DEM Parti: AKP-MHP faşizminin alacakaranlığına karşı ilk ışık yakılmıştır

DEM Parti'nin PM toplantısının sonuç bildirgesinde, "AKP-MHP faşizminin alacakaranlığına karşı ilk ışık yakılmıştır. Gerek iktidar gerekse muhalefet Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni adımlar atmak mecburiyetinde" denildi.

DEM PARTİ SONUÇ BİLDİRGESİ

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) 20-21 Nisan'da Ankara'da gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı.

Bildirgede şunlar belirtildi:

"31 Mart 2024 Yerel Seçimleri ile bütün ağırlığıyla toplumun üzerine çöken AKP-MHP faşizminin geriletilmesinde, alacakaranlıktan çıkışta ilk ışık yakılmıştır. 14 Mayıs seçimleri akabinde umutsuzluğun ve yılgınlığın hâkim olduğu, iktidarın neredeyse tüm gövdesiyle sahaya indiği, medyanın sonuna kadar siyasal iktidar lehine kullanıldığı, 'halkın oy yoksa hizmet yok' söylemiyle tehdit edildiği, Kürdistan coğrafyasında sahte taşıma seçmenlerle ve seçim hileleriyle Kürt halkının iradesinin gasp edilmeye çalışıldığı bir ortamda gerçekleştirilen 31 Mart seçimlerinde iktidar bloğu açık bir yenilgiye uğramıştır. Türkiye halkları AKP-MHP ittifakının yerleştirmek istediği otoriter rejime “dur” demiştir.
Her türlü hileye, yalana, baskıya ve asker-polis taşıma seçmene rağmen 31 Mart seçimleri DEM Parti açısından büyük bir başarıya işaret etmektedir.  DEM Parti 78 merkezde kazanmış, 2019 yerel seçimlerine oranla belediye sayısını arttırmıştır.  İktidar tarafından 32 merkeze taşınan sahte seçmenlere karşın 22 merkezde belediyeler partimiz tarafından kazanılmıştır. Ancak Şırnak, Kars, Bitlis’te ve bazı ilçelerimizde ise taşıma-kayyum seçmenlerle halkımızın iradesi gasp edilmiştir. Ancak bu kentlerde asıl kazanan kayyım seçmenlere karşı 'Konuş, sen nerelisin' diye haykıran Kürt halkıdır.
31 Mart seçimlerinde Kürt halkı her türlü baskıya ve hileye rağmen iradesine kararlılıkla sahip çıkmış, kayyım düzenine ve kayyımcı zihniyete hayır demiş, kendini ve kentini yönetme iddiasını bir kez daha güçlü bir biçimde ortaya koymuştur. Kürt halkı Bölge’de AKP’nin rant, talan, yağma ve yıkım belediyeciliğine karşı DEM Parti’yi sahiplenmiştir. 31 Mart seçimleri net bir ifadeyle; kayyım siyasetinin bir kez daha iflasıdır.
Batı’da emekçiler ve ezilen halk kesimleri “kent uzlaşısı” stratejimiz çerçevesinde yerel yönetimlerde söz sahibi olmuştur. Kent uzlaşısıyla, kentlerdeki tüm demokrasi güçleriyle kentin demokratik yönetimi için bir üçüncü yol oluşturmayı hedeflemiştir. Kentin nasıl yönetileceğine dair sadece seçimlerle sınırlı olmayan bu ortaklaşma modelinin derinleştirilerek sürdürülmesi öncelikli görevimizdir.
Diğer yandan 31 Mart seçimleri bir kez daha DEM Parti Türkiye siyasetinde belirleyici bir kuvvet olma gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. DEM Parti, temsil ettiği toplumsal kesimleri ve Kürt halkının iradesini dikkate almayan siyasetler eninde sonunda yenilgiye ve kaybetmeye mahkûm olacaktır.
Her zeminde her türlü kazanıma çökmeyi siyasi bir gelenek haline getirmiş AKP iktidarı, büyükşehirde ve tüm ilçelerinde tarihi bir zafere imza attığımız, 14’te 14 yaptığımız Van’da sözde hukuk kılıfına uydurmak istediği seçim oyunlarıyla Van’ı gasp etmek istemiştir. Ancak bu kez mızrak çuvala sığmamış, Van halkının muazzam direnişi karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Van direnerek kazanan çizginin simgesi olduğu kadar demokrasi güçlerinin ve toplumsal muhalefetin bir araya gelerek ortak itiraz geliştirdiğinde başarabileceğinin somut kanıtıdır. Ortak mücadele zeminlerini çoğaltmak açısından örnek alınması gereken bir hakikate işaret etmektedir.
31 Mart seçimleri siyasal ve toplumsal mücadeleler açısından üzerinde herkesin dikkatle durması gereken sonuçlar doğurmuştur. Bu sonuçların yarattığı tablonun ve seçmenin sandıkta vermiş olduğu mesajların doğru okunması elzemdir."

'KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ADIM ATILMASI MECBURİ'

Parti Meclisi, seçim sonuçlarını değerlendirerek şu sonuçlara ulaştığını duyurdu:
"Sandıktan çıkan temel mesajlardan biri Kürt sorununun demokratik-barışçı çözümüdür. Kürt halkının baskı, zulüm, savaş ve çözümsüzlük politikalarına karşı demokratik çözüm noktasında bir kez daha somut bir biçimde ortaya koyduğu iradenin iktidarıyla muhalefetiyle hiç kimse tarafından görmezden gelinmesi mümkün değildir. Gerek iktidar gerekse muhalefet Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni adımlar atmak mecburiyetindedir.  
İktidarın yarattığı ekonomik krizin yükü altında her geçen gün açlığa, yoksulluğa, sefalete sürüklenen halk tepkisini güçlü bir biçimde sandığa yansıtmıştır. Açlık mahkûm edilen asgari ücretliler ve emekliler, işsizlik- güvencesizlik kıskacına hapsedilen gençler bu iktidara gereken cevabı sandıkta vermiştir.
DEM Parti 31 Mart’ta açığa çıkan halkların birlikte yaşama, barış, demokrasi, iş ve aş isteği doğrultusunda önümüzdeki dönem yeniden örgütlenme genişlemek, en geniş zeminde demokratik toplumsal ittifakları hayata geçirmek tarihsel bir sorumluğuna sahip temel öznelerden biri olduğunun farkındadır. Geniş halk kesimlerinin devrimci ve demokratik bir program ile üçüncü yol siyaseti etrafında bir araya getirilmesine öncülük etmek, hayatın her alanına bu bilinçle nüfuz ederek toplumsal olanı örgütlemek barışın ve demokrasinin kazanılması açısından partimiz için öncelikli görevdir.

'KENTLERİ AYAĞA KALDIRMA ZAMANI'

31 Mart seçimlerinde aynı zamanda eş başkanlık ve eşit temsiliyet fikriyatımız da kazanmıştır. Şimdi demokratik-ekolojik-kadın özgürlükçü paradigmamız ve demokratik toplumcu yerel yönetim perspektifimiz doğrultusunda halka hizmet etme, halkın acil sorunlarına çözümler geliştirme, kazandığımız kentleri halkla birlikte yeniden ayağa kaldırma zamanıdır.

 'HALK TECRİDİ REDDETTİ'

Mutlak tecrit, Türkiye’de toplumsal barışın önündeki en büyük engeldir. Görkemli Newroz alanları net bir şekilde çözümsüzlük politikalarını, savaş dayatmalarını ve Sayın Öcalan şahsında uygulanan ve dünyada örneği olmayan ağırlaştırılmış tecride hayır demiştir.
Artık emek, barış ve demokrasi mücadelesini büyütme zamanıdır. 8 Mart’tan Newroz’a alanlara akan milyonlar yeni bir başlangıç için umudu diriltmiştir. Şimdi Ekmek mücadelesini, İş, aş mücadelesini dayanışmayı, direnişi, fabrikalarda, tarlalarda, grev çadırlarında kararlılıkla yürütme mücadelesi verenle omuz omuza emeğin özgürlüğü için 1 Mayıs’ta aynı coşkuyla başta Taksim olmak üzere tüm meydanlarda olma zamanıdır.
Şimdi artık çöktürme planlarıyla, HDP’yi kapatma girişimleriyle, kumpas davalarıyla rehin alınan arkadaşlarımız etrafındaki kuşatmayı yarmanın zamanıdır. 16 Mayıs’ta görülecek olan Kobanî Kumpas Davası’nda tam bir hukuk skandalına dönüşen bu dava düşürülmeli, arkadaşlarımız bir an önce özgürlüklerine kavuşmalıdır.
Sonuç olarak partimiz, Türkiye demokrasi güçlerinin yeni dönemde halklar için bir alternatif olabilmesi yönünde inisiyatif alma, kurucu bir rol üstlenme konusunda kararlıdır. Bugünün temel görevi, sadece ayrı ayrı süren mücadelelerin birbiriyle dayanışması değil, aynı zamanda kalıcı kazanımlar elde edebilmek için mücadelelerin ortaklaşma yolunun geliştirilmesidir.
DEM Parti olarak tarihe ve geleceğe karşı sorumluluğumuz var. Türkiye’de ve Ortadoğu’da yayılan savaşlara, açlık ve yoksulluğa, halkların sömürü ve baskı altında tutulmasına karşı büyük bir mücadeleyi ancak DEM Parti öncülüğünde örgütleyip başarıya ulaştırma hususunda her zamankinden daha inançlı ve kudretliyiz. Ortak mücadeleyle barış, demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik mücadelemizde zafere ulaşacağız."