Demirbaş: BDP'li belediyeler yeni bir soluk getirdi
Demirbaş: BDP'li belediyeler yeni bir soluk getirdi
Demirbaş: BDP'li belediyeler yeni bir soluk getirdi
BDP Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş,
BDP belediyeciliğinin Türkiye'ye "yeni bir soluk" kazandırdığını
söylerken, bunun da sistemi rahatsız ettiğini kaydetti. Demirbaş, Başbakan
Erdoğan'ın her fırsatta dem vurduğu AKP'nin Kürt illerinde bir belediyecilik
başarısının da söz konusu olmadığını belirtti.
Özellikle çok dilli belediyecilik ve farklı hakları buluşturan projeleri uluslararası alanda ilgi gören Sur Belediyesi'nin başkanı Abdullah Demirbaş, BDP'nin belediyecilik anlayışı, hem zihniyette yarattığı değişimler hem de pratikte kat ettiği mesafeleri ANF'ye değerlendirdi. Belediyesinin sürmekte olan projeleri konusunda da bilgi veren Demirbaş, ayrıca AKP'nin başta "Büyükşehir Belediyesi Kanunu" olmak üzere yerel seçimlere yönelik "hilelerinin" tersi sonuç vereceği görüşünde.
BDP BELEDİYECİLİĞİ TÜRKİYE'YE YENİ BİR SOLUK GETİRDİ
Kürt siyasi hareketi 2009'da 100'e yakın belediye alarak tarihi bir başarı elde etti. Aradan yaklaşık dört yıl geçti. Bu belediyeler zihniyette neleri değiştirdi?
-Öncelikle aslında BDP'nin belediyecilik geçmişini 13 yıl olarak değerlendirmek gerekiyor. Ama 2009'dan bu yana, bütün baskılara, tutuklamalara ve engellemelere rağmen giderek daha iyi bir düzeye geldiğini söyleyebiliriz. BDP'nin ortaya koyduğu, demokratik özgürlükçü ve yeni yerel yönetim anlayışı aslında Türkiye'ye yeni bir soluk getirdi. Bir kere katılımcı şeffaf bir yönetim anlayışı getirdi, demokratik bir katılımı, (pozitif anlamda) cinsiyetçi bir yaklaşımı esas aldı. Bugüne kadar kente başka gözle bakanlar, sadece tek gözle bakanların dışında, kentin bütün bileşenleri veya katmanlarının demokratik bir katılımla birlikte yönetme tarzını getirmesi önemli bir anlayıştı. Zaten sistemi de rahatsız eden buydu.
Bu tabi imar politikalarından tutun, kadına gençliğe, yaşlılara engellilere bakış açısını da değiştirdi. Tabi tarihi ve kültürel mirasa bir kere bakış açısını değiştirdi. Çünkü daha önce tarihi değerleri çok fazla korumayan, geliştirmeyen, güçlendirmeyen bir yaklaşım varken, şimdi daha çok tarihle, geçmişle buluşma ve bunu geleceğe taşırma anlayışı kendisini daha çok gösterdi.
DİĞER HALKLAR VE İNANÇLARDA ÖZ GÜVEN OLUŞTURDU
Bunu bütün BDP'li belediyeler açısından söylemek mümkün mü?
-Zaman zaman aksaklıklar, eksiklikler olmasına rağmen, modelin yaşama geçirilme çabası hepimizde vardı. Bu önemliydi. Şunu söyleyebiliriz. Özellikle belediyelerimizde farklı halklardan, kimliklerden, inançlardan olan insanların ilk defa kendilerinde öz güven geliştirerek, kendilerinin varlığını hissettiklerini görebiliyoruz. Yani bunu çok net söyleyebilirim ki, Türkiye'de yok sayılan halklar ve inançlar, BDP'li belediyelerin aktif girişimi ile bir kere var oldukları bilincine daha çok vardılar.
O halde BDP'li belediyeler halkla iletişimde başarılı diyebilir miyiz?
- Yeterince başarılı olduğumuz söylenemez ama belirli alanlarda başarı elde ettiğimiz söylenebilir. Şunu çok net söyleyebilirim, bütün bu eksiklik ve yetersizliklerimize rağmen sistemin BDP'li belediyeleri hedeflemesi, sistemi rahatsız eden bir takım çalışmalar içerisinde olduğumuzu da gösteriyor.
BÜYÜK PROJELERİ GERÇEKLEŞTİREMİYORUZ
Halkın taleplerine cevap olmada hangi noktalarda eksiklikler yaşanıyor?
-Örneğin büyük projeleri gerçekleştirme şansımızın olmaması ekonomik güçsüzlükler nedeniyledir. Ama halkımız çok iyi biliyor ki, sistem bizim üzerimizde çok büyük bir baskı oluşturuyor. Yani bugün bir takım büyük projeleri gerçekleştiremediğimiz ortada. Bunun da nedeni bahsettiğim gibi ekonomik, artı kadrosal eksikliklerimiz var. Yani belediyelerde yetişmiş eleman, kadro eksikliğini halen duyuyoruz. Bu da personel politikamızın eksikliğinden kaynaklandığı gibi, doğru personeli görevlendirememe eksikliğimiz de var. Şunu söyleyebilirim: mesela sözleşmeli eleman, teknik eleman almak istiyoruz. Bu konuda bakanlık engel çıkarıyor. Şirketleşmek istiyoruz, Bakanlar Kurulu buna izin vermiyor. Uluslararası kredi kuruluşlarından kredi almak istiyoruz, Hazine onay vermiyor.
Sur Belediyesi'nin özellikle çok dilli belediyeciliği hem ülkede hem de uluslararası alanda geniş takdir gördü. Bu yönlü çalışmaları pratiğe geçirmede ne tür sıkıntılar var?
-Öncelikle en büyük sıkıntı sistemin bizim önümüze çıkardığı yasal sorunlardır. Yoksa halkımız genel anlamıyla, çok dilli belediyeciliği veya kendi dilinde ona hizmet götürme anlayışını benimsiyor. Son yaptığımız bir ankette, insanlar kendi anadillerinde eğitim ve hizmet görme istediğini yüzde 89 olarak belirtiyor. Bu da gösteriyor ki bizim bu çalışmalarımız halk tarafından benimsendiği gibi, diğer kurumlardan da aynı beklenti içinde olduklarını söyleyebiliriz.
KENTİMİZİ DE KENDİMİZİ DE BİZ YÖNETECEĞİZ
Peki BDP olarak nasıl bir belediyecilik kurguluyorsunuz? Nasıl bir model var önünüzde?
-Bir kere şunu söyleyebiliriz: Kentimizi de kendimizi de biz yöneteceğiz anlayışı ile yola çıktık. Bugüne kadar karar süreçlerinde halkın katılımının gerçekleşmediği bir süreç yaşadık. Halkın meclisleşmeler yoluyla, çeşitli mekanizmalar aracılığı ile belediyenin yönetimine katılma sistemini oluşturuyoruz. Yani Kent Meclisi, Mahalle Meclisleri, Sokak Meclisleri, Kadın Meclisi, Çocuk Meclisi, Gençlik Meclisi gibi organlarla belediye yönetimine katılımı esas alan demokratik bir yaklaşım sahibiyiz. Yeterince bunu gerçekleştirdiğimiz söylenebilir mi? Hayır. Ama en azından belirli bir düzeye ulaştık. İkincisi, kooperatifleşmeler aracılığı ile halkın ekonomik sıkıntılarını, veya halkın kolektif bir ekonomi bilincine sahip olmasını esas aldık. Belirli kooperatifleşmeler yaşandı ama istenilen düzeye değil. Tabi özellikle kadının toplumsal yaşama ve ekonomik yaşama müdahalesiyle, onun özgürlüleştirme çabasını geliştirme sürecinde belirli bir ivme kazanıldı ama istenilen düzeyde değil. Mesela kadın destek evinin gerçekleştirilmesi, özellikle eğitim alanında da kendi eğitim kurumlarımızı oluşturmada, kendi alternatif oluşumlarımızı oluşturma konusunda belirli bir düzeye geldiğimiz söylense de yeterli değil. Örneğin, kreşle başladık bu işe. Şimdi eğitim destek evlerimizde kendi eğitim sürecimizi, alternatif eğitim sistemimizi oluşturma çabası içine girdik.
KENDİMİZİ DÖNÜŞÜRÜRKEN SİSTEM DE DÖNÜŞÜYOR
Bütün bunları yaparken, en temel yaklaşımımız yaşamın bütün alanlarında kendi iradeleşmemizi sağlamaktı. Tabi bunu da demokratik katılımcı bir boyutla. En önemlisi de kentin ve bir bütün olarak yönetim süreçlerine (pozitif anlamda) cinsiyetçi bir yaklaşımı getirmek. Sistemden kaynaklı, kapitalist moderniteden kaynaklı, kadının ve cinsiyetçi yaklaşımın reddedildiğini görüyorduk. Biz şimdi daha çok cinsiyetçi bir yaklaşımın pozitif etkilerini kente ve kentin yönetimine yansımasını esas alan bir yaklaşımı getiriyoruz. Şunu söyleyelim: Belediyelerimizde aldığımız bir karar var: kadına şiddet uygulayan veya eşine şiddet uygulayan kişinin maaşını eşine vermemiz, devrim niteliğinde olabilecek bir aşamadır. Bu çalışmamız diğer sistem belediyelerine de örnek oldu.
Mesela eğitim destek evi modelimiz hemen hemen bir çok sistem beledilerine örnek oldu. Yine aynı şekilde çok dilli belediyeciliğimizi bugün sistem kendisi alıp organize etmeye çalışıyor. Belediye personellerinin farklı dilleri bilme zorunluluğunu getirmemiz, şimdi sistemin kendisinin yapmak istediği bir düzeye geldi. Yani aslında belirli bir süreçte kendimizi dönüştürüp sistemi de dönüştürme çabamızda belirli aşamalarda başarı kazandığımız söylenebilir. Aynı şey farklı inançlar için de sözkonusu. Biz farklı inançlar için de çeşitli çalışmalar yaptık. Bunların kutsal mekanlarının restore edilip geleceğe taşınması konusunda çok ciddi çalışmalar yaptık. Şimdi sistem bunları taklit ederek kendisi de yapmaya çalışıyor.
AKP'Lİ BELEDİYELER BAŞARILI DEĞİL
Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta AKP'li belediyelerin başarısından bahsederken, BDP'li belediyeleri ise hizmet sunmamakla suçluyor. Kürt kentlerinde AKP'li belediyelerin bir başarısından söz etmek mümkün mü?
-Şimdi şunu söyleyebilirim. Eğer AKP'li belediyeler bu kadar başarılı ise bölgede, o zaman bizim belediye başkanlarımızı veya meclis üyelerimizi bu kadar tutuklamalarının, veya işlevsizleştirilmelerinin ya da ekonomik baskı uygulamalarının altında başka ne yatıyor? Demek ki bizim çalışmalarımız ve başarılarımızdan korkuyor. Giderek şöyle bir şey de görülüyor: Mesela AKP'nin belediyelerine olabildiğince ekonomik olanaklar sonuna kadar açılıyor. Ama bu kaynaklar nereye gidiyor, nasıl oluyor kimse bilmiyor.
Bizim de yaklaşımımız şu: Biz demokratik ve şeffaf, katılımcı bir tarzla herkese hesap veriyoruz. Şimdi AKP'li belediyelerde yaşayan yereldeki halk, zaman zaman çeşitli vesilelerle BDP'li belediyelerin bulunduğu alanlar gidip geliyor. Bu sefer mukayese etme gücü gelişiyor. Halk diyor bizim belediyelere bu kadar ekonomik güç geliyor, nereye gidiyor? BDP'li belediyeler ise bu ekonomik kısıtlamalara rağmen bu çalışmaları yapıyor da niye bizde yok diye, sorgulamaya başlayınca, işte 2004'teki birçok AKP'li belediye BDP'nin eline geçti. Şimdi önümüzdeki sürecin böyle olmasından korkan AKP...
AKP'NİN BELEDİYE KANUNU TERS TEPECEK
Tam da burada şunu sormak istiyorum. AKP'nin yasalaştırdığı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nu nasıl değerlendirmek gerekiyor?
-Bir kere belde belediyelerini kapatması, demokratik bir tarz değil. Dünyada giderek yerelleşmelerin geliştiği bir süreçte, belde belediyelerinin kapatılması doğru değil. Nihayetinde orada yerel halkın iradesini yok saymış oluyorsunuz. Tam tersine, bence daha çok yerleşim yerinin demokratik iradeyle yönetilmesini gerektiğini ortaya koymak lazım. Şimdi, bir yandan yerelleştiğini söylerken aslında AKP yeni yönetimler yasası ile merkezileşiyor. Belediyelerin yetkisini arttırdığını söylüyor, tam tersine valilerin yetkisini arttırıyor.
Bu durumda AKP'nin diğer muhaliflerinin "federalleşmeye gidildiği" yönündeki iddiasının bir temeli var mı?
-Gerçekçi değil. Şöyle düşünün. Belediyelerde illeri, il genel meclis üyelerini kaldırıyor. İl genel meclisi üyesini kaldırmak demek, bir seçilmiş iradeyi ortadan kaldırmaktır. Onun yerine kim gelecek? Vali ve valinin koordinasyona getireceği bir vali yardımcısı yetkili olacak. Bu ne kadar demokratiktir?
Yerel seçimler göz önüne alındığında AKP'nin bu hesabı, BDP açısından, olumlu ya da olumsuz, nasıl bir sonuç doğurabilir?
-AKP'nin aslında amacı, kendine muhalif olan belediyeleri kapatıp, kendine göre bir sınır da çizerek onları ele geçirmektir. Ama bu oyun geri tepecek. Mesela Mardin'in büyükşehir yapıp, Mardin'in bir çok ilçesini ele geçirmek istiyor. Ama tam tersi bence olacak. Yine Van'da aynısını yapmak istiyor. Bir çok yerde bunu yapmak istiyor. Ben tersi olacağını düşünüyorum.
İstanbul veya bir çok yerde 2011 seçimlerini dikkate alarak sınırlar çizmeye çalışıyor. Kendine göre dizayn etmeye çalışıyor. Bütün bunlar seçim hileleridir. Ben sonucun çok daha farklı olacağını düşünüyorum.
BDP önümüzdeki seçimlere hangi projelerle gitmeye hazırlanıyor. En azından kendi belediyeniz açısından, nasıl bir program var?
-Bazı projelerin hazırlığı var ama bunları açıklamak için daha erken. Şunu söyleyebiliriz. Bizim en büyük projemiz pratiğimizdir. Yani çok proje yapıp, yerine getirmemektense, bizim yapılabilir ve gerçekleşebilir projeleri öne koyup gerçekleştirmemizdir önemli olan. Yani halk şunu biliyor. "Belediyeler bir şeyi söyledi mi yapar. Yapamayacağı bir şeyin sözünü vermez. Halkı da kandırmaz kendisini de kandırmaz", yaklaşımı esastır.
KÜLTÜRLER SOKAĞI VE ORTAK ACI ANITI
Sur belediyesinin çalışmaları konusunda biraz bilgi verebilir misiniz? Özellikle de farklı halkları buluşturan ve uluslararası alanda ses getiren çalışmalardan söz ederseniz...
-Bizim iki temel çalışmamız bence uluslararası düzeyde de yerini buldu. Biri çok dillikle ilgili projemiz, biri de Kültürler Sokağı projemizdir. Kültürler Sokağı projemiz, farklı inançların bir arada yaşayabileceği bir projedir. Bu konuda yaptığımız çalışma, bir cami, bir Keldani Katolik Kilisesi, bir Ermeni Gregoryan Kilisesi, bir Sinegog, bir Alevi Evi, bir Ezidi Evi projemiz var. Şu anda devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız bu projenin yüzde sekseni bitmiş.
Yine uluslararası alanda etki yaratacak başka bir projemiz, Ortak Acı Anıtı'dır. Farklı haklardan insanların yaşadığı acıları ortaklaştırarak bu acıların artık bir daha olmamasına yönelik yapacağımız bir anıt var. Bu da uluslararası alanda çok ciddi bir etki yaratacak. Şu anda onun hazırlıklarını yapıyoruz.
KARDEŞ BELEDİYELER
Uluslararası alanda kaç belediye ile çalışmalarınız var?
-Biz yerel yönetimler üzerinden bir barış, demokratik ve özgürlük köprüsü oluşturuyoruz. Halkların ve inançların birbirine kardeş olduğu inancından yola çıkarak, kardeş belediye çalışmalarımız var. Bunlardan birisi Filistin Ramallah, diğeri Güney Kürdistan'ın Duhok kenti ve Çanakkale'nin kardeşliği, yine Ermenistan'dan Gümrü Belediyesi ile bir kardeşlik çabamız var.
Fransa'nın Lorraine bölgesinde Thionville kenti ile bir çalışmamız var. Korsika'da bir belediye ile kardeşlik çalışmamız olacak.