepsinde bir korku, kaygı da var. Devlet bu kesimleri üstü kapalı bir şekilde şantajla susturmaya çalışıyor. Kimine maaş ve tazminat şantajı yapılıyor. ‘Sesinizi yükseltirseniz terör örgütünün ekmeðine yað sürersiniz’ deniyor. ‘Bu, devletin hoşuna gitmez’ gibi telkinlerde bulunuluyor. Medyanın da bunda rolü var. Medya da savaşı pohpohlayan bir çizgiyle yayın yapınca kamuoyu da maalesef saðlıklı bir şekilde bilgilenemiyor. Ama nihayetinde çocuðu askerliðini yapmakta olan ailelerin de sesini yükseltmesi gerekir. Bizim çaðrımız aynı zamanda onlaradır. Gidip valiliklere, askerlik şubelerine başvuru yapabilirler. ‘Benim çocuðum şu anda nerede, niye savaşıyor, sað mı ölü mü, bilmek istiyorum’ demeleri lazım. Çünkü haftalarca, aylarca aileler çocuklarından haber alamıyorlar. Telefonla görüşemiyorlar. O çatışmalar süresince, çok sayıda kayıp yaşanıyor, devlet bunları gizliyor. Önce yaralı olarak veriliyor, intihar etti deniyor. Devlet bir şekilde toplumun baskısını hafifletmek için ölümleri gizliyor ve askerlerle ailelerin temasa geçmesini engellemeye çalışıyor. Savaş da bu yüzden uzayıp gidiyor. O yüzden herkesin sesini yükseltmesi lazım. Türk ve Kürt anaları ele ele vermeli diye çaðrı yaptık. Hiçbir siyasetçi anaların bu çaðrısının önünde çok fazla duramaz. Çünkü annelerin çaðrısı savaşı durdurabilecek etkili bir güçtür. Ben bu yüzden daha çok Türk analarına, çaðrı yaptım çünkü Kürt anaları bunu zaten yapıyor, yapmaya da hazırlar he zaman."

HPG'nin elinde olan askerlerin serbest bırakılması için devreye girmeye hazır olduklarını kaydeden Demirtaş, şöyle konuştu: "Sürekli PKK’nin elinde bulunan askerlerin, polislerin, kim varsa bunların salınması için çaðrılar yapıyoruz. Ama girişimde bulunabilmemiz için ailelerin ve hükümetin bu konuda bize destek olması ve bizi harekete geçirmesi lazım. Tek başında BDP’nin çaðrıları ve girişimleri sonuç almıyor. Geçmiş deneyimlerimizden bunu biliyoruz. AKP hükümeti bu konuda çok ketum davranıyor. Ýsrail bile askerlerinin mezarları için yüzlerce Filistinli esiri serbest bırakırken Türkiye’de hükümet, kaçırılan askerlerin serbest bırakılması için girişimde bulunulmasına tahammül göstermiyor. O dönemde gidip Daðlıca’da kaçırılan askerleri teslim alan milletvekilimize dava açıldı. Aileler bu konuda BDP’nin harekete geçmesi için talepte bulunmalı, BDP’nin desteðini istemeli. Hükümette de önümüzü açmalıdır. Bunu şart olarak söylemiyorum. Başarılı olabilmemiz için, sonuç alabilmemiz için bunlar önemlidir diyorum. Yoksa biz serbest bırakılacaklarına emin olsak hiç bu iki şarta gerek olmadan da girişimde bulunabiliriz. Sonuçta insanların hayatı bizim için önemlidir. Ama sadece BDP’nin girişimde bulunması veya çaðrı yapması sonuç almayabilir. PKK bu konuda ailelerin ve özellikle de hükümetin tavrını görmek isteyebilir. Ben sizler aracılıðıyla da tabii ki çaðrı yapabilirim. Alıkonnan askerlerin serbest bırakılması, ailelerine kavuşması bizim için önemlidir. Buradan da bir kez daha çaðrımızı yinelemek istiyorum.”

Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan'a bir yıldan fazla bir süredir uygulanan tecridin kaldırılması halinde çatışmaların durabileceðini belirterek, "Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılabilir. Avukatları, ailesi ve hatta örgütle temas kurabileceði koşullar hızlı bir şekilde yaratılabilir. Aşamalı olarak da hızlı bir şeklide Ýmralı’dan çıkarılıp barış konusunda rol oynayabileceði koşullara alınabilir. Ev hapsi ve giderek özgürlüðüne kavuşacaðı koşulları hükmet programatik olarak önüne koyabilir. Bu bir süreçtir. Tabii Öcalan üzerinden uygulanacak bu program savaşı da durdurabilir. Çözüm kapılarını da açabilir çünkü sayın Öcalan Kürt hareketi üzerinde, Kürtler üzerinde çok etkili bir liderdir, aktördür. Şu anda bir yılı aşkın bir süredir ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Sað olup olmadıðı, saðlık durumunun ne olup olmadıðı bile bilinmiyor. Bu da PKK’de çok büyük bir tepkiye, öfkeye neden oluyor. Çünkü PKK yetkilileri ve halkın önemli bir bölümü şunu söylüyor: 'Öcalan’a yaklaşım bize yaklaşımdır. Devlet Öcalan’a nasıl yaklaşmışsa bize de öyle yaklaşmış kabul ediyoruz.' Pozitif yaklaşım bence PKK’ye ve Kürt halına da pozitif yaklaşım olarak algılanacaktır. Bence en hızlı adım Ýmralı'yla ilgili atılacak adımdır" dedi.