Demirtaş'ın avukatları: Mahkeme aciz durumda!
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatları, Amed'de basın toplantısı düzenleyerek, yargı sürecindeki hukuksuzluğa dikkat çekti.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatları, Amed'de basın toplantısı düzenleyerek, yargı sürecindeki hukuksuzluğa dikkat çekti.
Avukatlar, Demirtaş'ın özel yetkilerle donatılmış bir mahkeme tarafından yargılandığını belirtti. Avukatlar, "Demirtaş, 108 gündür hiçbir tutukluluk incelemesi görmeden fiilen cezaevinde tutulmaktadır" dedi. Demirtaş'ın duruşmalara getirilmemesine de tepki gösteren avukatlar, "Götüremiyorum' gerekçesi bir acizliktir" diye belirtti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, Amed'de bulunan DİES Otel’de yargı sürecine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, Amed Barosu Başkan Yardımcısı Sertaç Buluttekin, Avukat Aygül Demirtaş ve HDP Amed İl Eş Başkanı Avukat Cabbar Leygara katıldı.
'32 DAVA!'
Avukat Karaman tarafından okunan, Demirtaş’ın yargı sürecine ilişkin hazırlanan basın metni şöyle:
“Bildiğiniz üzere Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde yapılan bir operasyonla gözaltına alınmış ve tutuklanmış; Adalet Bakanlığı’nın talimatıyla ikametgahına en uzak yer olan Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne konulmuştur.
F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevleri, Ceza İnfaz Kanunu’na göre tutukluların konulabileceği tutukevleri değil, hükümlülerin cezalarının infazı amacıyla geliştirilen duygusal ve sosyal tecrit modellerinin uygulandığı, insanlık dışı ve onur kırıcı muamelelerin yaygın pratik kazandığı merkezlerdir. Müvekkilimizin böyle bir cezaevinde, infaza tabi cezası varmış gibi halen tutulması başlı başına hukuksuzluktur.
Sayın Demirtaş hakkında, 1'i tutuklu, 31'i ise tutuksuz olmak üzere toplam 32 adet dava açılmıştır. Tutuksuz yargılandığı dosyaların bir kısmının kendi aralarında birleştirilmesi nedeniyle halen 21 adet dava değişik illerde görülmeye devam etmektedir.
Sayın Demirtaş, yargılandığı tüm dava dosyalarında, adil bir yargılamanın gerçekleşmesinin yegane yolunun tüm mahkemelerde bizzat hazır bulunup, savunma yapmaktan geçtiğini ısrarla belirtmiş ve SEGBİS ile savunma yapmayacağını her fırsatta dile getirmiştir.
Bizzat hazır bulunarak savunma yapma talebi, Ankara 35, Ankara 10 Diyarbakır 4 ve Şırnak 1. Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından kabul edilmiş. Ancak bu güne kadar bu kararlar doğrultusunda Sayın Demirtaş hiçbir duruşmaya getirilmemiştir.
'DURUŞMAYA GETİRİLMEMESİ MEŞRU DEĞİL'
Müvekkilin, hazır bulunma kararı verilen duruşmalara getirilmemesi genel olarak, ‘tanınmış bir kişi, geniş bir çevreye sahip oluşu, yargılama gideri ve güvenlik’ gibi idari kararlara dayandırılmaktadır. Basına da yansıdığı üzere bit dosyada ise, sevk sırasında kendisine kelepçe takılmak istenmesi ve kendisinin de bunu kabul etmemesi nedeniyle duruşmaya getirilmemiştir. Bu konudaki keyfiliğin anlaşılabilmesi için şu hususlara dikkatinizi çekmek isteriz:
Müvekkilin tutuklu olduğu dosya güvenlik nedeniyle Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine nakledilmiştir. Güvenli olduğu gerekçesi ile Ankara'da yargılanmasına karar verilen müvekkil ile ilgili Ankara'da bulunan bir başka mahkeme (25. Asliye Ceza Mahkemesi) ise ‘güvenlik gerekçesi ile’ Sayın Demirtaş’ın duruşmaya getirilmemesine karar vermiştir.
Diyarbakır ili ‘güvenli değil’ gerekçesi ile tutuklu dosyası Ankara iline nakledilirken, Diyarbakır 4. Asliye Ceza Mahkemesi ise Sayın Demirtaş’ın Diyarbakır'daki duruşmaya getirilmesine karar vermiştir. Her dosyaya göre değişen "güvenlik" mevzusunun tamamen keyfi bir uygulama olduğu, aynı ilin bir dosya için güvenli, diğer dosya için ise "güvenli olmadığı" yönündeki bu kararlardan da açıkça anlaşılmaktadır. Sayın Demirtaş'ın duruşmalara getirilmemesini meşru kılacak hiç bir objektif neden bulunmamaktadır. Soyut güvenlik gerekçesi, müvekkilin adil yargılanma hakkını ortadan kaldıramaz.
694 sayılı KHK, 147. maddesi ile CMK'nın 196. maddesinin 4. Fıkrasında değişiklik yapılmış, SEGBİS uygulaması genişletilmiştir. Yapılan değişiklik ile ‘Hakim veya Mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda’ SEGBİS ile sanığın savunmasının alınmasına veya duruşmalara katılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Yasalar ve dolayısıyla da belli durumlarda çıkarılabilen KHK'lerin temel özelliği ‘soyut ve gayri şahsi’ oluşlarıdır. Bu özellik, belli bir kişi hedef alınarak lehe veya aleyhe düzenleme yapılmamasının teminatıdır. Eşitlik ilkesinin gerçekleşmesinin ve dolayısıyla haklar ve yükümlülüklerde eşit muamele görülmesinin yegane yolu, bu düzenlemelerin soyut ve gayrişahsi olmasından geçmektedir.
Açıkça ifade etmek isteriz ki, yapılan bu düzenlemede Demirtaş isminin bulunmayışı, bu düzenlemenin, SEGBİS konusunda müvekkilin onlarca dosyada sergilemiş olduğu tutum gözetilerek çıkarıldığı gerçeğini değiştirmemektedir. Müvekkil, yargılandığı tüm dosyalara beyanda bulunmuş, SEGBİS'in hukuka aykırılığını ileri sürerek duruşmalarda bizzat hazır bulunma taleplerinde bulunmuştur. Hemen tüm mahkeme ve hakimliklerce gönderilen SEGBİS talimatlarına müvekkilin uymaması nedeniyle, bir kısım Mahkeme ve hakimlerce ‘SEGBİS odasına zorla getirme’ şeklinde absürt sayılabilecek kararlar verilmiştir. KHK ile yapılan bu değişiklik, CMK 196. Maddesi’nde SEGBİS ile ilgili uygulama alanını genişleten ve müvekkil ile ilgili yürüyen yargılamalarda, müvekkilin savunmasının SEGBİS ile alınması istemine hukuki kılıf yaratmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.
‘YARGISAL ŞANTAJ YAPILIYOR!'
Bir hususun, yasa veya KHK yolu ile mevzuata konulması, onu asla hukuki kılmaz. Müvekkilin SEGBİS ile duruşmalara katılmaması nedeniyle son olarak yargı eliyle geliştirilen ve adeta hukuksal şantaj niteliğinde olan bir husus da şudur: Müvekkilin SEGBİS’e katılmaması halinde ‘susma hakkını kullandığının kabul edileceğine’ ilişkin ara kararlar. Hak nedir, sujesi kimdir? Hakkın kullanımı veya haktan vazgeçme mümkün mü, mümkünse kim yapar? Bunun bilinmemesi nedeniyle yargısal şantaj niteliğinde ara kararlar verildiğine üzülerek şahitlik etmekteyiz.
Ceza muhakemesi açısından ‘susma’ temel bir hakka işaret eden bir kavramdır. Bu hak, hakkında bir suç şüphesi bulunan kişinin, bu suç ile ilgili olarak sessiz kalma tercihine devletin soruşturma veya kovuşturma makamların' işgal eden kişiler tarafından saygı duyulmasını ve bu hakkın ihlal edilmemesini güvence altına alır. Yani susma hakkı kişi lehine getirilen bir düzenleme/hak olup, bu hakkı kullanıp kullanmayacağının kararını, suç şüphesi altında olan kişi verir.
Susma hakkının kullanılması veya kullanılmamasının yegane tasarrufçusu sanık ve şüphelinin kendisidir. Ceza Muhakemesinde bu hususun hiç bir istisnası da bulunmamaktadır.
'SUSMA HAKKINI KULLANMAYACAK'
Sanık sıfatı nedeniyle müvekkile tanınan bu hakkın kullanılıp kullanmayacağına sadece ve sadece müvekkil karar verir. Açıkça belirtmek isteriz ki; Sayın Demirtaş, hiçbir hal ve şartta susma hakkını kullanmamış ve bundan sonra da kullanmayacaktır. Hakkındaki tüm suçlamalarla ilgili mahkemelerde bizzat hazır bulunarak savunma yapmak istemektedir. Müvekkile ait bu hakkı, hukuksuzluğa karşı sergilemiş olduğu onurlu ve dik duruşu nedeniyle, ne herhangi bir mahkeme kullanabilir, ne de herhangi bir mahkeme ‘bu hakkı kullanmış sayılmasına’ karar verebilir.
Son olarak müvekkilin tutuklu olarak yargılandığı ve halen Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunup duruşma günü verilmeyen dosyası ile ilgili önemli bulduğumuz bir konuyu sizler aracılığı ile tüm kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz; Ceza Muhakemesi Kanunu, tutuklu her sanık veya şüphelinin en geç 30'ar günde bir ‘tutukluluk durumunun’ incelenmesi gerektiğini düzenlemektedir. Müvekkil ile ilgili yapılan son tutukluluk incelemesi 22.06.2017 tarihli incelemedir. Bu tarihten sonra müvekkilimiz ile ilgili herhangi bir tutukluluk incelemesi yapılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde, Ceza yargılaması pratiğinde ilk kez bir kişi, Sayın Demirtaş, 108 gündür hiçbir tutukluluk incelemesi görmeden fiilen cezaevinde tutulmaktadır.
Sayın Demirtaş ile ilgili 4 Kasım 2016 tarihinde verilen tutuklama kararı, yasal koşullara uygun bir şekilde gözden geçirilerek uzatılmadığından, ortadan kalkmış olup, müvekkilin hali hazırdaki statüsünün tutuklu değil, hürriyeti tahdit suçunun mağduru olduğunu tüm kamuoyunun dikkatine sunarız.”
LEYGARA: KÜRT HALKININ ONURUNA SALDIRI
HDP İl Eş Başkanı Cabbar Leygara, Demirtaş’ın tutuklanması ve yaklaşık bir yıldır mahkemeye çıkarılmamasını “6 milyon insanın iradesinin rehin alınması” olarak değerlendirdi. Demirtaş’ın duruşmalarına çıkmak istediğini ve kendisini ifade etmek istediğini hatırlatan Leygara, şöyle devam etti:
“Meydanlarda nasıl kendisini ifade ettiyse, kendisini mahkemede de ifade etmek istiyor. Kelepçe dayatıldı, ancak Demirtaş bunu reddetti. Demirtaş’a vurulan kelepçe, Kürt halkının onuruna vurulan kelepçedir. Kürt halkının onuru zedelenmek istendi.
Sayın Demirtaş rehin tutulmuştur. Kelepçe Kürt halkının onuruna vurulmak istenmiştir. Kürt halkının kendini yasal zeminlerde engellemektir. Burada yargı, hukuk kalmamıştır. Baskı devam ediyor. Bu Türk yargısı içinde zarardır. İktidarlar değişir, bu kara leke Türk yargısının üzerinde kalmamalı. Bir an önce Demirtaş’ın serbest bırakılıp, halkın içinde olması gerekir. Yargıdan kaçan bir konum söz konusu değil, her alanda hesap verebilir."
AV. KARAMAN: DURUŞMA HAZIRLIĞI YAPILIYOR
Avukat Mahsuni Karaman, gazetecilerin 6-8 Ekim Eylemleri ve Yasin Börü Davası'na ilişkin sorusu üzerine şunları söyledi:
"6-8 Ekim olayları ile ilgili haber yapmayın, yaparsanız gerçeğe aykırı yapmış olursunuz. Demirtaş ve Kobanê olaylarının bir araya getirilmesi hukuka aykırıdır. Israrla dosyayı Ankara’ya süren ve Yasin Börü davası ile birleştirilmesiyle verilen kararla nihayi olmuş, Yasin Börü dosyasıyla birleştirilmesi söz konusu olmayacağı kararını vermiştir. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma hazırlığı yapılıyor. Demirtaş özel kurulmuş bir mahkeme tarafından yargılanıyor gibi görülmeyebilir. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi iki heyetten oluşuyor. İkinci heyet özel yetkilerle donatılmış, darbeye karışan askerlerle ilgili davalara bakılıyor. Demirtaş da bu mahkemede yargılanıyor. Henüz tensip yapılmadı. Ancak böyle bilinmesi gerekiyor.”
Demirtaş’ın bulunduğu koğuşta Twitter araması ve sosyal medya hesabı üzerinden yapılan paylaşımlara ilişkin soruyu yanıtlayan Karaman, “Demirtaş’ın bilgisi dahilinde kullanılıyor. Demirtaş’ın birebir kelamının aynısıdır. Dolayısıyla cezaevinde tweet atılması söz konusu olamaz” dedi.
'ACİZLİK!'
Av. Karaman, Demirtaş'ın duruşmalara getirilmemesine ilişkin son olarak şunları kaydetti:
“Gerekçeleri izah etmek gereksiz. Masraf, güvenlik gerekçeleri egemen bir devlete yakışmayan hususlar. Yargılama masrafı söz konusu ise hepsini biz karşılarız. Bu gerekçeniz ortadan kalktı. Usul ekonomisinin gerekçesi Demirtaş ile cebelleşmek midir? Yargılama yürütülemiyor. Usul ekonomisinin bir gereği de hızlı yargılamadır, nihai bir karar vermektir. Bir şeylere kılıf bulmak değildir. ‘Götüremiyorum’ gerekçesi bir acizliktir. Hukuk sistemi allak bullak edilmiş durumda. SEGBİS’ten sonra avukat bulunmaksızın da karar verilebileceği bir karar var. Kanunsuz emre uyulmadığı gibi, hukuksuz bir KHK’ye uyulmaz. Demirtaş buna uymayacaktır. Bizzat duruşmada bulunma hakkını kullanmak istiyor. Demirtaş zaten susmadığı için cezaevindedir. 6-8 Ekim Kobanê olaylarında da konuşmadı, twit attı, kelamdır.”
AV. DEMİRTAŞ: İFADELERİ TUTANAĞA GEÇİRİLMEDİ
Şırnak Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakkında görülen davada reddi hakim talebinde bulunan Demirtaş’ın talebinin reddedilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Avukat Aygül Demirtaş, şunları kaydetti:
“Müvekkilim SEGBİS’e zorla çıkarıldı. Savunması alınmadan soruşturma aşamasında yapılması gereken işlemler, kovuşturma aşamasında yapıldı. Birçok gerekçe ileri sürerek, reddi hakim talebinde bulundu” dedi. Demirtaş’ın mahkemede savunma sırasında ifadelerinin tutanaklara geçirilmediğini kaydeden Avukat Demirtaş, “Beyanlar eksiksiz geçmediği için, beyanlarımız hakim tarafından öfkeyle karşılandı. Başından sonuna kadar sıkıntı yaşadık. Ne biz müvekkilimizi görebildik, ne o bizi görebildi. Sayın Demirtaş, reddi hakim talebinin reddedilmesine dair gerekçe açıklamadı ve SEGBİS’i kapattı."