Demirtaş: 'Erdoðan arzu ederse' diye bir kanun yok

Demirtaş: 'Erdoðan arzu ederse' diye bir kanun yok

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoðan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilgili "ailesi görüşebilir; ama avukatlar noktasında, onu bir kenara koyun" şeklindeki sözlerine tepki göstererek, "'Başbakan arzu ederse görüştürür arzulamaz ise görüştürülmez' diye bir kanun yok. Bu bir anayasal haktır" dedi. Diyalog yollarının kapanması halinde BDP'li milletvekilleri olarak açlık grevine başlayacaklarını söyleyen Demirtaş, açlık grevlerine yönelik fiziki bir müdahalenin de tehlikeli olacaðına vurgu yaptı.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Av. Meral Danış Beştaş ile birlikte gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoðan'ın dün Kızılcahamam'daki "Terörist başıyla ailesi görüşebilir; ama avukatlar noktasında, onu bir kenara koyun" şeklindeki açıklamalarını deðerlendiren Demirtaş, şöyle dedi : "Başbakan'ın dünkü açıklamalarında çok açık şekilde bu hukuksuzluðun devam edeceðine dair izlenim edindik. Bu doðru bir yaklaşım deðil. Bir defa avukatların hükümlüler ile tutuklular ile görüşmesi ceza muhakemesi kanununda düzenlenmiştir. Yani Başbakanca tanınmış bir yetki deðil. 'Başbakan arzu ederse görüştürür arzulamaz ise görüştürülmez' diye bir kanun yok. Bu bir anayasal haktır. Anayasadan gücünü alan meşruiyetini alan, CMK'den ve avukatlık kanununda da açık bir şekilde düzenlenmiş bir hakkın Başbakan tarafından bu kadar aleni bir şekilde kullandırılmayacaðına dair beyanlarda bulunması çok yanlış olmuştur. Özellikle açlık grevlerinin bu kadar kritik bir aşamaya geldiði bir dönemde ben Başbakanın biraz daha dikkatli, biraz daha duyarlı açıklamalar yapması, somut adımlar atması konusunda bir kez daha çaðrı yapmak istiyorum. Siyasette karşılıklı restleşme, BDP-AKP arasında karşılıklı restleşme bunlar belki siyasetin doðası olarak algılanabilir. Ama ortada insanların canı-hayatı gibi kritik bir mesele varken, bence herkesin bizler de dahil bütün siyasetçilerin çok daha dikkatli ve duyarlı olması gerekiyor.”

SAÐLIK DURUMLARI RÝSK ALTINDA

Gelinen noktada açlık grevinin kritik bir aşamanın eşiðine geldiðine dikkat çeken Demirtaş, "Cezaevlerindeki özellikle açlık grevinin 54'üncü gününe giren arkadaşlarımızın saðlık durumları risk altındadır. Bu nedenle somut adımlar atılması konusunda biz de Hükümet nezdinde temaslarımızı girişimlerimizi sürdüreceðiz. Kamuoyunun bu konuda ciddi beklentisi var. Açlık grevcilerinin de taleplerinin karşılanması ile ilgili ciddi bir beklentisi var. Bu iki beklentiyi buluşturmak zorundayız. Hem bu taleplerin makul, meşru, hukuki çerçevede karşılanması hem de kamuoyunun, halkın, ailelerin açlık grevlerinin bitmesi çaðrılarını biz de önemsiyoruz. Açlık grevleri ölümle sonuçlanmadan biz de çabalarımızı sürdürüyoruz" diye konuştu.

KANUNDA AVUKAT GÖRÜŞÜ ÖNÜNDE HÝÇBÝR ENGEL YOK

Başbakan Erdoðan'ın "Aile gidip görüşebilir" sözlerinin hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Bunun kararını verecek biz deðiliz. Açlık grevlerinin muhatabı da bizler deðiliz. Açlık grevini yapanlar bu kararı alanlar kendileri bunun muhatabıdırlar. Hangi koşullarda bırakırlar, bunun taleplerini ifade ettiler ve biz onlarla yaptıðımız görüşmenin sonucunu kamuoyuna açıkladık. Biz kendi taleplerimizi ve görüşmemizi ifade etmedik. Tabi ki Sayın Öcalan ailesi ile görüşebilir. Avukatları da görüşebilir. Bu konuda hiçbir hukuki yasal engel yokken Sayın Başbakan'ın çıkıp 'avukatlar olmaz görüşemez' demesini ben çok yanlış buluyorum. Bir defa hukuki deðil. Söylediðin şeyin; hiçbir Anayasal dayanaðı yok. Avukatların görüşüp görüşmemesi başbakanın iznine tabi deðildir. Çok açık aleni şekilde avukatların görüştürülmeyeceðini söylemesi doðru bir iş olmaz. Böyle bir süreçte de çözüme katkı sunmaz. Bence bu konuda artık hukuksuzluktan vazgeçilip yasaların uygulanması gerekiyor. Bu sadece avukatların düzenli yapacaðı görüşmeler ile Ýmralı'ya gidiş ile ilgili düzenli görüşmelerin başlaması ile bence açlık grevleri ile ilgili bir yumuşamanın başlayabileceðini düşünüyorum. Cezaevinde yaptıðımız görüşmelerde bunun sinyalini aldık" diye konuştu.

ERDOÐAN’IN AÇIKLAMALARI CÝDDÝYETSÝZ

Açlık grevi eylemlerinin sona ermesinde, Hükümetin Kürt sorununun yeniden müzakere aşaması ile ele alması ve müzakere-diyalog aşamasına geçilmesinin etkili olabileceðine vurgu yapan Demirtaş, "Biz de BDP olarak bu adımları hem destekleriz, hem de açlık grevlerinin sonlanması için gerekirse cezaevlerinde de görüşmeler yaparız. Hükümetten de bu konuda gerçekten ciddi bir yaklaşım bekliyoruz. Şu ana kadar yapılan açıklamalar hükümet nezdinde meseleyi anlamaktan çok uzak. Biraz çarpıtma, karalama ve itibarsızlaştırmaya dönük açıklamalardır. Bu saatten sonra bu şov, kebap-tandır meselelerine girilmesinin bence hiçbir ciddiyeti yok. Yani orada gençler insanlar bedenini ölüme yatırmışken kimsenin böyle bir lüksü olamaz. BDP'nin de bu konudaki sorumluluðun farkında olduðunu herkesin bilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

SOMUT BÝR GELÝŞME YOK

Açlık grevinde bulunan PKK'li ve PAJK'lı tutsakların talepleri ile ilgili şu ana kadar somut herhangi bir gelişmenin olmadıðına vurgu yapan Demirtaş, "Maalesef ki açlık grevlerini bitirebilecek bir pozisyon yaratılamadı. Biz de bunun için her gün çabalıyoruz. Büyük bir gayret gösteriyoruz. Tabi anadilde savunma ile ilgili Adalet Bakanlıðı'nın bir açıklaması vardı. Önümüzdeki hafta başında bu konu ile ilgili yasal adımların atılacaðı Bakanlar Kurulu'na ve Parlamento'ya sevk edileceði yönünde açıklamaları vardı. Biz bu adımı da önemsiyoruz. Bu konuda mutlaka hızlı hareket edilmelidir. Ama yine ciddi bir hukuksuzluk olarak bir buçuk yıldır kesintisiz devam eden Ýmralı'daki tecrit meselesinde de maalesef hiçbir adım atılmış deðil" dedi.

BDP’LÝ VEKÝLLER DE GREVE GÝREBÝLÝR

Gazetecilerin BDP'li milletvekillerinin açlık grevine girip girmeyecekleri konusundaki sorusuna Demirtaş, "Doðrusu bu konuda bizler uzun zamandır tartışıyoruz. Yani bu Sayın Başbakan'ın bize yönelik ithamlarından haksız söylemlerinden çok önce gündeme aldıðımız bir konudur. Fakat biz bu açlık grevlerini gerçekten de bir çözümle sonlandırmak için gayret sarf ediyoruz. Eðer bütün bu yollar, görüşmeler çözüm arayışları tıkanırsa milletvekillerimizin de bu konuda bir kararlılıðı var. Yani bunun yeri neresi olur? Parlamento mu olur? Başka bir yer mi olur? Bu konuda meclis grubumuz tartışacak bir karara varacaktır" diye cevap verdi.

FÝZÝKÝ MÜDAHALE ÇOK TEHLÝKELÝ BÝR GÝRÝŞÝM OLUR

Yine bir avukatın Antep Cezaevi'ne çok sayıda gaz bombası ve robokop kıyafeti götürüldüðü yönündeki açıklamalarının hatırlatıldıðı Demirtaş, "Bunlar var mıdır? Yok mudur? Gaz maskeleri alınmış mıdır? Niye alınmıştır? Ýşin spekülatif tarafını ben çok deðerlendirmiyorum. Fakat Adalet Bakanlıðı'nın da Başbakan'ın da, Saðlık Bakanı'nın da fiziki bir müdahalenin olmayacaðı yönündeki açıklamalarını biz bir taahhüt olarak kabul ediyoruz. Ve hiçbir şeklide sözde hayata dönüş operasyonlarına benzer bir operasyona girişme şeklindeki politikayı kesinlikle tehlikeli bulduðumuzu ifade ediyorum. Buna şu aşamada ben ihtimal vermiyorum. Yani saðlık durumları kötüleşenlere en fazla kendi beyanı kendi iradesi doðrultusunda tıbbi müdahalenin olabileceði şeklinde bir tartışma var. Bunun ötesine geçecek herhangi bir müdahale çok tehlikeli bir girişim olur" diye konuştu.

“MEKTUP ÇALIŞMAMIZ VAR”

Leyla Zana'nın açlık grevi eylemleri ile ilgili AP'ye mektup gönderip göndermediði yönündeki soruya Demirtaş, "Sayın Leyla Zana'nın kişisel olarak yazdıðı bir mektup var. Bizim de Eşbaşkanlar olarak benzer bir mektup çalışmamız oldu. Yani bütün milletvekillerimiz, hepimiz açlık grevleri ile ilgili büyük bir çaba gösteriyoruz" cevabını verdi. Yine açlık grevi eylemi ile ilgili Başbakan Erdoðan ile görüşüp görüşmeyecekleri yönündeki son soruya Demirtaş, şu cevabı verdi: "Tabiî ki bizim sorunları çözme niyeti ile hareket eden hiç kimse ile görüşmeme gibi bir tavrımız olmaz. Sonuçta cezaevlerinde insanlar yaşamını yitirmek üzere her gün dışarıda insanlar ölüyor. Çatışmalarda insanlar ölüyor. Bu ölümleri içerde ve dışarıda durdurmak için diyalog etkili olacak ise ki biz etkili olabileceðimize inanıyoruz. Bu yöntemi kullanmakta bence hiç kimse bir lükse sahip deðildir. Diyalog siyasetin çözüm bulma yöntemleri açısından en etkili olanıdır. Biz de hükümet nezdinde Sayın Başbakan ve bakanlar dahil bu konuları enine-boyuna tartışmaktan kaçmayız."